Medineli İlk Müslümanlar ve Akabe Biatları. Bölüm-1

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Medineli İlk Müslümanlar ve Akabe Biatları.
Bölüm-1
PEYGAMBERİMİZİN, KABİLELERİ İSLÂM'A DAVETİ

Resûli Ekrem, Taiflilerin insafsız ve âdice hücum ve hakaretlerine hedef olduğunda ve Mekke'ye döndüğünde müşriklerin daha da şiddetli muhalefet ve eziyetleriyle karşı karşıya kaldığı hâlde, îman ve İslâm'ı tebliğden bir an bile geri durmadı. Aksine, Taif dönüşü, İslâm'a davet dairesini daha da genişletti ve kabileleri İslâm'a davete başladı.

Bir dâvanın hızla intişarı, şüphesiz, sağlam ve seviyeli müntesiplerinin çokluğuyla doğru orantılıdır. Resûli Ekrem de bu gerçeği göz önünde bulundurarak, hem îmana davet etmek, hem de Kureyş müşriklerine karşı bir kuvvet olarak kullanmak gayesiyle hacc mevsiminde Mekke etrafında konaklamış bulunan Arap kabileleri arasında dolaşıyordu.

Görüştüğü kabîle ileri gelenlerinin her biri, ayrı ayrı bahaneler ileri sürerek İslâm'a girmekten uzak duruyorlardı. İçlerinde Müslüman olma arzusunu izhar edenler var idiyse de, bunların İslâm safına katılmalarına engel olunuyordu.

İslâm'a davet edilen bazı kabileler ise, davete icabet etmedikleri gibi, Efendimize hakaretvâri sözler de söylüyorlardı.

Resûlullah'ın dolaştığı yerlere müşrikler de gidiyor, onu âdeta bir gölge gibi takib ediyorlardı. Kabîle ferdlerinin İslâmiyetten uzak durmalarında, şüphesiz, müşriklerin menfî, yalan ve iftira üzerine kurulu propagandalarının büyük rolü vardı.

Resûli Ekrem, her sene belirli mevsimlerde kurulan Ukaz, Mecenne, Zü'1Mecaz Panayırlarını (bir nevi fuar) gezmeyi, buraya gelmiş bulunan kabilelerle görüşmeyi, halkına Kur'ân okuyup onları İslâm'a davet etmeyi asla ihmâl etmezdi. Ne var ki, o, bu kutsî gayeyle halk arasında dolaşırken, Ebû Leheb de ardı sıra geziyor ve "Muhammed, atalarının dininden döndü, yalanlar uyduruyor; ona kanmayın!" diyor, halkın kendisiyle temas etmesine mâni olmaya çalışıyordu.

Peygamber Efendimiz, kabileler arasında dolaşıp tebliğ vazifesinde bulunurken, kabilenin bütün ferdleriyle değil, çoğu zaman sâdece ileri gelenleri, reisleriyle görüşüyor, konuşuyor ve İslâm'ı onlara anlatıyordu. Çünkü, kabile ferdlerinin, reislerine sarsılmaz bir bağlılık ve hürmetleri vardı. Reislerinin İslâm'ı benimsemesi demek, tamamının mü'minler safında yer alması demekti. Bu bakımdan Allah Resulü, kısa yoldan netice elde edebilecek metodu takib ediyordu.

Resûli Ekrem'in bu tarz bir usûl takib etmesinde, hak ve hakikati tebliğde mühim bir prensibi tesbit etmiş oluyoruz: Hak ve hakikate davete, mümkünse önce beldenin ileri gelenlerinden, hatırı sayılır ve herkesin saygısını kazanmış kimselerden başlamalıdır. Bir beldenin veya bir kabilenin ileri gelenlerinin hak ve hakikati kabul etmesi, şüphesiz halkın da sür'atle aynı dâvayı benimsemesini kolaylaştıracaktır!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt