Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
Omuzunda Su Tulumu Olan, Susamış Adam
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 48906" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Yaz sonlarıydı. Havanın sıcaklığı artmıştı. Kuraklık ve sıcaklık Medinelileri bezdirmişti. Hurma toplama zamanıydı. Halk, yeni bir rahat nefes almak istiyordu ki, Resul-i Ekrem (s.a.a) kuzeydoğudan Bizanslılardan gelen tehlikenin tehdit edici olduğunu gösteren, korkunç bir haber üzerine müslümanlara, umumi seferberlik emri verdi. Meyvalar yeni olgunlaşmıştı ve havanın sıcaklığı, öldürücüdür.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Halk yeni bir kuraklık senesi geçirmiş şimdi, taze meyvalardan istifade etmek istiyordu. O kuraklık senesinden sonra meyvaları ve gölgeleri bırakmak ve o öldürücü sıcağın altında, Medine’den Şam’a kadar, uzun yolu önüne alıp gitmek, kolay bir iş değildi. Şimdi ortam, münafıkların bozgunculukları için hazırlanmıştı, fakat ne o sıcaklık ne kuraklık ne de münafıkların bozgunculukları hiç biri otuz bin kişilik bir ordunun, Bizanslardan gelmesi muhtemel olan saldıryı, karşışamak için hareket etmesine engel olamadı.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Çöl yolunu tuttular. Güneş başlarına ateş yağdırıyordu. Binek hayvanı ve erzak kafi değildi. Yiyecek azlığı ve şiddetli sıcak, düşmandan daha tehlikeli değildi. Bazı zayıf inançlılar yolun yarısında pişman oldular.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Kab ibni Malik adında biri, ansızın döndü ve Medine yolunu tuttu. Ashab, Resul-i Ekrem (s.a.v)’e “Ya Resulullah!, Kab ibni Malik döndü.” dediler. “bırakın gitsin onu bir iyiliği dokunacaksa eğer, Allah onu hemen geri gönderecektir. Yoksa, Allah onun şerrinden, sizi rahat bıraksın.” buyurdu.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Çok geçmedi ashab; “Ya Resulullah! Meraretebni Rebi de döndü.” dediler.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) “Onu da bırakın, bir iyiliği dokunacaksa, Allah hemen onu geri gönderecektir. Yoksa, Allah onun kötülüğünden, sizi rahat bıraksın.” buyurdu.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Yine, çok geçmedi, ashab tekrar “Ya Resulullah', Hilal ibni Ümeyye de döndü.” dediler. Resul-i Ekrem (s.a.v) iki kişi hakkında söylediği aynı cümleyi, tekrarladı. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Bu arada kafileyle birlikte gelen Ebuzer’in devesi geride kaldı. Ebuzer kafileye ulaşmak için ne kadar çalışıp çabaladıysa da muvaffak olamadı.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Ashab bir an geri dönünce Ebuzer’i geride gördüler “Ya Resulallah! Ebuzer de döndü..” dediler.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) yine soğukkanlılıkla "Bırakın dönsün, onda bir hayır varsa, Allah onu size ilhak eder, yoksa eğer, sizi şerrinden, rahat bırakması, daha, iyidir" dedi. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Ebuzer ne kadar çalıştıysa da kafileye ulaşması mümkün olmadı. Deveden indi, yükleri omuzuna aldı ve yaya olarak yola koyuldu.