Ramazan ayının fazileti ile ilgili hadisler

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Ramazan ayının fazileti ile ilgili hadisler, urucun önemi ile ilgili hadisler
Hadis-i Şeriflerde Ramazanın Fazileti

Ramazan ayı dinimizce yüce ve kutsal kabul edilmiş bir aydır. On bir ayın sultanıdır. Onun bu kutsiyet ve fazileti Kur´an-ı Kerim´de ve hadis-i şeriflerde belirtilmiştir. Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir Şaban ayının sonunda Ramazan ayına girerken ashabına hitabederek Ramazan ayının kutsiyet ve faziletini şöyle belirtmiştir:

- Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı.
O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.
ALLAH o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (terâvih namazı kılmayı) nâfile kıldı.
O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur.
O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi sevap alır.
O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennettir.
O, yardımlaşma ayıdır.
O ayda müminin rızkı bollaştırılır.
O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da hiç bir şey noksanlaşmaz.

Ashab:
- Yâ Rasûlullah! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz" deyince Resûlellah (s.a.v.) ALLAH bu sevabı oruçluyu kuru bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt kaşığı ile iftar ettirene de verir.
O öyle bir aydır ki evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur.
O ayda köle ve hizmetçilerin yükünü hafifleten kimseyi ALLAH bağışlar ve cehennem ateşinden kurtarır.
Ramazan ayında şu dört şeyi çokça yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da
müstağnî sayılmazsınız. Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır:

a- ALLAH´tan başka hiç bir ilah olmadığına şehâdet getirmek.
b- ALLAH´ı anıp istiğfar etmek.
Müstağnî olmadığınız iki haslete gelince:

a- ALLAH´tan cenneti istersiniz.
b- Cehennemden O´na sığınırsınız.


Kim bir oruçluya su verirse, ALLAH da ona havzımdan öyle bir şerbet verir ki, artık cennete girinceye kadar hiç susamaz." (1)
Görüldüğü gibi Ramazan ayı çok faziletli ve kutsî bir aydır. Ona bu fazilet ve kutsiyeti kazandıran şey hiç şüphesiz ki o ay içerisinde inmeye başlayan yüce kitabımız Kur´ân-ı Kerîmdir. Yüce ALLAH bu konuda şöyle buyurur: "İnsanlara doğru yolu
gösteren, hidayeti ve hakkı batıldan ayırmayı açıklayan Kur´an Ramazan ayında indirildi." (2)
Kur´an-ı Kerim Ramazan ayı içerisinde Kadir gecesinde Peygamber Efendimize indirilmeye başlanmıştır. Kur´an-ı Kerim´in inzali ALLAH´ın insanlığa en büyük lütfu ve nimetidir. Bundan daha büyük bir lütuf ve nimet düşünülemez. Çünkü Kur´an´ın hidayeti sayesinde insanlar küfürden imana, sapıklıktan hidayete, karanlıktan aydınlığa, cehaletten ilme, zulümden adalete kavuşmuşlardır.
Kur´an sayesinde insanlar insanlıklarını öğrenmişlerdir.
Kur´an sayesinde insanlar temel haklarına ve hürriyetlerine kavuşmuşlardır.
Kur´an sayesinde insanlar sömürüden haksızlıktan, zulümden kurtulmuşlardır.
Kur´an sayesinde insanlar cehalet, şirk ve küfür bataklığından kurtulup İslâm´ın aydınlığına kavuşmuşlardır.

1- et-Tergîb, II, 94.
2- Bakara, 185.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Hadis-i Şeriflerde Oruç ve Fazileti

“Âdemoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenâb-ı Hakk’ın bu husustaki sünneti şudur, Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ (bir hadis-i kudsîde) şöyle buyurmuştur: ‘Oruç başkadır. Çünkü o sırf Benim içindir, onun mükâfatını da (dilediğim gibi) Ben vereceğim. Kulum Benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti. Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Oruç kalkandır/perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum!’ desin (ve ona bulaşmasın).”[1]

“Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez.”[2]

“Kim Allah Teâlâ yolunda (cihad ederken) bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.”[3]

“Allah yolunda bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar.”[4]

“… Oruç sabrın yarısıdır…”[5]

“Oruç bir kalkandır.”[6]

