Ramazan Ayı'nın Kazandırdıkları

süreyya58

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
30 Temmuz 2011
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
16
Ramazan Ayı'nın Kazandırdıkları

1. Öncelikle vakitlerimizi tanzim etti. Ramazan'dan önce sahurun, iftarın vaktinden habersiz, istediğimiz zaman yiyip içerken bu belli bir programa bağlandı. Yemeklerimiz artık saatinde yenmeye başladı. Buna en çok sevinen de hanımlarımız ve annelerimiz oldu. Çünkü diğer zamanlarda ayrı ayrı yenen yemekler, Ramazan ayında ailelerin birlikte oldukları yegâne mekân haline geldi.

2. Oruç bize irademizin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofra kurulmuş, üzerinde envâi çeşit yiyecekler hazır olduğu halde, bizi onları yemek için engelleyecek hiçbir insan olmadığı halde, Allah'a olan saygımızdan, ezan okunmadan elimizi sofraya götüremedik.

3. İbadetlerimizde bir düzen hâkim oldu. Günde beş vakit namazımızı cemaatle kılmaya devam ettik. Cemaat şuuruna vardık. Aynı safta, aynı kıbleye yönelerek, bizleri yaratan ilâhî gücün sahibi Allah'ın huzurunda bir fâni kul olduğumuzu tekrar tekrar yaşadık.

4. Oruç tutanlar için bir cennetin hazırlandığını ve bu cennete Reyyân adının verildiğini öğrendik. Kıyamet gününde sadece o kapıdan oruç tutanların gireceğini duyunca, oruç ibadetinin sevabının Allah tarafından verileceği müjdesini anlamış olduk.

5. Çoluk çocuğumuzla birlikte aynı sofrada yemek yedik. Hele çocuklarımızın balkondan, pencereden, kapıdan, çatıdan minarelerin ışıklarının yanıp, ezan okunduğunun sevinçli haberini sofrada bekleyenlere iletmesinin verdiği sıcak havayı teneffüs ettik.

6. Teravih namazına giderek, huşû içerisinde yirmi rekât namaz kılmanın sevabına inanarak ve mükâfatını yalnızca Allah'tan umarak kılanların geçmiş günahlarının affedileceği müjdesini almış olduk.

7. "Ramazan münasebetiyle kapalıyız" diye meyhanesinin, içkili lokantasının camına ilân yapıştıranları, Ramazana saygı gösterenleri gördük. Fakat bu yerlerin bayramda açılacağını düşününce, mey hanelerin sadece Ramazanda değil de daima kapalı olmasının ne kadar huzur verici olduğunu düşündük.

8. Zekât ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibi kardeşlerimize vererek, onların evlerinin de şenlenmesine vesile olmanın sevincini yaşadık. Fakir fukarayı gözeterek, onları da iftar sofralarımıza davet ettik. İftar ettirdiğimiz kişi veya kişilerin alacağı sevap kadar sevap alacağımızı da öğrendik. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmayacağını da kavradık.

9. Ramazan ayında suç işleme oranlarının düştüğü, kavga, adam öldürme ve hırsızlık gibi suçların sayısında inanılmaz ölçüde düşüşler olduğunu gerek haberlerden, gerekse televizyonlardan öğrenince, her ayımızın Ramazan olması için dua ettik.
10. Kur'an ayı olan Ramazan ayında Kur'an'ı daha iyi anlamaya, kavramaya ve hayatımıza uygulamaya çalıştık. Mukabele dinledik. Ama bu sene daha değişik bir şey yapmaya çalışalım. Kur' an'ı okuduktan sonra bir de tercümesini okuyarak, anlamaya çalışalım. Bu sene de tercümesini hatmetmeye çalışalım.

11. Ramazan ayı dışında, sinirlendiğimiz zaman bazen kötü sözler söylediğimiz olmuştur. Halbuki Ramazan ayında sakin olmamız tavsiye ediliyor. Orucu sadece mideye değil, gözümüze, kulağımıza, elimize, ayağımıza ve dilimize de tutturmamız gerekiyor. Bu yüzden oruç, insanı kötü söz söylemekten alıkoyar. Birisi yakışıksız bir lâf edecek veya kavga edecek olursa "Ben oruçluyum" denmesi gerektiğini bu ayda öğrendik.

