Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri - 4901 - 4990

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
KENDINI OLDURENIN HUKMU

4901 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kendisini dagdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedi olarak kendini dagdan atar. Kim zehir icerek intihar ederse, cehennem atesinin icinde elinde zehir oldugu halde ebedi olarak ondan icer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedi olarak o demiri karnina saplar."
Buhari, Tibb 56; Muslim, Iman 175, (109); Tirmizi, Tibb 7, (2044, 2045); Nesai, Cenaiz 68, (4, 66, 67); Ebu Davud, Tibb 11, (3872).

4902 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hayber gazvesinde hazir bulunduk. Musluman oldugunu soyleyen bir adam icin, Efendimiz:
"Bu, ates ehlindendir!" buyurdular. Savas baslayinca cok siddetli sekilde savasti ve yara aldi. Ashabtan bazisi: "Ey Allah'in Resulu dedi, az once ates ehlinden dediginiz kimse, cok siddetli sekilde kahramanca savasti ve de oldu!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, yine:
"Cehenneme (gitmistir)" buyurdular. Bu cevap uzerine muslumanlardan bazilari nerdeyse supheye dusecekti. Askerler bu halde iken, Aleyhissalatu vesselam'a: "O asker henuz olmemis, ancak agir sekilde yaralanmis!" dediler. Gece olunca, adam yaraya dayanamadi. Kilincinin keskin tarafini alip uzerine yuklendi ve intihar etti. Durum Aleyhissalatu vesselam'a haber verildi. Bunun uzerine:
"Allahuekber!" buyurdular ve devam ettiler: "Sehadet ederim ki, ben Allah'in kulu ve Resuluyum!"
Sonra Hz. Bilal radiyallahu anh'a halk icinde soyle ilan etmesini emrettiler:
"Cennete sadece musluman nefisler girecek. Surasi muhakkak ki, (Islam'in lehine olan ameller kisinin imanina delil degildir), Allah bu dini, facir bir kimse ile de guclendirir."
Buhari, Cihad 182, Megazi 38, Kader 5; Muslim, Iman 178, (111).

4903 - Cabir Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, intihar eden bir kimse haber verilmisti:
"Ben uzerine namaz kilmiyorum!", buyurdular."
Ebu Davud, Cenaiz 51, (3185).

OLDURULMESI CAIZ OLAN VE OLMAYAN HAYVANLAR

4904 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hayvanlardan bes tanesi vardir ki bunlarin herbiri fasiktir (zararlidir). Harem bolgesinde olsun, Hill (denen Harem disi) bolgesinde olsun bunlar oldurulur: Karga, caylak, akrep, sican, kelb-i akur (yirticilar)."
Buhari, Bed'u'l-Halk 16, Ceza'u's-Sayd 7; Muslim, Hacc 66-67, (1198); Muvatta, Hacc 90, (1, 357); Tirmizi, Hacc 21, (837); Nesai, Hacc 113, (5, 208).
Muslim'in bir rivayetinde Hz. Aise soyle demistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bes fasigin Hill'de ve Harem'de oldurulmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan kaydettigi bir rivayetinde, karga yerine "yilan" demistir.

4905 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Biz, Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Mina'da iken, Velmurselat suresi nazil oldu. Aleyhissalatu vesselam onu okuyordu. Ben onu, kendi agizlarindan ogrendim. Mubarek agizlari henuz surenin rutubetini tasirken, uzerimize bir yilan sicradi. Aleyhissalatu vesselam:
"Oldurun sunu!" buyurdular. Hemen oldurmek uzere atildik. Fakat yilan once davranip kacti. Aleyhissalatu vesselam:
"Serrinizden korundu, tipki siz de onun serrinden korundugunuz gibi!" buyurdular."
Buhari, Ceza'u's-Sayd 7, Bed'u'l-Halk 14, Tefsir, Murselat 1; Muslim, Selam 137, (2234); Nesai, Hacc 114, (5, 208, 209).

4906 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i minber uzerinde soyle soylerken dinledim:
"Yilanlari oldurun. Iki cizgili ve ebteri (engerek) de oldurun. Cunku bunlar, gozleri kapar (kor eder) ve hamilelerde dusuk yaparlar."
Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma der ki: "(Bir gun) ben oldurmek icin bir yilan kovalarken, Ebu Lubabe radiyallahu anh bana: "Oldurme onu!" diye nida etti. Ben: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yilanlarin oldurulmelerini emir buyurdular!" dedim. O:
"Ama daha sonra ev yilanlarinin oldurulmelerini yasakladi!" dedi. Bunlar (omurleri uzun oldugu icin) avamir denen ev yilanlari idi."
Buhari, Bedi'u'l-Halk 14, Megazi 11; Muslim, Selam 128, (2233); Muvatta, Isti'zan 31, (2, 975, 976); Ebu Davud, Edeb 174, (5252, 5253, 5254, 5255); Tirmizi, Ahkam 2, (1483).

4907 - Ebu'l-Museyyeb anlatiyor: "(Bir gun) Ebu Said radiyallahu anh'in yanina girmistim, namaz kiliyor buldum. Onu beklemek uzere oturdum. Derken evin bir kosesinde tavani orten hurma dallari arasinda bir kipirti gordum. Oraya bakinca bir yilan oldugunu gordum. Oldurmek uzere atildim. Ebu Said oturmam icin isaret etti. Tekrar yerime oturdum. Namazdan cikinca bana evde bir oda gosterdi ve: "Bu odayi goruyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince devam etti:
"Onda, bizden evlenmesi yakin bir genc vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hendek (harbin)e gittik. Genc, gun ortasinda, ehline ugramak icin Aleyhissalatu vesselam'dan izin istiyordu. Bir gun ondan yine izin istedi. Aleyhissalatu vesselam ona:
"Silahini beraberine al, ben Kureyza'dan sana bir zarar gelir diye korkuyorum!" buyurdular. Adam silahini aldi. Ailesine geldi. Hanimi iki kapi arasinda ayakta duruyordu. Elindeki mizragi ile, durtmek uzere kaadina egildi. Adama kiskanclik gelmisti. Kadin ona:
"Mizragini geri cek! Hele eve gir, beni disari cikaran seyi bir gor!" dedi. Adam iceri daldi. Bir de ne gorsun: Yatagin uzerine coreklenmis iri bir yilan! Mizragiyla ona yoneldi ve yilana sapladi. Sonra cikip, sunguyu avluya dikti. Derken yilan uzerine atildi. Bilemiyoruz, hangisi evvel oldu; yilan mi, genc mi? Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip, bu durumu anlattik ve: "Dua edin, Allah ona tekrar hayat versin!" dedik. Aleyhissalatu vesselam:
"Arkadasiniz icin istigfar ediverin!" buyurdular. Sonra su aciklamada bulundular:
"Medine'de musluman olan cinler var. Onlardan birini gorurseniz, kendisine uc gun ihtarda bulunun. Eger bundan sonra yine de gorunurse onu oldurun. Cunku o bir seytandir."
Muslim, Selam 139, (2236); Muvatta, Isti'zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); Tirmizi, Ahkam 2, (1484); (Bazi Tirmizi nushalarinda Sayd bolumunde (17. bab'ta) gelmistir.)

4908 - Ibnu Ebi Leyla babasindan anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ev yilanlarindan sorulmustu. Su cevabi verdi:
"Evlerinizde onlardan birini gorecek olursaniz, ona:
"Size Hz. Nuh'un (gemiye sokarken) aldigi soz hakki icin ve de Hz. Suleyman Ibnu Davud'un sizden aldigi soz hakki icin bize zarar vermemenizi ve bize gorunmemenizi talep ediyorum" deyin. Eger tekrar donerlerse oldurun."
Tirmizi, Ahkam 2, (1485); Ebu Davud, Edeb 174, (5260).

4909 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yilanlarin hepsini oldurun. Kim yilan(in intikam alacagin)dan korkarsa, benden degildir."
"Bir rivayette soyle buyrulmustur. "Gumus cubuk gibi olan uzun yilan haric, butun yilanlari oldurun."
Ebu Davud, Edeb 174, (5249, 5261); Nesai, Cihad 48, (6, 51).

4910 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselambuyurdular ki:
"Kim, yilani (intikam) arar diye (oldurmez) birakirsa bizden degildir. Biz onlarla harbettigimiz gunden beri onlarla sulh yapmadik."
Ebu Davud, Edeb 174, (5250).

4911 - Hz. Abbas radiyallahu anh'in anlattigina gore: "Ey Allah'in Resulu demistir, biz Zemzem kuyusunu temizlemek istiyoruz. Fakat icinde su kucuk yilan var."
Resulullah aleyhissalatu vesselam , yilanlari oldurmesini emretmistir.
Ebu Davud, Edeb 174, (5251).

4912 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam keler icin fuveysik (fasikcik) dedi ama, "oldurun!" diye emrettigini isitmedim."
Buhari, Bed'u'l-Halk 14, Cezau'-Sayd 7; Muslim, Selam 145, (2239); Nesai, Hacc 115, (5, 209).

4913 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamkelerin oldurulmesini emretti ve onu fuveysika diye isimlendirdi."
Muslim, Selam 147, (2240); Metin Muslim'den alinmadir. Ebu Davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizi, Ahkam 1, (1482). Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13. babta.)

KOPEKLER

4914 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam av veya koyun veya coban kopegi haric diger butun kopeklerin oldurulmesini emretti."
Ibnu Omer radiyallahu anh'a: "Ebu Hureyre, "veya ekin kopegini de diyor!" denilmisti, bunun uzerine: "Onun ekini var da ondan!" cevabini verdi ve ilave etti:
"Biz Medine ve civarina gider, tek kopek birakmaz, hepsini oldururduk. Hakkat biz, colden gelmis kadina refakat eden arkadas kopegi bile oldururduk."
Buhari, Bed'u'l-Halk 14; Muslim, Musakat 45, (1570); Muvatta, Isti'zan 14, (2, 969); Tirmizi, Sayd 4, (1488); Nesai, Sayd 9, (7, 184).

4915 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselambuyurdular ki:
"Kopek besleyen bir aile yoktur ki, her gun riziklarindan iki kirat eksilmemis olsun. Bundan av veya bekci veya koyun kopegi haric (bunlari besleyenlerin rizkinda eksilme olmaz)."
Bunu Rezin tahric etti.

KARINCA

4916 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamdort hayvanin oldurulmesini yasakladi: "Karinca, ari, hudhud, surad (sari ve yesil renkli agackakan kusu)."
Ebu Davud, Edeb 176, (5267).

AMMDEN (BILE BILE) KATLETME

4917 - Ebu Suryeh radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim haksiz yere, amden (bile bile) oldurulurse velisi su uc seyden birini tercihte muhayyerdir:
- Ya kisas ister.
- Ya affeder.
- Yahut diyet alir.
Eger dorduncu bir sey istemeye kalkarsa alinden tutun (mani olun)!"
Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam, su ayeti tilavet buyurdu. (Mealen): "Kim bundan sonra tecavuz ederse ona elim bir azab vardir" (Bakara 179)
Ebu Davud, Diyat 3, (4496), 4, (4504); Tirmizi, Diyat 13, (1406).

4918 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim mu'min bir kimseyi (amden) oldururse, katil bu sebeple kisas olunur. Kim bu kisasa mani olursa Allah'in lanet ve gadabi onun uzerine olsun. Allah onun ne farz ve ne nafile hicbir hayrini kabul etmez."
Rezin tahric etmistir. Bu manada rivayet Sunenler'in bir kisminda gelmistir: Ebu Davud, Diyat 17, (4539, 4540, 4541); Nesai, Kasame 29, (8, 40).

HATA VE AMDEN (BILE BILE) HATA

4919 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim, aralarinda tas atismasi veya kamci veya sopa darbi gibi durumlarda mubhem sekilde oldurulurse (bunun hukmu) hataen oldurme hukmune tabidir, diyeti de hata diyetidir. Kim bu diyetin yerine getirilmesine mani olursa Allah'in lanet ve gadabi uzerine olsun. Onun hicbir farz ve nafile hayri kabul edilmeyecektir."
Ebu Davud, Diyat 17, (4539, 4540), 28, (4591); Nesai, Kasame 29, (8, 40).

