Nasipten ötesi olmuyor.

Halid

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
7 Ocak 2020
Mesajlar
95
Tepkime puanı
122
Konum
ankara
İnsan, elinden geleni yaptıktan sonra bir yerde mutlaka durmayı ve onu yaratana teslim olmayı bilmeli... Zorlamak, vazgeçmeyi bilmemek, hem kendine hem de yapmak istediğin şeye zarar veriyor... "Nasip" demeyi, bilmek lazım. Mesela bugün yemek alırken her zamankinden biraz daha fazla almak geldi içimden. Nefsime yenilmek konusunda hala hiç zorlanmıyorum maalesef... Fakat sipariş verdikten sonra dışarıya bakarken bir kediyle göz göze geldim. Çok miyavladı, aldığım yemekteki payını istiyordu sanki. Ben de fazladan aldığım kısmı onun önüne koyup yoluma devam ettim... Benzer bir şeyi de yağmurlu, soğuk bir günde yaşadım. Bu havada yemek almaya gidilmez diye düşünürken kendimi dışarıda buldum. Ayaklarım götürdü beni. Yemeği aldıktan sonra yaşlı bir kadın önüme geçip "açım" dedi, aldığım yemeği ona verdim... Ve düşünüyorum şimdi; Allah herkesin nasibini gönderiyor bir şekilde. Ben bunca zaman gücümün yetmeyeceği şeylerin peşinden koşarken, her şey birdenbire olsun diye acele ederken neyime güveniyordum?

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi, inananların üzerine olsun.
 

Rüya Tabircisi

Moderatör
Moderatör
Rüya Tabirleri
Katılım
17 Mart 2019
Mesajlar
825
Tepkime puanı
277
Konum
Türkiye
İnsan, elinden geleni yaptıktan sonra bir yerde mutlaka durmayı ve onu yaratana teslim olmayı bilmeli... Zorlamak, vazgeçmeyi bilmemek, hem kendine hem de yapmak istediğin şeye zarar veriyor... "Nasip" demeyi, bilmek lazım. Mesela bugün yemek alırken her zamankinden biraz daha fazla almak geldi içimden. Nefsime yenilmek konusunda hala hiç zorlanmıyorum maalesef... Fakat sipariş verdikten sonra dışarıya bakarken bir kediyle göz göze geldim. Çok miyavladı, aldığım yemekteki payını istiyordu sanki. Ben de fazladan aldığım kısmı onun önüne koyup yoluma devam ettim... Benzer bir şeyi de yağmurlu, soğuk bir günde yaşadım. Bu havada yemek almaya gidilmez diye düşünürken kendimi dışarıda buldum. Ayaklarım götürdü beni. Yemeği aldıktan sonra yaşlı bir kadın önüme geçip "açım" dedi, aldığım yemeği ona verdim... Ve düşünüyorum şimdi; Allah herkesin nasibini gönderiyor bir şekilde. Ben bunca zaman gücümün yetmeyeceği şeylerin peşinden koşarken, her şey birdenbire olsun diye acele ederken neyime güveniyordum?

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi, inananların üzerine olsun.
Yemek verme olayı beni derinden etkiledi.. Aklıma yeniden yaşanmış bir olay geldi.
Allah rahmet eylesin Ayetullah uzma Şifti (radıyallahu anh) diye bir kişi var.
Bu adam, İranlı. İranın şehri olan İsfahanın en büyük müctehidlerinden biridir. Çok büyük bir İslam Alimi anlayacağınız..

Bu merhum okadar takvalı, ve o kadar zekiki, onu tanımayan yoktu o devir yani o kadar. Yani, o diğerlerinden daha farklı bir biçimde namaz kılıyordu, zevkle, hazzalarak. Sanki Allah'ın (c.c.) huzurundaymış gibi.. Ağlaya-ağlaya ibadet ederdi o günahlarını hatırlayıp.
İşte bu yüzdende çok ün ve şöhret kazandı bu adam. Doğru şimdi bu adam günümüzde pek çok tanınmaz.

O devirde bi emir/hükümdar vardı. Galiba onun yaşadığı yerin emiriydi Zillus Sultan diye, bu Zillus Sultan günümüzde hiç tanınmaz neredeyse. Sadece yabancılar tanır. "Mesut Mirza Zill Us-Sultan" gerçek ismi. Bu adamın devrinde yaşadı bu Ayetullah uzma Şifti (r.a.)

O zamanlar, fakir bi adam bu "Mesut Mirza Zill Us-Sultan"ın yanına gelmiş, birşey istemeye. Bu hükümdarda demiş ki,

"Niçin geldin yanıma? Eğer ilim istersen, seyyidin mescidine git. Para ve kudret istiyorsan, yine oraya git."

Bu arada bu "seyidin mescidi", Ayetullah uzma Şifti (r.a.)ın İsfahanda yaptırdığı bi Mescit. Mescitin adı "Seyyid". Onun mesciti yani.

Yani düşün okadar seviliyorki bu adam hükümdar bile bu adamı öneriyor. Bu adamın mesciti okadar tanınıyorki yani.