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Güneş şiddetle Ebuzer’in başında parlıyordu. Susuzluktan soluyordu. Kendinden geçmişti, peygambere ulaşıp dostlarına kavuşmaktan başka, hedefi yoktu. Giderken gökyüzünün bir köşesinde, bir bulut gördü, Ebuzer de o bölgeye taraf yönünü çevirdi. Yağmur suyunun toplandığı bir taştan bir miktar su aldı. Sudan biraz tattı fakat hepsini içmekten çekindi. Çünkü hatırına, bu suyu yanında götürüp, peygambere ulaştırması geldi. Zira hazretin susamış olması ve içecek suyunun olamaması ihtimali aklına geldi. Suyu yanında getirdiği bir kırbaya döktü. Diğer yükleri de omuzuna yüklendi. Yanık ciğeriyle, yerdeki iniş çıkışları altına alıp geçti. Gözüne, uzaktan müslüman ordusunun karaltısı ilişti. Kalbi sevinçten çarptı ve süratini daha da arttırdı. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Karşı taraftan da, müslüman askerlerinden biri; kendilerine doğru gelen bir karaltı gördü. Resul-i Ekrem (s.a.v)’e “Ya Resulullah!, uzaktan, bize doğru bir adam geliyor.” dedi. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Ne güzel, Ebuzer ola."</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Karaltı daha da yaklaştı. Biri “yemin ederim ki Ebuzer, ta yaklaştı” diye bağlardı. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Allah Ebuzer’i bağışlasın, yalnız yaşayacak, yalnız ölecek ve yalnız haşr olacak."</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) Ebuzer’i karşıladı. Eşyasını sırtından aldı ve yere bıraktı. Ebuzer susuzluktan ve yorgunluktan halsiz, yere hığıldı. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Su getirin ve Ebuzer’e verin, çünkü çok susamış." </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">Ebuzer: "Yanımda su var, Ya Resulallah."</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">- "Yanında su vardı da, içmedin mi?"</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">- "Evet, anam babam sana kurban olsun bir taşa rasladım. Bir taş aldım, gördüm ki üzerinde, tatlı ve soğuk bir su var. Biraz tattım, kendi kendime "Habibim Resul-i Ekrem (s.a.v) ondan tatmadıkça, içmeyeceğim" dedim." dedi ve bayıldı. [1] </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Georgia'">[1] - Ebuzer Gaffarı, Telif Abdülhamid Cevdet al-Sıhar, tercüme Ali Şeriatı. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 48906, member: 3"] [INDENT][SIZE=3][FONT=Georgia]Yaz sonlarıydı. Havanın sıcaklığı artmıştı. Kuraklık ve sıcaklık Medinelileri bezdirmişti. Hurma toplama zamanıydı. Halk, yeni bir rahat nefes almak istiyordu ki, Resul-i Ekrem (s.a.a) kuzeydoğudan Bizanslılardan gelen tehlikenin tehdit edici olduğunu gösteren, korkunç bir haber üzerine müslümanlara, umumi seferberlik emri verdi. Meyvalar yeni olgunlaşmıştı ve havanın sıcaklığı, öldürücüdür. Halk yeni bir kuraklık senesi geçirmiş şimdi, taze meyvalardan istifade etmek istiyordu. O kuraklık senesinden sonra meyvaları ve gölgeleri bırakmak ve o öldürücü sıcağın altında, Medine’den Şam’a kadar, uzun yolu önüne alıp gitmek, kolay bir iş değildi. Şimdi ortam, münafıkların bozgunculukları için hazırlanmıştı, fakat ne o sıcaklık ne kuraklık ne de münafıkların bozgunculukları hiç biri otuz bin kişilik bir ordunun, Bizanslardan gelmesi muhtemel olan saldıryı, karşışamak için hareket etmesine engel olamadı. Çöl yolunu tuttular. Güneş başlarına ateş yağdırıyordu. Binek hayvanı ve erzak kafi değildi. Yiyecek azlığı ve şiddetli sıcak, düşmandan daha