Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri - 4191 - 4300

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
4191 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mallarinizi rukba kilmayin. Kim rukba kilarsa mal artik rukba kilinan kimsenin olur."

4192 - Bir baska rivayette: "Umra, umra kilinan sahis icin caizdir. Rukba da rukba kilinan kimse icin caizdir. Hibesinden donen, kusmuguna donen gibidir" buyrulmustur.

4193 - Yine Nesai'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas der ki: "Ne rukba ne de umra helal degildir. Kime bir sey umra kilinmissa bu onundur, kime de bir sey rukba kilinmissa o sey onundur."
Nesai, Rukba 1-2, (6, 269).

4194 - Nafi' rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anhum'e, kiz kardesi Hafsa radiyallahu anha'dan bir ev tevarus etti. Hafsa radiyallahuf anha, bu eve hayati boyunca olmak kaydiyla Zeyd Ibnu'l Hattab'in kizini oturtmustu. Zeyd'in kizi olunce Ibnu Omer radiyallahu anhuma meskeni kabzetti. O bu evin kendine ait oldugu re'yinde idi."
Muvatta, Akdiye 45, (2, 756).

GAZVELER

4195 - Bureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam onalti gazve yapmistir."
Buhari, Megazi 89, 1, 77; Muslim, Hacc 218, (1254), Cihad 147, (1814); Tirmizi, Cihad 6, (1676).

4196 - Muslim'in rivayetinde: "(Bureyde radiyallahu anh) Resulullah'la birlikte onalti gazveye katildigini soyler."
Muslim, Cihad 146, 147, (1814).

4197 - Yine Muslim'in bir rivayetinde: "Resulullah aleyhissalatu vesselamondokuz gazve yapti, bunlardan sekizinde savasti" denmektedir.
Muslim, Cihad 146, (1819); Buhari, Megazi 87.

4198 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamile birlikte yedi gazve yaptim. Ayrica cikardigi seferlerden de dokuzuna katildim. Bir defasinda basimizda Ebu Bekr radiyallahu anh, bir defasinda da Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anhuma vardi."
Buhari, Megaazi, 87; Muslim, Cihad 148, (1815).

BEDIR GAZVESI

4199 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendisine Ebu Sufyan'in gelmekte oldugu haber verilince, ashabiyla istisare etti. Once Ebu Bekr radiyallahu anh konustu. Ondan yuzun cevirdi (iltifat etmedi). Sonra Hz. Omer radiyallahu anh konustu. Ondan da yuzunu cevirdi. Derken sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh (Resulullah'in maksadini sezerek) ayaga kalkti ve "Ey Allah'in Resulu, biz (ensariler)i mi kastediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin ederim, eger bize bineklerimizi denize surmemizi emredecek olsaniz, mutlaka (gozumuzu kirpmadan) daldiririz. Bize onlara binip Berki'l-Gimad'a gitmemizi emretseniz onu da yapariz!" dedi. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselamhalki hazirladi. Yola ciktilar ve Bedr'e kadar gelip indiler.
Orada, Kureys'in su almaya gonderdigi kimselerle karsilastilar. Iclerinde Beni Haccac'a ait siyahi bir kole vardi. Onu yakaladilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi Ebu Sufyan ve arkadaslari hakkinda bilgi soruyorlardi. Kole:
"Ebi Sufyan hakkinda bilgim yok. Ancak (burada) Ebu Cehl, Utbe, Seybe ve Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. O boyle soyleyince Ashab onu dovdu. O da: "Evet, ben size haber veriyorum. Bu Ebu Sufyan'dir!" dedi. Onu biraktiklari zaman baskalari sordular. O yine:
"Ben Ebu Sufyan hakkinda bir sey bilmiyorum, lakin burada halkin icinde Ebu Cehil, Utbe, Seybe, Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. Boyle soyleyince onlar da ayni sekilde dovduler. Bu esnada Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kiliyordu. Bu hali gorunce namazi birakti ve: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, size dogruyu soyleyince onu dovuyorsunuz! Yalan soyleyince de birakiyorsunuz" dedi.
Ravi der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam elini koyarak "burasi falancanin oldurulecegi yer, surasi fesmekancanin oldurulecegi yer" diye teker teker gosterdi."
Ravi der ki: "Allah'a yemin olsun onlardan hicbiri, Aleyhissalatu vesselam'in elini koydugu yerin disina sapmadan, gosterdigi yerlerde oldurulduler."
Muslim, Cihad 83, (1779); Ebu Davud, Cihad 125, (1681).

4200 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bana Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatti. Dedi ki: "Bedir gunu olunca, Aleyhissalatu vesselam musriklere bir bakti. Onlar bin kisiydiler. Halbuki ashabi ucyuzondokuz kisi. Hemen kibleye yonelip, ellerini kaldirdi. Rabbine sesli olarak soyle dua etmeye basladi:
"Ey Allahim! Bana vaadettigin (zaferi) yerine getir. Allahim! Bana zafer ver! Ey Allahim, eger ehl-i Islam'in bu bolugunu helak edersen artik yeryuzunde sana ibadet edilmeyecek!"
Ellerini uzatmis olarak yakarmalarina oyle devam etti ki, ridasi omuzundan dustu. Bunu goren Ebu Bekir radiyallahu anh yanina gelerek ridasini aldi omuzuna atti, sonra arkasindan yaklasip:
"Ey Allah'in Resulu! Rabbine olan yakarisin yeter. Allah Teala Hazretleri sana vaadini mutlaka yerine getirecek!" dedi. O sirada aziz ve celil olan Allah su vahyi inzal buyurdu: "Hani siz Rabbinizden imdad taleb ediyordunuz da O da: "Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardinca bin(lercesi ile) imdad ediciyim" diyerek duanizi kabul buyurmustur" (Enfal 9). Gercekten Hak Teala Hazretleri o gun melerlerle yardim etti."
Muslim, Cihad 58, (1763); Buhari, Megazi 4; Tirmizi, Tefsir, Enfal (3081); Ebu Davud, Cihad 131, (2690).

4201 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Mikdad Ibnu'l-Esved'in agzindan gayet kesin bir soz soyledigine sahid oldum ki, o sozun sahibi olmak, bana (sevabca) ona denk olabilecek her kiymetli sozden daha sevimlidir. O (Resulullah) bu sirada halki musriklere karsi Bedr'e katilmaya davet ediyordu. Resulullah'a gelerek dedi ki:
"Ey allah'in Resulu! Biz, Beni Israil'in (Hz. Musa'ya): "Sen ve Rabbin ikiniz gidin savasin, biz burada oturuculariz!" dedigi gibi diyecek degiliz. Bilakis, "Sen hukmet! Biz saginda, solunda, onunde ve arkanda seninle beraberiz!" diyoruz."
Bu soz uzerine Resulullah'in yuzunun parladigini ve sevincle doldugunu gordum."
Buhari, Megazi 4, Tefsir, Maide 4.

4202 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamBedir gunu buyurdular ki: "Iste Cebrail aleyhisselam! Atinin basindan tutmus, uzerinde de savas techizati var, (yardiminiza gelmis durumda)!"
Buhari, Megazi 11.

4203 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Bedir gunu, ashabindan ucyuzonbes kisi ile yola cikti. Bedir'e gelince:
"Allahim bunlar actir, doyur! Allahim bunlar ayakkabisizdir, bindir! Allahim bunlar ciplaktir giydir!" diye dua etti. Allah Bedir gunu fetih ve zafer muyesser etti. Savas bitince donduler. Savasa katilanlardan her biri bir veya iki deve ile donduler. Elbiseler giydiler, doydular da."
Ebu Davud, Cihad 157, (2747).

4204 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Bedir savasi baslayinca bir miktar savastim. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam 'in yanina geldim. Ne yaptigina bakmak istiyordum. Secde etmis, soyle diyor buldum:
"Ey hayy (diri) olan, ey kayyum olan (kainati ayakta tutan) Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!"
Oradan ayrilip tekrar bir miktar daha savastim, tekrar geldim, o hala secde halinde idi ve:
"Ey Hayy olan, kayyum olan Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!" diyordu. ben tekrar dondum savasmaya gittim. Bir muddet sonra yine geldim. Hala ayni halde devam ediyordu. Allah zafer verinceye kadar bu halde devam etti."
Rezin tahric etmistir. Ibnu Hacer, Hakim ve Nesai'nin rivayet ettigini belirtir. (Fethu'l-Bari 8, 291).

4205 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "(Bedir gunu) savas meydanindan) geciyordum. Ebu Cehl'in ayagindan isabet alarak yikilmis oldugunu gordum:
"Ey Allah'in dusmani! Ey Ebu Cehl, nihayet Allah seni de boyle rusvay etti!" dedim (ve ilavaten): "Bu halde ondan korkacak degilim!" dedim. (Ebu Cehil):
"Kavminin oldurdugu kimseden daha sereflisi var midir?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kilicla vurdum. Bu, bir ise yaramadi. Kendi kilinci elinden dusunceye kadar vurdum. Onu alip, onunla vurup geberttim. Resulullah aleyhissalatu vesselam onun kilincini bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi."
Buhari, Megazi 8, Ebu Davud, Cihad 142, (2709).

4206 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Mekke halki, esirlerin fidye-i necatlarini gonderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri) Zeyneb de kocasi Ebu'l-As Ibnu'r-Rebi'in fidye-i necati olarak mal gonderdi. Bunun gonderdikleri arasinda Hz. Hatice radiyallahu anha'nin, Ebu'l-As'la evlenmesi sirasinda Zeyneb'e vermis oldugu bir kolye de vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi gorunce son derece duygulandi ve:
"Isterseniz Zeyneb'in esirini serbest birakin ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Bas ustune!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine gondermesi (hicretine izin vermesi) hususunda soz aldi -veya Ebu'l-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd Ibnu Harise radiyallahu anhuma'yi, Zeyneb'i getirmek uzere gonderdi ve onlara: "Batn-i Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb ugrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 131, (2692).

4207 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Bedir cihetine yola cikti. Harratu'l-Vebere'ye varinca arkasindan curet ve secaatiyle taninan bir adam ona yetisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashabi onu gorunce sevindiler. Adam kavusunca Resulullah'a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak icin geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah ve Resulune inaniyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse don. Ben musrikten yardim taleb etmem" buyurdu.
Hz. Aise devamla der ki: "Adam gitti, sonra bir agacin yaninda Aleyhissalatu vesselam'a yine yetisti ve onceki soyledigini yine soyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da onceki sozunu aynen tekrar etti:
"Geri don, ben musrikten yardim taleb etmem" dedi. Adam dondu. Ancak Beyda'da tekrar yetisti. Onceki soyledigini aynen yine soyledi. Resulullah da:
"Allah'a ve Resulune inaniyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Oyleyse yuru!" buyurdu. Adam orduya katildi."
Muslim, Cihad 150, (1817); Tirmizi, Siyer 10, (1558); Ebu Davud, Cihad 153, (2732).

4208 - Ebu't-Tufeyl radiyallahu anh anlatiyor: "Huzeyfe Ibnu'l-Yeman radiyallahu anhuma dedi ki: "Benim Bedr'e katilmama mani olan sey sudur: Ben ve babam el-Huseyl ikimiz beraber yola cikmistik. Kureys kafirleri bizi tuttular ve:
"Siz muhakkak Muhammed'in yanina gitmek istiyorsunuz!" dediler. Biz de:
"Hayir, ona gitmiyoruz. Medine'ye gitmek istiyoruz!" dedik. Bunun uzerine bizden, Muhammed'in safinda yer alip beraber savasmayacagimiz hususunda Allah'a ahd ve misak aldilar. Biz Medine'ye gelince, durumu Resulullah'a arzettik.
"Haydi gidin. Biz onlara verdiginiz sozu tutar, onlara karsi Allah'tan yardim dileriz!" buyurdular."
Muslim, Cihad 98, (1787).

BENI NADIR GAZVESI

4209 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni'n-Nadir hurmaligini kesti ve yakti. Bu hurmaliga el-Bureyre deniyordu. Bureyre hakkinda Hassan Ibnu Sabit radiyallahu anh soyle demisti:
"Bureyre'de tutusa8n yangin, Beni Luey reislerine ehemmiyetsiz geldi."
Ebu Sufyan Ibnu'l-Haris Ibni Abdilmuttalib ona soyle cevap verdi: "Allah bu yapilani (yangini) devam ettirsin. -Bureyre'nin etrafini da cehennem yaksin. Yangindan hengimizin uzakta oldugunu bileceksin.- Mekke, Medine'den hangisinin zarardide oldugunu goreceksin."
Muslim'in rivayetinde su ziyade var: "Su ayet bu hadise hakkinda naziyl olmustur: "Inkarci kitap ehlinin yurtlarinda hurma agaclarini kesmeniz veya onlari kesmeyip govdeleri uzerinde ayakta birakmaniz Allah'in izniyledir. Allah yoldan cikanlari boylece rezillige ugratir" (Hasr 5).
Buhari, Megazi 14, Hars 6, Cihad 154, Tefsir, Hasr; Muslim, Cihad 29, (1746); Tirmizi, Tefsir, Hasr (3298); Ebu Davud, Cihad 91, (2615).

4210 - Bintu Muhayyisa, babasindan naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladiklari suikasdi bildirince, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Yahudi erkeklerden kimi yakalarsaniz onu hemen oldurun!" ferman buyurdu. Bunun uzerine babam Muhayyisa radiyallahu anh, yahudi tuccarlarindan biri olan Sebibe'nin uzerine atilip oldurdu. Amcam Huvayyisa o siraada henuz musluman degildi ve babamdan daha yasliydi. Babama hem vuruyor ve hem de:
-Ey Allah'in dusmani! (Onu nasil oldurursun?) Karnindaki yag belki de onun malindan!" diyordu. Babam su cevabi verdi:
"Bana onu yapmami oyle bir zat emretti ki, eger seni oldurmemi emretse seni de sag birakmazdim." Amcam o esnada musluman oldu."
Ebu Davud Harac 22, (3002).

4211 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri Resulullah aleyhissalatu vesselam ile savastilar. O da Beni'n-Nadir'i surdu. Kureyza'yi yerinde birakti. Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resulullah'la savastilar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini oldurdu, kadinlarini, mallarini, cocuklarini muslumanlar arasinda taksim etti."
Buhari, Megazi 14, Muslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, Imaret 23, (3005).

KA'B IBNU ESREF'IN KATLI

4212 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Ka'b Ibnu'l-Esref'in hakkindan kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulune eza veriyor!" buyurdular. Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh atilarak: "Onu oldurmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed Ibnu Mesleme: "Hakkinizda menfi seyler soylememe de izin veriyor musunuz? (Guvenini kazanmamiz icin buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Istediginizi) soyle(yin)" buyurdu.
Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh Ka'b Ibnu'l-Esref'e gelip onunla konustu, aralarindaki (eski) dostlugu hatirlatti ve:
"Su adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.
Ka'b bunu isitince: "Ha soyle! Vallahi ondan daha da cekeceksiniz!" dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme:
"Biz ona simdi gercekten tabi olduk. Onu busbutun terkedip sonunun ne olacagini seyretmekten de korkuyoruz" dedi.
Ka'b: "Soyle bana dedi, icinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"
Muhammed: "Onu yalniz birakmak, ondan ayrilmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Simdi beni mesrur ettin" dedi.
Muhammed ilave etti: "Bana biraz odunc vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b da: "Bana rehin olarak ne birakacaksin?" diye sordu. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadinlarinizi bana rehin birakmalisin!" dedi.
"Ama sen Araplarin en yakisiklisisin. Sana kadinlarimizi nasil rehin birakalim? (Su yakisikligin sebebiyle hangi kadin nefsini senden men edebilir?)" dedi. Ka'b: "Oyleyse cocuklarinizi rehin birakirsiniz!" dedi.
"Ama nasil olur, birimizin cocuguna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karsiliginda rehin edildin" diye basina kakarlar. Ama sana zirhlari yani silahi rehin birakalim" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup)
"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme, ona el-Haris Ibnu'l-Evs, Ebu Abs Ibnu Cebr ve Abbad Ibnu Bisr ile birlikte gelmek uzere randevulasti.
Bunlar geceleyin gelip onu (disari) cagirdilar. Ka'b yanlarina indi. Kadini: "Ben bazi sesler isitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.
Ancak O: "Hayir, bu gelen MuhammedIbnu Mesleme ile sut kardesi ve Ebu Naile'dir. Mert kisi geceleyin yaralanmaya bile cagrilsa icabet eder!2 dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme arkadasina: "Gelince, ben elimi basina uzatacagim. Onu tam yakaladim mi goreyim sizi!" dedi. Ka'b kilincini kusanmis olarak indi.
"Sende tiyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahimda falan kadin var. Arap kadinlarinin (sevdigi) kokuyu suruyorum" dedi. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ondan koklamama musaade eder misin?" dedi.
Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayip kokladi. Sonra:
"bir kere daha koklamama musaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladi.
"Goreyim sizi!" dedi ve orada oldurduler."
Buhari, Megazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Muslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).

EBU RAFI' ABDULLAH IBNU EBI'L-HUKAYK'IN OLDURULMESI

4213 - Hz. Bera radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Ebu Rafi'e bir heyet gonderdi. Abdullah Ibnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken oldurdu."

