Ne demişler, eden kendine eder.

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
nedemisler.jpg


Yıllarca eşinizle birlikte fedakârca çalışıyorsunuz, gençliğinizi birlikte geçirip boyunuzca evlatlar yetiştiriyorsunuz, tam huzura yaklaştığınız bir çağda bakıyorsunuz ki, eşiniz genç bir hanıma takılıyor, sizi gözü görmüyor! Acaba beyefendiler hanımlara bu acıyı yaşatma hakkını nereden alıyorlar? Yoksa onların çaresizliğinden mi yararlanıyorlar?

Ne demişler, eden kendine eder. Herkes kaderini yaşar, ağzımızla kuş tutsak bazı şeylere engel olamayız. Yine de başımıza gelenlerde kendi hissemizi düşünmemiz lazım. Size ısrarla tavsiyem; önce kendinize bir de erkek gözüyle bakın.
Diyelim gençsiniz, kocanıza karşı bu gençliğin hakkını ne ölçüde verebiliyorsunuz? Cazibeniz, zerafetiniz , kocanızın gözünü ne ölçüde doldurabiliyor? Diyelim artık genç de değilsiniz, nasıl bir hayat arkadaşı profili çiziyorsunuz?
Eğer kaba-saba, empatiden yoksun, sallapati ve bir yaşama kültüründen uzaksanız, kısaca hâlâ hamsanız kimi suçlayabilirsiniz? Şunu bir düşünün:
Gençliğin o hiç bitmeyecek sanılan ateşi söndükten sonra geriye neyiniz kalıyor? Kötü bir kocaya sabretmek kadar, bitmez tükenmez hırsları olan, ham ve vasıfsız bir kadınla ömür sürdürmek de zordur.

Bir de tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Erkeklerin fıtratlarındaki farklılığı asla aklınızdan çıkarmayın ve hemcinslerinize sonsuz güvenmeyin! Öksüz bir kızcağıza acıyıp şirketinizde iş verirsiniz, şeytan boş durmaz, zararı size olur. İslâmî kurallardan, o kurallarla örülü hayat tarzından uzaklaştıkça bu tür musibetler bizi bırakmaz. Siz buna dikkat ediyor, eşiniz etmiyorsa, bu da sizin imtihanınızdır, sabreden daima sonunda kazançlı çıkar.

Okuyacağınız şu satırları iyi düşünmelisiniz:

“Evliliğimizin çok fırtınalı dönemleri oldu. Kimi zaman anlaşarak, kimi zaman öfkeyle boşanmaya karar verdik, çocuklarımızı da buna hazırlamaya çalıştık, fakat nedense boşanamadık. Kavga-gürültü arasında 4-5 çocuk büyüttük. İyi bir dönemimizde, bir gün en küçük oğlum babasına ve bana samimiyetle şu soruyu sordu: Biz cennette de böyle bir aile olabilecek miyiz? Eşim ve ben şaşkın ve mahcup bir vaziyette birbirimize bakakaldık. Demek ki tüm fırtınalara rağmen bir çocuk için yuva kavramı bu kadar önemliydi. İyi ki ayrılmamışız!. ”
evet,şimdi bir kez daha düşünmün lütfen...
 

ferit

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Şubat 2011
Mesajlar
365
Tepkime puanı
21
Ne demiş atalarımız?

Ne demişler?
Hisler doğru kişiler yanlıştı!
hisler.jpg
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Atalarımız ne demiş

Atasözlerimiz, toplumsal yaşamın içinde önyargılarımızın bir parçasıdır. Kimler tarafından söylendiği belli olmadığı için, bunlara "Ata Sözü" adı verilmiştir. Evrensel ve ilerici bir anlayış içinde olanların, yaşama önemli katkıları vardır. Bu atasözlerimiz bilgelik yarlanyla yol gösterici ve eğitici işlevler üstlenmiştir.

Çelişkili, olumsuz değerler yüklenmiş atasözlerimiz de çoktur. Bunlar, toplumsal ve kişisel iüşkilerimizdeki bencilliği ve tutarsızlığı gizler. Gerçekmiş gibi görünür ve bizi yanılgılara yönlendirir. Bu atasözlerimiz. geri kalmışlığımızın bir göstergesi olarak önümüzde durur ve evrensel değerler yanında çelişkisini sürdürür. "Altta kalanın canı çıksın", "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın", gibi çok yaygın örnekleri vardır. Ne yazık ki. bunlar "Atasözü" anlamında önyargımızın içinde, işimize geldiği şekilde, kişisel çıkarlarımızı destekler ve olumsuz etkilerini sürdürüp gitmektedir. Yaşamın içinden kolayca ayıklanıp atılamıyorlar.
Her toplumun, elbette, olumsuz kültürel değerleri vardır. Bunların, ilerici eğitim anlayışı içinde, sosyal dinamiklerin katkısıyla, olumlu değerlere dönüştürülmesi mümkündür.

Bizim amacımız, bu kitaba aldığımız atasözlerinin tümünü değil, ama önemli bir kısmının, toplumsal anlayışla çelişen yanlarına, şiirsel ve esprili bir dille yaklaşıp, bulundukları o karanlık çukurda, bir an önce yaşlanmalarına katkı koymaktır.

Hüseyin Gül
 

Muvatta

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Şubat 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
13
Anasına bak kızını al

ATALARIMIZ NE DEMİŞ;ANASINA BAK,KIZINI AL

Bismillahirrahmanirrahim
Yazacağım makaleden dolayı kesinlikle hiç kimse bireysel düşünmesin. Ancak üzerine alınması gereken varsa da almasında fayda var. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Hiç kimse bir başkasının hatasını, bir başakasının üzerine atmasın veyahut da birisinin hatasından dolayı o kişinin yakınını suçlamayın ve suçlamasın.Nitekim Yüce Allah buyuruyor ki: "Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez. (Necm Süresi'8)" ve "Herkesin kazandığı, yalnız kendisine aittir. Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.(En'am Süresi'164)". Demek istediğimiz husus aşağıda Allah'ın izni ile açıklanacaktır.

Yıllarca, senelerce öylesine gülüp geçtiğimiz yada söylediğimiz atasözlerinden birisi de anasına bak kızını al atasözü. Ama düşünecek olursan eğer gerçekten doğru bir söz.Neden mi ;

1-)Eğer bir ananın büyüklerine saygısı yoksa armut dibine düşer misali. İstisnalarda olsa anne ne yaparsa çocuğu da onu yapar

2-)Bir ananın eğer terbiyesi yoksa, ağzı bozuksa evladına, çocuğuna vereceği bir terbiye de olamaz . İstisnalar olsada

3-)Bir anne eğer gıybet dedikodu, yalan, dolan içinde dolaşıyorsa, bunlar içinde boğuluyorsa ve bu boğulma içinde yaşıyorsa evladıda aynı olacaktır. İstisnalar olsada

4-)Bir anne eğer Allah'ı,Peygamber'i kitap ve Sünnet'i bilmiyorsa, bunlardan bihaberse eğer evladınında aynı olması ihtimal dahilindedir. İstisnalar olsa da

5-)Bir anne eğer heva ve heveslerinin, arzularının peşinden koşturuyorsa, evladı da aynı şekilde küçükken başladığı bu özentileri büyüdüğü zaman daha da güçlenecek ve annesinden ne gördüyse aynısını yapacak ve o da onun gibi heva ve arzularının esiri olup hem dünyasını hemde ahiretini mahfedecektir. İstisnalar olsada

6-)Bir anne eğer kanaati bilmiyorsa, azla yetinmeyi bilmiyorsa ve bu yüzden belki isyan belki şikayet belki de kocasının başını yiyeceğinden dolayı, bunu gören evlat da aynı şekilde muamele edecektir. Sonuç; facia ileride açıklanacak. İstisnalar olsa da

