Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Peygamberimiz (s.a.v) 'in Örnek Hayatı
Peygamberimizin Örnek Hayatı 1
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="dj.tatii" data-source="post: 15259" data-attributes="member: 910"><p><strong><span style="color: DarkOrange">AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Güzel ahlak adı altında toplanan tüm güzel vasıfları örnek insan olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan hiç şüphesiz Peygamberimizdir (Aleyküm Selam.m.) O’nun ahlakı o kadar yücedir ki, Bizzat Cenab-ı Hak, O’na hitaben şöyle buyurur “Muhakkak Senin için tükenmeyen bir mükafat vardır. Çünkü Sen pek yüce bir ahlak üzerindesin” (Kalem süresi 4)</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Nitekim, Hz. Aişe Efendimizin ahlakından örnek almak isteyen Sahabilere şöyle buyurmuştur: “Siz Kur’an’ı okuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an’dır” Peygamberimizin hayatından her tabakadan insanlar örnek alacak yönler bulabilir. Bizatihi insan olarak O’nun hayatından alacağı sayısız fazilet ve güzellikler yanında, kendi mesleğini ve cemiyetteki yerini ilgilendirecek pekçok derside alabilir. Çünkü O’nun hayatı her yönüyle örnektir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ HUSUSİYETLERİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamberimizin ahlakının en mühim bir hususiyeti, Allah (c.c) vergisi oluşudur. Allah (c.c), O’nu kusursuz, eksiksiz, mümtaz bir şekilde yaratmıştır. O’nu terbiye edem, edep ve ahlakın en seçkin özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Diğer bir hususiyette birbirine zıt ve ters huyların orta yolu, doğru yolu bulmasıdır. Bazı anlar olmuş en cesur bir asker gibi meydanlara çıkmış savaşmış. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini esirgememiştir. Bu kadar ağır bir vazife üzerinde olduğu halde, O kendisini Rabbine vermiş, Gününün büyük kısmını ibadetle geçirmiştir. Bu yönüyle dünyadan alakasını kesmiş görünse de O hep sosyal hayatın içinde idi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">O’nun ahlakı bir meleke halinde idi ki O’nu gören herkes faziletleri ile yaratıldığı kanaatine varırdı.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">AHLAK SAHASINDA BÜYÜK İNKİLAP</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamberimiz birkaç sene gibi kısa bir zamanda o geniş yarımadada vahşi, adetlerinde mutaassıp çeşitli kavimleri kötü ahlak ve kötü alışkanlıklarından kurtarıp, yerine güzel ahlak kurallarını yerleştirdi</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">PEYGAMBERİMİZİN GENÇLİĞİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamberimizin çocukluk ve gençlik yılları temiz ve iffetli bir şekilde geçti. Peygamberlikten sonra nasıl bir ahlaka sahipse, peygamberlikten önce de öyle bir ahlaka sahipti. O hep temiz ve nezih yaşadı. Çünkü Allah (c.c) O’nu cahiliye devrinin bütün çirkinliklerinden nefret edecek biçimde yaratmıştı. Kavmi arasında el’Emin lakabıyla anılırdı. Nitekim, müşrikler Efendimize inanmadıkları, hatta öldürmek istedikleri dönemde bile mallarını O’na emanet etmişlerdi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">YAKINLARININ DİLİNDEN PEYGAMBERİMİZİN AHLAKI</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamber efendimiz hiçbir halini insanlardan saklamamıştır. Çünkü O’nun her hali Sahabiler için bir örnek teşkil etmektedir. Peygamberimizin aile hayatına ait meseleleri Aişe validemizden öğreniyoruz. “Resulullah hiçbir zaman şahsı için kin tutmazdı. Birşeye kızarsa Kur’an kızdığı için kızar, beğenirse Kur’an beğendiği için beğenirdi. Ne kötü söz söyler, ne de kötülük yapmak isterdi.”