Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Duyurular Tebrik ve Kutlamalar
Üyelerimizden istekler - duyurular ve sorular
Kutlu Doğum Haftası için DUYURU
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ihvancw" data-source="post: 49308" data-attributes="member: 2473"><p>Ey insanlar size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir O size çok düşkün müminlere çok şefkatli çok merhametlidir</p><p> </p><p>Sözkonusu âyet Peygamber Efendimiz (sav)in bizlere olan düşkünlüğünü bizler için nasıl didinip çırpındığını sıkıntılarımıza dayanamadığını bunların kendisine pek ağır geldiğini müminlere olan düşkünlüğünü çok şefkatli ve merhametli olduğunu çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir</p><p> </p><p>İnsanlık tarihinde onun kadar ümmetine düşkün başka şahsiyete rastlamak mümkün değildir Engin rahmeti öyle boyutlara ulaşmıştır ki inkâr edenlerin bile hidayete ermeleri için ızdırap içinde kıvranmıştır Allahü Zülcelal Kuranda şöyle buyurmuştur: Bu söze (Kurana) inanmıyorlar diye neredeyse kendini telef edip bitireceksin</p><p> </p><p>Peygamber Efendimiz (sav) puta tapan bir toplumda tevhid inancını insanlara açıklamaya çalışmıştır Huzur ve kurtuluş kaynağı olan iman konusunda uyarılarda bulunmuş insanları ateşe küfre ve cehenneme düşmekten korumaya çalışmıştır Bu nedenle yaşamında da bizleri dünya ve ahiret ateşinden kurtarmak için nice çile eziyet ve zorluklara katlanmıştır Bir hadis-i şeriflerinde; "Benimle sizin misaliniz ateş yakan bir adamın misali gibidir ki; hemen pervaneler kelebekler o ateşin içine düşmeye başlarlar O bunları kovar Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz" buyurmuştur </p><p> </p><p>Tüm meşakkatlere rağmen beddua için elini açmamıştır Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem) lanet etmek için değil alemlere rahmet olarak gönderilmiştir </p><p> </p><p>Ümmetini cehennem azabına götüren bir yola düşmemesi için bir baba şefkatinin ötesinde ikaz eden Allah Resûlübizlerin hep hayırlara güzelliklere kavuşması hususunda hep ısrarlı olmuştur Nitekim Şefkat Peygamberi ümmetine olan bu düşkünlüğünü şöyle ifade etmişti: Hiç şüphesiz ben size bir babanın evlatlarına olan durumu gibiyim</p><p> </p><p>Onun düşkünlüğü sadece devrindeki insanları değil kıyamete kadar gelip geçecek bütün ümmetini de kapsamaktaydı Bu düşkünlüğü onu her gece uykusunun en tatlı yerinde yatağından kaldırır sabahlara kadar ümmeti için dualarla Rabbine yakarmasına neden olurdur Birgün Peygamberimiz ellerini kaldırmış Allahım ümmetimi koru ümmetime acı! diye ağlayarak dua ederken Yüce Allah Cebraile buyurdu ki:Ey Cebrail! Gerçi Rabbin herşeyi bilir; ama sen git Muhammede niçin ağladığını sorCebrail geldiğinde Peygamberimiz ona ümmeti için ağladığını söylediCebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattıYüce Allah buyurdu ki:Ey Cebrail Muhammede git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz</p><p> </p><p>Allah Resûlü müminlere kendi nefislerinden daha yakın ve önceliklidir İnananlara dünya ve ahirette hayırlarına olanı göstermiştir Bir hadiste; Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakınım İsterseniz şu âyeti okuyun: Allah Resûlü müminlere kendi canlarından daha azizdir (Ahzab 33/6) buyurmuş ve sonra da sözüne şöyle devam etmiştir: Kim bir mal bırakırsa o akrabalarınadır Fakat kim de bir borç veya bakıma muhtaç kimse bırakarak giderse borcunun ödenmesi ve geride kalanların bakımı bana aittir</p><p> </p><p>Yine harp meydanında dişi kırılıp yüzüne miğferinin bir parçası saplandığı ve yüzünden dökülen kan yere düşeceği esnada hemen ellerini kaldırarak âdetâ duâ ile İlâhî gadabın önüne geçmeye çalışmış ve: "Allah'ım kavmime hidayet et çünkü onlar (beni) bilmiyorlar" </p><p> </p><p>Niyazıyla