4214 - Bir baska rivayette soyle der: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yahudi Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gonderip, baslarina da Abdullah Ibnu Atik'i koydu.
Ebu Rafi', Resulullah aleyhissalatu vesselam'a eza veriyor ve aleyhinde calismalar yapiyordu. Ebu Rafi', Hicaz bolgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklastiklari zaman gunes batmisti. Halk artik suruleriyle donuyordu.
Abdullah arkadaslarina: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrilmayin. Ben gidip, kapicilara biraz iltifat edip, iceri girme imkani arayacagim" dedi ve ilerledi. Kapiya kadar geldi. Kaza-yi hacet yapiyormus gibi elbisesini toparladi. Insanlar iceri girmisti. Kapici seslendi:
"Ey Allah'in kulu, girmek istiyorsan gir. Kapiyi kapatacagim (cabuk ola)" dedi.
Ben de girdim ve (bir koseye) gizlendim. Halk tamamen girince kapiyi kapatti. Sonra da anahtarlari bir kaziga takti.
Ben (musait bir anda) kalkip anahtarlari alip kapiyi actim. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapiyordu. Ve hususi bir koskte idi.
Sohbet arkadaslari dagilinca, yanina ciktim. Her bir kapiyi acip girdikce iceriden uzerime kapadim. "Eger halkin haberi olur da beni oldurmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi'i oldurmeden ona ulasamasinlar" diye boyle yaptim. Sonunda yanina kadar geldim. Koskun ortasinda yer alan karanlik bir odadaydi. Ancak, odanin neresinde oldugunu bilemiyordum.
"Ebu Rafi" diye seslendim.
"Kim o?" dedi. Sese dogru yoneldim. Heyecan icerisinde bir kilic darbesi indirdim, ama bosa gitti. Adam bir ciglik atti. Hemen odadan ciktim. Azicik bekleyip tekrar girdim. (Sesimi degistirip, yardima gelmis gibi)
"O ses de ne? ey Ebu Rafi" dedim.
"Kahrolasi, odada biri var, az once bana kilic vurdu" dedi.
(Yerini iyice kesfetmistim), bir darbe daha indirdim. Yaraladim, fakat olduremedim. Sonra kilicin ucunu karnina sapladim, sirtina kadar dayandi. Oldurdugumu anladim. Geri donup, kapilari teker teker acmaya basladim. Merdivene kadar geldim. Ayagimi bastim. Yere kadar ulastigimi zannettim. Ay isigiyla aydinlik bir gecede dustum. Bacagim kirildi. Sarigimla sardim. Sonra gidip kapinin onune oturdum. Onu gercekten oldurdum mu, ogreninceye kadar bu gece kaleden disari cikmayacagim" dedim.
Horozlar otunce, surlarin uzerinden olum ilan edildi. Olum habercisi:
"Hicaz ahalisinin tuccari Ebu Rafi'nin olumunu duyuruyorum!" diye bagiriyordu. Ben hemen arkadaslarimin yanina gittim.
"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canini aldi!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, olup biteni anlattim. Bana:
"Uzat ayagini!" buyurdular. Ben de ayagimi uzattim. Meshediverdi. Sanki hicbir sey olmamis gibi hicbir rahatsizlik kalmadi."
Buhari, Megazi 16, Cihad 155).

4215 - Abdurrahman Ibnu Ka'b radiyallahu anhuma anlatiyor: !Resulullah aleyhissalatu vesselam Ibnu Ebi'l-Hukayk'i oldurenleri, (bu ise giderken) kadin ve cocuklari oldurmekten nehyetmisti. Onlardan bir adam dedi ki: "Karisi bagirmalariyla bize sikinti olmustu. Kilinci siyirip tepesine kaldirdim. (Vuracagim sirada) Resulullah aleyhissalatu vesselam'(in tenbihini) hatirladim ve kendimi tuttum. Bu tenbih olmasaydi ondan da rahata erecektik."
Muvatta, Cihad 8, (2, 447).

UHUD GAZVESI

4216 - Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud'a ciktigi zaman, (bir muddet sonra) O'nunla beraber cikanlardan bir kismi geri dondu. (Bunlar hakkinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi ikiye ayrildi. Bir grup: "Bunlari oldurelim" diyordu. Obur grup ise: "Hayir onlari oldurmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf uzerine su ayet nazil oldu:
"(Ey Muslumanlar!) Munafiklar hakkinda iki firka olmaniz da niye? Allah onlari yaptiklarindan dolayi bas asagi etmistir. Allah'in saptirdigini siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimseye sen hic yol bulamiyacaksin" (Nisa 88).
Resulullah da soyle buyurdu: "Burasi Taybe'dir. Deccal'i surer cikarir, tipki korugun, demirin pasini cikardigi gibi."
Buhari, Megazi 17, Fedailu'l-Medine 10, Tefsir, Nisa 15; Muslim, Munafikun 6, (2776); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3031).

4217 - Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma anlatiyor: "O gun musriklerle karsilastik. Resulullah aleyhissalatu vesselam ok aticilardindan mutesekkil (elli kisilik) bir grup askeri ayirip, baslarina Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh'i tayin etti. Ve su tenbihte bulundu:
"Hic bir surette yerinizden ayrilmayin! Hatta bizim onlara galip geldigimizi gorseniz bile yerinizden ayrilmayin. Onlarin bize galebe caldiklarini (ve kuslarin cesetlerimize usustuklerini) gorseniz dahi (ben size adam gondermedikce) bize yardima gelmeyin!"
Musriklerle karsilastigimiz zaman (Allah onlari hezimete ugratti ve) kactilar. Hatta daga hizla kacan kadinlarin eteklerini topladiklarini gordum. (Ayak bileklerindeki) halkalari bile gozukuyordu. (Bizimkiler) soyle demeye baslamislardi: "Ganimet, ganimet!"
Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam(in size ne soyledigini unuttunuz mu?) "yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okcular) dinlemediler. (Vallahi, biz de arkadaslarimizin yanina gidip, ganimet alacagiz" dediler.) Onlar bu emre itiraz edince, yuzleri ters cevrildi, (ne yapacagini bilemeyen saykinlara donduler ve) (maglup oldular). Yetmis olu verildi. Ebu Sufyan ortaya cikip: "Aranizda Muhammed var mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap vermeyin!" dedi. Ebu Sufyan tekrar sordu: "Aranizda Ibnu Ebi Kuhafe var mi?"
Resulullah yine: "cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Sufyan:
"Aranizda Ibnu'l-Hattab var mi?" diye sordu. Hic kimse ona cevap vermedi. O zaman Ebu Sufyan: "Bunlarin hepsi oldurulduler. Eger sag olsalardi cevap verirlerdi!" dedi. Bu soz karsisinda Hz. Omer radiyallahu anh kendini tutamadi ve: "Ey Allah dusmani yalan soyledin. Sana uzuntu verecek seyleri Allah ibka etsin!" dedi. Ebu Sufyan: "(Sanin) yuce olsun Ey Hubel!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emretti. Ashab:
"Ne diyelim?" diye sordu.
"Allah mevlamizdir, sizin mavlaniz yoktur!" deyin" dedi. Ebu Sufyan:
"Gune gun! (Uhud Bedir'e karsiliktir.) Harb (elden ele gecen) kova gibidir! Musleye ugramis (uzuvlari koparilmis) kimseler bulacaksiniz. Bunu ben emretmedim. (Buna memnun olmadim, kizmadim da, yasaklamadigim gibi emir de etmedim) beni kotulemeyin!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab:"Ne soyleyelim?" diye sordu.
"Hayir esitlik yok! Bizim olulerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!" buyurdular.
Buhari, Megazi 17, 9, 20, Cihad 164, Tefsir, Al-i Imran 10, Ebu Davud, Cihad 116. (2662). "Beni kotulemeyin" den sonrasini Rezin ilave etmistir.)

4218 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Amcam Enes Ibnu'n-Nadr radiyallahu anh Bedir savasinda bulunamadi. Bu sebeple: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in musriklere karsi yaptigi ilk savasta yoktum. Eger Allah, bana Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte musriklerle savasmak nasib ederse, Allah ne yapacagimi gorecektir!" dedi.
Uhud gunu muslumanlar (bozulup) dagilinca:
"Ey Allahim, bunlarin -yani muslumanlarin- yaptigindan dolayi ozurlerinin kabulunu dilerim. Ben onlarin -yani musriklerin- yaptigindan da sana siginiyorum!" dedi ve kilincini cekip ilerledi. Karsisina Sa'd Ibnu Mu'az cikmisti:
"Ey Sa'd Ibnu Mu'az! Cenneti istiyyorum! Nadr'in Rabbine yemin olsun ben Uhud'un onunde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi.
(O gunu anlatan) Sa'd Ibnu Mu'az, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'a):
"Ey Allah'in Resulu. (o gun) onun yaptiklarini (bir bir anlatmaya) muktedir degilim! Ilerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes Ibnu Malik, (Sa'd Ibnu Mu'az radiyallahu anh'i te'yiden) dedi ki:
"Biz (Enes Ibnu Nadr'in) cesedinde seksen kusur darbe izi bulduk, kimisi kilic, kimisi mizrak, kimisi ok yarasiydi. ayrica biz onu musrikler tarafindan musle edilmis (gozu oyulup, burnu, kulaklari koparilmis) olarak bulduk. Oyle ki onu kimse taniyamamisti. Kizkardesi (halam Rubeyyi') -bedenindeki bir ben'inden veya-parmaginin ucundan tanidi.
Enes radiyallahu anh devamla dedi ki: "Biz su ayetin, Enes Ibnu Nadr ve benzerleri hakkinda indigine inanirdik: "Mu'minlerden Allah'a verdiggi ahdi yerine getiren adamlar vardir. Kimi bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir, ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Megazi 17, Cihad 12; Muslim, Imaret 148, (1903); Tirmizi, Tefsir, (3198).

4219 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ugud gunu bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sordu:
"Oldurulecek olsam, nereye gidecegim Ey Allah'in Resulu?"
"Cennete!" cevabini alinca elindeki hurmalari firlatip atti. (Kafirlerin icine dalip) oldurulunceye kadar savasti."
Buhari, Megazi 17; Muslim, imaret 143, (1899); Nesai, Cihad 31, (6, 33).

4220 - Ibnu'l-museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh'i isittim, demisti ki: "Uhud gununde Resulullah aleyhissalatu vesselam sadakinin icerisindeki oklari bana bir bir verip:
"At! diyordu, at annem babam sana feda olsun!"
Musriklerden biri muslumanlari(n canlarini) yakmisti, ona kanatsiz bir ok attim. Yan tarafindan isabet ettirdim. Herif yere yikildi ve avret yerleri de acildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam gulduler, o kadar ki yan dislerini gordum."
Buhari, Megazi 18, 15; Muslim, Fedailu's-Sahabe 41, (2411, 2412).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81

4221 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Uhud gunu, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sag ve sol iki tarafinda beyaz elbiseli iki adam goruyordum. Bunlar, siddetli bir sekilde savasiyorlardi. Onlari ne daha once gormustum ne de daha sonra gordum. -Yani bunlar Cibril ve Mikail aleyhimasselam idiler-."
Buhari, Megazi 18, Libas 24; Muslim, Fedail 46, (2306).

4222 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Babam Uhud gunu sehid oldu. Yuzunu acip aglamaya basladim. Bana mani oldular. Ancak Resulullah aleyhissalatu vesselam mani olmuyordu. Fatima Bintu Amr Ibni haram radiyallahu anha ona aglamaya basladi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Ona aglasan da aglamasan da melekler onu, siz (cenazesini) kaldirincaya kadar, kanatlariyla golgelemektedirler" buyurdular."
Buhari, Cenaiz 3, 34, Cihad 20, Megazi 26; Muslim, Fedailu's Sahabe 130, (2471); Nesai, Cenaiz 13, (4, 13).

4223 - Sa'ib Ibnu Yezid, -ismini soylemis oldugu- bir adamdan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud gunu (ust uste giyilmis) iki zirhdan (destek) gordu."
Ebu Davud, Cihad 75, (2590); Ibnu Mace, Cihad 18, (2806).

4224 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud gunu: "Peygamberine boyle yapan bir kavme Allah'in ofkesi artti" dedi ve (kirilan) disine isaret etti. Ve ilave etti: "Allah'in gadabi, Resulullah'in Allah yolunda oldurdugu kisiye de Allah'in ofkesi siddetlendi."
Buhari, Megazi 24; Muslim, Cihad 106, (1793).

4225 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Uhud gunu disi kirildi, basindan yaralandi. (Yuzune akan) kani, yuzunden siliyor ve:
"Allah, kendilerini Allah'a davet eden peygamberlerinin (basini) yarip, disini kiran (ve yuzunu kana bulayan) bir kavmi nasil iflah eder?" diyordu. Bunun uzerine Allah su ayeti indirdi:
"Allah'in onlarin tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi isiyle senin bir ilgin yoktur. Cunku onlar zalimlerdir. Goklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'indir. Diledigini bagislar, diledigine azab eder. Allah bagislayandir, merhamet edendir" (Al-i Imran 128-129).
Muslim, Cihad 104, (1791); Tirmizi, Tefsir, al-i Imran, (3005, 3006); Buhari, muallak olarak kaydetmistir (Megazi, 21).

RECI GAZVESI

4226 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gozcu seriyye gonderdi. Basina Asim Ibnu Sabit'i komutan tayin etti. Bu zat Amr Ibnu Asim Ibni'l-Hattab'in ceddi idi. Usfan ile Mekke arasinda bulunan bir yere kadar gittiler. Huzeyl Kabilesi'nin Beni Lihyan denen bir koluna haber verdiler. bunlari yuz okcu yakindan takibe aldi. Izlerin takiben onlarin inmis bulundugu yere kadar geldiler. Onlarin azik olarak Medine'den beraberlerine almis olduklari hurmanin cekirdegini buldular.
"Bu Yesrib (Medine) hurmasidir!" dediler ve izlerini takibe devam ederek, Ashab'a kavustular. Asim ve ashabi onlari hissedince sarp bir yere sigindilar. Takipciler gelip onlari kusattilar.
"Eger bize teslim olursaniz size ahd ve misakimiz var, sizden kimseyi oldurmeyecegiz!" dediler. Asim:
"Ben bir kafirin zimmetine teslim olmam. Allahim, Resulune bizden haber ver!" dedi. Aralarinda mukatele (vurusma) cikti. Takipciler ok attilar. Asim radiyallahu anh yedi kisiyle birlikte sehid oldu. Geriye Hubeyb, Zeyd ve bir kisi daha kaldi. Takipciler, bunlara da ahd ve misak etklif ettiler. Bunlar, onlara teslim oldular. ele gecirir gecirmez, derhal yaylarin kirislerini cozerek, bunlari onlarla bagladilar.
Hubeyb ve Zeyd'in yanindaki ucuncu sahis: "Bu, verdikleri soze birinci ihanetleri" deyip, onlarla beraberligi reddetti. Onu suruyup beraberlige zorladilar. O yine de direndi. Onu da sehid ettiler. Hubeyb ve Zeyd'i Mekke'ye goturup orada sattilar. Hubeyb'i Beni'l-Haris Ibni Amir Ibni Nevfel satin aldi. Hubeyb, Bedir gunu el-Haris'i oldurmustu. Yanlarinda esir olarak kaldi. Sonunda oldurmeye karar verdiler. (Bir ara) el-Haris'in kizlarindan birinden, etek trasi olmak icin ustura istedi, kiz getirdi. Kadin der ki: "Bir cocugum vardi, gafil davrandim. Hubeyb'in yanina kadar cikti. Hubeyb onu dizine oturttu. O vaziyette gorunce cok korktum. Benim korktugumu Hubeyb farketti, ustura da elindeydi:
"Cocugu oldurecegimden mi korkuyorsun? Insaallah boyle bir sey yapmam" dedi. Yine o kadin sunu anlatmisti:
"ben Hubeyb'ten daha hayirli bir esir gormedim. Bir gun onun, salkimdan uzum yedigini gordum. Halbuki o sirada Mekke'de hic bir meyve yoktu. Ustelik demir zincirlerle bagli idi. Demek ki o, Allah'in Hubeyb'e lutfettigi bir rizikti.
Oldurmek uzere onu, Harem bolgesinden cikardilar. Orada: "Beni birakin iki rek'at namaz kilayim!" dedi. (Biraktilar namazini kilinca) geri geldi.
"Eger olumden korktu demiyecek olsaydiniz daha fazla kilacaktim!" dedi. Idam sirasinda namaz kilmayi ilk sunnet kilan kimse Hubeyb idi.
"Allahim, onlarin hepsini say, (daginik daginik oldur)" dedi. Sonra su beyitleri terennum etti:
"Musluman olarak olduruldukten sonra gam yemem.
Nerede olursa olsun Allah icin oluyorum,
Bu olum O'nun zati(nin rizasi) yolundadir.
Dilerse O, darmadaginik uzuvlarin eklemleri uzerine bereket verir.
(Sonra Hubeyb: "Allahim, Resulune selamimi goturecek kimse bulamiyorum, sen duyur" der.)
Sonra Ukbe Ibnu'l-Haris kalkip Hubeyb'i oldurdu.
Kureys, Bedir'de pek cok buyuklerini oldurmus bulunan Asim'in cesedinden bir parca getirtmek icin, onun olumunden sonra, olusune adamlar gonderdi. Allah Teala Hazretleri de onun uzerine ari ogulu nev'inden bir golgelik gonderdi. Bu, Kureys'in gonderdiklerine karsi onun cesedini korudu, hic bir sey alamadilar."
Buhari, Megazi, 38, 9, 170, Tevhid 14; Ebu Davud, Cihad 115, (2660, 2661), Cenaiz 16, (3112).

BI'R-I MAUNA GAZVESI

4227 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Suleym'den bir grubu Beni Amir'e gonderdi, -bir rivayette: (annem) Ummu Suleym'in kardesi dayim Haram'i yetmis suvari icerisinde gonderdi.- (Bi'r-i Mauna'ya vardiklari zaman dayim onlara:
"Ben sizden once gideyim. Eger bana Resulullah'tan tebligde bulunmam icin eman verilirse (tebligde bulunurum). Eman vermezlerse, sizler bana yakin bir yerde bulunmus olursunuz" dedi. Ve ilerledi. Gercekten dayima once eman verdiler. O, kendilerine Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bahsederken, kendilerinden bir adama ima ile isaret ettiler. O da dayima ansizin mizrak sapladi. Dayim:
"Allahu ekber, Ka'be'nin Rabbina yemin olsun, (sehidlik) kazandim!" dedi. Sonra dayimin diger arkadaslarina yonelip (daga kacan iki kisi haric) hepsini oldurduler. Cibril aleyhisselam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a onlarin Rablerine kavustugunu, allah'in onlardan razi olup onlari da razi ettigini haber verdi.
Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam bir ay boyu, Arap kabilelerinden Ril, Zekvan, Usayye ve Beni Lihyan'a sabah namazinda beddua etti."
Buhari, Megazi 38, Vitr 7, Cihad 9; Muslim, Mesacid, 297, (677).

FEZARE GAZVESI

4228 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Bizimle su arasinda bir muddetlik mesafe kalinca Hz. Ebu Bekr emretti, gece istirahati icin mola verdik. Sonra baskini baslatti. Suya vardi. Suyun basinda olen oldu, esir alinan esir alindi. Ben halktan bir cemaate bakiyordum. Icerisinde cocuklar ve kadinlar vardi. Daga benden once varirlar diye korkarak onlarla dagin arasina bir ok attim. Oku gorunce durdular. Onlari surerek getirdim. aralarinda Beni Fezare'den bir kadin vardi. Uzerinde deriden bir kas' vardi. Kas' kuru post demektir. Kadinin yaninda Araplarin en guzelinden bir kiz vardi. Onlari, surerek Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'a kadar getirdim. Ebu Bekir, kizi bana hediye etti. Medine'ye kadar geldik. Kizin elbisesini bile acmadim. Resulullah aleyhissalatu vesselam carsida bana rastladi.
"Ey Seleme, dedi, kadini bana bagisla!"
"Ey Allah'in Resulu, dedim, vallahi hosuma gitti, ancak henuz elbisesini bile acmadim."
Ertesi gunu, carsida bana yine rastladi.
"Ey Seleme, ceddine rahmet, kadini bana bagisla!" buyurdu.
"Ey Allah'in Resulu! dedim, o senindir, Allah'a yemin olsun, kadinin elbisesini acmadim!"
Sonra Aleyhissalatu vesselam o kadini Mekke'ye gonderdi ve Mekke'de esir edilen bazi muslumanlarin fidye-i necati yapti."
Muslim, Cihad 46, (1755); Ebu Davud, Cihad 134, (2697).

HENDEK GAZVESI

4229 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hendek'e gitti. Gordu ki Muhacir ve Ensar soguk bir sabah vakti hendek kaziyorlar. Onlarin, bu isi kendilerine bedel yapacak koleleri yok. Onlari vuran yorgunluk ve acliklarini gorunce (siirimsi bir ifade) terennum ettiler:
"Ey Allahim! gercek hayat ahiret hayatidir,
Ensar ve muhaciri magfiret buyur!"
Calisanlar da O'na soyle mukabele ettiler:
"Biz Muhammed'e bey'at edenleriz
Hayatta kaldikca cihad gayemiz."
Buhari, Megazi 29, 33, 34, 110, Fedailu'l-Ashab 9, Rikak 1, Ahkam 43; Muslim, Cihad 127, (1805); Tirmizi, Menakib (3857).

4230 - Hz. Bera radiyallahu anh anlatiyor: "(Hendek kazarken) Resulullah aleyhissalatu vesselam'i gordum, bizimle birlikte omuzunda O da toprak tasiyordu. Karninin beyazligini toprak burumustu. (Bu esnada, ashabi sevke getirmek icin zaman zaman) soyle terennum ediyordu:
"Vallahi Allah olmasaydi hidayeti bulamazdik,
Ne sadaka verir ne namaz kilardik.
Uzerimize sekinet indir Allahim!
Ayaklarimiza sebat ver Allahim!
Musrikler bize karsi azdilar,
Fitne cikarmak dilerler ama yandilar"
Resulullah bunlari soylerken sesini yukseltiyordu."
Buhari, Megazi 29, Cihad 34, 161, Kader 16, Temenni 7; Muslim, Cihad 125, (1803).

4231 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hendek'den dondugu zaman, silahlari birakip (elini yuzunu) yikamis, tam basindaki topraklari cirparken Cebrail aleyhisselam geldi.
"Sen, dedi, silahi biraktin, vallahi biz daha birakmadik. Onlara geri git.
"Nereye kadar?" dedi Resulullah.
"Suraya!" diyerek Beni Kureyza'yi gosterdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu emir uzerine onlarla savasmaya cikti. Kureyzalilar hukmune razi oldular. Hakem olarak Sa'd Ibnu Mu'az'i sectiler. O da: "Ben onlardan muharib olanlarin oldurulmesine, kadin ve cocuklarin esir edilmesine, mallarinin da taksim edilmesine hukmediyorum!" dedi. Sa'd, Hendek savasi sirasinda ana damarindan yara almisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam tedavisiyle yakindan ilgilenmek icin mescidin icinde ona bir cadir kurdurmustu. -Bir rivayette Sa'd der ki: "Ey Allahim sen biliyorsun ki, senin yolunda kendileriyle cihad etmekten en ziyade memnun olacagim bir kavim Resulunu tekzib eden ve O'nu yurdundan surup cikaranlardir. Ey Allahim kanaatim su ki, sen, bizimle onlarin arasindaki (harbi artik) biraktin. Eger hala Kureys'le savas olacaksa bana daha hayat ver de senin yolunda onlara karsi cihad edeyim. Eger savasi kesti isen damarimi daha da ac, olumum ondan olsun."- Bu dua uzerine, o gece damari iyice acildi. O zaman mescidde bulunan Beni Gifar'a ait cadirda kalanlari kanin kendilerine dogru akmasindan baska bir sey urkutmemis. "Ey cadir sahibi, dediler. Sizin taraftan bize dogru gelen nedir?"
Bu, kanamakta olan Sa'd'in yarasindan akmisti. O sebeple oldu, radiyallahu anh."
Buhari, Megazi 30, Cihad 18; Muslim, Cihad 67, (1769); Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 18, (2, 45).

4232 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ahzab (Hendek) gunu Sa'd Ibnu Mu'az radiyallahu anh (Kureys'ten Ibnu'l-Arika'nin attigi bir okla) koldaki ana damardan vurulmustu, boylece damari kesilmis oldu. (Kani durdurmak icin) Resulullah aleyhissalatu vesselam daglama uyguladi. Bunun uzerine eli sisti, cokca kan akarak Sa'd'i zayif dusurdu. Resulullah tekrar dagladi. Eli yine sisti.
Bu hali gorunce (Sa'd radiyallahu anh): "Allahim, Beni Kureyza'dan gonlum rahata ermedikce canimi alma!" diye dua etti. Derken kani durdu. Kureyza onun hukmunne bas eginceye kadar tek damla akmadi. Onlar hakkinda erkeklerin oldurulmesine, kadinlarin sag birakilmasina hukmetti. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Haklarinda Allah'in verdigi hukme isabet ettin!" buyurdu. Dortyuz kisiydiler. Onlarin katli tamamlaninca, damari patladi. Sad radiyallahu anh vefat etti. (Allah rahmetini bol kilsin)."
Tirmizi, Siyer 28, (1582).

ZATU'R-RIKA' GAZVESI

4233 - Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte bir gazveye ciktik. Biz aramizda bir deve olan alti kisiydik, sirayla biniyorduk. Derken ayaklarimiz delindi. Benim ayaklarim da delindi ve tirnaklarim dustu. Ayaklarimiza bezler sariyorduk. Boylece seferimiz, ayaklarimiza sardigimiz parcalar sebebiyle zatu'r-Rika' gazvesi diye isimlendi."
Buhari, Megazi 31, (7, 325); Muslim, Cihad 149, (1816).

BENI MUSTALIK GAZVESI

4234 - Abdullah Ibnu Avn anlatiyor: "Nafi' rahimehullah'a kitalden once (yapilan Islam'a) davet hakkinda sormak uzere yazmistim. Bana soyle yazdi: "Bu, Islam'in evvelinde idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Mustalik'e (onceden haber vermeden ani) baskin yapti. Onlar ( bu sirada) gafil haldeydi, hayvanlari su kenarinda sulamiyorlardi. Mukatillerini oldurdu, cocuklarini ve kadinlarini esir aldi. O gun Cuveyriye'yi de ele gecirmisti."
Buhari, Itk 13, Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

ENMAR GAZVESI

4235 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i Enmar Gazvesi'nde bineginin uzerkinde doguya muteveccih olarak nafile namaz kilarken gordum."
Buhari, Megazi 33, Salat 31, Teksiru's-Salat 7, 9.