</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Hz. Ali ise O’nun ahlakını şöyle anlatmaktadır: “Daima güleryüzlü, güzel huylu idi. Kimse ile çekişmez bağırıp çağırmazdı. Pinti ve cimri değildi. Çok konuşmaz, boş şeylerle uğraşmazdı. Hiçbir kimseyi arkasından kınamaz ayıplamazdı.”</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Enes bin Malik “O insanların en lütuf karıdır. Bir köleyi, bir çocuğu dahi geri çevirmezdi. Biri ile musafaha ettiği zaman, elini tutan kimse bırakmadıkça elini bırakmazdı.”</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">PEYGAMBERİMİZİN TEVAZUU</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Efendimiz tevazu ve alçakgönüllülüğün en makbulünü ve erişilmesi mümkün olmayanı yaşamıştır. İnsanlar içinde hiçbir şekilde peygamberlik imtiyazını kullanmamış, kendisini üstün görmemiştir ve bir “Kul peygamber olarak kalmayı istemiştir.”. Çok defa elini öpmek isteyenleri, aşırı şekilde hürmet gösterenleri hoş karşılamazdı.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Hendek savaşında ashabıyla hendek kazmış, Kuba mescidi inşasında bir işçi gibi çalışmış, hep ashabıyla oturmuş, kendini onlardan farlı görmemiştir. Veda haccına giderken sırtında sadece dört dirhem değerinde kadife parçası, devesinin üzerinde ise yırtık bir sitte bulunuyordu.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">PEYGAMBERİMİZİN HİLMİ VE YUMUŞAK HUYLULUĞU</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamberimiz peygamberliğinden öncede, sonra da insanların en halimi ve en yumuşak huylusu idi. O şahsına yapılan kötülüklerden dolayı hiçbir şekilde intikam almayı düşünmezdi. Kendisine yapılan türlü türlü eziyetlere, hakaretlere rağmen O tahammül ediyordu. O’nun yumuşak huyluluğuna, insanları Hakk’a davet ederken gösterdiği sabra Tevrat’ta da işaret edilmiştir. Hatta Tevrat’taki özellikleri Efendimizde olduğunu gören Yahudi alimleri de müslüman oluyorlardı. On sene hizmetinde bulunan Enes bin Malik “Bana bir kere dahi olsun of demedi” şeklinde sözleriyle O’nun hilmini tasvir etmektedir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">HAYASI</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Haya bakımından da insanların en hayırlısı ve en utangacı idi. O cahilliye devrinde Arapların yaptığı şeylerden tiksiniyor, hoş karşılamıyordu. O’nun hayası başkalarının kusur ve ayıplarını hatırlatmaya ve söylemeye meydan vermezdi. Söylemesi gereken şeyi doğrudan söylerdi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">MERHAMETİ VE ŞEFKATİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Merhamet ve şefkat O’nun yüce şahsiyetinin bir aynası mesabesindedir. O’nun kadar merhametli, O’nun kadar müşfik ve ince ruhlu bir insan gelmemiştir. Ki O Cenab-ı Hakk’ın Rahim ve Rauf ismini alması ne kadar merhametli ve müşfik bir kalbe sahip olduğunu gösterir. Tevbe süresinin 128. ayetinde “And olsun ki size içinizden bir Peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır ve güç gelir. Size çok düşkündür. Bütün mü’minlere merhametli ve esirgeyicidir” buyurmaktadır. Fakirleri, köleleri, zayıfları korur herkese eşit muamele ederdi. Duasında da “Allah (c.c)’ım beni fakir yaşat, fakirlerle haşret” diye yalvarıyordu.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">FAKİR VE KİMSESİZLERE MERHAMETİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Abdullah bin Amr bin As anlatıyor “Bir gün mescitte oturuyordum. Bazı fakir kimseler toplanmış sohbet ediyorlardı. Resulullah içeri girdi. Bir başka tarafa yönelmeden onların yanına gitti ve onlara fakir muhacirlere zenginlerden önce cenneti müjdeledi. Efendimiz evinin yanında kalan Suffe ashabının ihtiyaçlarını kendi evinin ihtiyaçlarından önce görürüdü.”