kâfirlerin başına gelmesi muhtemel bir belayı önlemişti Miraçda bile ümmetini düşünen ve dönüp gelen Efendimiz ümmetine cennette ve Cenab-ı Hakkın cemalini müşahede etmede de rehberlik yapacaktır inşaallah</p><p>Peygamber Efendimiz aynı zamanda ebediyete yürürken de ümmetinin en zor anlarında yanındadır Mahşerde sırat köprüsünde hesapta ümmetine el uzatan Allah Resûlü bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre yine ümmetine imdad etmek için muvakkaten cehenneme gidip çıkacaktır </p><p> </p><p>Mahşer günü herkesin kendi derdine düştüğü peygamberlerin bile nefsi nefsi dediği yerde Peygamber Efendimiz (sav) ümmetî ümmetî diyecektir (10) </p><p> </p><p>Hz Aişe annemiz dinin emir ve yasaklarında Efendimizin ümmetine olan şefkatini şu şekilde ifade etmiştir: Allah Resûlü iki şey arasında muhayyer bırakıldığında mutlaka kolay olanı tercih etmiştir </p><p> </p><p>Peygamber Efendimiz (sav) ashabına hitap ederek imkanı yerinde olanların hacc yapmalarının farz olduğunu bildirmiş ve hacc farizasını yerine getirmelerini istemişti Orada bulunanlardan biri Her sene mi hacc yapacağız? diye sormuş Allah Resûlü sessiz kalmıştı Bunun üzerine soru soran kimse üç kere sorusunu tekrar etti Sonunda Peygamber Efendimiz: Eğer evet deseydim her sene hac yapmanız farz olacaktı ve siz de buna güç yetiremeyecektiniz buyurarak ümmetinin altından kalkamayacağı bir hükmün farz kılınmasını istememişti </p><p> </p><p>Eğer ümmetime zorluk vereceğimden çekinmeseydim her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim buyurmuşlardı </p><p> </p><p>Bu ve benzeri pek çok örnek Peygamber Efendimizin ümmetine zorluk gelmemesi için kolay olanı ümmeti adına tercih etmesinden gelmekteydi Her peygamber Allah Teâlânın reddetmeyeceği duasını dünyada iken yapmış ve bu hakkını kullanmıştır Sevgili Peygamberimiz ise reddedilmeyecek duasını kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek üzere âhirete saklamış ve böylece ümmetini ne kadar çok sevdiğini göstermiştir</p><p>Çünkü o ümmetine çok düşkündür; müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir</p><p> </p><p>Bütün bu örnekler Peygamber Efendimizin (sav) ümmetine beslediği sevgi ve şefkatin derinliğini göstermeye yeterlidir</p><p> </p><p>Allah Resûlü her fırsatta Allahü Zülcelalden ümmetinin affını ahiret saadetini istemişti İşte bir gece sabaha kadar Hazreti İbrahim'in duası olan Ya Rabbî! Doğrusu onlar (putlar) insanların çoğunu saptırdılar Artık bundan sonra kim bana tâbi olursa o bendendir Kim de bana karşı gelirse o da Senin merhametine kalmıştır şüphesiz Sen Gafûrsun Rahîmsin</p><p> </p><p>Mealindeki ayet ile; Hazreti İsa'nın duası olan Ya Rabbî! Eğer onları cezalandırırsan şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır Onları affedersen Aziz ü Hakîm (üstün kudret tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen'sin!</p><p> </p><p>Mealindeki ayeti tekrar tekrar okumuş ellerini kaldırıp "Allahım! Ümmetimi (mağfiret et) ümmetimi (mağfiret et!)" diye yalvarmış ve ağlamıştı Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na de ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz" buyurmuştu</p><p> </p><p>Bir diğer hadiste; Rabbimin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin (ümmeti icabet)yarısını Cenab-ı Allah cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi Ben şefaati tercih ettim Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş günahlarla kirlenmiş olanları içindir</p><p> </p><p> </p><p>Mahşer günü güneşin iyice yaklaşmasıyla kan ter içinde kalan insanoğlu şefaat edecek birini arayacak öncelikle insanlığın babası Hz Ademe koşacak Hz Adem kendisinin böyle bir hususiyetinin olmadığını söyleyerek insanları Hz Nuha gönderecek; Hz Nuh Hz Musaya; Hz Musada Hz İsaya gönderecek