Mondros müterakesiyle tekrar azgınlaşan ermeniler ve rumlar

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
MONDROS MÜTERAKESİYLE TEKRAR AZGINLAŞAN ERMENİLER VE RUMLAR

1918 yılında Rusların çekilmelerinden sonra Rum ve Ermeniler olanca hızlarıyla Türkler üzerine saldırılarına devam ettiler. 30 Ekim 1918 Mondros Mütareke şartları uyarınca ordumuzun elinden silahları alınıp terhis edilince, bu durum Rum ve Ermeni çeteleri için bulunmaz bir fırsat oldu. Çevrede silahlı baskınların başlamasının yanında, Rusya'dan ve değişik bölgelerden Rum muhacirleri getirilerek bu bölgelere yerleştirilmeye başlandı. Her gün Yomra sahillerine motorlarla Rumlar ve silahlar çıkartılıyordu. Çevre kiliseleri başta Kuşdil Manastırı olmak üzere silah deposu haline getiriliyordu. Trabzon ve çevresini Rumlaştırma faaliyetlerine karşı kurulan Trabzon Havalisi Âdem-i Merkeziyet Cemiyeti pasif sayılabilecek mitingler tertip etmek, protestolarda bulunmak gibi küçük hareketlere başladı. Bu durumu Kazım Karabekir Paşa 19 Nisan 1918 tarihinde Trabzon'a çıktığında şu cümlelerle ifade ediyordu "Arkadaşlar, vatanımızı ancak silah yoluyla kurtarabileceğiz. Bunun için de evveli silahlarımızı vermeyeceğiz. Her gün buraya vapur dolusu Rum muhacirleri nereden geliyor? Kimler gönderiyor? Ne yapmaya geliyorlar? Burada kendilerini barındıracak teşkilatları var mı? Bu gelenlerin içinde ne kadar Yunan zabit ve neferi var biliyor musunuz? Yunan Salib-i Ahmer (Kızılhaç) muhacirleri için gönderdiği battaniyelerin içinde ne kadar mitralyöz vardır? Efendiler ilk yapacağımız silahlarımızı terk etmememizdir. Sahillerimize kaçak girenlerin sayısını ben karargâhımda tespit ettim. Sizler hadiselerin içindesiniz. Milletlerin istiklallerini mitinglerle, beyannamelerle kurtaracakları fikrini aklınızdan çıkarınız. Eğer Rum ve Ermenilerin hazırlığı bu şekilde devam edecek olursa ve bizlerde bunlara lafla mukabele etmeye kalkarsak hiçbir itilaf devletinin işgaline lüzum kalmadan, memleket elden gider ve burada Türkün namı kalmaz. Ne yapılabilecekse milletimizin kararıyla milletin azmiyle yapılacaktır. Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti Erkânı beni dikkatle dinlediler ve sözlerimi tasdik ettiler. Yomra ve çevresinde yapılan araştırmalar Rumların ve Ermenilerin topluca katliam yaptıklarını göstermektedir.1 Karargâh kurdukları yerlerden olan Firincit, Demirciler, Özdil köylerinde Rum ve Ermeni barbarlığından kalma toplu Türk mezarları bulunmaktadır.1 . Üçbahar, Sulaklı, Gümüşki, Sırhanlı, Lenda Yaylalarında oturan Rumlar, Santa Rumları ile irtibat halinde idiler. Talimat zaman zaman Santadan alınıyor, yapılacak saldırılar ona göre düzenleniyordu. Bu yaylalardan Santa ya gidiş geliş eskiden zor olduğundan Rum ve Ermeniler sisten kaybolmamak için yol boyunca 30 m. mesafelerle yüksek taşlar da diktirmişlerdir. Halen Kazıklı Yaylası olarak bilinen yer ismini buradan almaktadır. Bu arada Govlagoz Yaylası nda ulaşımı sağlamak için yapılan taş köprü, halen sapasağlam durmakta hatta yöre halkına da hizmet vermektedir. Meryemanadaki Rumlar gıda ihtiyacını Yomra'nın yüksek yaylalarından alıyor ticaretlerini de kendi aralarında yapıyorlardı. Yomra sahillerine Evliya Çelebi 'nin "Rovşe limanı derler ki çok iyi bir yataktır" dediği Şana limanına ilaç ve yiyecek diye indirilen silahlar bu kilise ve yaylalarda depolanıyordu. Kuşdil 'de tepe üzerinde yükselen manastır önemli bir silah deposu idi. Trabzon Metropolü en çok Kuşdil, Demirciler, Santa-Meryemana üzerinde durmaktaydı. Çünkü kontrolden uzak savunulması kolay yerlerdi. Yomra halkının eskiden beri gelenek halinde yaşattığı yayla yaşantısı o yıllarda yapılmaktaydı. Göçler halinde yapılan gidişler sırasında kafileler Rum ve Ermeni çetelerinin saldırısına uğruyor, çok insan öldürülüyordu. 1 Yaylaya giderken Rumların Ermenilerin pusularına düşerek öldürülenlerden bazıları hakkında Kayabaşı Köyü nün 18 No lu hanesinde oturan Hasanoğlu Havva 'dan doğma Kadir YILDIRIM şu yeminli ifadeyi vermiştir: "Babam, Yusuf Amcam, aynı hanede oturan Mehmet oğlu Noktadan doğma Ahmet (Dulgarıoğlu) Yıldırım, Sifter Köyünden Osmanoğullarından Abdullahoğlu Ayşe'den doğma Kadir, yine aynı köyden Mollamehmetoğullarından Emine'den doğma Alioğlu Ahmet ve Halil İbrahim (ŞAHiN) den oluşan Yomralı vatandaşlar yaylaya giderlerken Gümüşkinin güneyinde Kocacık mevkiinde Ermeni ve Rum çetelerinin pususuna düşürülerek öldürüldüler1. (22 Mayıs1922)1 Buralarda köyleri basan Ermeni çeteleri Santa dolaylarında bulunan Ermenilerin bir kolu idi. Bu çetenin başında İfkili adlı biri bulunmaktaydı. Ermeniler talimatı Anton Paşa adındaki Ermeni den alıyorlardı. Türklerin Yunan 'ı denize dökmesinden sonra İfkili komutasındaki Ermeni çetesi bir süre Trabzon 'un Çömlekçi Mahallesi nde kaldı daha sonra Türkiye 'yi terk ettiler. 1 Bugün bahsettiğimiz yaylalara gidilecek olursa isimsiz, sayısız mezarlar; boş kovanlar, tüfek parçaları, insan kemikleri görülür. Ruslarla yaptığımız cephe harbinin en büyüğü Sulaklı Yaylası nın güneyinde bulunan Çataltepe mevkiinde yapılmıştır ki burada yüzlerce Türk askerinin mezarı vardır. Bu bitmeyen işkence ve zulümler devam ederken baba ocağından vatan müdafaası için İstiklal Harbine katılan Yomraların sayısı da az değildir.