</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">YETİMLERE ŞEFKATİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Kendisi yetim büyüdüğü için yetimliğin ne kadar zor olduğunu biliyordu. Onlara çok müşfik davranıyordu. Kendi evinden yetim hiç eksik olmazdı. Hz. Hatice’nin ilk kazasından ölen çocuğu, hatta Ümmü Seleme ile evlendiğinde, beraberinde beş yetimi vardı. Bir bayram gününde bir kenarda karnı aç, perişan bir vaziyette ağlamaklı duran bir yetim çocuğu aldı, Karnını doyurdu, giydirdi. O’nu evlatlığına aldı.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">KÖLELERE ŞEFKATİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Peygamberimizin şefkat ve merhametinde en çok istifade edenlerin başında köleler gelir. Efendimiz bu insanları hürriyete kavuşmaları için çaba göstermiş bu konuda ashabını teşvik etmiştir. Efendimiz asırlardır süren bu müesseseyi doğrudan kaldırmak yerine tedricen kaldırma yoluna gitmiş hatta Zeyd bin Harise’yi ordu komutanlığına getirerek ders vermeye çalışmıştır.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">KADINLAR ŞEFKATİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Cahiliyede kadınların durumları perişandı. İnsanlık, kız çocuklarını gömüyor, kadınları hor ve hakir görüyorlardı. Kısa zamanda O’nun merhameti kadınlar üzerende görülmeye başladı. “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurarak onlara yüce bir paye verdi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">ÇOCUKLARA ŞEFKAT VE SEVGİSİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Bir çocuk gördüğü zaman mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarına alır, okşar severdi. Onlara selam verir, hal hatırlarını sorardı. Hatta bir keresinde yarış yapan çocukların arasına katılmış onların neşesine ortak olmuştur. Bilhassa kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Bir dizine Hasan bin Aliyi, diğer dizine de Üsameyi alır bağrına basar “Allah (c.c)’ım bunlara rahmet et” diye dua ederdi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">HAYVANLARA OLAN MERHAMETİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Efendimiz cahilliye araplarının hayvanlara muamele hususundaki kötü davranışlarını ortadan kaldırdı. Hayvanlara yapılan eziyetlere karşı ikazda bulunuyor. Onları fazla çalıştırmamaları, aç bırakmamaları hususunda ikaz ediyordu.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">AFFI VE BAĞIŞLAMASI</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Kendi yakınlarına daima müsamahalı davrandığı gibi düşmanlarını da bilhassa güçsüz durumlarda affetmişti. İkrime’yi, Ebu Süfyan’ı hatta Vahşi’yi ve Hindi bağışlaması O’ndaki affetme enginliğini yansıtmaktadır. Ki Vahşi O’nun amcasını öldürmüş, öldürmekle kalmamış ki organlarını parçalamıştı. Ama Vahşi müslüman olup af dileyince O geri çevirmedi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">AHDE VEFA</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Sözünü tutma hususunda dost düşman ayırmamıştır. Peygamberliğinden önce bir dostuna verdiği sözü tutabilmek için 3 gün beklediği meşhurdur. Hatta Bedir savaşı öncesinde, Huzeyl ve oğlu Resulullahla birlikte çarpışmak üzere yola çıkmışlardı ki müşrikler onları bir yerde sıkıştırıp, onlardan Peygamberimizle birlikte savaşmak üzere söz aldılar. Huzeyl ve babası Bedirde durumu Efendimize anlatınca “Hayır siz Medineye dönün, Onlara karşı verdiğiniz sözü yerine getiriniz.” Buyurdu.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">NEZAKETİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">İnsanların naziği, en nezih tabiatlısı, zerafet bakımından en ince ruhlusu davranış yönüyle en latifi idi. Enes bin Malik “Kendisine birşey sorana can kulağı ile dinler, soruyu soran ayrılmadıkça yanından gitmezdi” buyuruyor. Kendisini ziyaret edenlere ikramda bulunur, oturmaları için hırkasını sererdi. Kimsenin sözünü kesmez, konuşmasını yarıda bırakmazdı.