Hz İsa da bu hususiyetin Hz Muhammede ait olduğunu söyleyerek onları Peygamber Efendimize gönderecek Zira o gün herkes kendi derdine düşecek ulül-azm olan peygamberan-i âli şan bile nefsi nefsi diyecek kendilerinin umum insanlığa şefaat etme gibi bir kredilerinin olmadığını söyleyeceklerdir </p><p> </p><p>Mahşer yerinin o azametli ortamından kaçmaya çalışan insanlık Peygamber Efendimizin kapısına dayanacak ve ondan şefaat etmesini isteyecek Allah Resûlü arşın altına gidip Yüce Mevlaya secde ederek Onun ilham ettiği dualarla rabbini tesbih edecek yakarışa geçecek ve kendisine vaad edilen umum insanlar için şefaat etme kredisinin yerine getirilmesini kendisine lutfedilmesini isteyecek Peygamber Efendimizin nezd-i ilahideki hiçbir varlığa nasip olmayan fazilet ve şerefi bütün insanlığa gösterilerek insanlar arasında hüküm verilerek mahşer yerinde dehşet içinde beklemenin ızdırabından Allahın şefaat ve rahmeti ile kurtulacaklardır</p><p> </p><p>Allah Resûlü (sav) ümmetinden bir kısmının cehenneme gireceğini duyduğu an mahşer meydanında secdeye kapanıp "Ümmetim! Ümmetim!" diye yakarışa geçecek o esnada cenneti hurilerin perdedarlığını ve kim bilir daha nice güzellikleri unutacak ve gözyaşlarını ceyhun ede ede hep ağlayacak O'na "Artık başını kaldır! Şefaat et şefaatin kabul edilecek!" deninceye kadar başını yerden kaldırmayacak ve hep "Ümmetî! Ümmetî!" diye inleyecektir </p><p> </p><p>Böylelikle iman edenler Allahın izniyle Peygamberimizin şefaatine nail olabileceklerdir Bu hususta Peygamber Efendimize kimlere şefaat edeceği sorulduğunda Benim şefaatim dili kalbini tasdik ederek yürekten kelime-i tevhidi getirenleredir buyurarak samimi olarak La ilahe illallah Muhammedün Resûlüllah diyenlerin şefaatten mahrum bırakılmayacaklarını bildirmiştir </p><p> </p><p>Peygamberimizin (sav) bizlere olan bu düşkünlüğünü unutmadan salavatlarla onu anmalı ve Rabbimize böyle bir Peygambere ümmet olmayı nasip ettiği için şükretmeliyiz Allahü Zülcelal hepimize rahmet ve merhametiyle muamelede bulunarak Peygamber Efendimizin şefaatine nail kılsın.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ihvancw, post: 49308, member: 2473"] Ey insanlar size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir O size çok düşkün müminlere çok şefkatli çok merhametlidir Sözkonusu âyet Peygamber Efendimiz (sav)in bizlere olan düşkünlüğünü bizler için nasıl didinip çırpındığını sıkıntılarımıza dayanamadığını bunların kendisine pek ağır geldiğini müminlere olan düşkünlüğünü çok şefkatli ve merhametli olduğunu çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir İnsanlık tarihinde onun kadar ümmetine düşkün başka şahsiyete rastlamak mümkün değildir Engin rahmeti öyle boyutlara ulaşmıştır ki inkâr edenlerin bile hidayete ermeleri için ızdırap içinde kıvranmıştır Allahü Zülcelal Kuranda şöyle buyurmuştur: Bu söze (Kurana) inanmıyorlar diye neredeyse kendini telef edip bitireceksin Peygamber Efendimiz (sav) puta tapan bir toplumda tevhid inancını insanlara açıklamaya çalışmıştır Huzur ve kurtuluş kaynağı olan iman konusunda uyarılarda bulunmuş insanları ateşe küfre ve cehenneme düşmekten korumaya çalışmıştır Bu nedenle yaşamında da bizleri dünya ve ahiret ateşinden kurtarmak için nice çile eziyet ve zorluklara katlanmıştır Bir hadis-i şeriflerinde; "Benimle sizin misaliniz ateş yakan bir adamın misali gibidir ki; hemen pervaneler kelebekler o ateşin içine düşmeye başlarlar O bunları kovar Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz" buyurmuştur Tüm meşakkatlere rağmen beddua için elini açmamıştır Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem) lanet etmek için değil alemlere rahmet olarak gönderilmiştir Ümmetini cehennem azabına götüren bir yola düşmemesi için bir baba şefkatinin