Osmanogulların dramı

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
OSMANOGULLARIN DRAMI

Osmanli'nin o hasmetli ve izzetli insanlarinin torunlari bir gecede Avrupa'ya atildigi zaman, kimse onlarin halini hatirini sormadi. Hanedan sülalesinin erkekleri ekseriyetle askerdi, meslekleri disarida geçmedi. Buradaki mallari da tarümar edildi. Ayrilacaklari gece evlerini soydular ve Türkiye'nin disinda hepsi aç birakilip öz vatanlarindan uzakta ölüme terkedildiler.
•••
Hanedan mensuplarindan çogu, Sultan Vahidettin basta olmak üzere Sam'da Selimiye Camii Serifinin avlusunda medfundur. Halife Abdülmecid Efendi Medine'de Cerinet'tül Bakiye defnolunmustur. Paris Camii'nde cenazesi 10 sene beklemistir. Kendisi öyle vasiyet ettigi için
1944'den 1954 e kadar mücadele edilmistir. Bir Ali Osman'a yakisan da böyle vatan topragina gömülmeyi istemektir.
Mesela O'nun oglu Sehzâde Ömer Faruk Efendi Misir'da vefat etti. Misir bir Müslüman topragi oldugu halde Türkiye'de isbasina gelen herkese mektup yazmistir. "Her türlü siyasî haktan mahrum olarak vatanda yasamama müsaade edin. Bogaziçi'nde balikçilik yapmaya raziyim" diye Cemal Gürsel'e bile mektup yazdi. Sonunda kabul edilmeyecegini anlayinca, o sirada Hanedan hakkinda bir yazi yazmis bulunan rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti'ye bir mektup yazarak "Bizi vatana kabul etmeyeceklcrinden emin oldum. Bir zarfin içine rizasi için bir avuç vatan topragi koyun da hiç olmazsa kabrime konulsun" diyecek kadar vatan hasreti içinde kivranmis bir insandi.
Bunun diger bir misali de Sultan Abdülhamid'in kizlarindan birisi olan Zekiye Sultan'dir. Kocasi da Gazi Osman Pasa'nin ogludur. Nice'de vefat ettiginde vasiyet etti ki, "bir gün müsait olursa beni vatan da defnedin". Bu sebeple cenazesi Nice'deki bir kilisede tahnit edilmis (ilaçlanmis) olarak 30 sene bekledi. Sonunda kilise mensuplari götürüp bir yere defnettiler.
•••
...Sultan Vahdettin aç'ti. Öldügü zaman Italyan bakkallarina 150 bin liret borcu vardi. Tabutuna haciz karari geldi.
Ve "Bu tabut para ödenmeden kaldirilamaz" diye tabuta yazi asildi. Abdülmecid Efendi'nin oglu ve Sultan Vahdettin'in damadi Ömer Faruk Efendi ve bir kaç kisi, mutfak kapisindan tabutu kaçirdilar, Sam'a götürüp defnettiler. Sonradan kizi, Italyan bakkallarin borcunu ödedi.
•••
Vahidettin Italya'ya ilk gittigi zaman, San Remo'da kiralik bir villada kalmaya basladi. Oradayken Kral Emanuel, Vahdettin'e bir yaver gönderdi. "Ulkenin muhtelif yerlerinde saraylarim vardir. Zatiali nerede oturmak istiyorsa emrine" amadedir. Kendisine aylik su kadar liret tahsis edilmistir" dedi. Sultan Vahdettin bunlarin hiçbirisini kabul etmedi. Yaveri Miralay Fahri Engin o sirada tercümanlik yapiyordu. "Efendim bu kadar ikrami reddediyorsunuz. Herhalde mutfaginizda kuru sogan bile olmadigini bilmiyorsunuz" dedi. Bunun üzerine Vahdettin "Fahri Bey, Maiyeti saniyemde bulunmaya mecbur degilsiniz. Zor geliyorsa ayriliniz. Ben Müslümanlarin halifesi sifatiyla bir gayri müslim hükümdarin ihsanini kabul edemem" dedi.
•••
Mahmut Sevket Efendi'yi ziyarete gitmistik. Bir Fransiz kasabasinda oturuyordu. O siralar kizi Avinyon'da ameliyat olmus. Birlikte onu ziyarete gittik. Odasina girdigimiz zaman kizi konusamiyordu. Mahmud Sevket Efendi "Nermin" diye sesleniyor, kizinda cevap yok. Nermin isaretle kagit kalem istedi, bulduk. Yazdi ki "ameliyat ederken yanlislikla dilimi kestiler konusamiyorum." O adamin karyolanin üzerine bir abanisi yardi. Dünyada bir kizim var, bundan sonra o da böyle dilsiz mi kalacak?" diye. Ben hayatimda, aniden bir insan yüzünden böyle ter aktigini görmedim. Sonra bana döndü dedi ki: "Osmanogullarinin dramini yazip bizi aleme mi acindiracaksin? Hiristiyanlara da "Müslümanlari asirlarca zaferden zafere kosturmus bir aileden iste böyle intikaminizi aldiniz, sizin arzu ettiginizden daha büyük facialara sürüklendiler? diye mi göstereceksin?" Bu söz, onlarin gurbet hayatini anlatirken daima kulaklarimda çinladi.
Düsünün ki bir sehzade ölmüstür. Belediye kendi imkanlari ile bir mezarlik yeri vermedigi için, cenazesi Mans Denizine atilmistir. Bu, Sultan Abdülhamid'in ogludur.