Ayetullah uzma Şifti (r.a.) şahsen şöyle bir açıklama yapmıştır:

"Bir köpeğin duası yardımıyla ben bu makama erdim. Ben Irakın Necef şehrinde bir talebeydim. Bir müddet ailem bana para göndermedi yemek için filan. Çok çok zor durumdaydım. Ama kimseye bundan bahsetmemiştim. Ve etmeyecektim. Ama açlıktan ölmemek için mecburen arkadaşımdan borç aldım. Bu parayla bir kap yemek aldım. Döndüğümde bir köpeğin 3 evladının onun sütsüz döşüne yapıştıklarını gördüm. Onlara acıdım. Ve yemeğimi onların önüne koydum. Bir müddet geçti ve Allah bir yolla rızkımı artırdı, param oldu. Bu olaydan sonra "Şift"şehrinden bir şahıs yanıma geldi ve dedi: Filanca bir hacı vefat etmiş, malının 3-te 1-ni sana verdi. Sonradan malum oldu ki, o kişi bu kararı ben o köpeğe yemek verdiğimde almış. Evet, benim İslama hizmetim o köpeğin duası sayesindedir. Şaşırmayın, Allah'ın rahmetini kazanmak zemine talep eder. Zeminelerse farklıdır. Bazen insan 100 yıllık yolu bir saniyede kateder."
 

Halid

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
7 Ocak 2020
Mesajlar
95
Tepkime puanı
122
Konum
ankara
Yemek verme olayı beni derinden etkiledi.. Aklıma yeniden yaşanmış bir olay geldi.
Allah rahmet eylesin Ayetullah uzma Şifti (radıyallahu anh) diye bir kişi var.
Bu adam, İranlı. İranın şehri olan İsfahanın en büyük müctehidlerinden biridir. Çok büyük bir İslam Alimi anlayacağınız..

Bu merhum okadar takvalı, ve o kadar zekiki, onu tanımayan yoktu o devir yani o kadar. Yani, o diğerlerinden daha farklı bir biçimde namaz kılıyordu, zevkle, hazzalarak. Sanki Allah'ın (c.c.) huzurundaymış gibi.. Ağlaya-ağlaya ibadet ederdi o günahlarını hatırlayıp.
İşte bu yüzdende çok ün ve şöhret kazandı bu adam. Doğru şimdi bu adam günümüzde pek çok tanınmaz.

O devirde bi emir/hükümdar vardı. Galiba onun yaşadığı yerin emiriydi Zillus Sultan diye, bu Zillus Sultan günümüzde hiç tanınmaz neredeyse. Sadece yabancılar tanır. "Mesut Mirza Zill Us-Sultan" gerçek ismi. Bu adamın devrinde yaşadı bu Ayetullah uzma Şifti (r.a.)

O zamanlar, fakir bi adam bu "Mesut Mirza Zill Us-Sultan"ın yanına gelmiş, birşey istemeye. Bu hükümdarda demiş ki,

"Niçin geldin yanıma? Eğer ilim istersen, seyyidin mescidine git. Para ve kudret istiyorsan, yine oraya git."

Bu arada bu "seyidin mescidi", Ayetullah uzma Şifti (r.a.)ın İsfahanda yaptırdığı bi Mescit. Mescitin adı "Seyyid". Onun mesciti yani.

Yani düşün okadar seviliyorki bu adam hükümdar bile bu adamı öneriyor. Bu adamın mesciti okadar tanınıyorki yani.

Ayetullah uzma Şifti (r.a.) şahsen şöyle bir açıklama yapmıştır:

"Bir köpeğin duası yardımıyla ben bu makama erdim. Ben Irakın Necef şehrinde bir talebeydim. Bir müddet ailem bana para göndermedi yemek için filan. Çok çok zor durumdaydım. Ama kimseye bundan bahsetmemiştim. Ve etmeyecektim. Ama açlıktan ölmemek için mecburen arkadaşımdan borç aldım. Bu parayla bir kap yemek aldım. Döndüğümde bir köpeğin 3 evladının onun sütsüz döşüne yapıştıklarını gördüm. Onlara acıdım. Ve yemeğimi onların önüne koydum. Bir müddet geçti ve Allah bir yolla rızkımı artırdı, param oldu. Bu olaydan sonra "Şift"şehrinden bir şahıs yanıma geldi ve dedi: Filanca bir hacı vefat etmiş, malının 3-te 1-ni sana verdi. Sonradan malum oldu ki, o kişi bu kararı ben o köpeğe yemek verdiğimde almış. Evet, benim İslama hizmetim o köpeğin duası sayesindedir. Şaşırmayın, Allah'ın rahmetini kazanmak zemine talep eder. Zeminelerse farklıdır. Bazen insan 100 yıllık yolu bir saniyede kateder."
Her şey ama her şey, ince bir ipin ucunda bağlı. Biz de öyleyiz, kainattaki diğer her şey de öyle. An geliyor ve insan imanını kazanıyor (veya muhafaza ediyor) ya da kaybediyor imanını. Aslında çok küçük ve güçsüz olduğumuzu göremiyoruz bir türlü. En büyük günahların ve isyanların sahibi olduğumuzun, hatırladığımız günahlarınızın unuttuklarımızdan çok daha az olduğunu unutuyoruz çabucak. Keşke bir tırnağınızın hesabını verirken dahi bu işin nasıl zor olacağını hiç aklımızdan çıkarmasak. Allah herkese ölmeden önce dünya hevesini öldürmeyi nasip etsin.
 
Üst Alt