ötesinde ikaz eden Allah Resûlübizlerin hep hayırlara güzelliklere kavuşması hususunda hep ısrarlı olmuştur Nitekim Şefkat Peygamberi ümmetine olan bu düşkünlüğünü şöyle ifade etmişti: Hiç şüphesiz ben size bir babanın evlatlarına olan durumu gibiyim Onun düşkünlüğü sadece devrindeki insanları değil kıyamete kadar gelip geçecek bütün ümmetini de kapsamaktaydı Bu düşkünlüğü onu her gece uykusunun en tatlı yerinde yatağından kaldırır sabahlara kadar ümmeti için dualarla Rabbine yakarmasına neden olurdur Birgün Peygamberimiz ellerini kaldırmış Allahım ümmetimi koru ümmetime acı! diye ağlayarak dua ederken Yüce Allah Cebraile buyurdu ki:Ey Cebrail! Gerçi Rabbin herşeyi bilir; ama sen git Muhammede niçin ağladığını sorCebrail geldiğinde Peygamberimiz ona ümmeti için ağladığını söylediCebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattıYüce Allah buyurdu ki:Ey Cebrail Muhammede git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz Allah Resûlü müminlere kendi nefislerinden daha yakın ve önceliklidir İnananlara dünya ve ahirette hayırlarına olanı göstermiştir Bir hadiste; Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakınım İsterseniz şu âyeti okuyun: Allah Resûlü müminlere kendi canlarından daha azizdir (Ahzab 33/6) buyurmuş ve sonra da sözüne şöyle devam etmiştir: Kim bir mal bırakırsa o akrabalarınadır Fakat kim de bir borç veya bakıma muhtaç kimse bırakarak giderse borcunun ödenmesi ve geride kalanların bakımı bana aittir Yine harp meydanında dişi kırılıp yüzüne miğferinin bir parçası saplandığı ve yüzünden dökülen kan yere düşeceği esnada hemen ellerini kaldırarak âdetâ duâ ile İlâhî gadabın önüne geçmeye çalışmış ve: "Allah'ım kavmime hidayet et çünkü onlar (beni) bilmiyorlar" Niyazıyla kâfirlerin başına gelmesi muhtemel bir belayı önlemişti Miraçda bile ümmetini düşünen ve dönüp gelen Efendimiz ümmetine cennette ve Cenab-ı Hakkın cemalini müşahede etmede de rehberlik yapacaktır inşaallah Peygamber Efendimiz aynı zamanda ebediyete yürürken de ümmetinin en zor anlarında yanındadır Mahşerde sırat köprüsünde hesapta ümmetine el uzatan Allah Resûlü bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre yine ümmetine imdad etmek için muvakkaten cehenneme gidip çıkacaktır Mahşer günü herkesin kendi derdine düştüğü peygamberlerin bile nefsi nefsi dediği yerde Peygamber Efendimiz (sav) ümmetî ümmetî diyecektir (10) Hz Aişe annemiz dinin emir ve yasaklarında Efendimizin ümmetine olan şefkatini şu şekilde ifade etmiştir: Allah Resûlü iki şey arasında muhayyer bırakıldığında mutlaka kolay olanı tercih etmiştir Peygamber Efendimiz (sav) ashabına hitap ederek imkanı yerinde olanların hacc yapmalarının farz olduğunu bildirmiş ve hacc farizasını yerine getirmelerini istemişti Orada bulunanlardan biri Her sene mi hacc yapacağız? diye sormuş Allah Resûlü sessiz kalmıştı Bunun üzerine soru soran kimse üç kere sorusunu tekrar etti Sonunda Peygamber Efendimiz: Eğer evet deseydim her sene hac yapmanız farz olacaktı ve siz de buna güç yetiremeyecektiniz buyurarak ümmetinin altından kalkamayacağı bir hükmün farz kılınmasını istememişti Eğer ümmetime zorluk vereceğimden çekinmeseydim her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim buyurmuşlardı Bu ve benzeri pek çok örnek Peygamber Efendimizin ümmetine zorluk gelmemesi için kolay olanı ümmeti adına tercih etmesinden gelmekteydi Her peygamber Allah Teâlânın reddetmeyeceği duasını dünyada iken yapmış ve bu hakkını kullanmıştır Sevgili Peygamberimiz ise reddedilmeyecek duasını kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek üzere âhirete saklamış ve böylece ümmetini ne kadar çok sevdiğini göstermiştir Çünkü o ümmetine çok düşkündür; müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir Bütün