Oruçlara Ait Niyetler Nelerdir

eMeKLi uYuSS

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Haziran 2011
Mesajlar
420
Tepkime puanı
5
Yaş
38
Herhangi bir oruca kalb ile niyet yeterlidir. Oruç için sahura kalkılması da bir niyettir. Niyetin dil ile de yapılması mendubdur.

Ramazan orucu, tayin edilmiş adak ve mutlak nafile oruçlar için niyetin vakti, güneşin batışından başlayarak kaba kuşluğa kadar devam eder. Bu zaman içinde niyet edilebilir. Fakat güneş batmadan önce veya tam istiva zamanında veya ondan sonra akşama kadar hiç bir oruca niyet edilemez. Böyle niyet hususunda, mukîm, misafir, sağlıklı ve hasta olanlar eşittir.

Bununla beraber istiva zamanına kadar böyle niyet edilebilmesi, ikinci fecirden sonra yiyip içmek gibi orucu bozan haller bulunmadığı takdirdedir. Böyle orucu bozan bir şey, kasden veya sehven yapılacak olsa, artık niyet caiz olmaz.

(Malikîlere göre, nafile oruç için böyle gün ortasına kadar niyet edilemez. Çünkü sabahleyin niyet edilmeyince, o gün iftar etmek kararlaşmış olur. Bir günün hem oruca, hem de iftara ihtimali olamaz.

Şafiîlere göre güneşin batışından öncesine kadar niyet edilebilir. Yeter ki, sabahdan itibaren oruca aykırı bir iş yapılmamış olsun. Çünkü nafile ibadet için din yönünden takdir edilmiş bir zaman yoktur. Bu oruç, oruç tutacak olan kimsenin isteğine bağlıdır. Zevalden sonra da oruç tutma arzusu bulunabilir.)

Bütün kaza ve keffaret oruçları ile mutlak adak oruçları için niyetin geceleyin veya ikinci fecrin başlangıcında yapılması şarttır. Ayrıca bu oruçları niyette göstermek (tayin etmek) lâzımdır. Bundan dolayı bunlardan herhangi biri için fecirden sonra niyet edilirse veya bunlardan hangisinin tutulacağı kalb ile tayin edilmezse, bu oruçların tutulmaları sahih olmaz. Çünkü bu oruçlar için belli bir gün yoktur. Bunlara hangi günlerin ayrılacağı, ancak böyle bir niyet ile tayin edilmiş olur. Ramazan orucu, belirlenmiş adak, herhangi bir nafile oruç için mutlak bir niyet yeterlidir. "Yarınki günün orucunu tutmaya, yarın oruç tutmaya, yarın nafile oruç tutmaya", diye niyet edilebilir. Bununla beraber bunlar için geceleyin niyet edilmesi, bu oruçların tayin edilmesi ve şöyle denilmesi daha faziletlidir: "Yarınki Ramazan orucunu tutmaya niyet ettim."

Ramazanın her günü için ayrıca bir niyet gerekir. Çünkü araya geceler girmektedir. Ayrıca her günün orucu başlıbaşına bir ibadet bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bir günün orucundaki bozukluk, diğer günün sıhhatine engel olmaz.

Bir kaza orucuna fecrin doğuşundan sonra niyet edilecek olsa, bununla kaza sahih olamayacağından, nafile oruç tutulmuş olur. Eğer bu oruç bozulacak olsa, kaza edilmesi gerekir. Çünkü başlanmış olan bir ibadet yarıda bırakılamaz.

Bir kimse, daha güneş batmadan: "Yarın oruç tutayım," diye niyet edip de, sonra yarınki günün istiva zamanına kadar uyusa, gafil veya baygın bir halde bulunsa, oruç tutmuş olmaz. Fakat güneşin batmasından sonra böyle niyet etmiş olursa, orucu sahih olur.

Bir kimse, ramazan ayında ramazan olduğunu bildiği halde, ne oruca ve ne de iftara niyet etmemiş bulunsa, sağlam rivayete göre, oruçlu bulunmuş olmaz.

Bir kimse, geceleyin herhangi bir oruç için niyet etmiş bulunsa, sonra fecrin doğuşundan önce bu niyetinden dönse, bu dönüşü sahih olur. Fakat oruçlu bir kimse, orucunu bozmaya niyet ettiği halde bozmasa, sadece bu niyet ile orucu bozulmuş olmaz.

"İnşallah yarın oruç tutmaya niyet ettim," diye yapılan bir niyet sahihdir. Fakat: "Yarın davete çağrılırsam iftar etmeye, çağrılmazsam oruç tutmaya," diye yapılan bir niyet geçerli değildir. Böyle tereddütlü bir niyetle oruç tutulmuş olmaz.

İstiva zamanına kadar niyet edilmesi caiz olan oruçlarda, gündüzün niyet edileceği takdirde, o günün başlangıcından itibaren oruçlu bulunmuş olmaya niyet edilmesi gerekir. Niyet edileceği andan itibaren oruç tutmaya niyet edilecek olsa, bununla oruç tutulmuş olmaz.

Ramazan gecesinde veya gündüzünde bayılan veya deliren kimse, istiva zamanından önce kendine gelip oruca niyet edince oruçlu bulunmuş olur.

Bir kimse, Ramazan ayında başka bir vacib oruca niyet edecek olsa, o kimse Ramazan orucuna niyet etmiş sayılır. Bu konuda iki İmama göre, mukim ile misafir arasında fark yoktur İmam Azam'a göre, misafir olunca, niyet ettiği vacib için oruçlu bulunmuş olur. Çünkü misafirin Ramazan orucunu tutma mecburiyeti yoktur.

Nafile oruca niyet edilecek olsa, sahih olan görüşe göre, ramazan orucuna niyet edilmiş olur. Hastanın da bu şekilde olan niyetleri, sahih olan görüşe göre, Ramazan orucuna sayılır.

Misafir ile hastanın mutlak şekildeki niyetleri de Ramazan orucuna sayılır.

Muayyen bir adak gününde, keffaret veya ramazan orucunu kaza gibi, başka bir vacibe niyet edilerek oruç tutulmuş olsa, sahih olan görüşe göre, bu oruç o vacib için sayılır; o muayyen nezir orucunun kaza edilmesi gerekir.

Bir oruç için hem keffarete, hem de nafileye niyet edilse, keffaret olarak caiz olur. Fakat bir oruç için hem kazaya, hem de yemin keffaretine niyet edilecek olsa, hiç biri geçerli olmaz. Çünkü bunların aralarında zıddiyet vardır. Bu durumda o oruç bir nafile olmuş olur.

Bir veya birkaç ramazandan orucu kazaya kalmış olan kimse için uygun düşen, bunları kaza ederken: "Üzerine kazası ilk vacib olan oruca" niyet etmektir. Bununla beraber böyle belirtilmeksizin yalnız kazaya niyet etmesi de yeterlidir.

Bir kadın henüz adet içinde iken, geceleyin oruca niyet edip fecirden önce temizlenecek olsa, orucu sahih olur.

Esir bulunan kimse, Ramazan ayının girip girmediğini bilemezse araştırır ve kanaatına göre oruç tutar. Sonra bakılır: Eğer orucu ramazana rastlamışsa veya ramazandan yahut oruç tutulması yasak olan günlerden sonra geceleyin niyet ederek oruç tutmuş ise, orucu ramazandan sayılır. Ramazan günlerinden noksan olarak oruç tutmuşsa, bu noksan günleri kaza eder. Fakat Ramazandan öncesine rastlamışsa, caiz olmaz, yalnız nafile bir oruç olur.
 
Üst Alt