Pargalı Damat İbrahim Paşa

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Osmanlı sadrazamları, Osmanlı padişah damatları, Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa, sadrazam İbrahim Paşa
screenshot4hh.jpg


Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki ünvanıyla Maktul İbrahim Paşa (1493, Parga - 15 Mart 1536, İstanbul) I. Süleyman saltanatı döneminde 1523?-1536 yılları arasında sadrazamlık yapmış, önemli siyasal ve askeri olaylarda rol oynamış Osmanlı devlet adamı.

Kökeni
Bugün Yunanistan'da kalan Parga yakınlarındaki bir köyde doğdu. Değişik kaynaklarda doğumunda Rum ya da İtalyan kökenli olduğu belirtilmektedir. Babası bir balıkçıydı. 6 yaşında korsanlar tarafından kaçırılarak Manisa'da dul bir kadına satıldı. Bu kadın İbrahim'in eğitimine önem vererek onu hem keman benzeri bir müzik aletini iyi çalabilecek şekilde hem de birçok alanda en iyi şekilde yetiştirdi.[1] Şehzade Süleyman Manisa'da sancakbeyi olarak görev yaptığı sırada karşılaştığı ve arkadaşlık kurduğu İbrahim'i maiyetine aldı. İbrahim Paşa'nın anne ve babasını sadrazamlığı sırasında İstanbul'a getirttiği kayıtlara geçmiştir.

Yükselişi:
Sultan Süleyman'ın maiyetinden idamına kadar geçirdiği yıllar boyunca onun yakın arkadaşı ve danışmanı oldu. I. Süleyman padişah olduktan sonra onunla birlikte İstanbul'a geldi ve Osmanlı Devleti'nde Sadrazamlık, Anadolu ve Rumeli Beylerbeylikleri ve Seraskerlik (1528?29-1536) dahil olmak üzere en üst düzeylerdeki görevlerde bulundu.

I. Süleyman'ın padişah olması ile birlikte ilk önce Hasodabaşılık görevine atanarak bu noktadan sonra kendi yetenekleri ve padişah ile aralarındaki sıradışı güven ilişkisi sayesinde hızla yükseldi.

1521'de Belgrad'ın Fethinde görev aldı. 1522'de Rodos seferine katıldı. Bu durumdan dolayı İbrahim 1523'te,(Çeşitli kaynaklarda 1522 ve 1524 olarak da tarihlenmektedir.[2]) sadrazamlığa getirildi. Mısır'da asayişi sağlamakla görevlendirildi ve kendisine Mısır Beylerbeyi unvanı verildi. Bu esnada Mısır'da pek çok ıslahat gerçekleştirdi. Macaristan seferine katıldı ve Mohaç Savaşı'nın kazanılmasında önemli rol oynadı.

Daha sonra Anadolu'daki Alevi-Türkmen isyanlarını bastırmakla görevlendirildi. Anadolu'da aldığı tedbirlerle isyanları sona erdirdi. I. Viyana Kuşatması ile sonuçlanan 2. Macaristan seferine katıldı. Avusturya imparatorunu Osmanlı sadrazamına eşit sayan 1533 tarihli İstanbul Antlaşması'nın müzakerelerini bizzat yürüttü. Safevi Devleti'ne karşı düzenlenen Irakeyn Seferi'ne öncü birlik olarak katıldı. Tebriz'i aldıktan sonra padişahın kuvvetleri ile birleşti ve Bağdat'ın fethinde görev aldı.

İktidarı:
screenshot6jz.jpg


İbrahim Paşa'nın dönemindeki gücünü ortaya koyacak en önemli veri; Sultan Süleyman tarafından Seraskerlik makamına getirildiğinde İmparatorluğun o güne dek dört tuğla simgelenen gücünün yedi tuğa çıkarılması ve İbrahim Paşa'nın da altı tuğ taşımaya yetkili kılınmış olmasıdır. Padişahtan tek eksiği hilafet tuğudur. Tarihi gerçekliği tartışmaya açık olsa da Sultan Süleyman'ın kardeşi Hatice Sultan'la evlenmesi de iktidarında ilerleme kaydetmesinde büyük rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemde bilinen dünyayı şekillendiren üstün dış politikasının kontrolü tamamen İbrahim Paşa'nın elindedir.

Ayrıca İbrahim Paşa, İstanbul Antlaşması'yla birlikte Osmanlı sadrazamı olarak Avusturya imparatoruna denk konuma getirilmiştir. Venedik diplomatlarının İbrahim Paşa'ya Muhteşem Süleyman'a atıfla "Muhteşem İbrahim" dedikleri kayda geçmiştir. Fransa ile yürütülen işbirliğinde önemli rolü vardır.