HUDEYBIYE GAZVESI

4236 - Urve Ibnu Zubeyr, Misver Ibnu Mahreme ve Mervan'dan almis. Misver ve Mervan her ikisi de birbirlerinin sozunu tasdik etmislerdir. Derler ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Hudeybiye senesinde Medine'den cikti. Yolda bir yerlere ulasinca Aleyhissalatu vesselam: "Halid Ibnu'l-Velid, Kureys'e ait gozculuk yapan bir grup atlinin basinda olarak el-Gamim'dedir, siz sag tarafi takib edin!" dedi. Vallahi, Halid muslumanlarin varligini sezemedi. Ne zaman ki musluman askerlerin kaldirdigi toz bulutunu gorunce, (muslumanlarin geldigini) Kureys'e haber vermek uzere hayvanini kosturarak gitti.
Resulullah aleyhissalatu vesselam yoluna devam etti. Seniyye nam mevkiye gelindi. Oradan (devam edildigi takdirde) Kureyslilerin bulundugu yere inmek mumkundu. Ama devesi orada ihiverdi. Halk: "Kalk, kalk, yuru, yuru!" dedi ise, de deve kalkmamakta israr etti. Halk bu sefer: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam'in devesi) Kasva cokup kaldi. Kasva cokup kaldi!" dediler. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam: "Hayir! Kasva cokup kalmadi. Onun boyle bir huyu da yok. Ancak onu, "Fil'i (Mekke'ye girmekten alikoyan) Zat" dourdurmustur!" buyurdu.
Sonra ilave etti: "Nefsimi kudret eliyle tutan o Zat'a yemin olsun. (Kureys, Mekke'de) Allah'in haram kildigi seyleri tazim sadedinde her ne taviz isterlerse onlara verecegim!" Sonra deveyi zorladi, deve sicrayip kalkti. Ravi dedi ki: Resulullah aleyhissalatu vesselam Kureys tarafindan sapti, suyu az olan Semed Kuyusunun yanina indi. Burasi Hudeybiye mevkiinin en uc noktasinda idi. (Mezkur kuyunun suyu azdi. Oyle ki) insanlar ondan suyu avuc avuc toplarlardi. Cok gecmeden suyu kurudu. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a susuzluktan sikayette bulundular. Aleyhissalatu vesselam sadagindan bir ok cikardi, onu kuyuya koymalarini soyledi. Allah'a yemin olsun cok gecmeden, su cosmaya basladi ve ashab oradan ayrilincaya kadar onlara yetecek kadar akmaya devam etti.
Onlar bu halde iken Budeyl Ibnu Verka' el-Kuza'i, Huza'a kabilesinden bir grupla cikageldi. Huza'alilar (Mekke civarinda tavattun etmis bulunan) Tihame kabileleri arasinda Resulullah'in sirdasi ve dostu olagelmislerdi. Dedi ki:
"Ben (Mekke'nin) Ka'b Ibnu Lueyy ve Amir Ibnu Lueyy kabilelerini bircok Hudeybiye sularinin basina, beraberlerinde sutlu ve yavrulu develeri oldugu halde konakliyorlar gordum. Onlar seninle savasacak. Beytullah'i ziyaretine mani olacak olmasinlar!
Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki: "Biz kimseyle savasa gelmedik. Biz sadece umre yapmaya geldik! Mamafih Harb Kureys'in (iligine islemis). Halbuki cok da zarar gorduler. Eger onlar dilerse ben (onlarla sulh yapar) kendilerine muddet tanirim, onlar da benimle diger insanlarin arasindan cekilirler. Eger ben oburlerine galebe calarsam, Kureysliler de dilerlerse onlarla yapacagim sulha (kendi rizalariyla) girerler. Sayet ben galebe calamazsam (Kureysliler benimle savasmak zahmetinden kurtulup) rahata ererler. Surasi da var ki, eger Kureysliler bu teklifime itiraz ederlerse, ruhumu elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, bu davam icin, olunceye kadar onlarla savasacagim. O zaman Allah, (bana olan emrini (gerceklestirme hususundaki vaadini mutlaka) yerine getirecektir."
Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bu sozu uzerine Budeyl: "Senin bu sozlerini Kureys'e mutlaka duyuracagim!" dedi ve gitti. Kurayslilere gelince:
"Ben, size su adamin yanindan geliyorum. Onun bazi sozlerini isittik. Eger dilerseniz size soyleriz" dedi. Onlarin serseri takimi: "Ondan herhangi bir haber soylemene ihtiyacimiz yok!" dedi ise de akli basinda olanlar: "Hele su isittigini soyle!" dediler. Budeyl: "Ben Muhammed'in soyle soyle soyledigini isittim!" diyerek Aleyhissalatu vesselam'in soylediklerini bir bir nakletti. Bunun uzerine Urve Ibnu Mes'ud kalkip: "Ey kavm! Siz benim babam degil misiniz?" dedi.
Hepsi: "Evet!" dediler. "Benim hakkimda bir (itimatsizliginiz), ithaminiz var mi?" dedi.
"Hayir!" dediler.
"Biliyorsunuz ki ben Ukaz halkini toptan sizin yardiminiza cagirmis, onlar yanasmayinca ailem, cocuklarim ve bana itaat edenlerle kendim gelmistim degil mi?" diye sordu. (Kureysliler, hep bir agizdan buna da "evet!" deyince Urve (bu tasdikleri aldiktan sonra): "Bu adam size uygun bir sey teklif ediyor. Onu kabul edin ve benim ona (anlasmak uzere) gitmeme izin verin!" dedi. Kureysliler:
"Pekala git!" dediler. Urve, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldi, Onunla konustu. Aleyhissalatu vesselam Budeyl'e soylediklerine yakin seyler soyledi. Urve bu esnada: "Ey Muhammed! Kavminin kokunu kazidigini farzedelim, (eline ne gececek). Senden once, Araplardan kavmini toptan helak eden birini isittin mi? Durum aksi olursa (basiniza gelecegi, Kureys'in size neler yapacagini tahmin edebilirsin. Ustelik bu daha kavi bir ihtimal) zira ben, aranizda ileri gelenlerden bazi kimseler goruyorum, halktan toplanmis, seni terkedip kacmaya mutemayil kimseler de goruyorum" dedi. Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh (onun bu sozune dayanamayip): "(Halt etmissin, git!) Lat putunun fercini yala! Demek biz Resulullah'i terkedip yalniz birakacakmisiz ha!" (diye siddetle cikisti).
Urve: "Bu da kim?" dedi. Kendisine onun Ebu Bekr oldugu soylendi. -Urve: "Nesfimi elinde tutan Zata yemin olsun! Eger senin bende, henuz odeyemedigim bir yardimin bulunmamis olsaydi ben sana (layik oldugun) cevabi verirdim" dedi. Ravi der ki: "Urve, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la konusmaya devam etti. Her konusmasinda (cahiliye adeti uzere) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sakalindan tutuyordu. Bu sirada Mugire Ibnu Su'be, uzerinde migfer, elinde kilic Aleyhissalatu vesselam'in yaninda ayakta (muhafiz gibi) bekliyordu. Urve, tutmak uzere, elini Resulullah'in sakalina her uzatisinda, kilincin demiriyle eline vuruyor:
"Elini Resulullah'in sakalindan cek!" diyordu. Urve, (bir ara) basini kaldirip ona bakti. "Bu da kim?" dedi. Kendisine: "Bu Mugire Ibnu Sube'dir!" dendi. Bunun uzerine Urve: "Ey zalim! Ben hala senin (gecmisteki) gadr ve ihanetini odemekle mesgul degil miyim?" dedi.
(Onu bu soze sevkeden sey su idi) "Cahiliyede Mugire Ibnu Su'be bir grup kimse ile yolculuk yapmis, yolda arkadaslarini oldurup mallarini almisti. Sonra gelip musluman olmus. Resulullah aleyhissalatu vesselam da: "Musluman olmani kabul ediyorum, ancak mallari kabul etmiyorum, (bu ihanet malidir)" demisti. Urve bu esneda goz ucuyla Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashabini tedkikten geciriyordu. (Bilahare gorduklerini soyle anlatacaktir)
"Vallahi (oylesine hurmet hic gormedim). Resulullah aleyhissalatu vesselam yere bir kerecik tukurmeye gorsun, mutlaka onlardan bir adamin eline dusuyordu. Onu alip yuzlerine, derilerine (teberruken, bir tiyb gibi) suruyorlardi. Bir sey soyleyecek olsa emrine hepsi birden kosusuyordu. Abdest alacak olsa, abdest suyundan kapabilmek icin nerdeyse (itisip-kakisip) kavga ediyorlardi. Konussalar onun yaninda seslerini kisiyorlardi. Saygilari sebebiyle O'na dikkatle bakamiyorlardi bile."
Urve arkadaslarinin yanina donunce dedi ki: "Ey kavm dinleyin! Vallahi ben muhtelif krallarin huzuruna ciktim. Kisra'nin, Kayser'in, Necasi'nin yanlarina girdim. Vallahi, Muhammed'in ashabinin, Muhammed'e gosterdigi saygiya, hic bir kralin ashabinda rastlamadim. Vallahi tukurecek olsa mutlaka onlardan birinin eline dusuyor, bunu alip yuzlerine bedenlerine suruyorlar. Bir sey emretse hepsi birden kosusuyorlar. Abdest alsa, abdest suyu(ndan kapmak) icin nerdeyse kavga ediyorlar. Konussalar onun yaninda seslerini kisiyorlar. Ona hurmeten dikkatle yuzune bakmiyorlar. Bu adam size makul bir teklifte bulunuyor, onu kabul edin!"
Urve'nin bu aciklamasi uzerine, Beni Kinane'den bir adam: "Beni birakin, ona bir de ben gideyim!" dedi. Ona da musaade ettiler, "git!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam ve ashabina yaklasinca, Aleyhissalatu vesselam: "Iste falan! Bu, hacc ve umre icin ayrilan kurbanlik develere saygi gosteren bir kavimdendir. Kurbanliklarinizi onune saliverin gorsun!" buyurdu. Ashab o zati telbiyelerle karsiladi. Adam bu manzarayi gorunce: "Subhanallah!" Bu kimselere Beytullah'in yolunu kapamak munasip dusmez!" dedi. Arkedaslarinin yanina donunce: "Ben kurbanlik develer gordum, takilari boyunlarina takilmis, gerekli isaretler vurulmus, onlara Beytullah'i yasaklamayi uygun gormuyorum!" dedi. Onun kavminden Mikrez Ibnu Hafs denen bir zat kalkip: "Birakin, bir de ben gideyim!" dedi. Ona da musaade edip "git!" dediler.
Muslumanlara yaklasinca, Aleyhissalatu vesselam: "Bu gelen Mikrez'dir, facir birisidir" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'la konusmaya basladi. Onlar konusurken Suheyl Ibnu Amr cikageldi, Aleyhissalatu vesselam: "Isiniz artik size kolaylastirildi, size Suheyl Ibnu Amr geldi."
Resulullah'a: "Gel! seninle aramizda bir antlasma (metni) yazalim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam katibini cagirdi ve emretti:
"Yaz: Bismillahirrahmanirrahim."
Suheyl itiraz etti: "Rahman ne demek? Vallahi onun ne oldugunu bilmiyorum. Fakat: Bismikallahumme yaz, vaktiyle senin de yazdigin gibi" dedi.
Muslumanlar da ona itiraz ettiler: "Biz onu degil, bismillahirrahmanirrahim'i yazariz!" dediler.
Ama Resulullah aleyhissalatu vesselam emreder: "Bismikallahumme yaz! ve devam et: "Bu Allah Resulu ve Suheyl'in uzerinde mutabik kaldiklari hususlardir..."
Suheyl yine itiraz eder: "Vallahi, eger bilsek ki sen Allah'in Resulusun, sana Beytullah'i kapamazdik, seninle savasmazdik da. Soyle yaz: Muhammed Ibnu Abdillah."
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Vallahi siz beni tekzib etseniz de ben kesinlikle Allah'in Resuluyum. Bununla beraber, Muhammed Ibnu Abdillah yaz!" buyurur ve devam eder:
"Bizimle Beytullah arasinda cekilmeniz ve onu tavaf etmemiz sartiyla."
Suheyl itiraz eder:
"Vallahi hayir, (Biz size bu yil tavafa izin versek), Araplar "bizim aniden emrivakiye geldigimiz" hususunda dedikodu yapar. Ancak ziyareti gelecek yil yapacaksiniz" der. Boyle yazilir. Suheyl ilave eder: "Senin dinine de girse, bizden hic bir erkegin sana gelmemesi, gelirse iade etmen sartiyla."
Muslumanlar bu sarta itiraz ederek: "Subhanallah! Bize iltica eden bir musluman, musriklere nasil iade edilir?" derler. Bu halde iken Ebu Cendel Ibnu Suheyl Ibni Amr zincirleri arasinda seke seke geldi. Mekke'nin asagisindaki hapsedildigi yerden kacmis, kendini muslumanlarin arasina atmisti.
Suheyl: "Ey Muhammed, bu, seninle uzerine anlastigimiz maddelerin ilk uygulamasi olacak, bunu bana iade edeceksin!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Biz henuz anlasmayi yazip bitirmedik" buyurdu.
Suheyl: "Oyleyse, vallahi ben seninle hic bir madde uzerine sulh yapamam!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse su Ebu Cendel'i bana bagisla da imza et!" buyurdu. Fakat Suheyl:
"Asla ben bunu sana bagislamam" diye direndi. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir, hatirim icin yap!" ricasinda bulundu. Suheyl direndi:
"Asla yapmam!"
Mikrez Ibnu Hafs atilip: "Biz onu sana musaade ettik!" dedi. (Ancak imza yetkisine sahip olmadigi icin Suheyl onu dinlemedi. Ebu Cendel teslim edilecekti.) Ebu Cendel radiyallahu anh: "Ey muslumanlar, (nasil olur?) Ben size musluman olarak siginmisim. Beni musriklere teslim mi ediyorsunuz? Bana yaptiklarini gormuyor musunuz?" dedi. Ebu Cendel'e Allah yolunda cok iskenceler yapilmisti.
Omer Ibnu'l-Hattab der ki: "(O gun, bu cereyan eden hadiseleri cok alcaltici bularak) Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip:
"Sen Allah'in hak peygamberi degil misin?" dedim.
"Evet!" dedi.
"Biz hak uzere dusmanlarimizda batil uzere degiller mi?" dedim.
"Evet" dedi.
"Oyleyse biz niye dinimiz ugrunda alcakligi kabul ediyoruz" dedim.
"Ben Resulullah'im; (bu anlasmayi imzalamakla) Allah'a asi olmus da degilim. Allah yardimcimizdir!" dedi.
"Sen, bize (Medine'den cikarken) Beytullaha gidecegiz, onu tavaf edecegiz demedin mi?" dedim.
"Pek tabii, ama, sana bu yil gideceksin dedim mi?" dedi.
"Hayir!" dedim.
"Sen mutlaka onu tavaf etmeye geleceksin!" buyurdu. Ben Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'a geldim. "Ey Ebu Bekr! Bu adam Allah'in hak peygamberi degil mi?" dedim.
"Elbette hak peygamberi!" dedi.
"Biz hak, dusmanlarimiz da batil uzere degiller mi?" dedim.
"Elbette (onlar batil, biz haz uzereyiz)" dedi.
"Oyleyse, niye dinimiz icin alcakligi kabul ediyoruz?" dedim.
"Be adam! O Allah'in Resuludur. (Bunu kabul etmekle) Rabbine isyan etmis olmayacak da. Allah onun yardimcisidir. Su halde sen O'nun emrine saril. Allah'a yemin ederim o hak uzeredir!" dedi.
"O bize: "Ka'be'ye gidecegiz, onu tavaf edecegiz" demiyor muydu?" dedim.
"Evet ama, sana bu yil gideceksin dedi mi?" dedi.
"Hayir!" dedim.
"Sen ona gidecek, onu tavaf edeceksin!" dedi.
(Hedisi rivayet eden Zuhri) der ki: "Hz. Omer radiyallahu anh dedi ki:
"(O gunki nezaketsiz cikisimin gunahini affettirmek icin nice amellerde bulundum."
Anlasmayi yazma isinden cikinca, Resulullah aleyhissalatu vesselam ashabina:
"Kalkin kurbanlarinizi kesin, sonra da tras olun!" buyurdu. Ancak (musriklerle yapilan bu antlasmadan hic kimse memnun degildi. Bu sebeple) kimse kalkmadi. Resulullah aleyhissalatu vesselam, emrini uc kere tekrar etti. Yine kalkan olmayinca Ummu Seleme radiyallahu anha'nin cadirina girdi. Ona halktan maruz kaldigi bu hali anlatti. O, kendisine:
"Ey Allah'in Resulu! Bunu (yani halkin kurbanini kesip, trasini olmasini) istiyor musun? Oyleyse cik, Ashab'tan hicbiriyle konusma, deveni kes, berberini cagir, seni tras etsin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam kalkti, hic kimse ile konusmadan bunlarin hepsini yapti: Devesini kesti, berberini cagirdi, tras oldu.
Ashab bunlari gorunce kalktilar, kurbanlarini kestiler, birbirlerini tras ettiler. Ancak, bu sirada gam ve kederden birbirlerini oldureyazdilar. Sonra bazi mu'mine kadinlar (Mekkelilerden kacarak) geldiler. Allah Teala Hazretleri, (onlarin geri verilmemesi icin) su ayeti indirdi: "Ey Iman edenler, (kendi ifadelerince) mu'mine kadinlar muhacir olarak geldikleri zaman onlari imtihan edin. Allah onlarin imanlarini iyi bilendir ya, fakat siz de mu'mine kadinlar olduklarina kail olursaniz onlari kafirlere geri vermeyin. Bunlar onlara helal degildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadinlara) sarfettikleri (mehri) onlara (kafirlere) verin. sizin onlari nikahla almanizda, mehirlerini verdiginiz takdirde, uzerinize bir gunah yoktur..." (Mumtehine 10).
Hz. Omer, ayet uzerine o gun cahiliye devrinde evlendigi iki hanimini bosadi. Birini Hz. Muaviye Ibnu Ebu Sufyan nikahladi, digerini de Safvan Ibnu Umeyye.
Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam Medine'ye dondu. Kureys'ten Ebu Basir musluman olarak Medine'ye iltica etti. Mekkeliler onu almak uzere arkasindan iki adam gonderdiler.
"(Antlasmada) bize verdigin soz var, onu teslim et!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam derhal onu onlara teslim etti. Bunlar Ebu Basir'i alip gittiler. Yolda Zulhuleyfe nam mevkie gelince, (aziklari olan) hurmadan yemek uzere konakladilar. Ebu Basir onlardan birine:
"Vallahi su kilinci cok guzel goruyorum!" dedi. O, hemen kinindan siyirip;
-Dogru! Vallahi pek harika! Onunla ne tecrubelerim var! dedi. Ebu Basir:
"Hele bir goster, daha yakindan bakayim!" deyip kaptigiyla adama vurup oldurdu. Oburu kacip Medine'ye geldi, kosarak Mescid'e girdi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam onu gorunce (yanindakilere):
"Bu adam her halde bir korku gecirmis" dedi. Adam Aleyhissalatu vesselam'a gelince:
"Vallahi arkadasim olduruldu! Beni de oldurecek!" did. Ebu Basir radiyallahu anh da geldi.
"Ey Allah'in Resulu! Allah senin zimmetini (taahhudunu) yerine getirdi, beni onlara iade ettin. Allah beni onlardan tekrar kurtardi" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Harbi kizistiranin anasi aglar. Keske ona bir kisi daha olsa!" cevabini verir. Ebu Basir bu sozu isitince anlar ki, Aleyhissalatu vesselam onu yine iade edecek. Hemen oradan cikip deniz kenarina gelir (Is denen bir yere yerlesir).
Mekkelilerin elinden Ebu Cendel Ibnu Suheyl de kurtulup Ebi Basir'e iltihak eder. Derken Kureys'ten musluman olan herkes Ebu Basir'e katilmaya baslar. Kisa zamanda orada bir grup tesekkul eder. Allah'a yemin olsun, Kureys'ten Sam'a gitmek uzere bir kervanin haberini aldilar mi, ona saldirip adamlari olduruyor, mallarina el koyuyorlardi.
Kureys Resulullah aleyhissalatu vesselam'a elci gonderip, allah'in adini ve aralarindaki akrabalik baglarini hatirlatarak, Mekke'den geleceklerin emniyette olacagini, yeter ki Ebu Basir ve arkadaslarinin yaptigi baskinlarin onlenmesini rica ettiler. (Bazi rivayette, bunu temin icin Medine'ye cagirdi. bunun uzerine su ayet nazil oldu: "O size Mekke'nin karninda (hududu icinde), onlara karsi muzaffer kildiktan sonra, onlarin ellerini sozden, sizin ellerinizi onlardan cekendi. Allah ne yaparsaniz hakkiyla gorucudur. Onlar, kufreden, sizi Mescid-i Haram'dan ve alikonulmus hediyelerin mahalline ulasmasindan men edenlerdir. Eger (Mekke'de) kendilerini henuz tanimadiginiz mu'min erkeklerle mu'min kadinlari bilmeyerek cigneyip de o yuzden size bir vebal isabet edecek olmasaydi (Allah size fetih icin elbette izin verirdi). (Bunu) kimi dilerse, onu rahmetine kavusturmak icin (yapti). Eger onlar secilip ayrilmis olsalardi biz onlardan kufredenleri muhakkak elem verici bir azaba giriptar etmistik bile. O kufredenler kalplerine o taassubu, o cahillik taassubunu yerlestirdigi sirada idi ki hemen Allah, Resulunun ve mu'minlerin uzerine kuvve-i maneviyesini indirdi, onlari takva sozu uzerinde durdurdu. Onlar da buna cok layik ve buna ehil idiler. Allah her seyi hakkiyla bilendir." (Feth 24-26).
Buhari, Surut 15, 1, Hacc 106, Muhsar 3, Megazi 35, Tefsir, Mumtahine 2; Ebu Davud, Cihad 168, (2765, 2766), Sunnet 9, (4655).

4237 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Hudeybiye gunu bir grup kole, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sulhtan once gelmisti. Efendileri Aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Muhammed, onlar senin yanina, dinine istiyak gostererek gelmis degiller, kolelikten kactilar" diye mektup yazdilar. (Ashabdan bazi) kimseler de:
"(Dogru soyluyorlar), onlari sahiplerine geri ver!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, (seriat bu cesit siginan muslumanlari hurler olarak kabul edip himaye vermeye hukmettigi halde muslumanlarin musrik dostlarinin: "Bunlar din icin degil, hurriyet icin sana geldiler" seklindeki tahkiki mumkin olmayan aldatici sozlerini esas alip geri gondermelerini teklif etmelerine) ofkelenip:
"Ey Kureysliler, oyle zannediyorum ki, siz boyle hukmederek, Allah'in, boyunlarinizi vuracak birini gondermesini bekliyorsunuz!" dedi ve koleleri iade etmekten imtina etti ve:
"Onlar aziz ve celil olan Allah'in azadlilaridir!" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 136, (2700); Tirmizi, Menakib, Hz. Ali'nin menakibi, (3716).