Yine Nice'de parkta bir sehzade ölü olarak bulunuyor. Bankada son nefesini vermeden bir mektup yazmis ve gögsüne ilistirmis. Mektupta söyle diyor. "Benim ölümümden kimseyi mesul tutmayin, ben açliktan ölüyorum. Yelegimin iç cebinde beni Islamî usullere göre Müslüman mezarligina defnedecek para vardir." Fransiz polisinin degerlendirmesi de "daha birkaç ay yasayacak kadar parasi oldugu halde cenazesini düsünüyor, bu enayiymis" oluyor.

•••
Abdulhakim Arvasi (rahimehullah) 1940'larda buyurmus ki: "Biz Sultan Aziz'in ahini çekiyoruz. Sultan Hamid'in ahina daha sira gelmedi. Biz bu hanedana yapilan zulme kayidsizligimizin cezasini çekiyoruz. Hanedan bedduasi müthistir. Bizim ecdadimiz, hanedan bedduasindan korkardi. Çünkü onlarin liderlikleri 'in tensibi takdiri ve kendi bileklerinin hakkiydi. Birçok Avrupa ülkesinde oldugu gibi, kimse onlari Türk Milletinin basina memur olarak koymamistir.
Bu aksamdan itibaren
Osmanli Hanedani' ndan hiç kimse kalmayacak
Osmanli hanedaninin bütün erkekleri bu gün aksama kadar hudutlarimizi terke mecburdurlar. Malum oldugu gibi bunlarin bir kismi dün muhtelif yerlere gitmisler, bir kismi da bugün gitmek üzere kalmislardir. Hanedan azasi önce gidecekleri yerleri tespit ettikten sonra polis müdürlügü gidecekleri memleketlere kadar aile biletlerini almis ve harcirahlarini vermistir. Polis Müdür Muavini Kamil Bey ayrica hanedan azasinin her birine birer senet mukabilinde bin lira (125 sterlin) vermistir.
Vali Haydar ve Emniyeti Umumiye Müdürü Muhittin beylerin verdikleri izahata göre bu alelhesap verilmis bir miktar olup bir müddet sonra gidenlere ihtiyaçlarini temin etmek üzere para gönderilecektir.
Aksam 7 Mart 1925

Tarih 10 Mayis 1928. Devrin Maarif Vekili Bay Necati, Ankara'da bir gösteriyi izlerken. Necati'nin ismi, Kuran'i tarihe gömme çalismalarindan ötürü(!) önemli caddelere verilmistir. Ankara'daki meshur Necati Bey caddesi de bunlardan biridir.


BAY NECATININ OLÜMÜ

Onk. Dr. Haluk Nurbaki
Rahmetli babam o zamanlar Konya'nin tek gazetesi olan "Babalik" gazetesinin basyazari idi. Ondan isittigim su olayi aynen naklediyorum:
"Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Egitim Bakani) Necati Konya'ya gelmis ve Latin harflerinin üstünlügünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemisti. Sehrin her tarafina yapistirilan ilanlarda:
"Eski Harflerle Birlikte Kur'an'i da Tarihe'e Gömdük" yaziyor ve konferansin ertesi gün saat 10'da verilecegi belirtiliyordu.
Aksam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandi ve hemen hastahaneye kaldirilarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayi anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmus, fakat ne çare ki haddini asarak Kur'an'a dil uzatmisti. Gece yarisi, imkansiz denebilecek bir sey oldu ve Bay Necati'nin yatagi yan demirinden kirildi. Hasta yere düsmüs ve ameliyat yeri patlamisti. Ertesi gün saat 10'da, yani konferansin yapilacagi bildirilen saatte öldü."
Kur'an'i tarihe gömmek isteyenler, tarihin en kokusmus sahifelerine gömüldüler.