Pargalı İbrahim Paşa'nın en çok konuşulan faaliyetlerinden biride Mohaç Meydan Muharebesi sonrasında Budin'den İstanbul'a getirerek sarayına diktirdiği mitolojik heykellerdir. Üç güzeller olarak anılan bu heykeller her ne kadar ilgi uyandırsa da bazı çevreler tarafından put olarak görülmüş ve hoş karşılanmamıştır. Öyle ki heykellerin dikilmesinden birkaç yıl sonra dönemin meşhur şairlerinden Figani'nin yazdığı iki mısralık şiir çok konuşulmuştur. Şiirde sadrazam put dikmekle suçlanmaktadır. İbrahim Paşa bu duruma oldukça öfkelenmiş ve şairin cezalandırılmasını emretmiştir. Figani 1532 yılında idam edilmiştir.[3]

Ölümü:
Makbul İbrahim Paşa'nın ölümüyle ilgili pek çok neden öne sürülmektedir. Avusturya'yla 1533 yılında yapılan barış görüşmeleri sırasında elçilere devletin kudretinden bahsettikten sonra kendi gücünü şöyle vurgulamıştır:

Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. [3]

Bu sözlerle İbrahim Paşa'nın iktidar hırsının hangi boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. Paşa özellikle Irakeyn Seferi sırasında padişahtan kendisini soğutmaya başlamıştır. Defterdar İskender Çelebi'yi idam ettirmesinin padişahı ondan soğutan nedenlerden birisi olduğu düşünülür[4].
Ayrıca İbrahim Paşa ile ilgili kendisine hediye olarak gönderilen Kur'anları kabul etmediği, Hristiyanlık inancını taşıdığı, eşiyle ilgilenmediği, bazı cinayetleri sakladığı ve Doğu seferleri sırasında boş yere harcamalar yaptığı söylentileri yayılmıştı.

Pek çok tarihçi, yabancı elçilerin İbrahim Paşa’yla görüşmelerine ilişkin hazırladıkları raporlarından yola çıkarak onun iktidar hırsıyla pek çok kararı kendi başına buyruk verdiği savında bulunmaktadır.[5]
Bu nedenle, 1536 yılında gücünden kaygılanan Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile öldürüldüğü iddia edilmektedir. Ayrıca Makbul İbrahim Paşa'nın Hürrem Sultan'ın oğlu olmayan Şehzade Mustafa'yı desteklemesinden dolayı ölümünde Hürrem Sultan'ın da büyük bir rol oynadığı rivayet edilir.

İbrahim Paşa, Fransızlara verilecek olan kapitülasyonlarla ilgili çalışmalarını yürütürken, 14-15 Mart gecesi iftar için saraya davet edildi. İftardan sonra dört dilsiz cellat tarafından boğuldu.[1] Daha önce Makbul olarak anılırken, ölümünden sonra Maktul olarak anıldı. İbrahim Paşa'nın ölümüyle Fransızlara verilecek olan kapitülasyon antlaşması taslak halinde kaldı ve yürürlüğe girmedi.[3][1]

Kişiliği:
Farsça, Rumca, Sırpça ve İtalyanca bilen İbrahim Paşa, müzik alanında çocukluğundan itibaren yoğun bir eğitim görmüş ve kendisini bu alanda geliştirmiştir. İbrahim Paşa, Roma'ya direnen Anibal'ın ve Makedonya İmparatorluğu'nu yöneten Büyük İskender'in hikayelerini okumaktan hoşlanıyordu. Venedik elçisi Pietro Bragadino'nun 1526 tarihli raporunda İbrahim Paşa'nın zayıf ve ufak tefek yüzlü olduğunu, sultanın en yakın danışmanı konumunda bulunduğunu belirterek şunları kaydetmektedir: Dünyadaki diğer büyük beylerin neler yaptığı, onların toprakları, ülkeleri konusunda oldukça meraklı; değerli ilginç eşyalar satın alıyor, bilgili biri, kitapları okuyor, ülkesinin kurallarını çok iyi biliyor. Bu paşadan önceleri herkes çok nefret ediyormuş ama şimdi sultanın onu çok sevdiğini gördüklerinden herkes onunla arkadaş olmaya çalışıyor, sultanın annesi, karısı, diğer iki paşa da dâhil. Hiçbiri, hiçbir konuda kendisine karşı gelmiyor. Bu yüzden istediği her şeyi yapabiliyor. Sultanına çok sadık. Halkın önünde hediye almak hoşuna gidiyor, gizli hiçbir hediyeyi kabul etmiyor.[6]