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">ADALETİ</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Birbirleriyle düşman kabileler arasında İslamı yayarken adaletli davranıyor, birini küstürüp diğeriyle anlaşmıyordu. Adalet hususunda, Ebu Hodrad ismindeki bir sahabeden alacağı olan yahudinin hakkını araması çok ibret vericidir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">VAKAR VE SUKUTU</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOrange">Son derece vakar ve izzet sahibiydi. Görenler önce bir ürperir ve korkar sonra da O’nun ne kadar müşfik bir insan olduğunun farkına varırdı. O ciddiyete zarar veren hareketlerde bulunmazdı. Boş ve lüzumsuz konuşmaz, dedikodu yapmaz, kimsenin aleyhinde söz söylemezdi, Sadece tebessüm eder, kahkaha atarak gülmezdi. Başkasını rahatsız edecek, iğrendirecek harekette bulunmazdı. Yürümesi bile vakardı. Cihad, oruç ve zekattan sonra en hayırlı ibadeten sukut olduğunu bildirirdi. </span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dj.tatii, post: 15259, member: 910"] [B][COLOR="DarkOrange"]AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK Güzel ahlak adı altında toplanan tüm güzel vasıfları örnek insan olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan hiç şüphesiz Peygamberimizdir (Aleyküm Selam.m.) O’nun ahlakı o kadar yücedir ki, Bizzat Cenab-ı Hak, O’na hitaben şöyle buyurur “Muhakkak Senin için tükenmeyen bir mükafat vardır. Çünkü Sen pek yüce bir ahlak üzerindesin” (Kalem süresi 4) Nitekim, Hz. Aişe Efendimizin ahlakından örnek almak isteyen Sahabilere şöyle buyurmuştur: “Siz Kur’an’ı okuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an’dır” Peygamberimizin hayatından her tabakadan insanlar örnek alacak yönler bulabilir. Bizatihi insan olarak O’nun hayatından alacağı sayısız fazilet ve güzellikler yanında, kendi mesleğini ve cemiyetteki yerini ilgilendirecek pekçok derside alabilir. Çünkü O’nun hayatı her yönüyle örnektir. PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ HUSUSİYETLERİ Peygamberimizin ahlakının en mühim bir hususiyeti, Allah (c.c) vergisi oluşudur. Allah (c.c), O’nu kusursuz, eksiksiz, mümtaz bir şekilde yaratmıştır. O’nu terbiye edem, edep ve ahlakın en seçkin özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir. Diğer bir hususiyette birbirine zıt ve ters huyların orta yolu, doğru yolu bulmasıdır. Bazı anlar olmuş en cesur bir asker gibi meydanlara çıkmış savaşmış. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini esirgememiştir. Bu kadar ağır bir vazife üzerinde olduğu halde, O kendisini Rabbine vermiş, Gününün büyük kısmını ibadetle geçirmiştir. Bu yönüyle dünyadan alakasını kesmiş görünse de O hep sosyal hayatın içinde idi. O’nun ahlakı bir meleke halinde idi ki O’nu gören herkes faziletleri ile yaratıldığı kanaatine varırdı. AHLAK SAHASINDA BÜYÜK İNKİLAP Peygamberimiz birkaç sene gibi kısa bir zamanda o geniş yarımadada vahşi, adetlerinde mutaassıp çeşitli kavimleri kötü ahlak ve kötü alışkanlıklarından kurtarıp, yerine güzel ahlak kurallarını yerleştirdi PEYGAMBERİMİZİN GENÇLİĞİ Peygamberimizin çocukluk ve gençlik yılları temiz ve iffetli bir şekilde geçti. Peygamberlikten sonra nasıl bir ahlaka sahipse, peygamberlikten önce de öyle bir ahlaka sahipti. O hep temiz ve nezih yaşadı. Çünkü Allah (c.c) O’nu cahiliye devrinin bütün çirkinliklerinden nefret edecek biçimde yaratmıştı. Kavmi arasında el’Emin lakabıyla anılırdı. Nitekim, müşrikler Efendimize inanmadıkları, hatta öldürmek istedikleri dönemde bile mallarını