bu örnekler Peygamber Efendimizin (sav) ümmetine beslediği sevgi ve şefkatin derinliğini göstermeye yeterlidir Allah Resûlü her fırsatta Allahü Zülcelalden ümmetinin affını ahiret saadetini istemişti İşte bir gece sabaha kadar Hazreti İbrahim'in duası olan Ya Rabbî! Doğrusu onlar (putlar) insanların çoğunu saptırdılar Artık bundan sonra kim bana tâbi olursa o bendendir Kim de bana karşı gelirse o da Senin merhametine kalmıştır şüphesiz Sen Gafûrsun Rahîmsin Mealindeki ayet ile; Hazreti İsa'nın duası olan Ya Rabbî! Eğer onları cezalandırırsan şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır Onları affedersen Aziz ü Hakîm (üstün kudret tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen'sin! Mealindeki ayeti tekrar tekrar okumuş ellerini kaldırıp "Allahım! Ümmetimi (mağfiret et) ümmetimi (mağfiret et!)" diye yalvarmış ve ağlamıştı Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na de ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz" buyurmuştu Bir diğer hadiste; Rabbimin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin (ümmeti icabet)yarısını Cenab-ı Allah cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi Ben şefaati tercih ettim Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş günahlarla kirlenmiş olanları içindir Mahşer günü güneşin iyice yaklaşmasıyla kan ter içinde kalan insanoğlu şefaat edecek birini arayacak öncelikle insanlığın babası Hz Ademe koşacak Hz Adem kendisinin böyle bir hususiyetinin olmadığını söyleyerek insanları Hz Nuha gönderecek; Hz Nuh Hz Musaya; Hz Musada Hz İsaya gönderecek Hz İsa da bu hususiyetin Hz Muhammede ait olduğunu söyleyerek onları Peygamber Efendimize gönderecek Zira o gün herkes kendi derdine düşecek ulül-azm olan peygamberan-i âli şan bile nefsi nefsi diyecek kendilerinin umum insanlığa şefaat etme gibi bir kredilerinin olmadığını söyleyeceklerdir Mahşer yerinin o azametli ortamından kaçmaya çalışan insanlık Peygamber Efendimizin kapısına dayanacak ve ondan şefaat etmesini isteyecek Allah Resûlü arşın altına gidip Yüce Mevlaya secde ederek Onun ilham ettiği dualarla rabbini tesbih edecek yakarışa geçecek ve kendisine vaad edilen umum insanlar için şefaat etme kredisinin yerine getirilmesini kendisine lutfedilmesini isteyecek Peygamber Efendimizin nezd-i ilahideki hiçbir varlığa nasip olmayan fazilet ve şerefi bütün insanlığa gösterilerek insanlar arasında hüküm verilerek mahşer yerinde dehşet içinde beklemenin ızdırabından Allahın şefaat ve rahmeti ile kurtulacaklardır Allah Resûlü (sav) ümmetinden bir kısmının cehenneme gireceğini duyduğu an mahşer meydanında secdeye kapanıp "Ümmetim! Ümmetim!" diye yakarışa geçecek o esnada cenneti hurilerin perdedarlığını ve kim bilir daha nice güzellikleri unutacak ve gözyaşlarını ceyhun ede ede hep ağlayacak O'na "Artık başını kaldır! Şefaat et şefaatin kabul edilecek!" deninceye kadar başını yerden kaldırmayacak ve hep "Ümmetî! Ümmetî!" diye inleyecektir Böylelikle iman edenler Allahın izniyle Peygamberimizin şefaatine nail olabileceklerdir Bu hususta Peygamber Efendimize kimlere şefaat edeceği sorulduğunda Benim şefaatim dili kalbini tasdik ederek yürekten kelime-i tevhidi getirenleredir buyurarak samimi olarak La ilahe illallah Muhammedün Resûlüllah diyenlerin şefaatten mahrum bırakılmayacaklarını bildirmiştir Peygamberimizin (sav) bizlere olan bu düşkünlüğünü unutmadan salavatlarla onu anmalı ve Rabbimize böyle bir Peygambere ümmet olmayı nasip ettiği için şükretmeliyiz Allahü Zülcelal hepimize rahmet ve merhametiyle muamelede bulunarak Peygamber Efendimizin şefaatine nail kılsın. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Duyurular Tebrik ve Kutlamalar
Üyelerimizden istekler - duyurular ve sorular
Kutlu Doğum Haftası için DUYURU
Üst
Alt