4920 - Vail Ibnu Hucr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam geldi, bir baskasini kayisla baglamis getiriyordu.
"Ey Allah'in Resulu! Bu, kardesimi oldurdu!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Dogru mu, kardesini mi oldurdun?" diye sordu. Getiren adam:
"Sayet itiraz etmezsi, aleyhine beyyine getirebilirim!" dedi. Oburu:
"Evet kardesini oldurdum!" diye itiraf etti. Aleyhissalatu vesselam:
"Nasil oldurdun?" diye sordu. Adam acikladi:
"O ve ben bir agactan yaprak cirpiyorduk, bana kufredip beni kizdirdi, ben de baltayla basina vurup oldurdum."
Muslim, Kasame 32, (1680); Ebu Davud, Diyat 3, (4499, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).
Ebu Davud su ziyadede bulundu: "Ben onu oldurmeyi dusunmemistim."
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Kendinden odeyecegin bir seyin var mi?" diye sordu. Adam:
"Benis su elbise ve baltamdan baska bir seyim yodk!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Ne dersin, kavmin seni satin alir mi (fidyeni oder mi)?" buyurdu.
Adam: "Ben kavmim nazarinda o kadar kiymetli degilim ki!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam kayistan ipi getiren adama atti ve "Al adamini!" buyurdu. Adam onu alip oradan ayrildi. Onlar donunce Aleyhissalatu vesselam:
"Eger onu oldururse, o da onun mislidir" buyurdular. Adam geri gelip:
"Ey Allah'in Resulu! "Eger onu oldururse o da onun mislidir" dediginiz bana ulasti. Oysa ben onu sizin emriniz uzerine aldim" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Sen onun hem kendi gunahi ve hem de (oldurdugu) arkadasinin gunahiyla donmesini istemiyor musun?" buyurdu. Adam:
"Evet ey Allah'in Resulu!" deyince Aleyhissalatu vesselam:
"Bu is boyledir!" buyurdu. Bunun uzerine adam kayisi atip, adami serbest birakti."
Muslim, Kasame 32, (1680); Ebu Davud, Diyat 3, (4999, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).

4921 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zamaninda bir adam bir adami oldurmustu. Hadise Aleyhissalatu vesselam'a geldi. (Meseleyi tahkikten sonra) katili, maktulun velisine teslim etti. Katil:
"Ey Allah'in Resulu! Ben onu oldurmeyi kasdetmemistim (kazaen oldurdum)!" dedi. Aleyhissalatu vesselam veliye:
"Egen bu sozunde sadik ise ve dogruyu soyluyorsa, bu durumda onu oldurdugun takdirde atese gidersin!" buyurdu. Bunun uzerine veli, adami saliverdi. Adam bir kayisla bagli idi, kayisini suruyerek uzaklasti. Bundan sonra kendisine zu'n-nis'a (kayisli) adi takildi."
Tirmizi, Diyat 13, (1407); Ebu Davud, Diyat 3, (4493); Nesai, Kasame 5, (8, 13).

BABA VE EVLAD ARASINDA KISAS

4922 - Suraka Ibnu Malik radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in , oglu sebebiyle babaya kisas uyguladigina, fakat ogluna, babasi sebebiyle kisas uygulamadigina sahid oldum."
Tirmizi, Diyat 9, (1399).

4923 - Ebu Rimse anlatiyor: "Babamla birlikte Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gittik. Resulullah aleyhissalatu vesselam babama:
"Bu, oglun mu?" diye sordu. Babam:
"Ka'be'nin Rabbine yemin olsun oglum!" dedi. Resulullah tekrar:
"Hakikaten mi?" buyurdular. Babam: "Sehadet ederim oglumdur!" deyince. Resulullah aleyhissalatu vesselam, babamin yemini ve benim babama benzerligimin fazlaligi sebebiyle tebessum buyurdular ve sonra:
"Bilesin! O senin cinayetinle sorumlu tutulamaz. Sen de onun cinayetinden sorumlu olmazsin" buyurdular ve su ayeti tilavet ettiler. (Mealen): "Hicbir gunahkar, baskasinin gunahini yuklenmez" (En'am 164).
Ebu Davud, Diyat 2, (4495); Nesai, Kasame 39, (8, 53).

CEMAATE BIR KISI SEBEBIYLE, HUR'E DE KOLE SEBEBIYLE KISAS

4924 - IBnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir oglan, hile (suikast) suretiyle oldurulmustu. Hz. Omer radiyallahu anh:
"Bunun oldurulmesine San'a ahalisi istirak etmis olsaydi, bu tek kisi yuzunden butun San'a ahalisini oldururdum!" dedi."

4925 - Bir baska rivayet: "dort kisi bir cocugu oldurmustu. Hz. Omer dedi ki.." diye baslar, yukaridaki gibi devam eder.
Buhari, Diyat 21; Muvatta, Ukul 13, (2, 871).

4926 - Imam Malik anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh, tek bir kisi icin bes veya yedi kisiyi oldurttu. Bunlar hile ile birini oldurmuslerdi. Hz. Omer talimatinda sunu da ilave etmisti: "Bu tek kisinin oldurulmesine butun San'a halki katilmis olsaydi, hepsinin oldurulmesine hukmederdim."
Muvatta, Ukul 13, (2, 871).

4927 - Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kolesini oldururse,biz de onu oldururuz. Kim de kolesinin (burnunu, kulagini keserek) sakatlarsa, biz de onun (burnunu, kulagini keserek) sakatlariz."
Ebu Davud, Diyat 7, (4515, 4516, 4517, 4518); Tirmizi, Diyat 18, (1414); Nesai, Kasame 9, (8, 21).
Nesai'nin rivayetinde su ziyade var: "Kim kolesini igdis ederse, biz de onu igdis ederiz."

KAFIR SEBEBIYLE MUSLUMANA KISAS

4928 - Ebu Cuhayfe radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Ali radiyallahu anh'a: "Ey muminlerin emiri! Yaninizda, Kur'an'da bulunmayan yazili bir sey var mi?" diye sormustum. Soyle cevap verdi:
"Hayir! Daneyi yar(ip ondan filizi cikar)an ve insani yaratan Zata kasem olsun! Bildigim seyler, Allah'in, Kur'an'da olani anlamak uzere kisiye verdigi anlayis ve bir de su sahifede bulunanlardir.
"Pekiyi bu sahifede ne var?" dedim.
"Diyet(le ilgili ahkam), esirlerin hurriyete kavusturulmasi (ile ilgili tavsiye ve tesvik), kafir mukabilinde muslumanin oldurulmeyecegi!" cevabini verdi."
Buhari, Diyat 31, Ilm 39, Cihad 171; Tirmizi, Diyat 16, (1412); Nesai, Kasame 12, (8, 23).

4929 - Kays Ibnu Ubad radiyallahu anh anlatiyor: "Ben ve el-Ester en-Neha'i, Hz. Ali radiyallahu anhum'un yanina gittik. Kendisine:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, butun insanlara samil olmayan hususi bir talimde bulundu mu?" dedik. Bize:
"Hayir! Ama su sahifede bulunanlar var!" dedi ve kilincinin kabzasindan bir sahife cikardi. Icerisinde sunlar vardi: "mu'minlerin kani esittir. Onlar kendilerinden baskalarina karsi tek bir el gibidirler. Onlar iclerinden en adilerinin verdigi emana uyarlar. Haberiniz olsun: Mu'min, kafir mukabilinde oldurulmez; ahd (anlasma) sahibi de anlasma muddeti esnasinda (kufru sebebiyle) oldurulmez. Kim bir cinayet islerse sorumlulugu kendine aittir (baskasini ilzam etmez). Kim bir cinayet isler veya caniyi himaye ederse, Allah'in, meleklerin ve butun insanlarin laneti uzerine olsun!"
Ebu Davud, Diyat 11, (4530); Nesai, Kasame 8, (8, 19).

DELI VE SARHOSLARA KISAS

4930 - Yahya Ibnu Said anlatiyor: "Mervan, Hz. Muaviye Ibnu Ebi Sufyan radiyallahu anhuma'ya: "Kendisine, bir adami oldurmus olan bir deliyi getirdiklerini yazarak hukmunu sormustu, su cevabi aldi:
"Onu hapset, kisas yapma, cunku deliye kisas yoktur."
Muvatta, Ukul 3, (2, 851).

4931 - Imam Malik'e ulastigina gore, Mervan, Hz. Muaviye radiyallahu anh'a yazarak: "Kendisine adam olduren bir sarhos getirildigini bildirir ve hukmunu sorar. Hz. Muaviye: "Onu oldur (kisas uygula)!" cevabini verir."
Muvatta, Ukul 15, (2, 872).

4932 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Bir yahudi kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a setimde bulunuyor, hakaretler ediyordu. Bir adam onu bogarak oldurdu. Resulullah aleyhissalatu vesselam kadinin kanini batil kildi."
Ebu Davud, Hudud 2, (4362).

4933 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Ama yani gozleri kor bir zat, ummu veled olan cariyesini, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a setmettigi icin oldurdu. Resulullah aleyhissalatu vesselam cariyenin kanini heder eddetti."
Ebu Davud, Hudud 2, (4361); Nesai Tahrim 16, (7, 107, 108).

AKRABALARIN CINAYETI

4934 - Sa'lebe Ibnu Zehdem el-Yerbu'i radiyallahu anh anlatiyor: "Ensardan bir grup insan gelip:
"Ey Allah'in Resulu! Sunlar Beni sa'lebe Ibnu Yerbu'dur. Cahiliye devrinde falan kimseyi oldurduler!" dedi. Aleyhissalatu vesselam sesini yukselterek:
"Bir kimse digerinin cinayetinden sorumlu olmaz" buyurdular."
Nesai, Kasame 39, (8, 53).

4935 - Tarik el-Muharibi anlatiyor: "Bir adam (gelerek):
"Ey Allah'in Resulu! Sunlar, Cahiliye devrinde falancayi olduren Beni Sa'lebe kabilesidir. Onlardan intikamimizi aliver!" dedi. Bu soz uzerine Aleyhissalatu vesselam, ellerini oylesine kaldirdi ki, koltuk altlarinin beyazligini gordum. Soyle diyordu: "Anne, cocugu adina cinayet islemez (cinayeti kendi adinadir).!" Resulullah bu sozu iki kere tekrar ettiler."
Nesai, Kasame 39, (8, 55).

DELIL OLMADAN ZANIYI OLDUREN

4936 - Sa'id Ibnu'l-Museyyeb merhum anlatiyor: "Sam ehlinden bir kimse, haniminin yaninda bir erkek yakalamisti. Erkegi de kadini da oldurdu. Muaviye radiyallahu anh, katil hakkinda hukum vermekte zorluk icinde kaldi. Meseleyi Ali Ibnu Ebi Talib'e sormasi icin Ebu Musa radiyallahu anhuma'ya yazdi.
Hz. Ali radiyallahu anh: "Bu benim diyarimda (Irak'ta) vaki olmayan bir hadisedir, hukmunu bana sizin soylemenizi istiyorum!" dedi. Ebu Musa radiyallahu anh da:
"Bu hususta sana sormam icin bana Muaviye radiyallahu anh yazmisti" dedi. Hz. Ali radiyallahu anh:
"Ben Ebu'l-Hasan'im! Eger katil dort sahid getiremezse ipiyle (maktul tarafa) verilir (kisas yapilir)!" buyurdu."
Muvatta, Akdiye 18, (2, 737).

AGIR BIR CISIMLE OLDURMENIN HUKMU

4937 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir yahudi, gumus takilari icin bir cariyeyi tasla oldurmustu. Cariye Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirildi. Henuz canini teslim etmemisti. Kadincagiza (birkisim isimler sayilarak):"Seni falanca mi oldurdu?" diye soruldu. Basiyla: "Hayir!" diye isaret etti. "Seni falan mi oldurdu?" diye bir baska isim zikredildi. Kadincagiz yine: "Hayir!" manasinda basiyla isaret etti. Ucuncu kere sordu. Bu sefer: "Evet!" dedi ve basiyla isaret etti.
Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam adami (yakalatti, adam sucunu itiraf etti) o da iki tasla oldurdu, basini iki tas arasinda ezdi."
Buhari, Diyat 7, 4, 5, 12, 13, Husumat 1, Vesaya 5; Muslim, Kasame 15, (1672); Ebu Davud, Diyaut 10, (4527, 4528, 4529), 14, (4538); Tirmizi, Diyat 6, (1394); Nesai Kasame 11, (8, 22).

ILAC VE ZEHIRLE OLDURME

4938 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim sahte doktorluk yapar ve kendisinden tedavi olunmazsa bu kimse (sebep olacagi neticeyi) tazmin eder."
Ebu Davud, Diyat 25, (4586); Nesai, Kasame 38, (8, 52-53); Ibnu Mace, Tibb 16, (3466).

4939 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Yahudilerden bir kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a zehir katilmis bir koyun hediye etti. Resulullah aleyhissalatu vesselam, (bidayette) kadina dokunmadi."
Ebu Davud, Diyat 6, (4509).

DIS

4940 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma anlatiyor: "bir adam bir adamin elini isirmisti. Eli isirilan, oburunun agzindan elini (hizla) cekti. Bu yuzden isiranin iki disi dokuldu. Bunun uzerine ihtilaf edip Resulullah aleyhissalatu vesselam nezdinde dava actilar.
"Biriniz digerininelini erkek deve gibi isirmaya mi kalkti? Bunun icin sana diyet yok!" buyurdular."
Buhari, Diyat 18; Muslim, kasame 19, (1673); Tirmizi, Diyat 20, (1416); Nesai, Kasame 17, (8, 28, 29).
Muslim'in bir diger rivayetinde su ziyade gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bana ne emrediyorsun? Elini agzina koymasini soyleyeyim de onu boga gibi disleyesin oyle mi? Ver elini de isirsin, sonra cik!" buyurdular."

4941 - Hz. Enes Ibnu Malik radiyallahu anh anlatiyor: "Halasi Rubeyyi', bir genc kizin on disini kirmisti. Ondan affetmesini talep ettiler, kabul etmediler; diyet teklif ettiler, bunu da kabul etmediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gittilerse de, kiz tarafi kisas talebinde direndiler. Aleyhissalatu vesselam bunun uzerine kisas emretti.
Enes Ibnu'n-Nadr: "Rubeyyi'nin disi kirilir mi? Hayir! Seni hak ile gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, onun disi kirilmaz!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Allah'in oyle kullari var ki, (bir is icin) Allah'a yemin etse, Allah onu bos cevirmeyip diledigini yerine getirerek yemininde hanis kilmaz" buyurdular."
Buhari, Diyat 19, Sulh 8, Tefsir, Bakara 23, Tefsir, Maide 6; Muslim, Kasame 24, (1675); Ebu Davud, Diyat 39, (4595); Nesai, Kasame 16, (8, 27).

KULAK

4942 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma anlatiyor: "Fakirlere ait bir oglan cocugu, zenginlere ait bir oglan cocugunun kulagini kopardi. Oglanin ailesi Aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Ey Allah'in Resulu! Bizler fakirleriz!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam cani tarafa bir ceza takdir etmedi."
Ebu Davud, Diyat 27, (4590); Nesai, Kasame 14, (8, 26).

TOKAT

4943 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma demistir ki: "Bir adam, Cahiliye devrinde yasamis bir atamiza sovmustu. (Babam) Abbas radiyallahu anh ona bir tokat asketti. Bunun uzerine adamin yakinlari gelerek:
"O nasil tokat askettiyse mutlaka biz de ona tokat vuracagiz!" dediler ve silahlarini kusandilar. Bu durum Aleyhissalatu vesselam'a ulasti. Hemen gelip minbere cikti ve: "Ey insanlar! Yeryuzu ahalisinden kimin Allah katinda en mukerrem oldugunu biliyorsunuz?" buyurdular. Hepsi birlikte:
"Siz ey Allah'in Resulu!" cevabini verdiler Aleyhissalatu vesselam:
"Bilesiniz! Abbas bendendir, ben de ondanim! Olulerimize sovmeyin, aksi halde dirilerimizi uzersiniz!" buyurdular. bunun uzerine halk gelip:
"Ey Allah'in Resulu! senin gadabindan Allah'a siginiriz, bizim icin magfiret dileyiverin!" dediler."
Nesai, Kasame 21, (8, 33).

KISASIN YERINE GETIRILMESI

4944 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Oldurme tarzinda insanlarin en olculusu, iman sahipleridir."
Ebu Davud, Cihad 120, (2666); Ibnu Mace, Diyat 30, (2681, 2682).

4945 - Abdullah Ibnu Zeyd el-Ensari radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam musle (denen goz cikarmak, burun, dudak, kulak kesmek, karin desmek gibi tecavuzler)'den, yagmaciliktan men etti."
Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25.

4946 - Ibnu Firas, Hz. Omer radiyallahu anh'tan nakladiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i gordum, (baskasinin lehine olarak) kendi nefsine kisas uyguluyordu."
Nesai, Kasame 23, (8, 34).

AFFETME HAKKINDA

4947 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i, kendisine her ne zaman kisas bulunan bir dava getirildiginde, mutlaka her seferinde affetmeyi emrediyor gordum."
Ebu Davud, Diyat 3, (4497); Nesai, Kasame 27, (8, 37, 38).

4948 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam getirip:
"Bu adam kardesimi oldurdu!" diye sikayette bulundu. Resulullah da:
"Git sen de onu oldur, tipki kardesini oldurdugu gibi!" buyurdular. Adamcagiz sikayetciye:
"Allah'tan kork, beni affet! Cunku af senin icin buyuk bir ucrete sebeptir.. Senin icin de, kardesin icin de Kiyamet gunu daha hayirlidir!" dedi. Adam da onu saliverdi. Durum Resulullah aleyhissalatu vesselam'a haber verildi. Resulullah (onu cagirtip) sordu. Adam (caninin) kendisine soylediklerini haber verdi."
(Ravi devamla) der ki: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam): "Onu azat et! Aslinda onu azad etmen, onun icin, Kiyamet gunu onun sana yapacagindan daha hayirliydi. O gun: "Ey Rabbim! diyecek, suna sor bakalim, beni niye oldurmustu?"
Nesai, Kasame 6, (8, 18).

4949 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Maktulun kisas talep eden velilerine, (katillerden) birini affederek kisastan kacinmalari gerekir. Kadin dahi olsa, en yakin olan baslasin."
Ebu Davud, Diyat 16, (4538); Nesai, Kasame 29, (8, 39).

KASAME

4950 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Cahiliye devrinde gorulen ilk kasame hadisesi, biz, Beni Hasim icinde cereyan etmisti. Beni Hasim'dan (Amr Ibnu Alkame Ibni'l-Muttalib Ibni Abdi Menaf adinda) bir erkegi, Kureys'in bir baska koluna mensup (Hidas Ibnu Abdillah Ibni Ebi Kays el-Amiri adinda) bir adam ucretle tutmustu. (Amr) develerle birlikte (Hidas'la) yola cikti. Beni Hasim'den bir kimse ona ugradi. Bu adamin deri cuvallarinin ipi kopmustu.
"Bana yardim et, ip ver de su cuvallarima baglayayim, develer urkmesin!" dedi, o da ona bir ip verdi ve onunla cuvallari bagladi. Konakladiklari vakit bir tanesi haric butun develer baglandi. Onu ucretle tutan patron:
"Bu deve niye baglanmadi?" diye sordu. Oburu: "Bunu baglayacak ip yok!" dedi.
"Pekiyi onun bagi nerede?" diye sordu ve efendi hizmetciye bir sopa firlatti. Megerse onun eceli bu degnekte imis. (Adam yaralanir, fakat daha olmeden) Yemenli bir zaz kendisine ugrar. Yemenliye sorar:
"Sen hacc mevsiminde Mekke'de hazir bulunur musun?"
Adam: "Bazan bulunurum, bazan bulunmam" der. Yarali ona:
"Benim icin bir elcilik yapar misin?" diye ilave eder. Adam:
"Evet yapar (istediginizi duyururum)" der. Yarali:
"Sen hacc mevsiminde hazir bulundugun zaman: "Ey Kureysliler!" diye bagir. Sana "Buyur!" ettikleri vakit: "Ey Hasimogullari!" de.! Onlar: "Buyur!" edince Ebu Talib'i sor. Ona: "Benni falancanin bir ip sebebiyle oldurdugunu haber ver!" der.
Bunu soyledikten sonra o isci vefat eder.
Onu ucretle tutan patron, (Mekke'ye) donunce Ebu Talib yanina gelerek (oleni) sorup: "Arkadasiniza ne oldu?" der. O da:
"Hastalandi, (tedavisi icin) elimizden geleni yaptik. (Ama maalesef) oldu, defin isini de ben uzerime aldim!" diye cevap verir. Ebu Talib:
"O, senin bu alakani hak etmisti" der. Aradan bir muddet gecer.
Sonra olen ucretlinin vasiyette bulundugu Yemenli zat hacc mevsiminde gelir ve:
"Ey Kureysliler!" diye seslenir. (Kureysliler toplanip):
"Iste biz Kureyslileriz!" derler. Bu sefer adam:
"Ey Hasimogullari!" der. Onlar:
"Iste biz Beni Hasimiz!" derler. Adam bu sefer de:
"Ey Ebu Talib!" der. Kendisine: "Iste su Ebu Talib'tir!" derler. Adam:
"Bana falan kimse, size bir elcilik (yapmami, bir haber) teblig etmemi soylemisti. O da su: Onu falan kimse bir ip yuzunden oldurmus" der. Bunun uzerine Ebu Talib ona gidip:
"Bizden uc seyden birini sec: Istersen yuz deve ode, zira sen bizim adamimizi oldurdun. (Bu iddiamizi inkar edecek olursan), dilersen, kavminden elli kisi senin oldurmedigine dair yemin etsinler. Bunlara itiraz edecek olursan, biz de seni onun sebebiyle oldurecegiz.!" der. Adam kavmine gelip durumu haber verir.
"Yemin edelim!" derler. Onlardan bir erkege nikahli olup, dogum da yapmis olan Beni Hasimli bir kadin gelip:
"Ey Ebu Talib! Benim su oglumu o elli kisiden bir adam yerine tutmani, fakat ona, (yeminlerinin yaptirildigi Ka'be ruknu ile
Makam-i Ibrahim arasinda) yemin ettirilmemesini talep ediyorum!" der. Ebu Talib bu kadinin diledigi sekilde hareket eder. Derken onlardan bir baska adam gelir ve:
"Ey Ebu Talib! Sen yuz deveye bedel elli kisinin yemin etmesini diledin. Bu durumda her adama iki deve dusuyor. al su iki deveyi benim hesabima kabul et, yeminlerin yapildigi yerde bana yemin ettirme!" der. ebu Talib bu iki deveyi kabul eder. Kirksekiz kisi de gelip yemin ederler.
Ibnu Abbas radiyallahu anhuma der ki:
"Nefsimi kudret eliyle tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, yeminleri uzerinden bir yil gecmeden o kirksekiz kisiden hicbir kimildayan goz kalmadi (hepsi helak oldu)."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 26; Nesai, Kasame 1, (8, 2-4).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
4951 - Ebu Seleme Ibnu Abdirrahman ve Suleyman Ibnu Yesar, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir sahabisinden naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kasameyi cahiliye devrindeki sekliyle takrir edip kabul etti. Hatta, Hayber yahudileri aleyhine dava ettikleri bir olu icin Ensardan bir kisim insanlar arasinda kasameye hukmetti."
Muslim, Kasame 8, (1670); Nesai, Kasame 2, (8, 5).

4952 - Seh! Ibnu Ebi Hasme anlatiyor: "Abdullah Ibnu Sehl ve Muhayyisa Ibnu Mes'ud Hayber'e gittiler. O gunlerde Hayber'le sulh yapilmisti. ODnlar (hususi isleri icin) birbirlerinden ayrildilar.
Muhayyisa, Abdullah Ibnu Sehl'e rastladi; kan revan icindeydi, son nefeslerini verdi. Muhayyisa, arkadasini orada defnetti ve Medine'ye dondu. Mes'ud'un iki oglu Muhayyisa ve Huvayyisa, Abdurrahman Ibnu Sehl ile birlikte (durumu haber vermek uzere) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina gittiler. Yasca hepsinin kucugu olan Abdurrahman konusmaya basladi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buyugu buyukle, buyugubuyukle!" diyerek mudahale etti. Bunun uzerine o sustu, oburleri anlattilar. Aleyhissalatu vesselam:
"Elli yemin yapip arkadasinizin diyetini hak etmek ister misiniz?" buyurdular. Onlar:
"Nasil yemin ederiz, ne sahid olduk, ne de gorduk!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Yahudiler elli yeminle sizi tebrie etsinler mi?" buyurdular. Onlar:
"Biz kafir insanlarin yeminine nasil itibar ederiz?" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam onlarin bu halleri uzerine, adamin diyetini kendi nezdinden odedi."
Buhari, Diyat 22, Sulh 7, Cizye 12, edeb 89, Ahkam 38; Muslim, Kasame 1, (1669); Muvatta, Kasame 1, (2, 877, 878); Ebu Davud, Diyat 8, 9, (4520, 4521, 4523); Tirmizi, Diyat 23, (1422); Nesai, Kasame 3, (8, 5-12).

4953 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatiyor: "Muhayyisa'nin kucuk oglu Hayber'in kapisi onunde maktul bulundu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Olduren hakkinda iki sahid bul, katili sana ipiyle teslim edeyim!" buyurdu. Muhayyisa:
"Ey Allah'in Resulu! Biz nereden iki sahid bulalim? Zira, onlarin kapilari onunde katledildi" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Oyleyse elli kere kasame yemini edersin" buyurdular. Muhayyisa:
"Ey Allah'in Resulu dedi, ben bilmedigim bir kimse hakkinda nasil yemin ederim?" Aleyhissalatu vesselam:
"Onlardan elli kasame yemini talep edersin" buyurdular. Muhayyisa:
"Ey Allah'in Resulu! Onlar yahudidir, biz onlara nasil yemin teklif ederiz?" dedi. bunun uzerine olenin diyetini Aleyhissalatu vesselam onlara (yahudilere) hukmetti ve yarisiyla onlara yardimda bulundu."
Nesai, Kasame 4, (8, 12).

4954 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi tarikinden anlatildigina gore, "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Liyyetu'l-Bahre nam mevkiin kenarinda yer alan Bahretu'r-Ruga'da meskun Beni Nadr Ibni Malik kabilesinden bir adami kasame yoluyla oldur(t)du ve:
"katil de maktul de kendilerinden!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 8, (4522).

MUDARABE

4955 - Zeyd Ibnu Eslem radiyallahu anh babasindan naklen anlattigina gore, "Omer Ibnu'l-Hattab'in iki oglu Abdullah ve Ubeydullah radiyallahu anhum, Irak'a giden bir orduya katilip sefere ciktilar. Bu seferde, Basra emiri olan Ebu Musa el-Es'ari radiyallahu anh'a ugradilar. Ebu Musa onlarla merhabalasip, kolaylik diledikten sonra:
"Size faydasi dokunacak bir sey yapabilmeyi ne kadar isterdim!" dedi ve az sonra hatirladi: "Evet evet! Surada Allah'in malindan mal var. Onu Ebiru'l-Mu'minin (Hz. Omer)'e gondermek istiyorum. Ben onu size karz olarak vereyim. Siz onunla Irak mallarindan satin alin, sonra da Medine'de satin. Sermayeyi emiru'l-mu'minin'e odeyin, kar da sizin olsun!" dedi. Abdullah ve Ubeydullah:
"Bunu yapmak isteriiz" dediler ve yaptilar. Ebu Musa, Hz. Omer radiyallahu anhuma'ya onlardan mali almasini yazdi.
Medine'ye geldikleri vakit mali sattilar, kar ettiler. Parayi Hz. Omer'e verdikleri zaman:
"Ebu Musa, her askere size yaptigi gibi borc veriyor mu?" diye sordu. Ogullari, "Hayir!" dediler. Bunun uzerine Hz. Omer:
"Ebiru'l-mu'minin'in iki oglu oldugunuz icin borc vermis. (Olmaz boyle sey!) Sermayeyi de, kari da getirin!" diye gurledi. Abdullah sukut etti. Ubeydullah ise:
"Ey Emiru'l-mu'minin, bu davranis sana yakismaz! Eger bu sermaye noksanlassa veya kaybolsa idi, biz tazmin edecektik" dedi. Fakat Hz. Omer:
"Kari da getirin!" diye israr etti. Abdullah yine sesini cikarmadi. Ubeydullah (onceki soylediklerini tekrar ederek) karsilik verdi. Bunun uzerine Hz. Omer'in meclis arkadaslarindan bir adam:
"Ey Emiru'l-mu'minin! Bunu mudarabe saysan!" teklifinde bulundu. Hz. Omer de:
"Evet, onu mudarabe kildim!" deyip, sermayeyi ve karin yarisini aldi. Abdullah'la Ubeydullah da diger yarisini aldilar."
Muvatta, Kiraz 1, (2, 687, 688).

4956 - Ala Ibnu Abdirrahman babasi vasitasiyla dedesi (Yakub el-Medeni)'den naklediyor: "Osman Ibnu Affan kendisine, calistirmasi icin, mudarabe olarak mal verdi ve kar ikisinin oldu."
Muvatta, Kiraz 2, (2, 688).

HZ. IBRAHIM VE HZ. ISMAIL ALEYHIMASSELAM'IN KISSALARI

4957 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Ibrahim beraberinde Hz. Ismail aleyhimasselam ve onu henuz emzirmekte olan annesi oldugu halde ilerledi. Kadinin yaninda bir de su tulumu vardi. Hz. Ibrahim, kadini Beyt'in yaninda, Devha denen buyuk bir agacin dibine birakti. Burasi Mescid'in yukari tarafinda ve Zemzem'in tam ustunde bir nokta idi. O gun Mekke'de kimse yasamiyordu, orada hic su da yoktu. Iste Hz. Ibrahim anne ve cocugunu buraya koydu, yanlarina, icerisinde hurma bulunan eski bir azik dagarcigi ile su bulunan bir tuluk birakti.
Hz. Ibrahim aleyhisselam bundan sonra(emr-i ilahi ile) arkasini donup (Sam'a gitmek uzere) oradan uzaklasti. Ismail'in annesi, Ibrahim'in pesine dustu (ve ona Keda'da yetisti).
"Ey Ibrahim, bizi burada, hicbir insanin hicbir yoldasin bulunmadigi bir yerde birakip nereye gidiyorsun?" diye seslendi. bu sozunu birkac kere tekrarladi. Hz. Ibrahim, (emir geregi) ona donup bakmadi bile. Anne, tekrar (ucuncu kere) seslendi:
"Boyle yapmani sana Allah mi emretti?" dedi. Hz. Ibrahim bunun uzerine: "Evet!" buyurdu. Kadin:
"Oyleyse (Rabbimiz hafizimizdir), bizi burada perisan etmez!" dedi, sonra geri dondu. Hz. Ibrahim de yoluna devam etti. Kendisini goremeyecekleri Seniyye (tepesine) gelince Beyt'e yoneldi, ellerrini kaldirdi ve su dualari yapti: "Ey Rabbimiz! Ailemden bir kisminni, senin hurmetli Beyti'inin yaninda, ekinsiz bir vadide yerlestirdim -namazlarini Beyt'inin huzurunda dosdogru kilsinlar diye-. Ey Rabbimiz! Sen de insanlardan mu'min olanlarrin gonullerini onlara meylettir ve onlari meyvelerle riziklandir ki, onlar da nimetlerinin kadrini bilip sukretsinler" (Ibrahim 37).
Ismail'in annesi, cocugu emziriyor, yanlarindaki sudan iciyordu. Kaptaki su bitince susadi, (sutu de kesildi), cocugu da susadi (Ismail bu esnada iki yasinda idi). Kadincagiz (susuzluktan) kivranip izdirap ceken cocuga bakiyordu. onu bu halde seyretmenin acisina dayanamayarak oradan kalkti, kendisine en yakin buldugu Safa tepesine gitti. Uzerine cikti, birilerini gorebilirmiyim diye (o gun derin olan) vadiye yonelip etrafa bakti, ama kimseyi goremedi. safa'dan indi, vadiye ulasti, entarisinin etegini topladi. Ciddi bir isi olan bin insanin kosusuyla kosmaya basladi. Vadiyi gecti. Merve tepesine geldi, uzerine cikti, oradan etrafa bakti, bir kimse gormeye calisti. Ama kimseyi goremedi. bu gidip-gelisi yedi kere yapti. Iste (hacc esnasinda) iki tepe arasinda hacilarin kosmasi buradan gelir.
Anne, (bu sefer) Merve'ye yaklasinca bir ses isitti. Kendi kendine: "Sus" dedi ve sese kulagini verdi. O sesi yine isitti. Bunun uzerine:
"(Ey ses sahibi!) sen sesini isittirdin, bir yardimin varsa (gecikme)!" dedi. Derken Zemzem'in yaninda bir melek (tecelli etti). Bu Cebrail'di. Cebrail kadina seslendi: "Sen kimsin?" Kadin: "Ben Hacer'im, Ibrahim'in oglunun annesi..."
"Ibrahim sizi kime tevkil etti?"
"Allah Teala'ya."
"her ihtiyacinizi gorecek Zat'a tevkil etmis."
Ayaginin okcesi -veya kanadiyla- yeri eseliyordu. Nihayet su cikmaya basladi. Kadin (bosa akmamasi icin) suyu eliyle havuzluyordu. Bir taraftan da sudan kabina doldurdu. Su ise, kadin aldikca dipten kayniyordu."
Ibnu Abbas radiyallahu anhuma dedi ki: "Allah Ismail'in annesine rahmetini bol kilsin, keske zemzemi oldugu gibi akar biraksaydi da avuclamasaydi. Bu takdirde (zemzem, kuyu degil) akar su olacakti."
Kadin sudan icti, cocugunu da emzirdi.
Melek, kadina: "Zayi ve helak oluruz diye korkmayin! Zira, Allah Teala Hazretleri'nin burada bir Beyt'i olacak ve bunu da su cocuk ve babasi bina edecek. Allah Teala Hazretleri o isin sahiplerini zayi etmez!" dedi. Beyt yerden yuksekti, tipki bir tepe gibi. Gelen seller sagini solunu asindirmisti.
Kadin bu sekilde yasayip giderken, oraya Curhum'den bir kafile ugradi. Oraya Keda yolundan gelmislerdi. Mekke'nin asagisina konakladilar. Derken orada bir kusun gelip gittigini gorduler.
"Bu kus su uzerine donuyor olmali, (burada su var). Halbuki biz bu vadide su olmadigini biliyoruz!" dediler. Durumu tahkik icin, yine de bir veya iki atik adam gonderdiler. Onlar suyu gorunce geri donup haber verdiler. Curhumluler oraya gelip, suyun basinda Ismail'in annesini buldular.
"Senin yaninda konaklamamiza izin verir misin?" dediler. Kadin:
"Evet! Ama suda hakkiniz olmadigini bilin!" dedi. Onlar da:
"Pekala!" dediler. Aleyhissalatu vesselam der ki:
"Unsiyet istedigi bir zamanda bu teklif Ismail'in annesine uygun geldi. Onlar da oraya indiler. Sonra geride kalan adamlarina haber saldilar. Onlar da gelip burada konakladilar. Zamanla orada cogaldilar. Cocuk da buyudu. Onlardan Arapca'yi ogrendi. Buyudugu zaman onlar tarafindan en cok sevilen, hoslanilan bir genc oldu. Buluga erince, kendilerinden bir kadinla evlendirdiler. Bu sirada Ismail'in annesi vefat etti.
Derken Hz. Ibrahim aleyhisselam, Ismail'in evlenmesinden sonra oraya gelip, biraktigi (hanimini ve oglunu) aradi. Ismail'i bulamadi. Hanimindan Ismail'i sordu. Kadin:
"Rizkimizi tedarik etmek uzere (avlanmaya) gitti" dedi. Hz. Ibrahim, bu sefer gecimlerini, hallerini sordu. Kadin:
"Halimiz fena, darlik ve sikinti icindeyiz!" diyerek sikayetvari konustu. Hz. Ibrahim:
"Kocan gelince, ona benden selam etve "kapisinin esigini degistirmesini" soyle!" dedi. Ismail geldigi zaman, sanki bir sey sezmis gibiydi:
"Eve herhangi bir kimse geldi mi?" diye sordu. Kadin:
"Evet su su evsafta bir ihtiyar geldi. senden sordu, ben de haberini verdim, yasayisimizdan sordu, ben de sikinti ve darlik icinde oldugumuzu soyledim" dedi. Ismail:
"sana bir tavsiyede bulundu mu?" dedi. Kadin:
"Evet! sana selam soylememi emretti ve kapinin esigini degistirmeni soyledi!" dedi. Ismail:
"Bu babamdi. seninle ayrilmami bana emretmis. Haydi artik ailene git!" dedi ve hanimini bosadi. Curhumlulerden bir baska kadinla evlendi.
Hz. Ibrahim onlardan yine uzun muddet ayri kaldi. Bilahare bir kere daha gormeye geldi. Yine Ismail'i evde bulamadi. Haniminin yanina gelip, Ismail'i sordu. Kadin:
"Maisetimizi kazanmaya gitti!" dedi. Hz. Ibrahim:
"Haliniz nasildir?" dedi, gecimlerinden, durumlarindan sordu. Kadin:
"Iyiyiz, hayir uzereyiz, bolluk icindeyiz" diye Allah'a hamd ve senada bulundu.
"Ne yiyorsunuz?" diye sordu. Kadin:
"Et yiyoruz!" dedi.
"Ne iciyorsunuz?" diye sorunca da:
"Su!" dedi. Hz. Ibrahim:
"Allahim, et ve suyu haklarinda mubarek kil!" diye dua ediverdi." Aleyhissalatu vesselam der ki:
"O gun onlarin hububati yoktu. Eger olsaydi Hz. Ibrahim, hububatlari icin de dua ediverirdi."
Ibnu Abbas der ki: "Bu iki sey (et ve su) Mekke'den baska hicbir yerde Mekke'deki kadar sihhata muvafik dusmez (karin sancisi yaparlar). (Bu, Hz. Ibrahim'in duasinin bir bereketi ve neticesidir).
(Resulullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ibrahim'den anlatmaya devam etti)
"Ibrahim (Ismail'in hanimina) dedi ki:
"Kocan geldigi zaman, benden ona selam soyle ve kapisinin esigini sabit tutmasini emret!" (Cunku esik, evin dirligidir).
"Hz. Ismail gelince (evde babasinin kokusunu buldu ve) "yaniniza bir ugrayan oldu mu?" diye sordu. Kadin:
"Evet, bize yasli bir adam geldi, kilik kiyafeti duzgundu!" dedi ve (ihtiyar hakkinda) bir kisim ovgulerden sonra:
"Benden seni sordu. Ben de haber verdim. Yasayisimizin nasil oldugunu sordu, ben de hayir uzere oldugumuzu soyledim!" dedi. Ismail:
"Sana bir tavsiyede bulundu mu?" diye sordu. Kadin:
"Evet sana selam ediyor, kapinin esigini sabit tutmani emrediyor" dedi. Hz. Ismail:
"Bu babamdi. Esik de sensin, seni tutmami, evliligimizin devamini emrediyor! (Sen yanimda degerli idin, kiymetin simdi daha da artti" der ve kadin Ismail'e on erkek evlad dogurur.)
Sonra, Hz. Ibrahim Allah'in diledigi bir muddet onlardan ayri kaldi. Derken bir muddet sonra yanlarina geldi. Bu sirada Hz. Ismail Zemzem'in yanindaki Devha agacinin altinda kendisine ok yapiyordu. Babasini gorunce ayaga kalkip karsilamaya kostu. Baba-ogul karsilasinca yaptiklarini yaptilar (kucaklastilar, el, yuz, goz opuldu).
Sonra Hz. Ibrahim: "Ey Ismail! Allah Teala Hazretleri bana ciddi bir is emretti" dedi. Ismail de:
"Rabbinin emrettigi seyi yap!" dedi. Hz. Ibrahim:
"Bu iste bana sen yardim edecek misin?" diye sordu. O da:
"Evet sana yardim edecegim!" diye cevap verdi. Bunnun uzerine Hz. Ibrahim:
"Allah-Teala Hazretleri, bana burada bir Beyt yapmami emretti!" diyerek etrafina nazaran yuksekce bir tepeyi gosterdi."
(Ibnu Abbas) dedi ki: "Ismail'le Ibrahim iste orada Ka'be'nin (daha onceki) temellerini yukselttiler. Hz. Ismail tas getiriyor, Hz. Ibrahim de duvarlari oruyordu. Bina yukselince, Hz. Ismail, babasi icin (bugun Makam olarak bilinen) su tasi getirdi. Yukselen duvari orerken, Hz. Ibrahim (iskele olarak) onun ustune cikiyordu. Ismail de ona (asagidan) tas veriyordu. Bu esnada onlar:
"Ey Rabbimiz! (Bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen goren ve bilensin!" diyorlardi."
Ibnu Abbas der ki: "Hz. Ismail ve Hz. Ibrahim binayi yaparken (zaman zaman) etrafinda dolasarak: "Ey Rabbimiz (bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen goren ve bilensin!" (Bakara 127) diye dua ediyorlardi."
Buhari, Enbiya 8.