7-)Bir anne eğer evladına ahiret hayatını, Allah, kitab, peygamebr öğretmek yerine tamamen dünyevi şeyler öğretip de dünyaya meyledecek olursa armut dibine düşer demiştik ya o misal. İstisnalar olsa da

:cool:Bir anne eğer kocasına karşı huysuzsa ve karşı geliyorsa bunu gören evlat da aynı şekilde evlendiği zaman kocasına aynı şekilde karşı gelecektir. Sonuç mu: Boşanmak, ayrılık veya daha kötü sonuçlar. İstisnalar olsa da

9-)Bir anne yetinmesini bilmeyip daha fazlasını istiyorsa, eşine karşı domuz, salak, aptal, vs vs kelimeler kullanıyorsa eğer, evladı da onu gördüğünden doalyı aynı şekilde muamele edecektir. Sonuç mu? ayrılık, huzursuzluk, boşanmak veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

10-)Şayet anne kocasına karşı geliyorsa bunu gören evlat da doğal olarak aynı şekilde annesi gibi o da babasına karşı gelecek ki bu çok büyük bir günah (hem anneye hem babaya karşı gelinmesi) ki böyle bir şekilde yetişen evlat da aynı şekilde hareket edecek ve aynı şekilde evlat yetiştirecek ki sonuç aynı şekilde değişmeyecek, huzursuzluk, boşanmak, ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

11-)Bir anne eğer daha ailesinin (kendi anne-babası) sözünden ayrılmıyorsa eğer bunu gören evlat da aynı şekilde evlendiği zaman kocasının ve kocasının ailesinin sözünden değil kendi anne babasının sözünden gezecektir.Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç.İstisnalar olsa da

12-)Bir anne eğer evlenmesine rağmen, kendi anne-babasının ailesine müdahale etmesine müsade ediyorsa bunu gören ve bu tarzda yetişen evlat da aynı şekilde büyüyüp aynı şekidle hareket edecek ve sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

13-)Bir anne eğer kocasının sözünü dinlemiyorsa, kocasına itaat etmiyorsa (şeriat çerçevesinde) bunu gören evlat ve bu şekilde ve tarzda yetişen bir evlat da aynı şekidle olacak ve Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

14-)Bir anne veya baba veya diğer aile fertleri kızını evermesine rağmen daha o kıza ve evlendiği kişinin ailesine müdahale de bulunuyorsa yine aynı şekilde Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç.İstisnalar olsa da

15-)Bir anne kızını everdikten sonra halen diyorsa ki kızım git bir dene olmazsa eğer yine senin kapındır.İstediğin zaman gelirsin diyorsa ki -Allah belanı vermesin- bunu duyan bir kız kocasına nasıl yapışacak.İstisnalar olsa da böyleleri de vardır

16-)Bir anne eğer kızına, kocasına, büyüğüne küçüğüne, kocasının ailesine nasıl hareket edeceğini öğretmezse eğer ve kızı böyle bir yanlış yaptığı zaman kızına destek çıkıyorsa aynı şekilde Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

17-)Eğer en ufak bir tartışmada kız tutup da baba evine gidiyorsa aynı şekilde anne eğer senini yerin kocanın yanıdır demeyip de hoşgeldin kızım, kendi evindir diyorsa böyle bir evliliğin ve bu terbiye altında yetişen kız içinde durum aynıdır ve Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

1:cool:Bir anne eğer kocasının arkasından dalavere iş çeviriyorsa, kocasına yalan söylüyorsa, yalan söyleyebiliyorsa eğer bunu gören avlat da aynı şekilde muamele edecek ve Sonuç değişmeyecek. Huzursuzluk boşanmak ayrılık veya daha farklı bir sonuç. İstisnalar olsa da

19-)Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki;Çöplükte yetişen güllerden sakının buyurmuştur.Bunun açıklamasını da kötü ailede yetişen kız çocuğu olarak belirtmiştir.

