Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
İşârât-ül İ'caz
nübüvvetin tahkiki işarat-ül i'caz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 24048" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">_____________________</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> (*) Diyarbakır'da Van Valisi Cevdet Bey'in evinde 19/Şubat/1330 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis'in sukutuyla müellif Bediüzzaman'ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mu'cizeler ve hârikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine hârika bir işarettir.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Said'in Küçük Kardeşi, Yirmi Senelik Talebesi Abdülmecid</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Ve keza bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın kuyruğunu müellif Bediüzzaman'a sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Eski Said'in Ehemmiyetli Talebesi Hamza olması ve inşikakın âni olması gibi esbabdan dolayı, herkesce o vak'anın görünmesi ve ma'lûm olması lâzım gelmez. Maahâza Hicaz matla'ıyla matla'ları bir olan yerlerde, o gece yollarda bulunan kervan ve kafilelerden naklen, inşikakın vukua geldiği hakkında çok rivayetler vardır.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Üçüncü nevi mu'cizelerin reisi ve en büyüğü, Kur'an-ı Azîmüşşan'dır ki, yedi vecihle mu'cize olduğuna mezkûr âyetle işaret edilmiştir.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Arkadaş! Şu mes'eleleri az çok fehmettin. Şimdi bu âyetin mâkabliyle olan cihet-i irtibatına bakalım:</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Evet İbn-i Abbas'ın (R.A.) يَا اَيُّهَا النّاسُ اعْبُدُوا âyetindeki "ibadet"i tevhidle tefsir ettiğine nazaran, evvelki âyet isbat-ı tevhid hakkındadır, bu âyet de isbat-ı nübüvvet hakkındadır. Nübüvvet-i Muhammediye (A.S.M.) ise, tevhidin en büyük bir delilidir. Demek ki bu iki âyet arasında cihet-i irtibat, aralarındaki dâlliyet ve medlûliyet alâkasıdır. Yani biri delil, diğeri medlûldür. Nübüvvetin isbatı, ancak mu'cizeler ile olur. En büyük mu'cizesi ise, Kur'an-ı Kerim'dir. Evet Kur'anın mu'cize olduğu, âlem-i İslâmca kabul ve tasdik edilmiş bir hakikattır. Amma muhakkikîn-i ulema tarafından, Kur'anın vücuh-u i'cazı hakkında ihtilaf vaki olmuştur. Yani i'cazını intac eden cihetler çoktur. Herbir muhakkik, bir ciheti tercih ve ihtiyar etmiştir; aralarında muhalefet, müsademe yoktur. İ'cazın vecihleri:</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 1- Gaibden, istikbalden haber vermesi.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 2- Âyetlerinde tenakuz, tehalüf, hata bulunmaması.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 3- Nazm ile nesir arasında, ediblerce gayr-ı malûm bir üslûbu ihtiyar etmesi.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 4- Okur-yazar olmayan bir Zât'tan sudur etmesi.</span> </p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 5- Takat-ı beşeriye fevkinde ulûm ve hakaiki ihata etmesi gibi pek çok şeylerdir. Lâkin i'cazının en yüksek vechi, nazmındaki belâgattan doğmuştur. Evet Kur'anın bu nevi i'cazı, beşerin takatinden hariç bir derecededir. Bu hakikatı tafsilen anlayıp kanaat hasıl etmek isteyen, bu tefsiri ve emsali eserleri ve "Yirmibeşinci Söz"ü zeyilleriyle beraber mütalaa etsin. Fakat icmalî bir malûmatı elde etmek isteyenler de, belâgatın imamları bulunan Abdülkahir-i Cürcanî, Zemahşerî, Sekkakî, Câhız'ın bu kısım i'caz hakkında -üç tarîk ile- beyan ettikleri malûmattan, mikdar-ı kâfi malûmat elde edebilir.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 24048, member: 3"] [INDENT][SIZE=3]_____________________[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] (*) Diyarbakır'da Van Valisi Cevdet Bey'in evinde 19/Şubat/1330 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis'in sukutuyla müellif Bediüzzaman'ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mu'cizeler ve hârikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine hârika bir işarettir.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Said'in Küçük Kardeşi, Yirmi Senelik Talebesi Abdülmecid[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Ve keza bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın kuyruğunu müellif Bediüzzaman'a sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Eski Said'in Ehemmiyetli Talebesi Hamza olması ve inşikakın âni olması gibi esbabdan dolayı, herkesce o vak'anın görünmesi ve ma'lûm olması lâzım gelmez. Maahâza Hicaz matla'ıyla matla'ları bir olan yerlerde, o gece yollarda bulunan kervan ve kafilelerden naklen, inşikakın vukua geldiği hakkında çok rivayetler vardır.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Üçüncü nevi mu'cizelerin reisi ve en büyüğü, Kur'an-ı Azîmüşşan'dır ki, yedi vecihle mu'cize olduğuna mezkûr âyetle işaret edilmiştir.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Arkadaş! Şu mes'eleleri az çok fehmettin. Şimdi bu âyetin mâkabliyle olan cihet-i irtibatına bakalım:[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] Evet İbn-i Abbas'ın (R.A.) يَا اَيُّهَا النّاسُ اعْبُدُوا âyetindeki "ibadet"i tevhidle tefsir ettiğine nazaran, evvelki âyet isbat-ı tevhid hakkındadır, bu âyet de isbat-ı nübüvvet hakkındadır. Nübüvvet-i Muhammediye (A.S.M.) ise, tevhidin en büyük bir delilidir. Demek ki bu iki âyet arasında cihet-i irtibat, aralarındaki dâlliyet ve medlûliyet alâkasıdır. Yani biri delil, diğeri medlûldür. Nübüvvetin isbatı, ancak mu'cizeler ile olur. En büyük mu'cizesi ise, Kur'an-ı Kerim'dir. Evet Kur'anın mu'cize olduğu, âlem-i İslâmca kabul ve tasdik edilmiş bir hakikattır. Amma muhakkikîn-i ulema tarafından, Kur'anın vücuh-u i'cazı hakkında ihtilaf vaki olmuştur. Yani i'cazını intac eden cihetler çoktur. Herbir muhakkik, bir ciheti tercih ve ihtiyar etmiştir; aralarında muhalefet, müsademe yoktur. İ'cazın vecihleri:[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] 1- Gaibden, istikbalden haber vermesi.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] 2- Âyetlerinde tenakuz, tehalüf, hata bulunmaması.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] 3- Nazm ile nesir arasında, ediblerce gayr-ı malûm bir üslûbu ihtiyar etmesi.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] 4- Okur-yazar olmayan bir Zât'tan sudur etmesi.[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3] 5- Takat-ı beşeriye fevkinde ulûm ve hakaiki ihata etmesi gibi pek çok şeylerdir. Lâkin i'cazının en yüksek vechi, nazmındaki belâgattan doğmuştur. Evet Kur'anın bu nevi i'cazı, beşerin takatinden hariç bir derecededir. Bu hakikatı tafsilen anlayıp kanaat hasıl etmek isteyen, bu tefsiri ve emsali eserleri ve "Yirmibeşinci Söz"ü zeyilleriyle beraber mütalaa etsin. Fakat icmalî bir malûmatı elde etmek isteyenler de, belâgatın imamları bulunan Abdülkahir-i Cürcanî, Zemahşerî, Sekkakî, Câhız'ın bu kısım i'caz hakkında -üç tarîk ile- beyan ettikleri malûmattan, mikdar-ı kâfi malûmat elde edebilir.[/SIZE][/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
İşârât-ül İ'caz
nübüvvetin tahkiki işarat-ül i'caz
Üst
Alt