ASHABU'L-UHDUD

4958 - Hz. Suheyb radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden oncekiler arasinda bir kral vardi. Onun bir de sihirbazi vardi. Sihirbaz yaslaninca Kral'a: "Ben artik yaslandim. Bana bir oglan cocugu gonder de sihir yapmayi ogreteyim!" dedi. Kral da ogretmesi icin ona bir oglan gonderdi. Oglanin gectigi yolda bir rahip yasiyordu. (Bir gun giderken) rahibe ugrayip onu dinledi, konusmasi hosuna gitti. Artik sihirbaza gittikce, rahibe ugruyor, yaninda (bir muddet) oturup onu dinliyordu.
(Bir gun) delikanliyo sihirbaz, yanina gelince dovdu. Oglan da durumu rahibe sikayet etti. Rahip ona:
"Eger sihirbazdan (dovecek diye) korkarsan: "Ailem beni oyaladi!" de; ailenden korkacak olursan, "beni sihirbaz oyaladi" de!" diye tenbihte bulundu.
O bu halde (devam eder) iken, insanlara mani olmus bulunan buyuk bir canavara rastladi. (Kendi kendine)
"Bugun bilecegim; sihirbaz mi efdal, rahip mi efdal!" diye mirildandi. Bir tas aldi ve:
"Allahim! Eger rahibin isi, sana sihirbazin isinden daha sevimli ise, su hayvani oldur de insanlar gecsinler!" deyip, tasi firlatti ve hayvani oldurdu. Insanlar yollarina devam ettiler. Delikanli rahibe gelip durumu anlatti. Rahib ona:
"Evet! Bugun sen benden efdalsin (ustunsun)! Goruyorum ki, yuce bir mertdebedesin. Sen imtihan gecireceksin. Imtihana maruz kalinca sakin benden haber verme!" dedi. Oglan anadan dogma korleri ve alaca hastaligina yakalananlari tedavi eder, insanlari baskaca hastaliklardan da kurtarirdi. Onu kralin gozlyeri kor olan arkadasi isitti. Bircok hediyeler alarak yanina geldi ve: "Eger beni tedavi edersen, sunlarin hepsi senindir" dedi. O da:
"Ben kimseyi tedavi etmem, tedavi eden Allah'tir. Eger Allah'a iman edersen, sana sifa vermesi icin dua edecegim. O da sifa verecek!" dedi. Adam derhal iman etti, Allah da ona sifa verdi.
Adam bundan sonra kralin yanina geldi. Eskiden oldugu gibi yine yanina oturdu. Kral:
"Gozunu sana kim iade etti?" diye sordu.
"Rabbim!" dedi. Kral:
"Senin benden baska bir Rabbin mi var?" dedi. Adam:
"Benim de senin de Rabbimiz Allah'tir!" cevabini verdi. Kral onu yakalatip iskence ettirdi. O kadar ki, (gozunu tedavi eden ve Allah'a iman etmesini saglayan) oglanin yerini de gosterdi. Oglan da oraya getirildi. Kral ona:
"Ey ogul! Senin sihrin korlerin gozunu acacak, alaca hastaligini tedavi edecek bir dereceye ulasmis, neler neler yapiyormussun!" dedi. Oglan:
"Ben kimseyi tedavi etmiyorum, sifayi veren Allah'tir!" dedi. Kral onu da tevkif ettirip iskence etmeye basladi. O kadar ki, o da rahibin yerini haber verdi. Bunun uzerine rahip getirildi. Ona:
"Dininden don!" denildi. O bunda direndi. Hemen bir testere getirildi. Basinin ortasina konuldu. Ortadan ikiye bolundu ve iki parcasi yere dustu. Sonra oglan getirildi. Ona da:
"Dininden don!" denildi. O da imtina etti. Kral onu da adamlarindan bazilarina teslim etti.
"Onu falan daga goturun, tepesine kadar cikarin. Zirveye ulastiginiz zaman (tekrar dininden donmesini talep edin); donerse ne ala, aksi takdirde dagdan asagi atin!" dedi. Gittiler onu daga cikardilar. Oglan:
"Allahim, bunlara karsi, diledigin sekilde bana kifayet et!" dedi. Bunun uzerine dag onlari salladi ve hepsi de dustuler. Oglan yuruyerek kralin yanina geldi. Kral: "Arkadaslarima ne oldu?" dedi.
"Allah, onlara karsi bana kifayet etti" cevabini verdi. Kral onu adamlarindan bazilarina teslim etti ve:
"Bunu bir gemiye goturun. denizin ortasina kadar gidin. Dininden donerse neala, degilse onu denize atin!" dedi. Soylendigi sekilde adamlari onu goturdu. Oglan orada:
"Allahim, diledigin sekilde bunlara karsi bana kifayet et!" diye dua etti. Derhal gemileri alabora olarak boguldular. Cocuk yine yuruyerek hukumdara geldi. Kral:
"Arkadaslarima ne oldu?" diye sordu. Oglan.
"Allah onlara karsi bana kifayet etti" dedi. Sonra Kral'a:
"benim emrettigimi yapmadikca sen beni olduremeyeceksin!" dedi. Kral: "O nedir?" diye sordu. Oglan:
"Insanlari genis bir duzlukte toplarsin, beni bir kutuge asarsin, sadagimdan bir ok alirsin. Sonra oku, yayin ortasina yerlestir ve: "Oglanin Rabbinin adiyla" dersin. Sonra oku bana atarsin. Iste eger bunu yaparsan beni oldurursun!" dedi. Hukumdar, hemen halki bir duzlukte topladi. Oglani bir kutuge asti. Sadagindan bir ok aldi. Oku yayinin ortasina yerlestirdi. Sonra:
"Oglanin Rabbinin adiyla!" dedi ve oku firlatti. Ok cocugun sakagina isabet etti. Cocuk elini sakagina okun isabet ettigi yere koydu ve Allah'in rahmetine kavusup oldu. Halk:
"Oglanin Rabbine iman ettik!" dediler. Halk bu sozu uc kere tekrar etti. Sonra krala gelindi ve:
"Ne emredersiniz? Vallahi korktugunuz basiniza geldi. Halk oglannin Rabbine iman etti!" denildi. Kral hemen yollarin baslarina hendekler kazilmasini emretti. Derhal hendekler kazildi. Iclerinde atesler yakildi. Kral:
"Kim dininden donmezse onu bunlara atin!" diye emir verdi. Yahut hukumdara "sen at!" diye emir verildi.
Istenen derhal yerine getirildi. Bir ara, beraberinde cocugu olan bir kadin getirildi. Kadin oraya dusmekten cekinmisti, cocugu:
"Annecigim sabret. zira sen hak uzeresin!" dedi."
Muslim, Zuhd 73, (3005); Tirmizi, Tefsir, Buruc, (3337).