4238 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hudeybiye'ye geldik. Biz, bindortyuz kisi idik. (Kuyunun basinda) elli koyun vardi. Suyu bunlara bile yetmiyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam kuyunun kenarina oturdu. (Iyice hatirliyamiyorum) ya dua buyurdu, ya da kuyuya tukurdu. Derken kuyunun suyu costu. Biz de hem kendimiz ictik, hem de hayvanlarimizi suladik. Sonra Aleyhissalatu vesselam, bizi bir agacin altinda biat etmeye cagirdi.
Once ben biat ettim, sonra herkes gelip sirayla biat etti. Nihayet halkin ortasinda kalinca:
"Ey Seleme, biat et!" buyurdu."
"Ey Allah'in Resulu, en basta ben biat ettim!" dedim.
"Yine de!" buyurdu.
Resulullah aleyhissalatu vesselam beni ciplak, yani silahsiz bulmustu. Bana deriden yapilmis bir kalkan verdi. Sonra bey'at almaya devam etti. Son kisiden de bey'at alinca:
"Ey Seleme, sen bana biat etmiyor musun?" dedi.
"Ey Allah'in Resulu, ben sana basta da, ortada (da olmak uzere iki kere) biat ettim" dedim.
"Olsun, yine de" buyurdu. Ben de ucuncu sefer biat ettim. Sonra bana: "Ey Seleme! Benim sana verdigim kalkanin nerede?" dedi.
"Ey Allah'in Resulu dedim, amcam Amir ciplak olarak bana rastladi, ben de kalkani ona verdim. Bu sozum uzerine Aleyhissalatu vesselam guldu ve:
"Sen, dedi, vaktin birinde adamin dedigi gibisin: "Allahim, demis, bana oyle bir dost ver ki, o bana, kendi nefsimden daha sevgili olsun!"
Sonra musrikler bizimle sulh hususunda haberlesmeye basladilar. Oyle ki; birbirimize gidip gelmeler oldu. (Sonunda) sulh yaptik. ben Talha Ibnu Ubeydillah radiyallahu anh'in hizmetcisi idim. Atini sular, kasagilar, kendine de hizmet eder, yemeginden yerdim. (Cunku) Allah ve Resulu yolunda hicret icin malimi ve ailemi terketmistim.
Biz ve Mekkeliler aramizda sulh yapinca, birbirimizle karistik. Ben bir agacin yanina gelip dikenlerini supurerek dibine yattim. Mekke halkindan dort musrik yanima geldi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a hakaret etmeye basladilar. Ben onlara kizdim ve bir baska agacin dibine gectim. silahlarini agaca asip yattilar.
Onlar bu vaziyette iken vadinin asagisindan bir munadi soyle sesleniyordu:
"Muhacirlerin imdadina yetisin! Ibnu Zuneym olduruldu!" "Hemen kilincimi cekip, bu uyuyan dort kisiye hizla yuruyup silahlarini aldim, elimde deste yapip, sonra da:
"Muhammed'in yuzunu mukerrem kkilan o Zat'a yemin olsun, sakin sizden kimse basini kaldirmasin. Iki gozu tasiyan (kellesini) ucururum!" dedim. Sonra onlari surerek Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirdim. O sirada amcam Amir radiyallahu anh da Abelat'tan Mikrez denilen bir adami, uzeri cullanmis bir at uzerinde beraberinde yetmis musrik oldugu halde Resulullah'a getirdi. Aleyhissalatu vesselam onlara bir nazar edip:
"Birakin onlari, fucurun basi da sonu da onlarin olsun!" dedi ve hepsini affetti. Bunun uzerine Allah Teala hazretleri su ayeti indirdi:
"O sizi Mekke'nin karninda (hududu icinde) onlara karsi muzaffer kildiktan sonra, onlarin ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan cekendi..." (Fetih 24-26)
Sonra Medine'ye muteveccihen oradan ayrildik. Beni Lihyan ile aramizda bir dagin yer aldigi bir yerde konakladik. Beni Lihyan'in hepsi musrik idi. Aleyhissalatu vesselam geceleyin daga tirmanacak kimseye istigfarda bulundu. Sanki o kimse Resulullah aleyhissalatu vesselam'la ashabinin gozculugunu yapacakti. O gece iki veya uc kere daga ciktim.
Sonra Medine'ye geldik. Resulullah aleyhissalatu vesselam yuk develerini, beraberinde, ben de oldugum halde, hizmetcisi Rabah ile gonderdi. Ben onun maiyyetine Talha Ibnu Ubeydillah radiyallahu anh'in ati ile ciktim. Ben ati develerle birlikte kirasiya goturup getiriyordum.
Sabahleyin bir de ne goreyim! Abdurrahman el-Fezari, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in develerini yagmalamis, hepsini goturmus, cobani da oldurmus.
"ey Rabah! dedim, su ati al; durumu Talha Ibnu Ubeydillah'a bildir ve Resulullah'a haber ver ve de ki: "Musrikler mer'adaki suruyu yagmaladilar. Sonra bir tepenin uzerine cikarak medine'ye yonelip uc defa nida ettim:
"Ey Sabahim!" Sonra adamlarin arkasindan ok atmak uzere ciktim ve sunlari da terennum ediyordum:
"Ben Ibnu'l-Ekva'im, bugun alcaklarin vay haline! Onlardan birine kavustum ve semerine bir ok attim. Hatta okun kanadi omuzuna degdi.
"Al bunu!" dedim. Ben Ibnu'l-Ekva'im. Bugun alcaklarin vay haline! Vallahi onlara atiyor ve yaraliyordum. Bir atli bana donecek olsa, bir agaca gelip dibine oturuyordum. Sonra tekrar atiyordum. Derken dag(in vadisi) daraldi. Dar yere girdiler. Ben daga tirmandim. Onlara tas atmaya basladim. Boylece onlari takib etmeye devam ettim. oyle ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hayvanlarindan Allah'in yarattigi hic bir deve yoktu ki arkama almamis olayim. Boylece musrikler benimle hayvanlarin arasindan cekildiler.
Sonra onlara ok atarak arkalarini takip ettim. Nihayet otuzdan fazla burde ve otuz mizrak biraktilar. (Hizli kacabilmek icin) hafiflemek istiyorlardi. Bir sey atacak olsalar, uzerine taslardan nisan koyuyordum. Ta ki, Resulullah ve ashabi onlari tanisin. Boyle gide gide dar bir dag yoluna geldiler. Bir de ne gorsunler! yanlarina Bedr el Fezari'nin falan oglu gelmis. Hemen kusluk yemegi yemek uzere oturdular. Ben de bir tumsegin uzerine oturdum. Fezari:
"Su gordugum de ne?" diye sordu. "Bununla basimiz belada! Vallahi sabahin korunden beri pesimizde. Bize durmadan atiyor. elimizde ne varsa cekip aldi" dediler.
"Oyleyse sizden ona dort kisi gitsin!" dedi. Boylece bana muteveccihen dort kisi ayrildi ve daga tirmandi. Bana konusma imkani verdikleri vakit, onlara:
"Beni taniyor musunuz?" dedim. "Hayir, sen kimsin?" dediler.
"Ben Seleme Ibnu'l-Ekva'im. Muhammed'in yuzunu sereflendiren Zata yemin olsun sizden kimi istesem mutlaka yakalarim. Ama sizden kimse beni yakalayamaz!" dedim. Onlardan bir adam:
"Ben biliyorum!" dedi ve geri donduler. Ben yerimden ayrilmadim. Derken Resulullah aleyhissalatu vesselam'in atlilarini, agaclarin arasina girerken gordum. En onde el-Ahram el-Esedi, arkasinda Ebu Katade el-Ensari, onun arkasinda el-Mikdad Ibnu'l-Esved radiyallahu anhum vardi.
Ahram'in atinin gemini tuttum. (Bu sirada) kuffar donup gitti. Ahram'a:
"Ey Ahram! Bunlardan sakin. Resulullah ve ashabi gelinceye kadar yolunu kesmesinler!" dedim. Bana:
"Es Seleme! Eger Allah'a ve ahiret gunune inaniryor, cennetin de cehennemin de hak oldugunu biliyorsan, benimle sehadet arasina engel olma!" dedi. Ben de onu biraktim. Abdurrahman'la karsilastilar. Abdurrahman'in atini hemen oldurdu, Abdurrahman da onu yaralayarak oldurdu ve onun atina atladi. Derken Resulullah aleyhissalatu vesselam'in suvarisi Ebu Katade radiyallahu anh Abdurrahman'a yetisti, yaralayip oldurdu. Muhammed'in yuzunu serefli kilan Zat'a yemin olsun, ben onlari yaya kosarak takip ettim. Oyle ki, arkamda Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi ve tozlari sebebiyle bir sey gormuyordum. Gun batimi oncesine kadar boyle devam ettik. Bu sirada bir dag yoluna saptilar, orada Zu-Karad denen bir su vardi. Sudan ic mek icin sapilmisti, cunku susamislardi. Peslerinden kosarak gelen bana baktilar. Ben onlari bundan uzaklastirdim, bir damla bile tadamadilar. Oradan cikip zorlak veren bir dag yoluna saptilar. Ben kosup onlardan bir adama yetistim, omuz kemigine bir ok sapladim.
"Al bunu! Ben Ibnu'l-Ekva'im. Bugun alcaklarin vay haline!" dedim.
"Anasiz kalasica! Bu, sabahki Ekva'mi?" dedi.
"Evet ey kendinin dusmani! Sabahki Ekva'im!" dedim. Dag yoluna iki at biraktilar. Onlari Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirdim. Amcam Amir Ibnu'l-Ekva'da birinde sulandirilmis sut digerinde su bulunan iki kapla bana yetisti. Hem ictim, hem abdest aldim.
Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim. Az once kafirleri basindan kovaladigim suyun basinda idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'i, butun develeri ve musriklerden kurtardigim butun esyalari, burdeleri, mizraklari almis buldum. Bilal radiyallahu anh da kurtardigim o develerden birini kesmis, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a cigerini ve horgucunu kizartiyordu.
"Ey Allah'in Resulu! Beni birak, ashabtan yuz kisi secip musrikleri takip edeyim, geriye biraktiklari butun habercilerini geberteyim!" dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam yan disleri gunduz isiginda gorununceye kadar guldu.
"Ey Seleme! buyurdu. Kendini bunu yapabilecek gucte goruyor musun?"
"Evet dedim, seni serefli kilan Zat'a yemin olsun! Evet!"
"Simdi onlara Gatafan yurdunda ziyafet verilmektedir" dedi. Derken Gatafanli bir adam geldi ve: "Onlara falan kisi bir deve kesmisti, derisini soyar soymaz bir toz gorduler ve:
"Dusman size de gelmis" deyip kacip gittiler" dedi.
(Geceyi orada gecirdik). Sabah olunca Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bugun en hayirli suvarimiz Ebu Katade, en hayirli piyademiz de Seleme idi" buyurdu. Resulullah aleyhissalatu vesselam bana iki hisse verdi: Biri suvari hissesi, biri de piyade hissesi idi. Bana bu iki hisseyi de vermisti.
Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam devesi Adba'nin terkisine beni alarak Medine'ye muteveccihen hareket etti. Biz yolda giderken, yaya yuruyusunde hic kimsenin kendisini gecemedigi Ensar'dan bir adam:
"Medine'ye kadar yaris yapacak var mi; kosucu yok mu? demeye basladi. Bu sozunu habire tekrar ediyordu. Sesini isitince:
"Sen hic bir iyiye ikram etmez, hic bir serefliyi saymaz misin?" dedim.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam haric, hayir!" dedi. Ben Aleyhissalatu vesselam'a yonelip:
"Ey Allah'in Resulu! Annem babam sana kurban olsun, bana musaade buyurun, su adamla yarisayim!" dedim.
"Sen bilirsin!" buyurdular. Adama:
"Geliyorum hazir ol!" dedim. ayaklarimi ayarlayip sicradim, kostum. Nefesimi canli tutmak icin bir veya iki tepede kendimi tuttum. Sonra yetismek ve omuzlari arasina dokunmak icin (tabanlari) kaldirdim. (Ve dokundum).
"Gecildin, vallahi seni gectim!" dedim.
"Biliyorum!" dedi. Medine'ye varincaya kadar onu gectim. Vallahi Medine'de uc gece kalip, Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte helen Hayber'e gittik. Yolda amcam Amir Ibnu'l-Ekva, halka su beyitleri terennum etti:
"Vallahi Allah olmasaydi hidayeti bulamazdik.
Ne sadaka verir ne de namaz kilardik.
Biz senin fazlindan mustagni degiliz,
Dusmanla karsilasinca ayagimiza sebat ver,
Uzerimize sekine (kuvve-i manevi) indir."
Resulullah aleyhissalatu vesselam " Bu da kim?" dedi. Amcam:
"Ben Abir Ibnu'l - Ekva" cevabini verdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Magfiret goresin Ey Amir!" diye dua buyurdu. Resulullah aleyhissalatu vesselam bir kimseye magfiret dileginde bulundu mu mutlaka sehid olurdu. Bunun uzerine Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh kendi devesinin ustunde seslendi:
"Ey Allah'in Resulu! Keske bizi Amir'le faydalandirsan!" Hayber'e vardigimiz zaman, krallari Merhab kilinci elinde (karsimiza) cikti. Soyle soyluyordu.
"Hayber bilir ki ben Merhab'im,
Silahi tamam tecrubeli bir kahraman.
Savas olunca alevlenen bir yigit!"
Amcam Amir radiyallahu anh da ilerleyip sunlari soyledi:
"Hayber benim de Amir oldugumu bilir,
Silahi tam yigit kahraman."
Hemen iki darbe birbirine girdi. Merhab'in kilinci amcam Amir'in kalkaninin icine rastladi. Amir onu alttan vurmaya yeltendi. Ama kilici kendine dondu ve ana damarini kesti. Olumu de bundan oldu.
(Bir ara) disari ciktim. Bir de ne goreyim! Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabindan birkac kisi:
"Amir'in ameli batil oldu, o kendi kendini oldurdu" demezler mi! Hemen aglayarak Aleyhissalatu vesselam'in yanina geldim.
"Ey Allah'in resulu! Amir'in ameli batil mi oldu?" dedim.
"Bunu kim soyledi?" buyurdular.
"Ashabinizdan bazilari!" dedim.
"Bunu kim soylemisse yanilmis. Bilakis onun ecri iki kattir!" buyurdular. Sonra benni Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh'a gonderdiler. O gozunden hasta idi. Bu arada Aleyhissalatu vesselam:
"sancagi yarin oyle bir zata verecegim ki Allah ve Resulu'nu sever; Allah ve Resulu'de onu sever" dedi. Ali'ye geldim, gercekten gozunden rahatsizdi. Onu yederek getirdim. Resulullah aleyhissalatu vesselam gozlerine tukurdu. Aninda iyilesti. Sancagi ona verdi.
Sonra Merhab cikti. Soyle demeye basladi:
"Hayber bilir ki ben Merhab'im,
Silahi tamam tecrubeli bir kahraman.
Savas olunca alevlenen bir yigit!"
Ali radiyallahu anh da soyle dedi:
"Ben, annemin arslan dedigi kimseyim,
Ormanlarin cirkin manzarali arslani gibi,
Dusmanlara kilo ile ton tartarim."
Sonra Menhab'in basina bir darbe indi ve onu oldurdu. Hayber onun eliyle fethedilmisti."
Muslim, Cihad 132, (1807).

4239 - Amr Ibnu Dinar rahimehullah anlatiyor: "Hz. Cabir Ibnu Abdillah radiyallahu anhuma'yi dinledim, diyordu ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hudeybiye gunu bize soyle soyledi: "Bugun siz arz ehlinin en hayirli olanlarisiniz. O gun biz bindortyuz kisi idik. Bugun gorebilseydim, size (altinda biat yapilan) agacin yerini gosterirdim."
Buhari, Megazi 35, Menakib 25, Tefsir, Feth 5, Esribe 31; Muslim, Imaret 71, (1856).

UMRETU'L-KAZA

4240 - Bera Ibnu'l-Azib radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Zulkade ayinda umreye cikmisti. Mekkeliler Onun Mekke'ye girmesine izin vermediler. Resulullah, gelecek yil girmek, orada uc gun kalmak, Mekke'ye silahlar torbalarda olarak girmek, ailelerinden pesine dusmek isteyen ciksa bile kimseyi almamak, Ashabindan Mekke'de kalmak isteyen cikarsa kimseye mani olmamak sartlari uzerine anlasmisti.
Resulullah aleyhissalatu vesselam (Mekke'ye umre icin) girip, muddet de dolunca, Mekkeliler Hz. Ali'ye gelip:
"Arkadasina soyle! bizi terketsin, muddet doldu!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam cikti, ancak Hamza'nin kizi radiyallahu anhuma pesine takildi:
"Ey amcam, ey amcam!" diye bagiriyordu. Hz. Ali radiyallahu anh onu alip elinden tuttu. Hz. Fatima radiyallahu anha'ya:
"Amcanin kizini yanina al!" dedi. (Medine'ye gelince) kizi (yanina alma) hususunda Hz. Ali, Zeyd ve Cafer radiyallahu anhum ihtilafa dustuler. Hz. Ali:
"O benim amcamin kizidir! (Ben ehakkim)" diyordu. Ca'fer radiyallahu anh:
"O hem amcamin kizi, hem de teyzesi nikahim altinda!" diyordu. Zeyd de:
"Kardesimin kizidir!" diyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam, kazin, teyzesinin yaninda kalmasina hukmetti ve: "Teyze anne makamindadir!" buyurdu. Hz. Ali radiyallahu anh'a yonelerek: "Sen bendensin, ben de senden!" buyurdu. Ca'fer radiyallahu anh'a: "Yaratilisin ve huyun bana benzer" diyerek iltifat etti. Zeyd radiyallahu anh'a da: "Sen bizim hem kardesimiz, hem de mevlamiz (azadlimiz)sin!" buyurdu."
Buhari, Megazi 43, Umre 3, Cezau's-Sayd 17, Sulh 6, Cizye 19; Muslim, Cihad 90, (1783)

MUTA GAZVESI

4241 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Muta gazvesinde Zeyd Ibnu Harise radiyallahu anhuma'yi emir (komutan) tayin etti ve dedi ki:
"Eger Zeyd oldurulecek olursa, komutan Ca'fer'dir. Ca'fer oldurulecek olursa Abdullah Ibnu Ravaha'dir" (radiyallahu anhum).
Abdullah der ki: "Bu gazvede aralarinda ben de vardim. (Bir ara) Ca'fer Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh'i aradik. Onu oluler arasinda bulduk. Oyleydi ki cesedinin on cephesinde doksan kusur ok ve mizrak yarasi saydik." Bir rivayette de su ziyadeyi ilave etmistir: "Arka tarafinda hic yara yoktu."
Buhari, Megazi 44.

4242 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Zeyd, Ca'fer ve Ibnu Ravaha'nin olduklerini onlardan haber gelmezden once bildirdi. Soyle demisti:
"Bayragi Zeyd aldi ve isabet aldi (oldu). Bayragi ondan sonra Ca'fer aldi o da oldu. Sonra Abdullah Ibnu Ravaha aldi, o da oldu. -Boyle deyince Resulullah aleyhissalatu vesselam'in gozleri yasla doldu.- (Resulullah sozlerine devam etti): "Bayragi, sonra Allah'in kiliclarindan bir kilic, tayin edilmeksizin aldi: Halid Ibnu'l-Velid... Allah Teala Hazretleri ona zafer verdi."
Buhari, Cenaiz 4, Cihad 7, 183, Menakib 25, Fedaili'l-Ashab 25, 44; Nesai, Cenaiz 27, (4, 26).