Kaynak: Zafer dergisi, sayi: 213, 1994

Hazirlayan: Muhammed Faruk
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Allah RAZI olsun genc arkadasim bildiginiz gibi Phd ve mastirimi burda bATI da yaptim ve en cok sevdigim iki ders vardi ;
dünya dinler tarihi ve dünya tarihinde Ottoman Empire (osmanlı imparatorluğu ) ve burada BATI kitaplarindan bakin Osmanli icin ne yazmislar..
Bati yazarlari bile osmanli Imparatorlugu ve osmanlilar icin neler yazmislardir:

Yunanlı yazar Michel de Greece’in insaf ve itiraf yüklü şu sözleri, gerçeğin tâ kendisidir:

“Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından çok üzüntü duyuyorum. Çünkü Osmanlı dünyâ dengesini ayakta tutan bir güç olmuştu ve sevilsin veya sevilmesin,
Osmanlı’nın çöküşünden itibaren Balkanlar ve Ortadoğu’daki çalkantılar durmak bilmedi…”
amenna ve sadakna aynen katiliyorum..


Sene 1993 veya 1994 Ailem ile Almanya nin Köln sehrinde Ailemin bir is toplantisi icin bir hotelde bulunmaktaydik..
Tabii ben bir hotel odasinda kapali kalabilecek bir tip degilim..Cok muzip bir Turk Arkadasimi da cagirdim Sehri gorelim, gezelim dedim..
Disari bir ciktik..Aman Allahim burasi Almanya mi yoksa istanbul mu idi?Her tarafta Turk mahalleleri, Turk marketleri,hatta Turk sucuk fabrikasi da varmis..
Bir yanda Nurcu kardeslerim, ote yanda Milli gorus teskilati ,bir yanda Cemalledin kaplan efendinin cemaati..
Allahim ben nerde idim??Vatan hasretimi giderirken arkadasim dediki gel gidip sucuk fabrikasindan bir iki koli sucuk alalim diye..
tmm dedim iceri girdik 3 kat ciktiktan sonra karsimiza sucuk fabrikasi degil bir matbaa ,kitaplar ve ortada basina fes takmis iri bir bey elinde baston ile geziyor..
Allah allah bu da ne ?:bilmemm:.

Muzip arkadasim da dediki galiba biiz zaman makinesinden osmanli donemine donduk!!Haa cok komik..
kenarda bir kucuk tup ve bir caydanlik da cay kayniyor ve camlarda gazete kagitlari ile kapatilmisti..
Ya bu adam kim?Neyse en iyisi sormak dedim..Bey efendi biz sucuk fabrikasina girdik kendimizi burda bulduk acaba Siz kimsiniz?Burda ne yapiyorsunuz?diye sordum..
Bey efendi cok iri olmasina ragmen cook da kibar nazik biri..dedi ki

"Benim adim Kadir Mısıroğlu burada Sebil dergisi cikariyoruz ve burasi benim Fakirhanem!Ahh dedim ben sizi taniyorum..OSMANOĞULLARININ DRAMI kitabinin yazarisiniz!
evet dogru dedi..Muzip Arkadasimda Yahu Sen osmanliyi birak da kendi dramini yazsan..sırıtık.:,sırıtık.:,
siritmaya baslayinca sus dedim.. ayip oluyor duymasin..
Kadir bey cok aci bazi gercekleri anlatiyordu..
Gun o gundur anlatiklarini hic unutamadim..Osmanlinin adalet ve faziletini anlatiyordu..cfbrvo


kadir mısıroğlunu O gun uzun uzun konuşmasını dinlemiştim. harika bi insan osmanlı aşığı, deli diye timarhanelere kapatmışlar. hayatı drama yani.
ama bilgisi maşallah baya vardı...ayakli kutuphane veya yasiyan bir tarih sanki... kitaplarını alıp okumak lazım. böyle insanlara değer verilmiyo bizim ülkemizde ne yazıkki..hy..

Bende Simdi Muhacirin dramini yasamak icin is yerime gidiyorum.. tutun beni Ya Hu...Bedavaciligi yasamak istiyorum.. ama malesef is olmadan para vermiyorlar...cddvb..aassd..
 

dogukan_62

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
teşekkürler abla.

Türkler A.B'ye girmeyle uğraşacaklarına Türk birliğini ardından mezhep farklılıklarını kapatarak İslam birliğini sağlaya bilseler eski memleketleri geri alırız.Fakat yok.Türkler çok değişti Avrupa'ya özenerek.Güzel İslamı ve ahlakı unuttular.Atatürk'ün devrimleriyle değiştiler.Eski Osmanlı olsa ne güzel olurdu!
 
Üst Alt