“Şüphesiz oruç, kulun kendisiyle cehennemden korunduğu bir kalkandır. (Allah Teâlâ) ‘o (oruç), Benim içindir ve onun karşılığını Ben vereceğim’ (buyurdu).”[7]

“Oruçlu için, birisi iftar ettiği vakit, öteki Rabbi ile karşılaştığı vakit olmak üzere iki sevinç vardır.”[8]

“Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık olabilir; fakat oruç başkadır. Çünkü oruç Benim içindir ve onun ecrini Ben vereceğim.”[9]

“Oruçla Kur’ân kıyamet gününde kula şefaat edeceklerdir. Şöyle ki: Oruç: ‘Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek; Kur’ân da: ‘Ben onu geceleri uykusuz bıraktım, beni de onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek. Böylece ikisi de (o kula) şefaat edeceklerdir.”[10]

“Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[11]

“Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır/zincire vurulur.” (Buhârî, Savm 5, Bed’u’l-Halk 11; Müslim, Sıyâm 1, 2, 4, 5; Nesâî, Sıyâm 5)

“Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.” (Tirmizî, Savm 82, hadis no: 807; İbn Mâce, Sıyâm 45, Hadis no: 1746)

Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfatlandırsın.” Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Sana, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.” (Nesâî, Sıyâm 43 -4, 165-)

“Kim oruçlu olduğu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirip içirmiştir.” (Buhârî, Savm 26, Eymân 15; Müslim, Sıyâm 171, Hadis no: 1155; Tirmizî, Savm 26, Hadis no: 721; Ebû Dâvud, Savm 39, Hadis no: 2398)

“Kim orucu fecirden önce niyetle (kesin kılmazsa) onun orucu yoktur.” (Ebû Dâvud, Savm 71, Hadis no: 2454; Tirmizî, Savm 33, Hadis no: 730; Nesâî, Savm 68)

Enes (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sas), bazen olurdu bir ay boyu oruç tutmazdı ve o aydan hiç oruç tutmayacağını zannederdik. Bazen de (öylesine ara vermeden) tutardı ki, o aydan hiçbir günü oruçsuz geçirmeyecek zannederdik. Sen onu, geceleyin namaz kılarken görmek istesen mutlaka görürdün. Geceleyin uyur görmek istesen mutlaka görürdün.” (Buhârî, Savm 53, Teheccüd 11; Müslim, Sıyâm 180, Hadis no: 1158; Tirmizî, Savm 57, hadis no: 769)

Rivayet edildiğine göre saçı başı dağınık bir adam Hz. Peygamber’e gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Allah’ın beni yükümlü tuttuğu orucun miktarını söyle” demişti. Peygamberimiz “Ramazan ayını oruçlu geçir” buyurmuş, adam bu defa “Bunun dışında başka oruç tutmam gerekiyor mu?” diye sormuş, Peygamberimiz de “Hayır, yükümlü olduğun başka oruç yoktur, fakat nâfile olarak tutabilirsin” cevabını vermiştir. Adam aynı şekilde sorularına devam ederek zekât, namaz ve hac konusunda bilgiler aldıktan sonra “Sana ikramda bulunan Allah’a yemin olsun ki, bu söylenenlerden fazla bir şey de yapmam, eksik de bırakmam” diyerek çekip gitmiş, Peygamberimiz de arkasından şöyle demiştir: “Şâyet dediğini yaparsa bu adam kurtulmuştur.” (Buhârî, Savm 1; Müslim, İman 9)

İbn Abbas (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sas) Ramazan dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmedi.” (Buhârî, Savm 53; Müslim, Savm 178, hadis no: 1157; Nesâî, Savm 70)

İbn Ömer (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sas) Ramazanı zikrederek buyurdular ki: “Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteâkip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse (hava kapalı olursa) ayı takdir edin (sayıyı otuza tamamlayın).” (Buhârî,Savm 11, 5, 13, Talâk 25; Müslim, Sıyâm 9, hadis no: 1080; Ebû Dâvud, Savm 4, hadis no: 2320; Nesâî, Savm 10, 11; Muvattâ, Sıyâm 1)

“Ramazan ayını, hilâli görmedikçe veya sayıyı ikmal etmedikçe öne alıp başlatmayın. (Hilâli gördükten veya sayıyı tamamladıktan) sonra müteâkip hilâli görünceye veya sayıyı tamamlayıncaya kadar orucu tutun.” (Ebû Dâvud, Savm 6, Hadis no: 2362; Nesâî, Savm 13)