4243 - Kays Ibnu Ebi Hazim rahimehullah anlatiyor: "Halid'in soyle soyledigini isittim: "Muta gunu elimde dokuz kilic kirildi. Elimde sadece Yemen'de mamul bir safiha (genis demirli kilic) kaldi."
Buhari, Megazi 44.

4244 - Avf Ibnu Malik el-Esca'i radiyallahu anh anlatiyor: "Muta gazvesine zeyd Ibnu Harise radiyallahu anh ile birlikte ciktim. Bana Yemenli bir asker refakat etti ki, uzerinde sadece bir kilinci vardi. Muslumanlardan biri bir deve kesti. Yemenli, ondan derinin bir parcasini istedi, o da verdi. Yemenli ondan kendine bir nevi kalkan yapti. Yolumuza devam ederken bir Rum birligiyle karsilastik. Onlar arasinda, uzerinde muzehheb (altin islemeli) eger tasiyan sari bir at uzerinde bir adam vardi. Adamin silahi da muzehheb idi. Rumi adam muslumanlara siddetle saldirmaya basladi. Yemenli asker de bir kayanin arkasinda saklanarak onu takibe basladi. Derken rumi ona ugradi. Yemenli kilinciyla atin ayaklarini kirdi ve Rumi yere dustu. Hemen kiliciyla uzerine atilip adami oldurdu. At(ta olanlari) ve silahi aldi.
Allah Teala Hazretleri muslumanlara zafer muyesser edince, Halid Ibnu'l-Velid adama birini gondererek selebden (oldurdugu kimsenin esyalarindan el koydugu seylerden) bazisini ondan aldi.
Avf der ki: "Ben Halid'e gelerek, kendisine: "Bilmiyor musun, Resulullah, selebin oldurene ait olduguna hukmetmistir!" dedim.
"Elbette biliyorum. Fakat bunun aldiklari gozume cok geldi!" dedi. Ben: "Ya bunu adama geri verirsin, ya da durumu Aleyhissalatu vesselam'a soylerim!" dedim. Ama Halid, geri vermekten imtina etti."
Avf der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda toplaninca, ben Yemenlinin ve Halid'in yaptigi seyleri hikaye ediverdim. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ey Halid niye boyle yaptin?" diye sordu. Halid:
"Bu gozume cok gorundu!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ondan ne aldi isen geri ver!" dedi.
Ben: "Ey Halid! Al iste, ben sana (boyle yapman gerektigini) soylemedim miydi?" dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bu da ne demek?" buyurdu. Ben de anlattim. Bunun uzerine Resulullah ofkelendi ve:
"Ey Halid, ona geri verme! Siz benim komutanlarimi bana birakir misiniz hic! (Sizin ve komutanlarimin misali, deve veya koyun cobani tutulup da onlari guden, sulama vakti gelince havuza goturen coban ve surusune benzersiniz. Suru gelir havuza girer, temiz suyu icer, cobana bulanigi kalir. Temizi size bulanigi komutanlarima."
Ebu Davud, Cihad 148, (2719, 2720); Muslim, Cihad 44, 45, (1753, 1754).

USAME IBNU ZEYD'IN, CUHEYNE'NIN HURUKA'YA GONDERILMESI

4245 - Ebu zabyan anlatiyor: "Usame Ibnu zeyd radiyallahu anh'i dinledim, diyordu ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi huruka'ya gonderdi. Sabah baskini yapip hezimete ugrattik. Ben ve Ensardan biri, Hurukali bir adama rastladik. Adama galebe calmistik. Lailaheillallah dedi. Adam bunu soyler soylemez Ensari savasmayi birakti, ben devam ettim ve mizragimi saplayip oldurdum.
Medine'ye geldigimiz zaman benim yaptigim, Resulullah'in kulagina ulasmis. (Beni cagirtti ve)
"Ey Usame! Sen, lailahe illallah dedikten sonra adam mi oldurdun?" diye sordu. Ben:
"O bunu, canini kurtarmak icin soyledi" dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Sen onu Lailahe illallah dedikten sonra oldurdun mu?" dedi. Bu cumleyi o kadar cok pespese tekrar etti ki, keske bugunden daha once musluman olmasaydim (musluman olarak boyle bir cinayeti islememis olurdum) diye temenni ettim."
Buhari, Diyat 2; Muslim Iman 158, (96). Ebu Davud, Cihad 104, (2643).
Muslim'in Cundeb'ten kaydettigi bir diger rivayet soyle: "Sen Lailahe illallah diyeni oldurdun mu? Kiyamet gunu Lailahe illallah gelince ona nasil hesap vereceksin?" Bunu ona cok tekrarladi."

FETIH GAZVESI

4246 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni, Zubeyr'i ve Mikdad'i gonderdi ve dedi ki:
"Gidin Ravzatu Hah nam mevkiye varin. Orada bir kadin bulacaksiniz. Onda bir mektup var, mektubu ondan alin gelin."
Gittik. Atimiz bizi cabuk goturdu. Ravza'ya geldik. Kadinla karsilasinca:
"Mektubu cikar!" dedik. Kadin: "Bende mektup yok!" dedi.
"Ya mektubu cikarirsin yahut senin elbiselerini soyariz!" diye ciddi konustuk. Sac orgulerinin arasindan mektubu cikardi. Onu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirdik. Icerisinde su vardi:
"Hatib Ibnu Ebi Belte'a tarafindan, Mekke'de olan bazi musriklere yazilmisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in (sefer hazirligi ile ilgili) faaliyetlerini haber veriyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam (Hatib'i cagirtarak):
"Ey Hatib, bu da ne?" diye sordu. Hatib:
"Ey Allah'in resulu, bana kizmada acele etme. Ben Kureys'e disardan katilan bir adamim. Ben onlardan degilim (aramizda kan bagi yok). Senin bereberindeki muhacirlerin (Mekke'de) akrabalari var. Mekke'deki mallarini ve ailelerini himaye ederler. Bu sekilde nesebten gelen hamilerim olmadigi icin oradaki yakinlarimi himaye edecek bir el edineyim istedim. Bunu katiyyen kufrum veya dinimden irtidadim veya Islam'dan sonra kufre rizamdan dolayi yapmadim" dedi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bu size dogruyu soyledi!" dedi.
Hz. Omer atilarak: "Ey Allah'in Resulu! Birak beni, su munafigin kellesini ucurayim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da:
"Ama o Bedr'e katildi. Ne biliyorsun, belki de Allah Teala Hazretleri Bedir ehlinin haline muttali oldu da: "Dilediginizi yapin, sizleri magfiret etmisim" buyurdu. Bunun uzerine Allah Teala Hazretleri su vahyi indirdi: "Ey iman edenler! Benim dusmanimi da kendi dusmanlarinizi da dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranizdaki) sevgi yuzunden onlara (peygamberin maksadini) ulastirirsiniz (degil mi?) Halbuki onlar Hak'tan size gelene kufretmislerdir" (Mumtehine 1).
Buhari, Megazi 9, Cihad 141, 195, Tefsir, Mumtehine 1, Isti'zan 23, Istitabe 9; Muslim, Fedailu's-Sahabe 161; Ebu Davud, Cihad 108, (2650, 2651); Tirmizi, Tefsir, Mumtahine, (3302).

4247 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Feth gazvesini Ramazan ayinda yapti."
Buhari, Megazi 47, Savm 34, Cihad 106; Muslim, Siyam 88, (1113).

4248 - Urve Ibnu Zubeyr rahimehullah anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Fetih senesinde (Mekke'ye muteveccihen) yuruyunce, bu haber Kureys'e ulasti. Ebu Sufyan Ibnu Harb, Hakim Ibnu Hizam, Budeyl Ibnu Verka haber toplamak uzere sehrin disina ciktilar. Yuruyerek ilerleyip Merru'z-Zehran nam mevki'e kadar geldiler. Bir de ne gorsunler; her tarafta atesler yaniyor, tipki Arafat'ta hacilarin yaktigi atesler gibi. Ebu Sufyan saskin:
"Bu da ne? Sanki Arafat'taki atesler!" der. budeyl Ibnu Verka', "Beni Amr'in atesleri olmasin?" der. Ebu Sufyan:
"Ama, Beni Amr'in atesi bundan az olmayi! der. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in devriyelerinden bazilari bunlari gorur, yaklasir ve tevkif edip, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirirler. Ebu Sufyan musluman olur.
Yurudukleri zaman Abbas radiyallahu anh'a:
"Sen Ebu Sufyan'i su dagin burnunda durdur da muslumanlari gorsun!" buyurur. Tenbih edildigi sekilde Hz. Abbas, Ebu Sufyan'i (hakim bir noktada) durdurur. Kabileler, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte boluk boluk Ebu Sufyan'in onunden gecmeye baslarlar. Bir boluk gecer, Ebu Sufyan sorar: "Ey Abbas bunlar kim?"
"Bunlar Beni Gifar!" der. Ebu Sufyan:
"Bana ne Gifar'dan!" der. Sonra Cuheyne kabilesi gecer. Ebu Sufyan ayni sekilde sorar, aldigi cevaba benzer mukabelede bulunur. Arkadan Suleym gecer. Ebu Sufyan ayni sekilde sorar, aldigi cevaba benzer mukabelede bulunur. Derken bir boluk gelir ki, bu oncekilerden cok farklidir. Yine sorar:
"Ey Abbas bunlar kim?"
"Bunlar, der Abbas, Ensardir. Baslarinda Sa'd Ibnu Ubade, beraberlerinde de bayrak var!" Sa'd der ki:
"Ey Ebu Sufyan, bugun savas gunudur. Bugun Ka'be'nin helal addolunacagi gundur!"
Ebu Sufyan Abbas'a: "Ey Abbas! (Sen Mekkelisin) bugun muhafaza vazifeni yapacagin en iyi firsat. Gorelim seni (sehri yagmalatma)" der. Derken bir boluk daha gecer. Bu gecenlerin sayica en kucugu. Bunun icinde Resulullah aleyhissalatu vesselam ve (yakin) ashabi var. Resulullah'in sancagi da Zubeyr Ibnul-Avvam radiyallahu anh'in elindedir. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu Sufyan'in yanindan gecerken, Ebu Sufyan:
"Sa'd Ibnul-Ubade'nin soyledigini biliyor musun?" der.
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ne demisti?" diye sorar. Ebu Sufyan:
"Sunu sunu soyledi" diyerek (yukarida kaydedilen sozlerini) hatirlatir. Bunun uzerine Resulullah:
"Sad Ibnu Ubade yanildi. Bilakis, bugun Allah'in Ka'be'nin sanini yucelttigi bir gundur; bugun Ka'be'ye ortunun giydirildigi bir gundur!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam, sancaginin (Mekke'nin Bati ve Kuzey cihetinde yer alan iki dagdan biri olan) el-Hacun'a dikilmesini emretti. Halid Ibnu Velid radiyallahu anh'a, sehre Mekke'nin ust kismindan, Keda'dan girmesini ferman buyurdu.
O gun Halid Ibnu Velid'in suvarilerinden iki kisi oldurulur: Hubeys Ibnu'l-Es'ar ve Kurz Ibnu Cabir el-Fihri radiyallahu anhuma."
Buhari, Megazi, 48.

4249 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Abbas, Ebu Sufyan Ibnu Harb'i getirmisti, Merru'z-Zahran'da musluman oldu. Abbas radiyallahu anh dedi ki:
"Ey Allah'in Resulu, Ebu Sufyan, sereflenmeyi seven bir kimsedir. (Onun sereflenecegi) bir sey yapsaniz!"
"Dogru soyledin! (Sehre girerken ilan edin) Kim Ebu Sufyan'in evine girerse emniyettedir, kim kapisini kapar (evinden disari cikmazsa) emniyettedir; kim silahini atarsa o da emniyettedir. Kim Mescide (Ka'be'ye) girerse o da emniyettedir!"
Ebu Davud, Harac 25, (3021, 3022).

4250 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu, Mekke'ye basinda migferiyle girdi. Onu cikardigi zaman, bir adam gelerek:
"Ibnu Hatal Ka'be'nin ortusune sarilmis (vaziyette yakalandi, affedelim mi?)" dedi.
"Onu oldurun!" emir buyurdular."
Buhari, Megazi 48, Cezau's-Sayd 18, Cihad 169, Libas 17; Muslim, Hacc 450, (1357); Muvatta, Hacc 247, (1, 423); Ebu Davud, Cihad 127, (2685); Tirmizi, Cihad 18, (1693); Nesai, Hacc 107, (5, 201).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
4251 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor. "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu dort erkek iki kadin disinda, herkese (hayatini bagisladi ve) eman tanidi. Bu dortler arasinda Ibnu Ebi Sarh da vardi. Hz. Osman'in yaninda saklandi. Resulullah aleyhissalatu vesselam halki, kendisine biat etmeye cagirinca, Hz. Osman radiyallahu anh onu da getirip Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda durdurdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Abdullah'tan biat al!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, (hic ses cikarmadan) uc sefer basini kaldirip ona bakti. Her seferinde bey'at'tan imtina ediyordu.
Uc seferden sonra, onunla da biat etti. Sonra ashabina yonelip:
"Icinizde, elimi bey'at icin vermekten imtina ettigimi gorunce kalkip oldurecek akli basinda bir adam yok muydu?" buyurdular. Ashab:
"Icinizden geceni nasil bilelim. Keske bize gozunuzle bir imada bulunsaydiniz!" dediler. Bunun uzerine:
"bir peygambere hain gozlu olmak yarasmaz!" buyurdular.!"
Ebu Davud der ki: "Abdullah, Hz. Osman'in sut kardesiydi."
Ebu Davud, Cihad 127, (2683); Nesai, Tahrimu'd-Dem 14, (7, 105, 106).

4252 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Fetih gunu, (Mescid-i Haram'a) girdigi zaman Beytullah'in etrafinda uc yuz altmis tane dikili (put) vardi. Elindeki cubukla onlara durtuyor ve:
"Hak geldi, batil zeval buldu. Batil zaten zeval bulucudur" (Isra 81);
"Hak geldi, batil hicbir seyi yoktan varedemez, gideni de geri getiremez" (Sebe' 49) diyordu."
Buhari, Megazi 48, Mezalim 32, Tefsir, Beni Israil 12; muslim, Cihad 87, (1781); Tirmizi, Tefsir, Beni Israil (3137).

4253 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih sirasinda, Omer Ibnu'l-Hattab'a, Batha'da iken Ka'be'ye gelip oradaki butun suretleri ortadan kaldirmasini emretti. Resulullah aleyhissalatu vesselam oradaki butun suretler ortadan kaldirilmadikca Ka'be'ye girmedi."
Ebu Davud, Libas 48, (4156).

4254 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu, Mekke'nin yukari kismindan, devesinin uzerinde olarak ilerledi. Terkisinde de Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anhuma vardi. Beraberinde Hz. Bilal ve (Ka'be'nin) haciblarinden olan Osman Ibnu Talha da vardi. Mescid-i Haram'da devesini ihtirdi. Osman'a Kabe'nin anahtarini getirmesini emretti. Osman annesine gitti. Ancak kadin anahtari vermekten imtina etti. Osman:
"Vallahi, ya anahtari verirsin ya da su kilic belimden cikacaktir.!" dedi.
Kadin anahtari verdi. Osman Resulullah'a getirdi. Aleyhissalatu vesselam (kapiyi acip) Beytullah'a girdi. Onunla birlikte Hz. Usame, Bilal ve Osman da girdiler. Gunduzleyin icinde uzun muddet kaldi, sonra cikti. Halk (iceri girmede) yaris etti. Abdullah Ibnu Omer ilk giren kimseydi. Girince, Bilal radiyallahu anh'i kapinin arkasinda ayakta duruyor buldu.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam nerede namaz kildi?" diye sordu. Bilal, Aleyhissalatu vesselam'in namaz kildigi yeri isaret ederek gosterdi. Abdullah der ki:
"Kac rek'at kildigini sormayi unuttum."
Buhari, Cihad 127, Salat 30, 81, 96, Teheccud 25, Hacc 51, 52, Megazi 77, 48; Muslim, Hacc 389, (1329).

4255 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Allah Teala Hazretleri, Resul-i Ekrem aleyhissalatu vesselam'in Mekke'nin fethini nasib edince, halkin icinde kalkip, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra dedi ki:
"Allah'u Zulcelal Hazretleri, Mekke'yi filin girmesinden korumustur. Mekkelilere Resulunu ve mu'minleri musallat etti. Mekke(de savasmak) benden once hic kimseye helal edilmedi. Bana da bir gunun muayyen bir zamaninda helal edildi. Benden sonra da kimseye helal edilmeyecek. Onun avi urkutulmemeli, otu yolunmamali, agaci kesilmemeli. Buluntular da ancak sahibi aranmak kasdiyla alinabilir.
Kimin bir yakini oldurulmusse, o kimse iki husustan birinde muhayyerdir: Ya diyet alir, ya da olunun ailesi kisas ister (katil oldurulur)."
Abbas radiyallahu anh: "Ey Allah'in Resulu! Izhir otu bu yasaktan haric olsun! Zira biz onu kabirlerimizde ve evlerimizde kullaniyoruz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Izhir haric!" buyurdu.
Buhari, Ilim 39, Lukata 7, Diyat 8; Muslim, Hacc 447, (1355); Ebu Davud, Menasik 90, (2017).