tehlikeli değildi. Bazı zayıf inançlılar yolun yarısında pişman oldular. Kab ibni Malik adında biri, ansızın döndü ve Medine yolunu tuttu. Ashab, Resul-i Ekrem (s.a.v)’e “Ya Resulullah!, Kab ibni Malik döndü.” dediler. “bırakın gitsin onu bir iyiliği dokunacaksa eğer, Allah onu hemen geri gönderecektir. Yoksa, Allah onun şerrinden, sizi rahat bıraksın.” buyurdu. Çok geçmedi ashab; “Ya Resulullah! Meraretebni Rebi de döndü.” dediler. Resul-i Ekrem (s.a.v) “Onu da bırakın, bir iyiliği dokunacaksa, Allah hemen onu geri gönderecektir. Yoksa, Allah onun kötülüğünden, sizi rahat bıraksın.” buyurdu. Yine, çok geçmedi, ashab tekrar “Ya Resulullah', Hilal ibni Ümeyye de döndü.” dediler. Resul-i Ekrem (s.a.v) iki kişi hakkında söylediği aynı cümleyi, tekrarladı. Bu arada kafileyle birlikte gelen Ebuzer’in devesi geride kaldı. Ebuzer kafileye ulaşmak için ne kadar çalışıp çabaladıysa da muvaffak olamadı. Ashab bir an geri dönünce Ebuzer’i geride gördüler “Ya Resulallah! Ebuzer de döndü..” dediler. Resul-i Ekrem (s.a.v) yine soğukkanlılıkla "Bırakın dönsün, onda bir hayır varsa, Allah onu size ilhak eder, yoksa eğer, sizi şerrinden, rahat bırakması, daha, iyidir" dedi. Ebuzer ne kadar çalıştıysa da kafileye ulaşması mümkün olmadı. Deveden indi, yükleri omuzuna aldı ve yaya olarak yola koyuldu. Güneş şiddetle Ebuzer’in başında parlıyordu. Susuzluktan soluyordu. Kendinden geçmişti, peygambere ulaşıp dostlarına kavuşmaktan başka, hedefi yoktu. Giderken gökyüzünün bir köşesinde, bir bulut gördü, Ebuzer de o bölgeye taraf yönünü çevirdi. Yağmur suyunun toplandığı bir taştan bir miktar su aldı. Sudan biraz tattı fakat hepsini içmekten çekindi. Çünkü hatırına, bu suyu yanında götürüp, peygambere ulaştırması geldi. Zira hazretin susamış olması ve içecek suyunun olamaması ihtimali aklına geldi. Suyu yanında getirdiği bir kırbaya döktü. Diğer yükleri de omuzuna yüklendi. Yanık ciğeriyle, yerdeki iniş çıkışları altına alıp geçti. Gözüne, uzaktan müslüman ordusunun karaltısı ilişti. Kalbi sevinçten çarptı ve süratini daha da arttırdı. Karşı taraftan da, müslüman askerlerinden biri; kendilerine doğru gelen bir karaltı gördü. Resul-i Ekrem (s.a.v)’e “Ya Resulullah!, uzaktan, bize doğru bir adam geliyor.” dedi. Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Ne güzel, Ebuzer ola." Karaltı daha da yaklaştı. Biri “yemin ederim ki Ebuzer, ta yaklaştı” diye bağlardı. Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Allah Ebuzer’i bağışlasın, yalnız yaşayacak, yalnız ölecek ve yalnız haşr olacak." Resul-i Ekrem (s.a.v) Ebuzer’i karşıladı. Eşyasını sırtından aldı ve yere bıraktı. Ebuzer susuzluktan ve yorgunluktan halsiz, yere hığıldı. Resul-i Ekrem (s.a.v) - "Su getirin ve Ebuzer’e verin, çünkü çok susamış." Ebuzer: "Yanımda su var, Ya Resulallah." - "Yanında su vardı da, içmedin mi?" - "Evet, anam babam sana kurban olsun bir taşa rasladım. Bir taş aldım, gördüm ki üzerinde, tatlı ve soğuk bir su var. Biraz tattım, kendi kendime "Habibim Resul-i Ekrem (s.a.v) ondan tatmadıkça, içmeyeceğim" dedim." dedi ve bayıldı. [1] [1] - Ebuzer Gaffarı, Telif Abdülhamid Cevdet al-Sıhar, tercüme Ali Şeriatı. [/FONT][/SIZE] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
Omuzunda Su Tulumu Olan, Susamış Adam
Üst
Alt