12. Bazen dalgınlıkla, unutarak oruçlu olduğumuzu unuttuk. Ama orucumuz bozuldu mu, bozulmadı mı diye bir endişeye kapılmadık. Çünkü biz orucumuzu tamamladık. Zira Allah'ın bizi yedirip içirdiğine inandık.

13. İftar vaktini beklerken ne kadar sevinçli oluyoruz değil mi? Bir an evvel ezan okunsa da dilimiz, damağımız suya hasret dudaklarımız suya kavuşsa diye... Aklımıza hemen Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in bir hadisi geliyor: "...Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri iftar ettiğinde, diğeri de Allah'a kavuştuğu vakittir." Cenabı Allah bize iftar vaktinde duyduğumuz sevinci, O'na kavuştuğumuz zaman da yaşatır inşallah...

14. Oruçlu iken bir şey yiyip içmediğimiz için ağzımızda tuhaf bir koku oluşuyor. Ağzımız kokuyor. Fakat bu ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Bu durum da Allah'ın oruçluya verdiği değeri göstermekte, ağzının kokusunu misk kokusundan daha hoş kabul etmektedir.

15. Ramazan ayının bize kazandırdığı bir husus da, diğer aylarda şikâyetçi olduğumuz şeytanların bağlanması, bize vesvese verememesi, kötülük telkin edememesidir. Bunun yanında Ramazan ayında cennetin kapıları ardına kadar açılmakta ve cehennem kapıları da kapanmaktadır.

16. Rasülullah (s.a.v.)'in tavsiyesine uyarak sahur yemeğinin bereketinden istifade etmek için kimimiz sahura kadar yatmadı, kimimiz biraz uyudu sonra kalktı ve sahur yemeğini yedi. Ehli Kitab'a muhalefet ederek, onların oruçları ile bizim orucumuz arasındaki farkın sahur yemeği olduğunu hatırladık.

17. Sahurda ve iftarda gerine gerine yiyip de: "Ya! İşte bunu bulamayanlar da var. Şükürler olsun. Allah bulamayanlara da versin..." türünde bir şükürde bulunmadık. Çünkü hakiki şükrün; fakire, yetime, kimsesize yediğinden yedirmekle, giydiğinden giydirmekle olduğunu kavradık.

18. Mübarek Ramazan ayında oruç, iftar, teravih, vaaz, mukabele, sadakai fıtır, itikâf nasıl mübarekse, bunların insanı nasıl mübarek yapılabileceğini düşündük. Yani mübarek Ramazanda, mübarek bir insan olmak için bu ayı çok iyi değerlendirmeye çalıştık. Bir aylık değil, ölünceye kadar mübarek olmaya çalışmak gerektiğini anladık.

19. Bazı televizyon programlarına bakarak, on bir ayın sultanı Ramazanın eğlence ayı değil, ibâdet ayı olduğu fikri aklımıza iyice yerleşti. Ramazanı bir eğlence, şarkı, türkü, direkler arası ayı haline getiren bazı özel televizyonlara kendimize kaptırmadık.