4256 - Vehb rahimehullah anlatiyor: "Hz. Cabir radiyallahu anh'a sordum: "Mekke fethedildigi gun, herhangi bir sey ganimet kilindi mi?"
"Hayir!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Harac 25, (3023).

4257 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye girdiginde sancagi beyaz, uzerindeki sarigi da siyahti."
Ebu Davud, Cihad 76, (2592); Tirmizi, Cihad 9, (1679).

HUNEYN GAZVESI

4258 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Huneyn Gazvesine cikmayi arzu edince:
"Yarinki konaklama yerimiz insaallah Beni Kinane Hayfi'dir. Onlar kufur uzerine orada yeminlesmislerdi" buyurdu."
Buhari, Megazi 48, Hacc 45, Fedailu'l-Ashab 39, Tevhid 31; Muslim, Hacc 345, (1314).

4259 - Sehl Ibnu Hanzaliyye radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la Huneyn gunu beraber yuruduk. Ogle sonrasi oluncaya kadar yurumeyi uzattik. Ogle namazi(nin vakti) girdi. Derken bir atli geldi.
"Ey Allah'in Resulu! dedi. Ben sizin onunuzden ilerledim. Hatta falan falan daga ciktim. Bir de ne goreyim! Havazin kabilesi toptan karsimda. Kadinlari, develeri, davarlari toptan Huneyn'de toplanmislar" dedi. Aleyhissalatu vesselam tebessum buyurdu ve:
"Insaallah, yarin bunlar muslumanlarin ganimetidir!" dedi ve sordu:
"Bu gece bizi kim bekleyecek?"
Enes Ibnu Ebi Mersed el-Ganevi atilip: "Ben, ey Allah'in Resulu!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Oyleyse bin!" buyurdular. Enes atina bindi ve Aleyhissalatu vesselam'in yanina geldi. O zaman:
"Su gecide yonel, en yuksek yerine kadar cik. (Gece boyu atindan inme.) Sakin senin cihetinden geceleyin aldatilmayalim!" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalatu vesselam namazgahina gecti. Iki rek'at namaz kildi. Sonra:
"Atlidan bir haberiniz var mi?" diye sordu.
"Bir haberimiz yok!" dediler. Namaza duruldu. Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kilarken gecide dogru (hazan) goz atigyordu. Namazi kilip selam verince:
"Mujde, atliniz geldi!" buyurdu. Biz de gecidin agaclari arasina baktik. Gercekten o idi. Geldi, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda durdu, (Selam verdi ve)
"Ben dedi, gittim bu gecidin en yuksek yerine, Resulullah'in emrettigi sekilde vardim. sabah olunca iki gecit daha tirmandim. Baktim kimseyi gormedim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ona:
"Gece (attan) indin mi?" diye sordu.
"Namaz veya kaza-yi hacet disinda inmedim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Bu amelinle cenneti kendine) vacib kildin. Bundan boyle ameli terketmenin sana bir gunahi yok. (Bu amelin cennete girmen icin kafidir)" buyurdular."
Ebu Davud, Cihad 17, (2501).

4260 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Huneyn gununde, Hevazin, Gatafan ve digerleri cocuklari ve develeriyle birlikte (savas yerine) geldiler. O gun Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ordusunda da 10 bin kisi vardi. Mekkeli Tuleka da Resulullah'in safinda idi. (Savas baslar baslamaz) hepsi geri kacti. Aleyhissalatu vesselam yalniz kaldi. O gun iki defa nida etti. Ikisi arasina bir baska soz karistirmadi. Soyle ki:
Sag tarafina yonelip: "Ey Ensar cemaati!" diye bagirdi. O taraftakiler:
"buyurun ey Allah'in Resulu! Biz seninle beraberiz! Mujde!" dediler. Aleyhissalatu vesselam sonra da soluna dondu:
"Ey Ensar cemaati!" diye bagirdi. O taraftakiler de:
"Buyur ey Allah'in Resulu! Mujde, biz seninleyiz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam beyaz bir katirin ustunde idi. Katirdan indi ve: "Ben Allah'in kulu ve elcisiyim!" dedi. (Muslumanlar toparlanip mukabil hucuma gecince) musrikler hezimete ugradi. Aleyhissalatu vesselam cok ganimet elde etti. Onu Muhacirler ve Tuleka arasinda taksim etti. Ondan Ensar'a hic bir sey vermedi. Bunun uzerine Ensariler radiyallahu anhum (serzeniste bulunup): "Sikinti olunca biz cagiriliyoruz. Ama ganimeti bizden baskasina veriyor!" dediler. Bu sozleri Aleyhissalatu vesselam'in kulagina ulasmisti, hemen Ensari topladi.
"Ey Ensar cemaati! Herkes dunyalikla donerken, siz Muhammed aleyhissalatu vesselam'la donmekten, evinizde onunla beraber olmaktan razi ve memnun degil misiniz?" dedi. Ensar:
"Elbette ey Allah'in Resulu, raziyiz, memnunuz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Insanlar bir vadiye yuruseler, Ensar da bir gecide yuruse, ben Ensar'in gecidinde giderim" buyurdular."
Buhari, Megazi 56, Humus 19, Menakib 14, Menakibu'l-Ensar 1, Feraiz 34; Muslim, Zekat 135, (1059); Tirmizi, Menakib, (3897).

4261 - Ebu Ishak rahimehullah anlatiyor: "Bir adam Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma'ya geldi ve:
"Ey Ebu Imare! Huneyn gununde hepiniz geri mi kactiniz?" diye sordu. Bera: "Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kacmadigina sehadet ederim! Ancak, askerlerden yuku hafif olan (aceleciler) ile zirh tasimayanlar Hevazin'in bir kanadina yuruduler. Halbuki buradakiler okcu kimselerdi: Onlari cekirge surusu gibi hep birden ok yagmuruna tuttular. Bunun uzerine dagalmak zorunda kaldilar. Boylece dusman, Resulullah'a yoneldi. Aliyhissalatu vesselam'in katirini Ebu Sufyan Ibnu'l- Haris Ibni Abdilmuttalib radiyallahu anh yediyorkdu. Aleyhissalatu vesselam katirindan indi, dua etti, (Allah'tan) yardim taleb etti. Soyle diyordu:
"Ben Peygamberim yalan degil!
Ben Abdulmuttalibin Ogluyum!
Allahim yardimini indir."
Sonra askerleri duzene koydu. Bera devamla der ki: "Vallahi, biz savas kizisti mi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a siginirdik. Bizim cesurumuz Resulullah aleyhissalatu vesselam'la ayni hizada durabilendi."
Buhari, Megazi, 54, Cihad 52, 61, 97, 167; Muslim, Cihad 79, (1776); Tirmizi, Cihad 15, (1688).

4262 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir seferde iken yanina bir dusman gozcusu ugradi. Ashabla konusmaya oturdu. Sonra birden sivisti.Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Onu yakalayin ve oldurun!" emir buyurdu. Ben (yakalayip) oldurdum. Resulullah aleyhissalatu vesselam seleb'ini bana verdi."
Buhari, Cihad 173; Muslim, Cihad, 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2654).

4263 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "(Annem) Ummu Suleym, Huneyn savasi sirasinda bir hancer temin etmisti, yanindan ayirmiyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam (hanceri gorunce) sordu:
"Ey Ummu Suleym, su da ne?"
"Bunu, musriklerden biri bana yaklasacak olursa karnina saplamak icin temin ettim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu soz uzerine gulmeye basladi. Ummu Suleym:
"Ey Allah'in Resulu, sizinle olup da su Tuleka'dan hezimete ugrayan bizim disimizdakileri oldur!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ey Ummu Suleym, surasi muhakkak ki Allah bize kafi geldi ve iyi yapti" buyurdu."
Muslim, Cihad 134, (1809); Ebu Davud, Cihad 147, (2718).

EVTAS GAZVESI

4264 - Hz. Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Huneyn Gazvesi'nden farig olunca, Ebu Amir radiyallahu anh'i bir askeri birligin basinda Evtas'a gonderdi. Ebu Amir, orada Dureyd Ibnu's-Simme ile karsilasti. Dureyd olduruldu. Allah da adamlarini hezimete ugratti. (O sirada) ben Ebu Amir ile beraberdim. Dizine bir ok atildi. Yanina gelip:
"bu oku sana kim atti?" diye sordum. Bana bir sahsi isaret ederek (ok atani) gosterdi. Ona yonelip, yanina vardim. Beni gorunce kacti. Ben de pesine dustum.
"Utanmiyor musun, durmuyor musun?" diye pesinden bagirmaya basladim. Birden durdu. Karsilikli olarak bir-iki kilic salladik. Derken ben onu oldurdum. Sonra gelip Ebu Amir'e:
"Allah seninkinin canini aldi!" dedim.
"Hele su oku bir cek!" dedi. Ben oku cektim. (Okun yerinden) su cikti.
"Ey kardesimin oglu, dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a benden selam soyle, benim icin Allah'tan magfiret dileyiversin."
Ebu Amir, birligin komutanligini bana devretti. Bir muddet durup sonra vefat etti. Donunce, durumdan Resulullah aleyhissalatu vesselam 'a bilgi verdim. Bir miktar su getirtti, abdest alip ellerini kaldirdi. Koltuk altlarinin beyazligini gordum. Sonra soyle dua etti.
"Allahim, Ubeyd Ebu Amir'e magfiret buyur. Allahim, Kiyamet gunu onu, onun derecesini kullarinin -veya insanlarin- bircogunun derecesinden ustun tut!"
"(Ey Allah'in Resulu) benim icin de istigfar ediver!" dedim.
"Allahim, Abdullah Ibnu Kays'in gunahini magfiret et! Onu, Kiyamet gunu iyi bir yere koy!" dedi. Ebu Burde der ki:
"O iki duadan biri Ebu Amir icindi, digeri de Ebu Musa icindi."
Buhari, Megazi 55, Cihad 69, Da'avat 49; Muslim, Fedailu's-Sahabe 165, (2498).

TAIF GAZVESI

4265 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Taif'i kusatinca hic bir netice elde edemedi. Bunun uzerine: "Insaallah yarin yolcuyuz (muhasarayi kaldiracagiz)" dedi. Bu Ashabin pek agrina gitti:
"Yani, Taif'i fethetmeden gidecek miyiz" -bir rivayette "denecek miyiz"- dediler. Aleyhissalatu vesselam da:
"Sabahleyin saldirin!" buyurdular.Sabahleyin saldirdilar ve bircoklari yaralar aldi. Resulullah tekrar:
"Yarin Insaalllah gidecegiz!" buyurdular. Bu sefer akserler memnun kaldilar. Aleyhissalatu vesselam (onlarin haline) guldu."
Buhari, Megazi 56, Edeb 68, Tevhid 31; Muslim, Cihad 82, (1778).

4266 - Osman Ibnu Ebi'l-As radiyallahu anh anlatiyor: "Sakif hey'eti geldigi zaman, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina indiler. Aleyhissalatu vesselam onlari mescidde agirladi, ta ki kalplerini daha bir rikkate getirip muessir olsun.
Onlar (musluman olup bey'at yapmak icin) osur alinmamasini, cihada cagrilmamalarini ve namazin kendilerine farz kilinmamasini sart kostular. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Sizden osur alinmasin, cihada da cagirilmayin. Ama rukusuz (namazsiz) bir dinde hayir yoktur" buyurdu."
Ebu Davud, Harac 26, (3026).

4267 - Vehb Ibnu Murebbih anlatiyor: "Bey'at yaptiklari zaman Sakif'in durumu ne idi?" diye sordum.
"Sadaka (zekat = vergi) vermemeyi, cihad etmemeyi sart kostular" dedi ve Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "(Onlar gercek manada musluman olunca, kendiliklerinden) zekat da verecekler, cihada da katilacaklar!" dedigini isittigini soyledi."
Ebu Davud, Harac 26, (3025).

HALID IBNU VELID RADIYALLAHU ANH'IN BENI CEZIME'YE GONDERILMESI

4268 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Halid radiyallahu anh'i Beni Cezime'ye gonderdi. (Yurdlarina varinca Halid) onlari once Islam'a davet etti. Onlar "musluman olduk!" demeyi guzel soyleyemediler, "Sabii olduk, Sabii olduk!" dediler. Halid de onlari oldurmeye, esir etmeye basladi. bizden her bir askere esirini verdi. sonra bir gun gecince, herkese esirini oldurmeyi emretti. Ben:
"Vallahi ben esirimi oldurmem! Arkadaslarimdan da kimse esirini oldurmez!2 dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelince, durumu haber verdik. Ellerini kaldirip:
"Allah'im, Halid'in yaptigindan beriyim!" dedi ve bunu iki sefer tekrar etti."
Buhari, Megazi 58, Ahkam 35; Nesai, Adabu'l-Kudat 16, (8, 237).

ABDULLAH IBNU HUZAFE ES-SEHMI VE ALKAME IBNU MUCEZZIZ EL-MUDLICI SERIYYESI
(Buna Serriyyetu'l Ensari de denmistir.)

4269 - Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir seriyye gonderdi ve birligin basina Ensar'dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarina itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasinda komutan, bir meseleden) ofkelenip:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bana itaat etmenizi emretmedi mi?" dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler.
"Oyleyse, dedi, derhal bana odun toplayin!" Hemen otun toplanmisti. Bu sefer:
"Ates atin!" emretti. Ashab (odun yiginina) ates atti. Komutan:
"Icine girin!" emretti. Girmek uzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup:
"Biz, atesten kacarak Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldik (simdi atese girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Oyle durdular. Ates sondu. Komutanin da ofkesi gecti, Bu vak'a Resulullah aleyhissalatu vesselam'a intikal edince:
"Eger girselerdi, Kiyamet gunune kadar bir daha ondan cikamazlardi! Allah'a isyanda (kula) itaat yok! Taat ma'ruftadir!" buyurdular."
Buhari, Megazi, 59, Ahkam, 4, Haberu'l-Vahid 1; Muslim, Imaret 40, (1840); Ebu Davud, Cihad 96, (2625); Nesai, bey'at 34, (7, 159).

HZ. EBU MUSA VE MUAZ'IN YEMENE GONDERILMESI
(Veda Haccindan Once)

4270 - Ebu Musa Radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Beni ve Muaz radiyallahu anhuma'yi Yemen'e gonderdi ve su tenbihte bulundu: "Insanlari dine (tatlilikla) davet edin. Mujdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylastirin, zorlastirmayin. Uyumlu olun gecimsiz olmayin."
Biz Yemen'e vardik. Her ikimizin ayri birer cadiri vardi, cadirlarimizi mustakillen kullaniyorduk. Birbirimize ziyaretlerimiz olur, (birlesirdik. bir seferinde) Mu'az, Ebu Musa radiyallahu anhuma'ya geldi. Ebu Musa, cadirinin onunde oturuyordu. Yaninda (zincire vurulmus), oldurmek istedigi bir yahudi duruyordu.
"Ey Ebu Musa, nedir bu manzara (ne oluyor?) " dedim.
"Bu bir yahudidir, musluman olmustu, tekrar yahudilige dondu" dedi.
"Sen onu oldurmeyince oturmayacagim!" dedim. Kalkip oldurdu. Sonra oturup konusmaya basladilar. Muaz radiyallahu anh:
"Ey Ebu Musa, Kar'an'i nasil okuyorsun?" diye sordu.
"Yatagimin uzerinde, namazimda, binegimde zaman zaman (firsat buldukca) parca parca okuyorum!" dedi. Sonra Ebu Musa, Muaz'a:
"Ya sen nasil okuyorsun?" diye sordu.
"Bunu sana bildirecegim: Ben uyurum, sonra kalkar Kur'an'dan okurum. Boylece uyanikken umid ettigim sevabi uykumda da kazanacagimi umid ederim" diye cevap verdi."
Buhari, Megazi, 60, Icare 8, Istitabe 2, Ahkam 7, 12; Muslim, Cihad 7, (1733), Esribe 71; Ebu Davud, Hudud 1, (4354, 4355, 4356, 4357); Nesai, Taharet 4, (1, 10).

ALI IBNU EBI TALIB VE HALID IBNU VELID'IN YEMEN'E GONDERILMESI
(Veda Haccindan once)

4271 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Ali radiyallahu anh'i humusu (ganimetin beste birini) almak uzere Halid'e gonderdi. Halid radiyallahu anh, humusu ona verdi. ali, ondan (kendine) bir cariye secti. Ali, geceleyin gusul yapmis olarak sabahha erdi. Ali'ye kizmistim. Halid radiyallahu anh'a:
"Sunu gormuyor musun?" diye soylendim. Sonra da Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelince durumu anlattim.
"Ey Bureyde! buyurdular, sen Ali'ye kiziyor musun?"
"Evet!" dedim.
"Kizma! buyurdular, zira onun humustaki hissesi aldigindan fazladir." (Ondan sonra Ali en cok sevdigim insan oldu.)"
Buhari, Megazi, 61.