BESIKTE KONUSANLARIN KISSASI

4959 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Uc kisi disinda hic kimse besikte iken konusmamistir. Bunlar: Hz. Isa Ibnu Meryem aleyhima's-selam, Cureyc'in arkadasi.
Cureyc, kendini ibadete vermis abid bir kuldu. Bir manastira cekilmis orada ibadetle mesguldu. Derken bir gun annesi yanina geldi, o namaz kiliyordu.
"Ey Cureyc! (Yanima gel, seninle konusacagim! Ben annenim)" diye seslendi. Cureyc:
"Allahim! Annem ve namazim (hangisini tercih edeyim?" diye dusundu). Namazina devama karar verdi.
Annesi cagirmasini (her defasinda uc kere olmak uzere) uc gun tekrarladi. (Cevap alamayinca) ucuncu cagirmanin sonunda:
"Allahim, kotu kadinlarin yuzunu gostermedikce canini alma!" diye bedduada bulundu. Beni Israil, aralarinda Cureyc ve onun ibadetini konusuyorlardi. O diyarda guzelligiyle herkesin dilinde olan zaniye bir kadin vardi.
"Dilerseniz ben onu fitneye atarim" dedi. Gidip Cureyc'e satasti. Ancak Cureyc ona iltifat etmedi.
Kadin bir cobana gitti. Bu coban Cureyc'in manastiri(nin dibi)nde barinak bulmus birisiydi. Kadin onunla zina yapti ve hamile kaldi. Cocugu dogurunca:
"Bu cocuk Cureyc'ten!" dedi. Halk (ofkeyle) gelip Cureyc'i manastirindan cikarip manastiri yiktilar, (hakaretler ettiler), kendisini de dovmeye basladilar, (linc edeceklerdi). Cureyc onlara:
"Derdiniz ne?" diye sordu.
"Su fahise ile zina yaptin ve senden bir cocuk dogurdu!" dediler. Cureyc:
"Cocuk nerede, (getirin bana?)" dedi. Halk cocugu ona getirdi. Cureyc:
"Birakin beni, namazimi kilayim!" dedi. Biraktilar ve namazini kildi. Namazi bitince cocugun yanina gitti, karnina durttu ve:
"Ey cocuk! Baban kim?" diye sordu. Cocuk: "Falanca coban!" dedi. Bunun uzerine halk Cureyc'e gelip onu opup oksadi ve: "senin manastirini altindan yapacagiz!" dedi. Cureyc ise:
"Hayir! Eskiden oldugu gibi kerpicten yapin!" dedi. Onlar da yaptilar.
(Ucuncusu): Bir zamanlar bir cocuk annesini emiyordu. Oradan sahlanmis bir at uzerinde kilik kiyafeti guzel bir adam gecti. Onu goren kadin:
"Allah'im su oglumu bunun gibi yap!" diye dua etti. Cocuk memeyi birakarak adama dogru yonelip bakti ve:
"Allahim beni bunun gibi yapma!" diye dua etti. Sonra tekrar memesine donup emmeye basladi."
Ebu Hureyre der ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'i, sehadet parmagini agzina koyup emmeye baslayarak, cocugun emisini taklid ederken gorur gibiyim."
(Resulullah anlatmaya devam etti) "(Sonra annenin yanindan) bir kalabalik gecti. Ellerinde bir cariye vardi. Onu dovuyorlar ve:
"(Seni zani seni!) Zina yaparsin, hirsizlik yaparsin ha!" diyorlardi. Cariye ise:
"Allah bana yeter, o ne iyi vekildir!" diyordu. Cocugun annesi:
"Allahim cocugumu bunun gibi yapma!" dedi. Cocuk yine emmeyi birakti, cariyeye bakti ve:
"Allahimbeni bunun gibi yap!" dedi. Iste burada anne-evlat karsilikli konusmaya basladilar: (Anne dedi ki:
"Bogazi tikanasica! Kiyafeti guzel bir adam gecti. Ben: "Allahim, oglumu bunun gibi yap" dedim. sen: "Allahim! Beni bunun gibi yapma!" dedin. Yanimizdan cariyeyi doverek, zina ve hirsizlik yaptigini soyleyerek gecenler oldu. Ben: "Allahim, oglumu bunun gibi yapma" dedim. sen ise: "Allahim, beni bunun gibi yap!" dedin).
Oglu su cevabi verdi: "Guzel kiyafetli bir adam gecti. Sen: "Allahim, oglumu bunun gibi yap!" dedin, ben ise: "Allahim beni bunun gibi yapma!" dedim. Yanimizdan bu cariyeyi gecirdiler. Onu hem dovup hem de: "Zina ettin, hirsizlik ettin!" diyorlardi. Sen: "Allahim, oglumu bunun gibi yapma!" dedin. Ben ise: "Allahim, beni bunun gibi yap!" dedim. (Sebebini aciklayayim) ; O atli adam cebbar zalimin biriydi. Ben de: "Allahim beni boyle yapma!" dedim. "Zina ettin, hirsizlik ettin!" dedikleri su zavalli cariye ise ne zina yapmisti, ne de calmisti! Ben de "Allahim beni bunun gibi yap!" dedim."
Buhari, Enbuya 50, Amil fi's-Salat 7; Muslim, Birr 7, 8, (2550). Metin Muslim'den alinmadir.

 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
MAGARA ASHABININ KISSASI

4960 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden once yasayanlardan uc kisi yola ciktilar. (Aksam olunca) geceleme ihtiyaci onlari bir magaraya sigindirdi ve icine girdiler. Dagdan (kayan) bir tas yuvarlanip, magaranin agzini uzerlerine kapadi. Aralarinda:
"sizi bu kayadan, salih amellerinizi sefaatci kilarak Allah'a yapacaginiz dualar kurtarabilir!" dediler. Bunun uzerine birincisi soyle dedi:
"Benim yasli, ihtiyar iki ebeveynim vardi. Ben onlari cok kollar, aksam olunca onlardan once ne ailemden ne de hayvanlarimdan hicbirini yedirip icirmezdim. Bir gun agac arama isi beni uzaklara atti. Eve dondugumde ikisi de uyumustu. Onlar icin sutlerini sagdim. Hala uyumakta idiler. Onlardan once aileme ve hayvanlarima yiyecek vermeyi uygun bulmadim, onlari uyandirmaya da kiyamadim. Geciktigim icin cocuklar ayaklarimin arasinda kivraniyorlardi. Ben ise sut kaplari elimde, onlarin uyanmalarini beklliyordum. Derken safak soktu:
"Ey Allahim! Bunu senin rizan icin yaptigimi biliyorsan, bizim yolumuzu kapayan su tastan bizi kurtar!"
Tas bir miktar acildi. Ama cikacaklari kadar degildi.
Ikinci sahis soyle dedi: "Ey Allahim! benim bir amca kizim vardi. Onu herkesten cok seviyordum. Ondan kam almak istedim. Ama bana yuz vermedi. Fakat gun geldi kitliga ugradi, bana basvurmak zorunda kaldi. Ona, kendisini bana teslim etmesi mukabilinde yuzyirmi dinar verdim; kabul etti. Arzuma nail olacagim sirada:
"Allah'in muhrunu, gayr-i mesru olarak bozman sana haramdir!" dedi. Ben de ona temasta bulunmaktan kacindim ve insanlar arasinda en cok sevdigim kimse oldugu halde onu biraktim, verdigim altinlari da terkettim.
Ey Allah'im, eger bunlari senin riza-yi serifin icin yapmissam, bizi bu sikintidan kurtar."
Kaya biraz daha acildi. Ancak onlar cikabilecek kadar acilmadi. Ucuncu sahis dedi ki:
"Ey Allahim, ben isciler calistiriyordum. Ucretlerini de derhal veriyordum. Ancak bir tanesi (bir farak pirincten ibaret olan) ucretini almadan gitti. Ben de onun parasini onun adina isletip kar ettirdim. Oyle ki cok mali oldu. Derken (yillar sonra) cikageldi ve:
"Ey Abdullah! bana olan borcunu ode!" dedi. Ben de:
"Butun su gordugun sigir, davar, deve ve koleler senindir. Git bunlari al gotur!" dedim. Adam:
"Ey Abdullah, benimle alay etme!" dedi. Ben tekrar:
"Ben kesinlikle seninle alay etmiyorum. Git hepsini al gotur!" diye tekrar ettim. Adam hepsini aldi goturdu.
"Ey Allahim, eger bunu senin rizan icin yaptiysam, bize su halden kurtulus nasip et!" dedi. Kaya acildi, cikip yollarina devam ettiler."
Buhari, Enbiya 50, Buyu' 98, Icare 12, Hars 13, Edeb 5; Muslim, Zikr 100, (2743); Ebu Davud, Buyu' 29, (3387).

KIFL KISSASI

4961 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden once yasayanlar arasinda Kifl adinda biri vardi. Bildiginden hic sasmazdi. Ihtiyac icinde oldugunu bildigi bir kadina gelerek, altmis dinar verdi. Kadindan kam almak uzere tesebbuse gecince kadin, titredi ve agladi. "Niye agliyorsun?" diye sorunca, kadin:
"Bu benim hic yapmadigim (haram) bir amel. Bu gunaha beni razi eden de fakrimdir!" dedi. Adam da:
"Yani sen simdi Allah korkusuyla mi agliyorsun? Oyleyse, Allah'tan korkmaya ben senden daha layikim! Haydi git, verdigim para da senin olsun. Vallahi ben bundan boyle Allah'a hic asi olmayacagim!" dedi. Adam o gece oldu. Sabah, kapisinda su yazili idi:
"Alah Kifl'i magfiret etti!"
Halk bu duruma sasirdi kaldi. Allah o devrin peygamberine Kifl'in durumunu vahyen bildirinceye kadar saskinlik devam etti."
Tirmizi, Kiyamet 49, (2498).

AD KAVMINI HELAK EDEN RUZGARIN KISSASI

4962 - Ebu Vail, Rebi'a kabilesinden el-Haris Ibnu Yezid el-Bekri adinda bir adamdan naklen anlatiyor:
"Medine'ye gelmistim, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardi. Hz. Bilal radiyallahu anh kilicini kusanmis, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda duruyordu. Ben: "Bu insanlarin derdi ne, (ne oluyor)? diye sordum.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Amr Ibnu'l-As'i, Rebi'a'ya dogru gondermek istiyor, (onun hazirligi var)!" dediler. Ben:
"Ad elcisi gibi olmaktan Allah'a siginirim" dedim. Aleyhissalatu vesselam: "Ad elcisi de nedir?" buyurdular. Ben:
"Bunu cok iyi bilen kimseye dustunuz. Ad (kavmi) kitliga ugrayinca Kayl'i kendileri icin su aramaya gonderdi. Kayl da, Bekr Ibnu Muaviye'ye ugradi. O, buna sarap icirdi ve Mekke'de o siralarda seslerinin ve tegannisinin guzelligiyle meshur Cerade isminde iki cariye de sarkilar soyledi. (Bu suretle bir ay kadar kaldiktan) sonra, Muhre (Ibnu Haydan Kabilesi'nin) dagina muteveccihen oradan ayrildi. Dedi ki:
"Ey Allahim! Ben sana ne tedavi edecegim bir hasta, ne de fiyesini odeyecegim bir esir icin gelmedim. Sen kulunu, sulayici oldugun muddetce sula. Onunla birlikte Bekr Ibnu Muaviye'yi de sula. -Boylece kendisine icirdigi sarap icin ona tesekkur eder.-
Bunun uzerine onun icin uc parca bulut yukseltildi. Biri kizil, biri beyaz, biri de siyah. Ona: "bunlardan birini sec!" denildi. O, bunlardan siyah olanini secti. Ona:
"Ad kavminden tek kisiyi birakmayip helak edecek bu bulutu toz duman olarak al!" denildi."
Bunu soyleyince Aleyhissalatu vesselam: "(Onlara) sadece su -yuzuk halkasi- miktarinda ruzgar gonderildi" buyurdular ve arkasindan su mealdeki ayet-i kerimeyi tilavet ettiler: "Ad (kavminin helak edilmesinde) de (ibret vardir). hani onlarin uzerine o kisir ruzgari gondermistik. Oyle bir ruzgar ki, her ugradigi seyi (yerinde) birakmiyor, mutlaka onu kul gibi savuruyordu" (Zariyat 41-42).
Tirmizi, Tefsir, Zariyat, (3269, 3270).

KEL, ALATENLI VE AMA'NIN KISSASI

4963 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Beni Israil'den uc kisi vardi: Biri alatenli, biri kel, biri de ama. Allah bunlari imtihan etmek istedi. Bu maksadla onlara (insan suretinde) bir melek gonderdi.
Melek once alatenliye geldi. Ve: "En cok neyi seversin?" dedi. Adam:
"Guzel bir renk, guzel bir cild, insanlari benden tiksindiren halin gitmesini!" dedi. Melek onu meshetti. Derken cirkinligi gitti, guzel bir renk, guzel bir cild sahibi oldu. Melek ona tekrar sordu:
"Hangi mala kavusmayi seversin?"
"Deveye!" dedi, adam. Aninda ona on aylik hamile bir deve verildi.
Melek: "Allah bunlari sana mubarek kilsin!" deyip (kayboldu) ve Kel'in yanina geldi.
"En ziyade istedigin sey nedir?" dedi. Adam:
"Guzel bir sac ve halki ikrah ettiren su halin benden gitmesi!" dedi. Melek,keli elleriyle meshetti, adamin keli gitti. Kendisine guzel bir sac verildi. Melek tekrar:
"En cok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam:
"Sigiri!" dedi. Hemen kendisine hamile biir inek verildi. Melek:
"Allah bu sigiri sana mubarek kilsin!" diye dua etti ve amanin yanina gitti. Ona da: "En cok neyi seversin?" diye sordu. Adam:
"Allah7in bana gozumu vermesini ve insanlari gormeyi!" dedi. Melek onu meshetti ve Allah da gozlerini aninda iade etti. Melek ona da:
"En cok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam:
"Koyun!" dedi. Derhal dogurgan bir koyun verildi.
Derken sigir ve deve yavruladilar, koyun da kuzuladi. Cok gecmeden birinin bir vadi dolusu develeri, digerinin bir vadi dolusu sigirlari, oburunun de bir vadi dolusu koyunlari oldu.
Sonra melek, alatenliye, onun eski hali ve heyetine burunmus olarak geldi ve:
"Ben fakir bir kimseyim, yola devam imkanlarim kesildi. Su anda Allah ve senden baska yardim edecek kimse yok! Sana su guzel rengi, su guzel cildi ve mali veren Allah askina bana bir deve vermeni talep ediyorum! Ta ki onunla yoluma devam edebileyim!" dedi. Adam:
"(Olmaz oyle sey, onda nicelerinin) haklari var!" dedi ve yardim talebini reddetti. Melek de:
"Sanki seni taniyor gibiyim!Sen ala tenli, herkesin ikrah ettigi, fakir birisi degil miydin? Allah sana (sihhat ve mal) verdi" dedi. Ama adam:
"(Cok konustun!) Ben bu mali buyuklerimden tevarus ettim!" diyerek onu tersledi. Melek de:
"Eger yalanci isen Allah seni eski haline cevirsin!" dedi ve onu birakarak kel'in yanina geldi. Buna da onun eski halinde kel birisi olarak gorundu. Ona da oburune soylediklerini soyleyerek yardim talep etti. Bu da onceki gibi talebi reddetti. Melek buna da:
"Eger yalanciysan Allah seni eski halinne cevirsin!" deyip, ama'ya ugradi. Buna da onun eski hali heyeti uzere (yani bir ama olarak) gorundu. Buna da:
"Ben fakir bir adamim, yolcuyum, yola devam etme imkanim kalmadi. Bugun, evvel Allah sonra senden baska bana yardim edecek yok! Sana gozunu iade eden Allah askina senden bir koyun istiyorum; ta ki yolculuguma devam edebileyim!" dedi. Ama cevaben:
"Ben de ama idim. Allah gozumu iade etti, fakirdim (mal verip) zengin etti. Istedigini al, istedigini birak! Vallahi, bugun Allah adina her ne alirsan, sana zorluk cikarmayacagim!" dedi. Melek de:
"Malin hep senin olsun! Sizler imtihan olundunuz. Senden memnun kalindi ama diger iki arkadasina gadap edildi" (ve gozden kayboldu)."
Buhari, Enmiya 50, Muslim Zuhd 10, (2964).

