Na-mahrem: - nadan: - nafaka: - nafi' ve darr:

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
NÂ-MAHREM:
Yabancı, kendisiyle evlenilmesi haram olmayan kimse.
Nikâhı câiz olmayan yirmi beş kadın dışında kalan kadınlar nâ-mahremdir. Nâ-mahrem kadınlarla nikâhlanmak câizdir. (Saîdüddîn Fergânî)
Kadınlar nâ-mahrem erkek ile hacca gidemez. Giderse, haccı kabûl olur ise de haramdır. Hacca giden bir erkek ile muvakkat (geçici) nikâhlanmaları da câiz değildir. (Nablüsî, Kâşânî)

NÂDÂN:
Câhil. Ey, insan adını taşıyan varlık, Kendine gel, uyan gafletten artık! Seâdet yolun, göremezsen nâdân, Niye vermiş sana, bu aklı Yezdân?
(M. Sıddîk bin Saîd) Devr-i zamâne cünbüşi nâdânlık üzredir. Nâdân komaz ki merdüm-i dânâ huzûr ede.
(Bâkî)
(Zamânın işlerinin yapılması nâdânlıkladır. Âlim kimsenin huzûrlu olmasına nâdân fırsat vermez.)

NAFAKA:
İnsanın yaşayabilmesi için, yiyecek, giyecek ve ev gibi lâzım olan şeyler.
Herhangi bir müslüman kendi ehline (âilesine) , Allahü teâlânın rızâsını umarak infâk (zarûrî ihtiyâçlarını te'mîn) ederse, bu nafaka onun için sadaka olur. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)
Gazâ için sarf edilen, köle âzâd etmek için, fakire sadaka vermek için ve evindekilerin nafakası için, sarf edilen altınların en üstünü ve sevâbı çok olanı, evin nafakasına verilen altının sevâbıdır. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Farzları yapamıyacak kadar az yimek, câiz değildir. Kendinin ve çoluk-çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar, çalışıp kazanmak farzdır. (Abdullah-ı Mûsulî)
Allahü teâlâ, kullarına ıyâlim demiş yâni çok merhametli olduğu için, herkesin rızkını nafakasını kendi üzerine almıştır. Allahü teâlâ bu ıyâlinden birkaçının rızıkları, nafakaları ve bunların yetişmeleri, rahat yaşamaları için, bir kulunu görevlendi rirse, bu kuluna büyük ihsân etmiş olur. (İmâm-ı Rabbânî)
Zevcenin nafakasını sıkmamalı, isrâf da etmemelidir. Âilenin nafakası için verilen paranın sevâbı, sadaka sevâbından daha çoktur. (İmâm-ı Gazâlî)

NÂFİ' VE DÂRR (En-Nâfi' ve'd-Dâr):
"Fayda ve zarar, iyilik ve kötülük kendisinden olan" mânâsına Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden).
 
Üst Alt