ZU'L-HALASA GAZVESI

4272 - Cerir Ibnu Abdillah radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bana: "Beni, Zu'l-Halasa'dan kurtarmaz misin?" buyurdu. Bu, Has'am'da bir bina idi. el-Kabetu'l Yemaniyye denmekte idi. Ahmes kabilesinden yuzelli atli ile oraya vardim. Ahmesliler at besleyen insanlardi. Ben ise at uzerinde duramiyordum. (Durumu Resulullah'a soyledim.) Aleyhissalatu vesselam gogsume vurdu; oyle ki, parmaklarinin izini gogsumun uzerinde gordum. Sonra:
"Allah'im, Cerir'i (atinin ustunde) sabit kil, onu hidayete ermis ve hidayet edici kil!" buyurdu. Ben gittim, onu kirdim ve yaktim."
Buhari, Megazi 62, Cihad 154, 162, Menakibu'l-Ensar 21, Edeb 68, Da'avad, 19; Muslim, Fadailu's-Sahabe 137; Ebu Davud, Cihad 172, (2772).

ZATU'S-SELASIL GAZVESI

4273 - Ebu Osman en-Nehdi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Amr Ibnu'l-As radiyallahu anh'i Zatu's-Selasil ordusunun basinda gondermisti.
Amr Ibnu'l-As der ki: "(Ya Resulullah) sana en sevgili insan kimdir?" dedim. "Aise'dir!" buyurdular. Ben tekrar sordum:
"Erkeklerden kim?"
"Onun babasidir!" buyurdular. Ben bir kere daha sorayim dedim:
"Sonra kim?"
"Omer" buyurdular ve bazi erkek saydilar. Beni en sona atacak korkusuyla sukut edip baska sormadim."
Buhari, Megazi 63, Fedailu'l-Ashab 5; Muslim, Fedailu'l-Ashab 8, (2384).

TEBUK GAZVESI

4274 - Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Ashabim, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a usre (darlik) ordusu, yani Tebuk Gazvesi sirasinda yuklerini koyacaklari deve hakkinda sormam icin beni gonderdiler.
Yanina vardigimda meger ofkeliymis de ben hissedememisim.
"Ey Allah'in Resulu, dedim, arkadaslarim size, beni gonderdiler, kendilerine yuk devesi vermenizi istiyorlar."
"Vallahi ben onlara hicbir yuk devesi veremem!" buyurdular. Ayrildim, ama uzgundum, hem yuk devesi verilmeyisine, hem de bana kizmis olabilecegi korkusuyla uzgundum. Arkadaslarimin yanina varip Aliyhissalatu vesselam'in soyledigini kendilerine haber verdim.
Sonra Resulullah bana birini (Bilal'i) gondererek beni cagirdi ve:
"Su cifti, su cifti, su cifti al! Bunlari arkadaslarina gotur. Ve de ki:
"Allah -veya Resulullah- sizi bunlarla tasiyacak, bunlara binin" dedi. Ben onlari arkadaslarima goturdum ve:
"Resulullah sizleri bunlarla tasiyacak. Lakin, vallahi sizden biri, sizin icin ilk istedigim zaman, Resulullah'in soyledigini ve vermen dedigini duyan birine gitmedikce yakanizi birakmam" dedim. Arkadaslarim:
"Vallahi sen yanimizda (muttehem degilsin), dogru soyledigine inaniyoruz. Ama sen yine de diledigini yap!" dediler. Ebu Musa, onlardan bir grupla gitti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in once soylemis oldugu sozu isitenlere vardilar. Bunlar Ebu Musa'nin kendilerine soyledigi seyleri aynen soylediler."
Buhari, Megazi 78, 74, Humus 15, Zebaih 26, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Muslim, Eyman 8, (1649).

4275 - Vasile Ibnu'l-Eska' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Tebuk Gazvesine katilmak icin cagrida bulundu. Ben hemen ehlime gittim. Gazveye gitmeye yoneldim. Resulullah'in ashabinin ilk kismi yola cikmisti bile. Medine'de seslenmeye basladim:
"(Ganimetten gelecek) hissesi tasiyana olacak bir kimseyi (devesiyle) tasiyacak bir kimse yok mu?" diyordum. Ensar'dan yasli bir zat:
"Kendisini munavebe ili bindirmem ve yiyecegini de vermem karsiliginda (savastan elde edecegi) hissesi bize olmak kaydiyla gotururum!" dedi. Ben:
"Anlastik!" dedim. Ensari:
"Oyleyse Allah'in bereketi uzere yuru!" dedi. Boylece en hayirli bir arkadasla yola ciktim. Allah ganimet de nasib etti, hisseme bir miktar deve isabet etti. Bunlari surup, (beni devesine alan Ensariye) getirdim. Adam cikip devesinin havidindaki cullardan biri uzerine oturdu, ve:
"Bu develeri sen geri sur!" dedi. Sonra tekrar:
"Sen bu develeri ileri sur. (bana getirme)!" dedi ve ilave etti: "Ben senin bu develerini degerli goruyorum" dedi. Vasile de:
"Bu baslangicta anlastigimiz sarta gore senin ganimetin!" dedim. Ama Ensari:
"Ey kardesimin oglu, ganimetini al. Ben senin bu maddi payini istememistim (sevaba, manevi kazanca istirak etmeyi dusunmustum)" dedi."
Ebu Davud, Cihad 123, (2676).

KISKANCLIK BOLUMU

4276 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah kiskanctir, mu'min de kiskanctir. Allah'in kiskanmasi, mu'minin Allah'in haram ettigi seyi yapmasidir."
Buhari, Nikah 107, Muslim, Tevbe 36, (2761); Tirmizi, Rada' 14, (1168).

4277 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim, soyle diyordu: "Allah'dan daha kiskanc kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahisin acigini da kapalisini da haram kildi. Medihten Allah kadar hoslanan bir kimse de yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmistir."
Buhari, Nikah 107, Tefsir, en'am 7, Tefsir, A'raf 1, Tevhid 15; Muslim, Tevbe 33, (2760); Tirmizi, Daavat 97, (3520).

4278 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh dedi ki: "Ey Allah'in Resulu, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dort sahid getirinceye kadar ona muhlet mi taniyacagim?"
"Evet!" buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa'd:
"Asla dedi, seni hakla gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, sahid aramazdan once kilincimi indiririm."
Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Su efendinizin soyledigine bakin! Evet (biliyoruz ki) o kiskanc bir adamdir. Ama ben ondan da kiskancim, Allah da benden kiskanc."
Muslim, Li'an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17, (2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532).

4279 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gece yanimdan cikip gitmisti. (Benim nobetimde) hanimlarindan birinin yanina gitmis olabilir diye icime kiskanclik dustu. Geri gelince halimi anladi ve:
"Kiskandin mi yoksa?" dedi. Ben de:
"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kiskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Sana yine seytanin gelmis olmali" dedi. Ben:
"Benimle seytan mi var?" dedim.
"Seytani olmayan kimse yoktur" dedi.
"Seninle de var mi?" dedim
"Evet, Ancak ona karsi Allah bana yardimci oldu da musluman oldu!" buyurdu."
Muslim, Munafikun 70, (2815); Nesai, Isretu'n-Nisa 4, (7, 72).

4280 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Safiyye radiyallahu anha gibi guzel yemek yapani gormedim. (Bir defasinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam benim odamda iken, Safiyye ona yemek yapip (gondermisti). Cok siddetli bir kiskanclik hissettim. Oyle ki beni bir titreme sardi. (Gidip) kabini kirdim, sonra da pisman oldum ve:
"Ey Allah'in Resulu dedim, yaptigim bu hareketin keffareti nedir?"
"Tabaga ayniyla tabak, yemege misliyle yemek!" buyurdular."
Ebu Davud, Buyu 91, (3568); Nesai, Isretu'n-Nisa 4, (7, 71).
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
GADAB (OFKE)

4281 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor. "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Siz aranizda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab radiyallahu anhum:
"Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadigi kimseyi!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Hayir, dedi, gercek pehlivan ofkelendigi zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."
Muslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779).

4282 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kuvvetli kimse, (guneste hasmini yenen) pehlivan degildir. Hakiki kuvvetli, ofkelendigi zaman nefsini yenen kimsedir."
Buhari, Edeb 76, Muslim, Birr 107, (2760); Muvatta, Husnu'l-Halk 12, (2, 906).

4283 - Ebu Vail radiyallahu anh anlatiyor: "Urve Ibnu Muhammed es-Sa'di'nin yanina girdik. Bir zat kendisine konustu ve Urve'yi kizdirdi. Urve kalkip abdest aldi ve:
"Babam, dedem Atiyye radiyallahu anh'tan anlatti ki, o, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini nakletmistir:
"Ofke seytandandir, seytan da atesten yaratilmistir, ates ise su ile sondurulmektedir; oyleyse biriniz ofkelenince hemen kalkip abdest alsin."
Ebu Davud, Edeb 4, (4784).

4284 - Ebu Zerr el-Gifari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize buyurmustu ki:
"Biriniz ayakta iken ofkelenirse hemen otursun. Ofkesi gecerse ne ala gecmezse yatsin."
Ebu Davud, Edeb 4, (4782).

4285 - Hz. Mu'az Ibnu Cebel radiyallahu anh anlatiyor. "Iki kisi Resulullah aleyhissalatu vesselam'in huzurunda kufurlestiler. (Oyle ki) birinin yuzunde (digerine karsi) ofkesi gozukuyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ben bir kelime biliyorum, eger onu soyleyecek olsa, kendinde zuhur eden ofke giderdi: Euzu billahi minesseytanirracim" buyurdular."
Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edebb 4, (4780).

4286 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu! Bana kisa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Ta ki nasihatini unutmayayim" demisti (ve birkac kere tekrar etmisti). Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle):
"Ofkelenme!" cevabini verdi!"
Buhari, Edeb 76; Tirmizi, Birr 73 (2021); Muvatta, Husnu'l-Hulk 11, (2, 906).

4287 - Sehl Ibnu Mu'az Ibni Enes el-Cuheni, babasi radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ofkesinin geregini yerine getirebilecek gucte oldugu halde ofkesini tutan kimseyi, Allah Teala Hazretleri, Kiyamet gunu, mahlukatin baslari ustune davet eder; ta ki, (onlardan once) diledigi huriyi kendine secsin."
Tirmizi, Birr 74, (2022); Ebu Davud, Edeb 3, (4777).

4288 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Uyeyne Ibnu Hisn (Medine'ye) gelince, kardesinin oglu Hurr Ibnu Kays'in yanina indi. Hurr Ibnu Kays ise Hz. Omer'in yakinlarindandi. Onun meclisinde yasli veya genc bir kisim kurra ve fakihler musavere heyeti olarak bulunurdu. Uyeyne Ibnu Hisn:
"Ey kardesimin oglu! Emiru'l-mu'minin'in yanina girmem icin izin taleb et!" dedi. O da izin istedi. Ancak yanina girince:
"Yeter artik! Ey Ibnu'l-Hattab sen bize bol vermedigin gibi, aramizda adaletle de hukmetmiyorsun!" dedi. Hz. Omer radiyallahu anh pek ofkelendi. Neredeyse dovmek icin uzerine yuruyecekti ki, Hurr radiyallahu anh atilip:
"Ey emire'l-mu'minin! Allah Teala Hazretleri, Resulune: "Affi eses tut, ma'rufu emret ve cahillerden de yuz cevir!" (A'raf 199) emretmistir. Bu adam da cahillerden biridir" dedi. Vallahi, Hurr ayeti okuyunca, Hz. Omer oldugu yerde kalip hicbir sey yapmadi. Hz. Omer Kitabullah'in yaninda hemen durur, onu koyup gecmezdi (radiyallahu anh)."
Buhari, I'tisam 2, Tefsir, A'raf 5.

GASB

4289 - Ebu Seleme Ibnu Abdirrahman Hz. Aise radiyallahu anha'dan anlattigina gore Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurdu: "Kim (gasben baskasinin) arazisine bir karis haksiz tecavuz ederse yedi kat yerin dibine kadar boynuna dolandirilarak (cezalandirilir)."
Buhari, Bed'u'l-Halk 2, Mezalim 13; Muslim, Musakat 142, (1612)

4290 - Buhari'nin Ibnu Omer radiyallahu anhuma'dan kaydettigi diger bir rivayette soyle buyrulmustur: "Kim, araziden haksiz olarak bir karislik yer alirsa, Kiyamet gunu, onunla yedi kat yere batirilir."
Buhari, Mezalim 13, Bed'u'l-Halk 2.

GIYBET EDENE NASIL MUKABELE EDILMELI?

4291 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Giybetin ne oldugunu biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!" dediler. Bunun uzerine:
"Birinizin, kardesini hoslanmayacagi seyle anmasidir!" aciklamasini yapti. Orada bulunan bir adam:
"Ya benim soyledigim anda varsa, (Bu da mi giybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Eger soyledigin onda varsa giybetini yapmis oldun. Eger soyledigin onda yoksa bir de buhtanda (iftirada) bulundun demektir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Muslim, Birr 70, (2589).

4292 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, sana Safiyye'deki su su hal yeter!" demistim. (Bundan memnun kalmadi ve)
"Oyle bir kelime sarfettin ki, eger o denize karistirilsaydi (denizin suyuna galebe calip) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aise ilaveten der ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir insanin (tahkir maksadiyla) taklidini yapmistim. Bana hemen sunu soyledi:
"Ben bir baskasini (kusuru sebebiyle soz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, su su kadar (pek cok dunyalik) verilse bile!"
Ebu Davud, Edeb 40, (4875); Tirmizi, Sifatu'l-Kiyame 52, (2503, 2504).

4293 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Mirac gecesinde, bakir tirnaklari olan bir kavme ugradim. Bunlarla yuzlerini (ve goguslerini) tirmaliyorlardi.
"Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum.
"Bunlar, dedi, insanlarin etlerini yiyenler ve irzlarini (sereflerini) payimal edenlerdir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879).

4294 - Mustevrid radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim bir musluman(i giybet ve serefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattiracaktir. Kime de musluman bir kimse(ye yaptigi iftira, giybet gibi bir) sebeple (mukafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teala Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (mali, makami olan buyuklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak icin riyakarliklara girer)se Allah Teala Hazretleri Kiyamet gunu onu murailer makamina oturtarak (rezil eder ve murailere munasib azabla azablandirir.)"
Ebu Davud, Edeb 40, (4881).

4295 - Sa'id Ibnu Zeyd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ribanin en kotusu, haksiz yere muslumanin irzini (manevi sahsiyetini) rencide etmektir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4876).

4296 - Muaz Ibnu Esed el-Cuheni radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim bir mu'mini bir munafiga (giybetciye) karsi himaye ederse, Allah da onun icin, Kiyamet gunu, etini cehennem atesinden koruyacak bir melek gonderir. Kim de muslumana kotulenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kiyamet gunu, cehennem koprulerinden birinin ustunde, soylediginin (gunahindan paklanip) cikincaya kadar hapseder."
Ebu Davud, Edeb 41, (4883).

4297 - Hz. Cabir ve Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ne fasik ne de mucahir (gunahi aciktan isleyen) kimse icin soylenen giybet sayilmaz. Mucahir olan haric, butun ummetim affa mazhar olmustur."
Rezin ilavesidir. Buhari'de ikinci kisim mevcuttur. Edeb, 60; Muslim, zuhd 52, (2990).

4298 - Hz. Huzeyfe raadiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kattat (soz tasiyan) cennete girmeyecektir."
Muslim'in rivayetinde "nemmam cennete girmeyecektir" seklinde gelmistir.
Buhari, Edeb 50, Muslim, Iman 169, (105); Ebu Davud, Edeb 38, (4771); Tirmizi, Birr 79, (2027).

4299 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bana kimse, ashabimin birinden (canimi sikacak bir) sey getirmesin. Zira ben, sizin karsiniza, icimde hic bir sey olmadigi halde cikmak istiyorum."
Tirmizi, Menakib (3893); Ebu Davud, Edeb 33, (4860).

MUSIKI VE EGLENCE

4300 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, benim yanimda iki cariye, Buas (savasi ile ilgili hamasi) turkuler soylerken cikageldi. Gidip yatagin uzerine (yan ustu uzandi ve yuzunu de (aksi istikamete) cevirdi. Derken (babam) Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh girdi. Derhal beni azarladi ve: "Resulullah'in hane-i saadetlerinde seytan calgisi ha!" dedi. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam, ona yonelip.
"Birak onlari (soylesinler!)" buyurdu. (Onlar sohbete dalip, bizden) dikkatlerini cekince, ben cariyelere goz isareti yaptim, kalkip gittiler."
Hz. Aise devamla der ki: "Bir bayram gunuydu. Siyahiler, mescidde kilinc-kalkan oyunu oynuyorlardi. Ben mi Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan taleb etmistim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliginden) mi "Seyretmek ester misin?" buyurdular. Ben:
"Tabii!" dedim. Kalkti, beni geri tarafina aldi, yanagim yanaginin ustunde oldugu halde durduk.
"Ey Erfideogullari goreyim sizi (oynayin)!" diyordu. Ben usaninca(ya kadar boyle devam ettik. Usandigimi farkedince):
"Yeter mi?" buyurdular. Ben:
"Evet!" dedim.
"Oyleyse git!" dediler."
Buhari, Iydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menakib 15, Menakibu'l-Ensar 46, Nikah 82, 114; Muslim, Iydeyn 19, (892); Nesai, Iydeyn 35 - 36, (3, 195-197).
 
Üst Alt