O’na emanet etmişlerdi. YAKINLARININ DİLİNDEN PEYGAMBERİMİZİN AHLAKI Peygamber efendimiz hiçbir halini insanlardan saklamamıştır. Çünkü O’nun her hali Sahabiler için bir örnek teşkil etmektedir. Peygamberimizin aile hayatına ait meseleleri Aişe validemizden öğreniyoruz. “Resulullah hiçbir zaman şahsı için kin tutmazdı. Birşeye kızarsa Kur’an kızdığı için kızar, beğenirse Kur’an beğendiği için beğenirdi. Ne kötü söz söyler, ne de kötülük yapmak isterdi.” Hz. Ali ise O’nun ahlakını şöyle anlatmaktadır: “Daima güleryüzlü, güzel huylu idi. Kimse ile çekişmez bağırıp çağırmazdı. Pinti ve cimri değildi. Çok konuşmaz, boş şeylerle uğraşmazdı. Hiçbir kimseyi arkasından kınamaz ayıplamazdı.” Enes bin Malik “O insanların en lütuf karıdır. Bir köleyi, bir çocuğu dahi geri çevirmezdi. Biri ile musafaha ettiği zaman, elini tutan kimse bırakmadıkça elini bırakmazdı.” PEYGAMBERİMİZİN TEVAZUU Efendimiz tevazu ve alçakgönüllülüğün en makbulünü ve erişilmesi mümkün olmayanı yaşamıştır. İnsanlar içinde hiçbir şekilde peygamberlik imtiyazını kullanmamış, kendisini üstün görmemiştir ve bir “Kul peygamber olarak kalmayı istemiştir.”. Çok defa elini öpmek isteyenleri, aşırı şekilde hürmet gösterenleri hoş karşılamazdı. Hendek savaşında ashabıyla hendek kazmış, Kuba mescidi inşasında bir işçi gibi çalışmış, hep ashabıyla oturmuş, kendini onlardan farlı görmemiştir. Veda haccına giderken sırtında sadece dört dirhem değerinde kadife parçası, devesinin üzerinde ise yırtık bir sitte bulunuyordu. PEYGAMBERİMİZİN HİLMİ VE YUMUŞAK HUYLULUĞU Peygamberimiz peygamberliğinden öncede, sonra da insanların en halimi ve en yumuşak huylusu idi. O şahsına yapılan kötülüklerden dolayı hiçbir şekilde intikam almayı düşünmezdi. Kendisine yapılan türlü türlü eziyetlere, hakaretlere rağmen O tahammül ediyordu. O’nun yumuşak huyluluğuna, insanları Hakk’a davet ederken gösterdiği sabra Tevrat’ta da işaret edilmiştir. Hatta Tevrat’taki özellikleri Efendimizde olduğunu gören Yahudi alimleri de müslüman oluyorlardı. On sene hizmetinde bulunan Enes bin Malik “Bana bir kere dahi olsun of demedi” şeklinde sözleriyle O’nun hilmini tasvir etmektedir. HAYASI Haya bakımından da insanların en hayırlısı ve en utangacı idi. O cahilliye devrinde Arapların yaptığı şeylerden tiksiniyor, hoş karşılamıyordu. O’nun hayası başkalarının kusur ve ayıplarını hatırlatmaya ve söylemeye meydan vermezdi. Söylemesi gereken şeyi doğrudan söylerdi. MERHAMETİ VE ŞEFKATİ Merhamet ve şefkat O’nun yüce şahsiyetinin bir aynası mesabesindedir. O’nun kadar merhametli, O’nun kadar müşfik ve ince ruhlu bir insan gelmemiştir. Ki O Cenab-ı Hakk’ın Rahim ve Rauf ismini alması ne kadar merhametli ve müşfik bir kalbe sahip olduğunu gösterir. Tevbe süresinin 128. ayetinde “And olsun ki size içinizden bir Peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır ve güç gelir. Size çok düşkündür. Bütün mü’minlere merhametli ve esirgeyicidir” buyurmaktadır. Fakirleri, köleleri, zayıfları korur herkese eşit muamele ederdi. Duasında da “Allah (c.c)’ım beni fakir yaşat, fakirlerle haşret” diye yalvarıyordu. FAKİR VE KİMSESİZLERE MERHAMETİ Abdullah bin Amr bin As anlatıyor “Bir gün mescitte oturuyordum. Bazı fakir kimseler toplanmış sohbet ediyorlardı. Resulullah içeri girdi. Bir başka tarafa yönelmeden onların yanına gitti ve onlara fakir muhacirlere zenginlerden önce cenneti müjdeledi. Efendimiz evinin yanında kalan Suffe ashabının ihtiyaçlarını kendi evinin ihtiyaçlarından önce görürüdü.” YETİMLERE ŞEFKATİ Kendisi yetim büyüdüğü için yetimliğin ne kadar zor olduğunu biliyordu. Onlara çok müşfik davranıyordu. Kendi evinden yetim hiç eksik olmazdı. Hz. Hatice’nin ilk kazasından ölen çocuğu, hatta Ümmü Seleme