20-)Peygamber Efendimiz Cennet annelerin ayakları altındadır demesine rağmen anneler cenneti verip cehennemi tercih ettiler.

Velhasıl kelam son sözümüz şudur:Kimsenin ailesine, evlat yetiştirmesine müdahale etmek niyetinde değiliz. Ancak gel gör ki başı boş yetişen bir evladın da aynı şekilde evlatlarını başıboş yetiştireceği açıktır. İstisnalar olsa da böyledir. Annelerimiz ailenin disiplini geçimi, babaya, kocaya aitse eğer siz siz olun bu disiplinin sağlanabilmesi için eşlerinize itaat edin ve çocuklarınızı başıboş bırakacağına, ellerinden tutup da dünyaya meylettireceğine akıllarından tutup onlara hem dünyaya hemde ahirete yardımcı olun. Yani onlara ördek değil örnek olun.

Dediğim gibi istisnalar dahildir.Anası huysuz olduğu halde,evladı çok iyi melek gibi iyi olan insanlarda azımsanmayacak kadar çoktur.

İsmail Ekinci
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Eden kendine eder

Eden kendine eder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İyilik eden de, kötülük eden de kendine eder. O hâlde hep iyilik etmeli. Yaratılış itibarıyla, insan kendine düşkündür. Fakat nefsine, şeytana uyduğu için, maalesef kendine kötülük eder. Bari kalan şu ömrü, kendimize iyilik etmekle geçirmeye çalışalım. Peki, kendimize nasıl iyilik edilir? Başkasına iyilik etmekle. Yani başkasına ne kadar çok iyilik edersek, o kadar kendimize iyilik etmiş oluruz. Bir zat anlatır:
Bugün bu noktaya gelmemiz, hep başkasına iyilik etmekle olmuştur. Anneme çok iyilik ettim. Annem vefat edene kadar, bir gün olsun elini öpmeden dışarı çıkmadım, hattâ (Annesinin ayağının altını öpen, Cennetin eşiğini öper) hadis-i şerifine uymak için, ayağını da öptüm. Annem, (Ne yapıyorsun?) dedi. (İçimden geldi. Cennetin kapısının dibini öpmek için senin ayağının altını öptüm) dedim. (İnşallah sen de evladından öyle görürsün) dedi. Seneler sonra, bir gün eve geldim, uzanıp biraz dinleniyordum. Oğlum çok küçüktü o zaman, çocuk yürüyüp geldi, şap diye ayağımın altını öptü. (Ne yapıyorsun?) dedim. (İçimden öyle geldi) dedi. Hemen (Annem bunu bana haber vermişti) diye düşündüm.

İşte böyle, eden kendine eder. Bir musibete maruz kalınca, hemen karşımızdakine kızarız. (Filan niye böyle yaptı?) deriz. Hâlbuki kabahatli biziz, hata bizdedir. (Hata bende) diyen dünyanın en mutlu insanı olur. Ama (Kabahat onda, ben haklıyım, o haksız) diyen, hep üzüntü ve sıkıntı içinde yaşar. O hâlde ferahlamak, huzurlu olmak, başkalarının huzurunu temin etmekten geçer. Daha çok neşeli olmak isteyen, herkese iyilik etmeli. Kendimize iyilik etmek de zaten budur.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, (Bir lokantacı, para kazanmak niyetiyle de olsa, Allah’ın kullarına yemek yedirse, yine sevab kazanır) buyurmuştur. Çünkü Rabbimizin en çok sevdiği amellerden biri de, Onun kullarına hizmettir. Allahü teâlânın mahlûklarına karşı merhametli ve şefkatli olan, daima merhamet ve şefkatle karşılanır. Bu yüzden, Cenab-ı Hakk'ın rızasını, sevgisini kazanmanın en kestirme yolu, Onun kullarına iyilik etmek ve onların dualarını almaktır.
 
Üst Alt