Sanata düşkün olan İbrahim Paşa aynı zamanda büyük bir edebiyat hamisiydi. Avrupa'yı çok yakından takip ediyor ve bilgisini padişaha hissettirmekten de geri kalmıyordu. Birçok araştırmacı ve tarihçi İbrahim Paşa'nın büyük bir diplomat olduğu kanaatindedirler.[3]

Geride Bıraktıkları
İbrahim Paşa Sarayı, Sultanahmet, İstanbul.
screenshot5p.jpg
13 sene sadrazamlık yapan İbrahim Paşa İstanbul, Mekke, Selanik, Hezergrad (Razgrad) İbrahim Paşa Camii ve Kavala'da Cami, Mescid, Mektep, Medrese Zaviye, Hamam ve Çeşme gibi eserler inşa ettirmiş ve bunlara vakıflar tahsis ettirmiştir. Önemli bir sanat ve özellikle edebiyat hamisidir.

İbrahim Paşa'nın sarayı bugün Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Bu saray padişah sarayları dışında günümüze ulaşabilen tek özel saraydır.

Dipnotlar:
1. a b c Jenkins, Hester Donaldson (1911). “Google Books”, Ibrahim Pasha: Grand Vizir of Suleiman the Magnificient (İngilizce). University of Toronto Libraries. ISBN 9781152327177.
2. E.J. Brill's first encyclopaedia of Islam, 1913-1936, Volume 2 By Martijn Theodoor Houtsma'a göre 27 Haziran 1524
3. a b c d (2011) Muhteşem Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan). Yeditepe Yayınevi. ISBN 9786054052554.
4. Ali Yıldırım, 16. Yüzyılda Büyük Bir Devlet Adamı ve Edebiyat Hamisi Defterdar İskender Çelebi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 1, Elazığ, 2000
5. Makbul ve Maktul Pargalı Damat İbrahim Paşa, İbrahim Akkurt.
6. Venedik Elçilerinin Raporlarına Göre Kanuni Ve Pargalı İbrahim Paşa Syf.52-53 (Afyoncu, Erhan)



Hakkındaki Eserler
Pargalı İbrahim Paşa / Kanuni'nin Düşü, Hürrem'in Kabusu, Cahit Ülkü, ISBN 978-975-101-698-0
Kanuni'nin Veziriazamı Pargalı İbrahim Paşa, Hester Donaldson Jenkins, ISBN 978-605-405-260-8
Sevenlerin Şafağı, Louis Gardel, ISBN 975-510-825-4
Muhteşem Yüzyıl dizisi. (Canlandıran Okan Yalabık)


Kaynak
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı.” Osmanlı Tarihi. Cilt 2″.Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1983
Ortaylı, İlber. ” Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek s.151 ” Timaş yayınları , İst.2006
Tezcan, Esma. ” Pargalı İbrahim Paşa çevresindeki Edebi Yaşam ” Bilkent Üniversitesi , 2004
Danişmend, İsmail Hâmi. İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi. Cilt:2. İstanbul:Türkiye Yayınevi, 1971.
Gökbilgin, Tayyib. “İbrâhîm Paşa, Pargalı, Frenk, Makbûl, Maktûl”. İslâm Ansiklopedisi. , 1949. 908-915
Lâtîfî. Enisü’l- Fusaha ve Evsaf-I İbrahim Paşa. Haz. Ahmet Sevgi. Konya: Selçuk Üniversitesi Yayınları, Ağustos 1986.
Kadir Mısıroğlu, Makbul ve Maktul İbrahim Paşa, Sebil Yayınları, 2010
Pargalı İbrahim Paşa çevresindeki edebi yaşam, Esma Tezcan, Bilkent Üniversitesi, 2004
Hester Donaldson Jenkins, Ibrahim Pasha: Grand Vizir of Suleiman the Magnificient
E.J. Brill's first encyclopaedia of Islam, 1913-1936, Volume 2 By Martijn Theodoor Houtsma
Resimli Osmanlı Tarihi - Yavuz Bahadıroğlu - İstanbul
 

aycam

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
24 Aralık 2013
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Osmanlıdan kalma hiç günlükler yok mu bu konular hakkında aydınlansak ?
 
Üst Alt