BIN DINAR BORC ALANIN KISSASI

4964 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Israil'den bin dinar borc para isteyen bir kimseden bahsetti. Beni Israil'den borc talep ettigi kimse: "Bana sahidlerini getir, onlarin huzurunda vereyim, sahid olsunlar!" dedi. Isteyen ise: "Sahid olarak Allah yeter!" dedi. Oburu: "Oyleyse buna kefil getir" dedi. Berikisi "Kefil olarak Allah yeter" dedi. Oburu:
"Dogru soyledin!" dedi ve belli bir vade ile parayi ona verdi. Adam deniz yolculuguna cikti ve ihtiyacini gordu. Sonra borcunu vadesi icinde odemek maksadiyla geri donmek uzere bir gemi aradi, ama bulamadi. Bunun uzerine bir odun parcasi alip icini oydu. Bin dinari sahibine hitabeden bir mektupla birlikte oyuga yerlestirdi. Sonra oyugun agzini kapayip duzledi. Sonra da denize getirip:
"Ey Allahim, biliyorsun ki, ben falanndan bin dinar borc almistim. Benden sahid istediginde ben: "Sahid olarak Allah yeter!" demistim. O da sahid olarak sana razi oldu. Benden kefil isteyince de: "Kefil olarak Allah yeter!" demistim. O da kefil olarak sana razi olmustu. ben ise simdi, bir gemi bulmak icin gayret ettim, ama bulamadim. Simdi onu sana emanet ediyorum!" dedi ve odun parcasini denize etti ve odun denize gomuldu.
Sonra oradan ayrilip, kendini memleketine goturecek bir gemi aramaya basladi. Borc veren kimse de, parasini getirecek gemiyi beklemeye basladi. Gemi yoktu ama, icinde parasi bulanan odun parcasini buldu. Onu ailesine odun yapmak uzere aldi. (Testere ile) parcalayinca parayi ve mektubu buldu.
Bir muddet sonra borc alan kimse geldi. Bin dinarla adama ugradi ve:
"Malini getirmek icin araliksiz gemi aradim. Ancak benni getirenden daha once gelen bir gemi bulamadim" dedi. Alacakli:
"Sen bana bir seyler gondermis miydin?" diye sordu. Oburu:
"Ben sana, daha once bir gemi bullamadigimi soyledim" dedi. Alacakli:
"Allah Teala Hazretleri, senin odun parcasi icerisinde gonderdigin parayi sana bedel odedi. Bin dinarina kavusmus olarak don" dedi."
Buhari, Kefalet 1, (muallak olarak); Buyu 10(muallak ve mevsul olarak), Isti'zan 25 (muallak olarak).

MUTEFERRIK HADISLER

4965 - Hz. Selman radiyallahu anh dedi ki: "Hz. Isa ile Hz. Muhammed aleyhimesselatu vesselam arasindaki fetret altiyuz senedir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 53.

4966 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Tubba' mel'un mudur bilemiyorum. Keza Uzeyr peygamber midir onu da bilemiyorum."
Ebu Davud, Sunnet 14, (4674).

4967 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Eger Beni Israil olmasaydi, et kokusmazdi. Eger Havva olmasaydi, kadinlar kocalarina hicbir zaman ihanet etmezdi."
Buhari, Enbiya 1, 25; Muslim, Rada' 63, (1470).

HZ. ISA VE MEHDI

4968 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Nefsim kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim! Meryem oglu Isa'nin, araniza (bu seriatle hukmedecek) adaletli bir hakim olarak inecegi, istavrozlari kirip, hinzirlari oldurecegi, cizyeyi (Ehl-i Kitap'tan) kaldiracagi vakit yakindir. O zaman, mal oylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dunya ve icindekilerin tamamindan daha hayirli olur."
Sonra Ebu Hureyre der ki: "Dilerseniz su ayeti okuyun. (Mealen): "Kitap ehlinden hicbir kimse yoktur ki, olumunden once onun (Isa'nin) hak peygamber olduguna iman etmesin. Kiyamet gununde ise Isa onlar aleyhine sahitlik edecektir" (Nisa 159).
Buhari, Buyu' 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Muslim, Iman 242, (155); Ebu Davud, Melahim 14, (4324); Tirmizi, Fiten 54, (2234).

4969 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden bir grup, hak icin muzaffer sekilde mucadeleye Kiyamet gunune kadar devam edecektir. O zaman Isa Ibnu Meryem de iner. Bu muslumanlarin reisi: "Gel bize namaz kildir!" der. Fakat Hz. Isa aleyhisselam: "Hayir! der, Allah'in bu ummete bir ikrami olarak siz birbirinize emirsiniz!"
Muslim, Iman 247.

4970 - Ibnu Mes'ud radiyallahhu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Dunyanin tek gunluk omru bile kalmis olsa Allah, o gunu uzatip, benden bir kimseyi o gunde gonderecek."
Ibnu Mes'ud: "Resulullah yahut da soyle buyurmustu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatin ismi benim ismime uyar, babasinin ismi de babamin ismine uyar. Bu zat, yeryuzunu, -eskiden cevr ve zulumle dolu olmasinin aksine- adalet ve hakkaniyetle doldurur."
Ebu Davud, Mehdi 1, (4282); Tirmizi, Fiten 52, (2231, 2232).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
4971 - Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Mehdi benim zurriyetimden, kizim Fatima'nin evladlarindandir."
Ebu Davud, Mehdi 1, (4284).

4972 - Ebu Ishak anlatiyor: "Hz. Ali radiyallahu anh, oglu Hasan radiyallahu anh'a bakti ve: "Bu oglum, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in tesmiye buyurdugu uzere Seyyid'dir. Bunun sulbunden peygamberinizin adini tasiyan biri cikacak. Ahlaki yonuyle peygamberinize benzeyecek; yaratilisi yonuyle ona benzemeyecek" dedi ve sonra da yeryuzunu adaletle dolduracagina dair gelen kissayi anlatti."
Ebu Davud, Mehdi 1, (4290).

DECCAL

4973 - Sabi'nin, Fatima Bintu Kays radiyallahu anha'dan nakline gore Fatima soyle anlatmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Temimu'd-Dari hiristiyan bir kimse idi. Gelip biat etti ve musluman oldu. O, benim Mesih Deccal'den anlattigima uygun olan bir rivayette bulundu. Bana anlattigina gore, Temim, bir gemiye binip denize acilmistir. Yaninda Lahm ve Cuzam kabilelerinden otuz kisi vardi. (Hava sartlari iyi olmadigi icin) onlarla denizin dalgalari bir ay kadar oynadi. Sonunda gunesin battigi esnada denizde bir adaya yanastilar. Geminin kayiklarina binerek adaya ciktilar. Derken karsilarina cok tuylu killi bir hayvan cikti. Bunlar, tuylerinin coklugundan hayvanin bas tarafi neresi, arka tarafi neresi anlayamadilar. (Saskin saskin) ;
"Sen necisin, neyin nesisin?" dediler. O cevap verdi:
"Ben cessaseyim!"
"Cessase nedir?" denildi.
"Ey cemaat! Su mannastira kadar gelin! Icinde bir adam var, o sizin haberinize mustaktir!" dedi. O, boylece bir adamdan soz edince, biz onun bir seytan olmasindan korktuk. Hemen kosarak manastira girdik. Iceride bir adam vardi; hilkatce gorduklerimizin en irisiydi ve elleri boynuna, dizlerinden topuklarina demirle siki sekilde baglanmisti.
"Vah sana! Kimsin sen?" dedik.
"Benim haberimi alabilmissiniz. Simdi siz kimsiniz, bana soyleyin!" dedi. Arkadaslarim:
"Biz bir grup Arabiz. Bir gemideydik, denizin coskun bir anina rastladik. Dalgalar bizi bir ay oynatip oyaladi. Sonra su adaya yaklastik, sandallara binip adaya ciktik. Tuylu ve cok killi bir hayvanla karsilastik. Tuyunun coklugundan basi ne taraf, arkasi ne taraf anlayamadik. "Vah sana, nesin sen" dedik.
"Ben cessaseyim!" dedi. Biz: "Cessase de ne?" dedik.
"Manastirdaki su adama gelin, o sizin haberinize pek mustaktir!" dedi. Biz de kosarak sana geldik. Biz onun bir seytan olmadigindan emin olmadigimiz icin korktuk" dedik. Adam:
"Bana Beysan hurmaligindan haber verin!" dedi. Biz:
"Onun neyinden haber soruyorsun?" dedik.
"Ben onun agacindan soruyorum, meyve veriyor mu?" dedi.
"Evet!" dedik.
"Oyleyse meyve vermeme zamani yakindir!" dedi.
"Bana Taberiye golunden haber verin!" dedi.
"Onun nesinden haber istiyorsun?" dedik.
"Onun suyunun cekilmesi yakindir!" dedi.
"Bana Zuger gozesinden haber verin!" dedi.
"Sen onun neyinden haber istiyorsun?" dedik.
"Gozede su var midir? Orada su var midir?" dedi.
"Evet, onun cok suyu vardir! Sahipleri onun suyu ile ziraat yapiyorlar!" dedik.
"Ummilerin peygamberinden bana haber verin? O ne yapti?" dedi.
"O Mekke'den cikip Yesrib'e (Medine'ye) yerlesti" dedik.
"Araplar O'nunla mukatele etti mi?" dedi. Biz:
"Evet!" dedik.
"Onlara karsi ne yapti?" dedi. Biz de, (onu ezmek icin) pesine dusen Araplara galebe caldigini, Araplarin kendisine itaat ettiklerini haber verdik. (O da bize) ;
"Bu, onlarin itaat etmeleri, kendileri icin daha hayirlidir. Ben simdi size kendimi tanitayim: Ben Mesih Deccal'im. Cikis icin bana izin verilme zamani yakindir. O zaman cikip yeryuzunde dolasacagim. Kirk gun icinde ugramadigim karye (koy) kalmayacak. Mekke ile Taybe (Medine) haric. Bu iki sehir bana haramdir. Onlardan birine her ne vakit girmek istersem, elinde yalin kilic bir melek beni karsilar, benim oraya girmeme mani olur. Onlarin her bir gecidinde bir melek vardir, onlari korur!" dedi." Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam cubuguyla minbere durterek:
"Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Ben bunu size anlattim degil mi?" buyurdular. Halk da: "Evet!" diye karsilik verdi. bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Temimi'd-Dari'nin rivayetinin benim size ondan (Mesih Deccal'dan) Mekke ve Medine'den anlattigima muvafik dusmesi hosuma gitti. Bilesiniz O Sam denizinde veya Yemen denizindedir. Hayir dogu tarafindandir. Evet o dogu tarafindan zuhur edecektir. O dogu tarafindan zuhur edecektir!" buyurdu ve eliyle dogu tarafina isaret etti."
Muslim, Fiten 119, (2942); Ebu Davud, Melahim 15, (4325, 4326); Tirmizi, Fiten 66, (2254).