20. Ramazan vesilesiyle tebrikleştik, birbirimize dua ve mağfiret diledik. Telefon ve tebrik kutlamalarıyla toplumsal dayanışmayı, kaynaşmayı, birlik ve beraberlik duygularını en zirve noktaya taşıdık elhamdülillah... Sonuç olarak Ramazan ayı bize burada sayılmayacak kadar kazançlar sağlamaktadır. Biz burada bir kısmına değinmeye çalıştık. Gözden kaçan bazı maddeler de buraya eklenebilir. Önemli olan Ramazan ayında kazandığımız güzel özellikleri, Ramazandan sonra da devam ettirmektedir. Unutmamalıyız ki, her günümüzü Cuma, her gecemizi Kadir, her ayımızı Ramazan yapmak bizim elimizdedir. Yeter ki biz, bu mübarek gün, gece ve ayları değerlendirmesini bilelim. Ne mutlu, Ramazan ayına ulaşıp, onun kıymetini bilip, hakkıyla değerlendiren ve mükâfat olarak da bayrama ulaşanlara... Ne mutlu...
DİPNOTLAR
1. Buhari, Savm 4, Bed'ülHalk 9; Müslim, Sıyâm 166 (1152)
2. Buhari, Savm 9; Müslim, Sıyâm 164 (1151)
3. Buhari, Salâtü'tTerâvih 1; Müslim, Salâtü'lMisafirin ve Kasriha, 173 (759)
4. Tirmizi, Savm 82 (807); İbn Mâce, Sıyâm 45 (1746)
5. Bakara 2/185
6. Buhari, Savm 2, 9; Müslim, Sıyâm 164 (1151)
7. Buhari, Savm 26, Eymân 15: Müslim, Sıyâm 171 (1155) Buhari, Savm 2, 9; Müslim, Sıyâm 164 (1151) Buhari, Savm 5, Bed'ülHalk 11: Müslim, Sıyâm 2 (1079); Nesâî, Sıyâm 5 (2102) Buhari, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45 (1095); Nesâî, Savm 18. Tirmizi, Savm 17 (708)
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Herşeyi ile güzel Ramazan, Allah sağlık ve afiyetle Bayramada ulaştırsın amindgüüll,.

Ramazan ayının bireye ve topluma yararları

Oruç, dinimizin temel kaynağı olan Kuranla olan yakınlığımızı artırır. Çünkü Kuranın indirildiği ramazan ayında yapılacak en önemli ibadetlerden biri Kuranı çokça okumak ve anlamaya çalışmaktır.

Oruç ibadeti, her şeyden önce insana sabretmeyi ve zorluklarla mücadeleyi öğretir. Hayatta acı ile tatlı, zorlukla kolaylık bir arada bulunur. Çoğu kez iyilik ve güzelliğe ulaşmanın yolu, zorluklarla mücadele etmekten geçer. Bu yönüyle sabır, başarıya ulaşmanın en önemli şartlarından biridir. Peygamberimiz de orucu, sabrın yarısı olarak tanımlamıştır.

Oruç, bir irade eğitimidir. İradesi zayıf insanların, olumsuz davranışlara meyletmesi daha kolaydır. Oruç, insanı kötü alışkanlık ve çirkin davranışlardan uzaklaştıran ve insanın iyi huylar kazanmasına yardımcı olan bir ibadettir. Peygamberimiz, Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa onun yeme-içmesini terk etmesine Allahın ihtiyacı yoktur. buyurarak oruç tuttuğu halde kötü huyları terk etmeyenlerin oruçlarına Allahın değer vermeyeceğini bildirilmiştir.

Oruç, insana daima Allahı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bir ay boyunca devam eden bu manevi eğitim sonucu Allah sevgisi kalplere iyice yerleşir, irade güçlenir. Bunun olumlu etkisi ile de insan, davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşmış olur.

Oruç, nimetlerin değerini öğretir. Nimetlerden bir süre uzak kalmak; insana, onları daha iyi korumasını, israf etmemesini ve kendisine veren Allaha daha çok şükretmesini öğretir.

Orucun bireysel olduğu gibi toplumsal yararları da vardır. Oruç, insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek bunun topluma sevgi ve yardımlaşma şeklinde yansımasını sağlar. Oruç tutan kimse, açlığın ne demek olduğunu bizzat tatmış olduğundan yokluk içinde kıvranan fakirlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları hisseder. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak onların sıkıntılarını giderir.

Toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur. Ramazan ayının en önemli özelliklerinden biri de dinimizin emrettiği mali ibadetlerden biri olan fitrenin bu ayda verilmesidir. Zenginler de zekâtlarını ramazan ayında vermeye özen gösterirler. Tüm bunlar, insanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma duygusunu güçlendirmektedir.

Bütün Müslümanların bir ay boyunca oruç tutması, birlikte hareket etme anlayışını güçlendirir. Oruç nedeniyle benzer duyguları yaşayan insanlar arasında, düşünce ve davranış birlikteliği gelişir. Gönül dünyamız zenginleşir ve toplumsal bütünlüğümüz pekişir.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)
 
Üst Alt