ile evlendiğinde, beraberinde beş yetimi vardı. Bir bayram gününde bir kenarda karnı aç, perişan bir vaziyette ağlamaklı duran bir yetim çocuğu aldı, Karnını doyurdu, giydirdi. O’nu evlatlığına aldı. KÖLELERE ŞEFKATİ Peygamberimizin şefkat ve merhametinde en çok istifade edenlerin başında köleler gelir. Efendimiz bu insanları hürriyete kavuşmaları için çaba göstermiş bu konuda ashabını teşvik etmiştir. Efendimiz asırlardır süren bu müesseseyi doğrudan kaldırmak yerine tedricen kaldırma yoluna gitmiş hatta Zeyd bin Harise’yi ordu komutanlığına getirerek ders vermeye çalışmıştır. KADINLAR ŞEFKATİ Cahiliyede kadınların durumları perişandı. İnsanlık, kız çocuklarını gömüyor, kadınları hor ve hakir görüyorlardı. Kısa zamanda O’nun merhameti kadınlar üzerende görülmeye başladı. “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurarak onlara yüce bir paye verdi. ÇOCUKLARA ŞEFKAT VE SEVGİSİ Bir çocuk gördüğü zaman mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarına alır, okşar severdi. Onlara selam verir, hal hatırlarını sorardı. Hatta bir keresinde yarış yapan çocukların arasına katılmış onların neşesine ortak olmuştur. Bilhassa kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Bir dizine Hasan bin Aliyi, diğer dizine de Üsameyi alır bağrına basar “Allah (c.c)’ım bunlara rahmet et” diye dua ederdi. HAYVANLARA OLAN MERHAMETİ Efendimiz cahilliye araplarının hayvanlara muamele hususundaki kötü davranışlarını ortadan kaldırdı. Hayvanlara yapılan eziyetlere karşı ikazda bulunuyor. Onları fazla çalıştırmamaları, aç bırakmamaları hususunda ikaz ediyordu. AFFI VE BAĞIŞLAMASI Kendi yakınlarına daima müsamahalı davrandığı gibi düşmanlarını da bilhassa güçsüz durumlarda affetmişti. İkrime’yi, Ebu Süfyan’ı hatta Vahşi’yi ve Hindi bağışlaması O’ndaki affetme enginliğini yansıtmaktadır. Ki Vahşi O’nun amcasını öldürmüş, öldürmekle kalmamış ki organlarını parçalamıştı. Ama Vahşi müslüman olup af dileyince O geri çevirmedi. AHDE VEFA Sözünü tutma hususunda dost düşman ayırmamıştır. Peygamberliğinden önce bir dostuna verdiği sözü tutabilmek için 3 gün beklediği meşhurdur. Hatta Bedir savaşı öncesinde, Huzeyl ve oğlu Resulullahla birlikte çarpışmak üzere yola çıkmışlardı ki müşrikler onları bir yerde sıkıştırıp, onlardan Peygamberimizle birlikte savaşmak üzere söz aldılar. Huzeyl ve babası Bedirde durumu Efendimize anlatınca “Hayır siz Medineye dönün, Onlara karşı verdiğiniz sözü yerine getiriniz.” Buyurdu. NEZAKETİ İnsanların naziği, en nezih tabiatlısı, zerafet bakımından en ince ruhlusu davranış yönüyle en latifi idi. Enes bin Malik “Kendisine birşey sorana can kulağı ile dinler, soruyu soran ayrılmadıkça yanından gitmezdi” buyuruyor. Kendisini ziyaret edenlere ikramda bulunur, oturmaları için hırkasını sererdi. Kimsenin sözünü kesmez, konuşmasını yarıda bırakmazdı. ADALETİ Birbirleriyle düşman kabileler arasında İslamı yayarken adaletli davranıyor, birini küstürüp diğeriyle anlaşmıyordu. Adalet hususunda, Ebu Hodrad ismindeki bir sahabeden alacağı olan yahudinin hakkını araması çok ibret vericidir. VAKAR VE SUKUTU Son derece vakar ve izzet sahibiydi. Görenler önce bir ürperir ve korkar sonra da O’nun ne kadar müşfik bir insan olduğunun farkına varırdı. O ciddiyete zarar veren hareketlerde bulunmazdı. Boş ve lüzumsuz konuşmaz, dedikodu yapmaz, kimsenin aleyhinde söz söylemezdi, Sadece tebessüm eder, kahkaha atarak gülmezdi. Başkasını rahatsız edecek, iğrendirecek harekette bulunmazdı. Yürümesi bile vakardı. Cihad, oruç ve zekattan sonra en hayırlı ibadeten sukut olduğunu bildirirdi. [/COLOR][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Peygamberimiz (s.a.v) 'in Örnek Hayatı
Peygamberimizin Örnek Hayatı 1
Üst
Alt