4974 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize Deccal uzerine uzun bir hadis rivayet etti. Bize anlattiklari meyaninda soyle de demisti:
"Deccal, Medine gecitlerine girmesi kendisine haram kilinmis olarak cikacak. Derken (Medine civarindaki) bazi ekimsiz yerlere kadar gelir. O gun insanlarin en hayirlisi olan -veya en hayirlilarindan- bir kimse onun karsisina cikar ve:
"Sen Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bize haber verdigi Deccal'sin!" der. Deccal de (kendi adamlarina):
"Ben sunu oldurup sonra da diriltsem ne dersiniz? Bu iste bir supheye duser misiniz?" der. Oradakiler:
"Hayir!" derler. Deccal onu oldurur ve sonra diriltir. Diriltildigi zaman adam:
"Allah'a yemin olsun. Senin hakkinda hicbir vakit bugunkunden daha basiretli olmamistim!" der. Deccal onu tekrar oldureyim mi di(yerek oldurmek isteye)cek, fakat musallat edilmeyecek."
Buhari, Fiten 27, Fedailu'l-Medine9; Muslim, Fiten 112, (2938).

4975 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Deccal ciktigi vakit beraberinde su ve ates vardir. Ancak halkin ates olarak gordugu tatli sudur; halkin su olarak gordugu ise yakici bir atestir. Sizden kim o gune ererse, halkin ates olarak gordugune dus(meyi kabul et)sin. Cunku o, tatli soguk sudur."
Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Muslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melahim 14, (4315),

4976 - Ebu Saidi'l-Hudri radiyallahu anh'in anlattigina gore, Aleyhissalatu vesselam'a Deccal'den sormustur. Aleyhissalatu vesselam da su cevabi vermistir:
"O (Deccal) ciktigi gun (aynen bir insan gibidir) yemek yer. Ben size, onun hakkinda, benden onceki peygamberlerden hicbirinin kendi ummetine anlatmadigi hususlari anlatacagim: Onun sag gozu meshedilmistir (gormez), pertlektir, goz hadakasi yoktur, sanki hadakasi cevrim icinde bir balgam gibidir. Sol gozu de inciden bir yildiz gibidir. Onun beraberinde sanki cennet ve atesin birer misli vardir. Ancak hakikatta atesi cennet, suyu da atestir. Haberiniz olsun! Onun yaninda iki kisi vardir; koy halkini inzar ederler. Bu ikisi koyden cikinca Deccal'in ashabindan ilki oraya girer."
Rezin tahric etmistir. Hadisin kaynagi yok ise de, hadiste yer alan mefhumlarin sahidleri Sahiheyn ve diger kaynaklarda cogunluk itibariyle gelmistir.

4977 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda hacci sirasinda (bir ara): "Halk susup dinlesin!" buyurdular. Sonra Allah'a hamd ve senada bulunup, arkadan Mesih ve Deccal'den uzunu uzun soz ettiler ve buyurdular ki:
"Allah'in gonderdigi her peygamber, ummetini onunla inzar etti. Nuh aleyhisselam ummetini onunla inzar etti, ondan sonra gelen peygamberler de. O, sizin aranizda cikacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gozlu olmadigi size kapali degildir. O ise sag gozu kor birisidir. Onun gozu, sanki (salkimdan) disa firlamis bir uzum danesi gibidir. (Iki gozunun arasinda ke-fe-re yani kafir yazilmis olacaktir. Bunu her musluman okuyacaktir)."
Buhari, Fiten 27; Muslim, Fiten 100-103, (169)-(2933).

IBNU SAYYAD

4978 - Muhammed Ibnu'l-Munkedir anlatiyor: "Cabir Ibnu Abdillah radiyallahu anhuma, Ibnu Sayyad'in Deccal oldugu hususunda yemin ederdi. Ben:
"Sen Allah'a yeni de ediyorsun ha!" dedim. Bana su cevabi verdi:
"(Nasil etmeyeyim?) Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh'a, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda Ibnu Sayyad'in Deccal oldugu hususunda yemin ettigini isittim. Buna ragmen aleyhissalatu vesselam kendisini reddetmemisti."
Buhari, I'tisam 23; Muslim, Fiten 94, (4929), Ebu Davud, Melahim 16, (4331).

4979 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh, ashabtan bir grup icerisinde Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Ibnu Sayyad'a dogru gittiler, Onu, Beni Megale satosunun yaninda cocuklarla oynar buldular. O siralarda buluga yaklasmis durumdaydi. Ibnu Sayyad, Aleyhissalatu vesselam, eliyle sirtina vuruncaya kadar (onlarin geldigini) hissetmedi. Aleyhissalatu vesselam, omuzuna vurup:
"Benim Allah'in Resulu olduguma sehadet ediyor musun?" diye sordu. Ibnu Sayyad ona bakip:
"Sehadet ederim ki, sen ummilerin peygamberisin!" dedi. Ibnu Sayyad da Resulullah'a:
"Sen, benim Allah'in Resulu olduguma sehadet eder misin?" dedi. Aleyhissalatu vesselam onu reddetti ve:
"Ben Allah'a ve O'nun resullerine iman ettim!" buyurdu ve sonra sordu:
"Pekiyi, ne goruyorsun?"
"Bana bir dogru sozlu (sadik), bir de yalanci (kazib) gelmektedir" diye cevap verdi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Sana bu is karistirildi! (Sidki kizb; kizbi sidk ile karistiriyorsun)" buyurdular. Sonra da Aleyhissalatu vesselam ona:
"Ben senin icin (icimde) bir sey sakladim (bil bakalim!) dedi. Ibnu Sayyad:
"O dumandir!" diye cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Sus, sen kendi kadrini hicbir vakit asamayacaksin!" buyurdular. bunun uzerine Hz. Omer radiyallahu anh:
"Ey Allah'in Resulu! Bana musaade buyurun sunun boynunu vurayim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Eger (Deccal) bu ise, sen ona musallat edilecek degilsin, eger bu Deccal degilse onu oldurmekte sana bir hayir yok!" buyurdular."
Buhari, Cenaiz 80, Sehadat 3, Cihad 178, Edeb 97; Muslim, Fiten 85, 95, (2924, 2930); Ebu Davud, Melahim 16, (4329); Tirmizi, Fiten 63, (2250), 56, (2236).
Tirmizi, "Ben senin icin (icimde) bir sey sakladim (bil bakalim!)" sozunden sonra su ibareyi ilave etti: "Onun icin (icinde) "O halde semanin apasikar bir duman getirecegi gunu gozetle (Habibim)" (Duhan 10) ayetini gizlemisti."

4980 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ibnu Sayyad, Harre savasi sirasinda kaybedildi."
Ebu Davud, Melahim 16, (4332).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
4981 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ayakkabilari kildan bir kavimle savasmadikca Kiyamet kopmaz. Siz, yuzleri kilifli kalkanlar gibi, gozleri kucuk, burunlari yassi olan bir kavmle savasmadikca Kiyamet kopmaz."
Buhari, Cihad 95, 96, Menakib 25; Muslim, Fiten 62, (2912); Ebu Davud, Melahim 9, (4303, 4304); Tirmizi, Fiten 40, (2216); Nesai, Cihad 42, (6, 45).

4982 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "rumlar, A'mak ve Dabik nam mahallere inmedikce Kiyamet kopmaz. Onlara karsi Medine'den bir ordu cikar. Bunlar o gun Arz ehlinin en hayirlilaridir. Bu ordunun askerleri savasmak uzere saf saf duzen alinca, rumlar:
"Bizden esir edilenlerle aramizdan cekilin de onlari oldurelim!" derler. Muslumanlar da:
"Hayir" Vallahi sizinle, kardeslerimizin arasindan cekilmeyiz" derler. Bunun uzerine (muslumanlar) onlarla harb eder. bunlardan ucte biri inhizama ugrar. Allah ebediyen bunlarin tevbesini kabul etmez. Ucte biri katledilir, bunlar Allah indinde sehitlerin en faziletlileridir. Ucte biri de muzaffer olur. Bunlar ebediyen fitneye dusmezler. Bunlar Istanbul'u da fethederler. (Fetihten sonra) bunlar, kiliclarini zeytin agacina asmis ganimet taksim ederken, seytan aralarinda soyle bir nida atar:
"Mesih Deccal, ailelerinizde sizin yerinizi aldi!"
Bunun uzerine, cikarlar. Ancak bu haber batildir. Sam'a geldiklerinde (Deccal) cikar. Bunlar savas icin hazirlik yapip saflari tanzim ederken, namaz icin ikamet okunur. Derken Isa Ibnu Meryem iner ve onlara gitmek ister. Allah'in dusmani, Hz. Isa'yi gorunce, tipki tuzun suda erimesi gibi, erir de erir. Eger birakacak olsa, (kendi kendine) helak oluncaya kadar eriyecekti. Ancak Allah onu kudret eliyle oldurur; oyle ki onlara, harbesindeki kanini gosterir."
Muslim, Fiten 34, (2897).

4983 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Bir tarafi karada bir tarafi da denizde olan bir sehir isittiniz mi?" diye sordular. Oradakiler: "Evet!" deyince, soyle buyurdular:
"Ishakogullarindan yetmisbin kisi bu sehre sefer tertiplemedikce Kiyamet kopmaz. Askerler sehre gelince konaklarlar. Ancak silahla savasmazlar, tek bir ok dahi atmazlar. "Lailahe illallahu vallahu ekber!" derler. Bunun uzerine sehrin kara tarafi duser. Sonra askerler ikinci kere, "Lailahe illallahu vallahu ekber!" derler, sehrin diger tarafi da duser. Sonra tekrar "Lailahe illalllahu vallahu ekber!" derler. Bu sefer onlara (kapilar) acilir. Oradan sehre girerler ve sehrin ganimetini toplarlar. Ganimetleri aralarinda taksim ederlerken, yanlarina bir munadi gelip: "Deccal cikti!" diye bagirir. Askerler her seyi birakip geri donerler."
Muslim, Fiten 78, (2920).

4984 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yahudilerle savasacak ve onlari oldureceksiniz. Oyle ki tas dahi: "Ey musluman! iste yahudi, arkamda (saklandi), gel, oldur onu!" diyecek."
Buhari, Cihad 94, Menakib 25; Muslim, Fiten 79, (2921); Tirmizi, Fiten 56, (2237).

4985 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Muslumanlardan iki grup aralarinda savasmadikca Kiyamet kopmaz. Bunlar aralarinda buyuk bir savas yaparlar, fakat davalari birdir."
Buhari, Fiten 24, Menakib 25, Istitabe 8; Muslim, Iman 248, (157), Fiten 17, (157).

4986 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Nefsim yed-i kudretinde olan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun! Imaminizi oldurmedikce, kiliclarinizi birbirinize kullanmadikca, dunyaniza serirleriniz varis olmadikca Kiyamet kopmaz."
Tirmizi, Fiten 9, (2171).

4987 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Herc artmadikca Kiyamet kopmaz!" buyurmuslardi. (Yanindakiler) ;
"Herc nedir ey Allah'in Resulu?" diye sordular.
"Oldurmek! Oldurmek!" buyurdular."
Muslim, Fiten 18, (157).

4988 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kiyamet kopmazdan once gece karanliginin parcalari gibi fitneler olacak. (O vakit) kisi mu'min olarak sabaha erer de kafir olarak aksama kavusur. Mu'min olarak aksama erer, kafir olarak sabaha kavusur. Bircok kimseler azicik bir dunyalik mukabilinde dinlerini satarlar."
Tirmizi, Fiten 30, (2196).

RESULULLAH'TAN SONRA KIYAMET YAKINDIR

4989 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ben Kiyamet soyle yakin olduguhalde gonderildim!" buyurdular ve sehadet parmagiyla orta parmagini yanyana gosterdiler."
Buhari, Rikak 39, Tefsir, Nazi'at 1, Talak 25; Muslim, Fiten 132, (2950).

4990 - Mustevrid Ibnu Seddad el-Fihri radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ben Kiyamet'in kopacagi ayni saatte gonderildim. Ancak, sunun sunu gecmesi gibi ben Kiyamet saatini gecip biraz evvel geldim!" buyurdular ve orta parmagi ile sehadet parmagini gosterdiler."
Tirmizi, Fiten 39, (2214).
 
Üst Alt