HÜRRİYETTEN SONRA YOMRA

Şakir Şevket 'in "Trabzon Tarihi" adlı eserine göre Yomra 'nın ilk merkezinin Kovata, sınırlarının ise Trabzon ile Sürmene arasında bulunduğu bilinmektedir. Yazar, Yomra hakkında şu bilgileri vermektedir: "İşbu Yomra nahiyesi Trabzon'un cihet-i şarkiyesinde ve merkezi hükümeti olan Kovata nam mahallin Trabzon'a berren (karayolu üç saat mesafesi olan Trabzon'la Sürmene arasında vaki ve 4605 hane ve 51 kurai (Köy) ve 157 bin dönüm araziyi camidir. Buranın kasabası birkaç dükkândan ibarettir. Bundan iki sene evvel zaptiye Alay Beyi Sabık İzzetli Ali Bey ile sair Hamiyyetkarani ahalisinin eseri himmet ve delaletiyle mezkûr kasabada bir tek camii şerif tesis henüz na-tamam ise de derununda edayı salât edilmektedir. Burada öyle yazılacak bir eseri atik(tarihi eser) olmayıp ancak Şana nam karyede bir taştan acı su akarak şişelere alınır, istimal eylerler (kullanırlar). İnsan için pek nafi olduğunu tecrübe edenlerden işittim. Hatta bundan Avrupa'ya dahi gönderiliyor. Nahiyeyi merkumeye tabi Hos karyesinde kain Ganboz Çayırı nam araziyi pederlerinden yedi erkek biradere intikal eylemiş ise de bunlar heyni takimde uyuşamadıklarından cümlesi birlikte merkez*i hükümete gelerek mezkur araziyi canib-i miriye terk eylemeleriyle hıyn-i tanzimata kadar oradan hasıl olan çayır miri hayvanlarına yedirilir ve baded tanzimat araziyi merkümenin çayırı bundan beş sene evveline gelinceye kadar canib-i miriden beher sene mültezime ihale olunur idi. Muharren araziyi merküme bilmüzayyede sabık belediye reisi Rıfatlu Hacı Derviş Ağa ya ihale olunmuştur. 2 Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi; Yomra ilk önce merkeze bağlı olup merkezi Kovata 'ydı. Yukarıdaki ifade şu şekilde özetlenebilir; Birkaç dükkândan ibaret, meyvesi bol, çekirdeksiz elması ünlüdür. Yomra'ya bağlı Has köyündeki çayırlık, kardeşler arasında anlaşmazlık çıkınca belediye başkanı Hacı Derviş Ağa 'ya satılmıştır.
 
Üst Alt