“Biz ümmî bir ümmetiz; ne yazı ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir.” Yani, bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi. (Buhârî, Savm 13, 5, 11, Talâk 29; Müslim, Savm 13-15, Hadis no: 1080; Ebû Dâvud, Savm 4, Hadis no: 23129-2321; Nesâi, Savm 17)

“Kim yalan sözü (yalanı, gıybet, dedikodu gibi günah sözleri) ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm 8, Edeb 51; Ebû Dâvud, Savm 25, h. no: 2326; Tirmizî, Savm 16, h. no: 707)

“Nice oruç tutan vardır ki, (haramdan sakınmadıkları için) orucundan kendisine kalan, sadece açlık ve susuzluktur.” (İbn Mâce, Sıyâm 21)

“Kadın, kocası varken izin almadan (nâfile) oruç tutmasın.” (Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84, h. no: 1026; Ebû Dâvud, Savm 74, h. no: 2485; Tirmizî, Savm 65, h. no: 782)

“Allah Teâlâ, yolcudan namazın yarısını kaldırdı, oruca da yeme hususunda ruhsat tanıdı. Ayrıca çocuk emziren ve hâmile kadınlara, çocukları hususunda endişe ettikleri takdirde, orucu yeme ruhsatı tanıdı.” (Ebû Dâvud, Savm 43, h. no: 2408; Tirmizî, Savm 21, h. no: 715; Nesâî, Savm 51; İbn Mâce, Sıyâm 12, h. no: 1668)

“Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir.” (Ebû Dâvud, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10; İbn Mâce, Sıyâm 25)

“Sizden biriniz unutarak bir şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir.” (Buhârî, Savm 26, Eymân 15; Müslim, Sıyâm 171; Ebû Dâvud, Sıyâm 39; Tirmizî,Savm 26; İbn Mâce, Sıyâm 15)

Âmir İbn Rebîa (ra) anlatıyor: “Ben Resûlullah (sas)’ı, oruçlu iken misvaklandığını sayamayacağım kadar çok gördüm.” (Buhârî,Savm 27; Ebû Dâvud, Savm 26, h. no: 2364; Tirmizî, Savm 29, h. no: 725)

Âişe (ra) şöyle dedi: “Resûlullah (sas)’ın, ailesiyle ilişkide bulunup cünüp olarak sabahladığı olurdu. Sonra yıkanıp orucunu tutardı.” (Buhârî, Savm 22, 25; Müslim, Sıyâm 76)

____________
[1]Buhârî, Savm: 2, 9, Libâs: 78; Müslim, Sıyâm: 163, 164, hadis no: 1151; Ebû Dâvud, Savm: 25, hadis no: 2363; Tirmizî, Savm: 55, hadis no: 764; Nesâî, Sıyâm: 41; İbn Mâce, Sıyâm: 1, Hadis no: 1638, Edeb: 58, hadis no: 3823; Muvattâ, Sıyâm: 58.

[2] Buhârî, Savm: 4, Bed’ü’l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166, hadis no: 1152; Nesâî, Sıyâm: 43; Tirmizî, Savm: 55, Hadis no: 765.

[3] Tirmizî, Cihâd: 3, hadis no: 1624.

[4] Buhârî, Cihâd: 36; Müslim, Sıyâm: 167-168; Tirmizî, Fezâilu’l-Cihâd: 3; Ebû Dâvud, Cenâiz: 3.

[5] Tirmizî, Deavât: 86, 87, hadis no: 3519.

[6] Buhârî, Savm: 9; Tinmizî, İman: 8.

[7] Ahmed bin Hanbel, III/396.

[8] Buhârî, Savm: 9.

[9] Müslim, Sıyâm: 164; Nesâî, Sıyâm: 42.

[10] Ahmed bin Hanbel, II/174.

[11] Buhârî, İman: 28, Savm: 6; Müslim, Sıyâm: 203, Müsâfirîn: 175; Ebû Dâvud, Ramazan: 1, Savm: 57; Tirmizî, Savm: 1, Cennet: 4; Nesâî, Sıyâm: 39; İbn Mâce, İkamet: 173, Sıyâm: 2, 33

Alıntıdır...
 
Üst Alt