Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kurban
Kurban kesmek insanlığa intisaptır
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Elifgül" data-source="post: 23213" data-attributes="member: 1043"><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong>Kurban kesmek insanlığa intisaptır</strong></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong>ınsan bilgisinin hakikate nisbeti beştir: <strong><strong>Yakin, zan, şek, vehim ve heva</strong></strong>. </span></span></span></em></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Yakin, hakikate nisbeti yüzde yüz olan bilgidir. Zan, hakikate nisbeti galip olan (yüzdeye vurursak, yüzde yetmiş beş gibi) bilgidir. şek, hakikate nisbetiyle yalana nisbeti eşit olan bilgidir. Vehim, özünde hakikate hiçbir nisbeti olmayan, fakat zihinde varmış gibi görünen bilgidir. Heva, hakikate nisbeti sıfır olan bilgidir.</em></span></span></span></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Yani, vehim ve heva bilgi değildir. Kur’an “<strong><strong>Hevasını</strong></strong><strong><strong> tanrı edinen şu kimsenin hali pür-melalini görmez misin!</strong></strong>” derken, bunu kasteder. Bazıları evham ve hevasını hakikat zannetmekle kalmayıp, din diye sunabilirler. Heva bilgi bile değilken, nasıl din olsun? Ama insanlar hevasından konuşurlar, hatta onu din edinirler. Bunu önleyemezsiniz. Hevasından konuşan herkesin bir mazereti mutlaka vardır. ışlenen en behimi cinayetlerin bile bir mazereti varken, ağızdan çıkan cinayetlerin mazereti olmasın mı? Fakat bunlar Allah katında kişiyi mazur göstermez. Olsa olsa, “özrü kabahatinden büyük” sözünü hatırlatır.</em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Bu mazeretlerin en tumturaklılarından biri de “şefkat gösterisi”dir. </em></span></span></span></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><em><span style="font-size: 12px">Hiç kimse Allah’tan daha şefkatli değildir. ınsanoğlu her ne zaman bu tür bir gösteriye soyunmuşsa, arkası cılk çıkmıştır. Orada bir güve yeniği aramaya gerek yoktur; zira kesinlikle vardır. Bu, şefkati zehirlemektir. <strong><strong>şefkat zehirlenince, tıpkı zehirli sevgi gibi “itlaf köftesine” döner, yiyeni zehirler.</strong></strong></span></em></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>ınsanlıkla yaşıt kurban ibadetini bu türden zehirli gösterilere kurban etmek, modern zihnin iğfal derekesini gösterir, başka bir şeyi değil. Kurban bu türden zehirli şefkat gösterilerine kurban edilmesin diye, Kur’an önlemini almıştır. Kurban ibadetinin derin maksadını dile getiren ayette, bu önlemi görüyoruz:</em></span></span></span></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong>“O (kurbanların) etleri de, kanları da asla Allah’a ulaşmaz; ama sizden O’na ulaşan takvadır; işte böylece Biz, (hayvanları) sizin emrinize amade kılmışızdır; sonuçta size yol gösterdiği için Allah’ın yüceliğini dillendirmeniz gerekir: Allah’ı görür gibi davrananları (ebedi saadetle) müjdele.</strong></strong>” (22:37)</span></em></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Konumuz açısından anahtar cümle “kezalike sahharnâhâ lekum” cümlesidir. Buna eskiler “<strong><strong>teshir sırrı</strong></strong>” derler. Lekum’deki lam’dan kaynaklanan iki anlam vardır: Birincisi, “sizin için emre amade kılmıştır”, ikincisi “sizin emrinize amade kılmıştır”. Nihayetinde ikisi de aynı kapıya çıkar. Yani bir Müslüman hayvan kurban etmekle, Allah’ın mahlukat için belirlediği hiyerarşiye olan saygısını göstermiş olur. <strong><strong>Bu saygı gösterilmediğinde insanın nasıl dört ayaklı tanrılar icat ettiğini görmek için Hindistan’a gitmeye gerek yoktur</strong></strong>.</em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Teshire teslimiyet gerektir. şu ilahi misafirhanede hane sahibi olan Allah hayvanları da, tıpkı bitkiler gibi insana musahhar kılmıştır. Misafirlikte önüne sunulana burun kıvıran şımarık durumuna düşmemelidir insanoğlu. Hele ununu eleyip eleğini duvara asmışların gazına hiç gelmemelidir. Hadsiz ve hudutsuz ne bir sevgi, ne bir şefkat vardır. Bir haddi hududu yoksa, orada şefkat de, merhamet de, muhabbet de yoktur. Sadece heva ve heves vardır. Hevaların şefkat ve sevgi suretine büründüğü yerde, şeytanlar ambalaj işine girmiş demektir ki, “<strong><strong>şeytanın, insana hatalarını süslü göstermesi</strong></strong>” tam da budur.</em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Hac 37. ayete tersten dalıp, “madem kurbanın eti ve kanı Allah’a ulaşmayıp takva ulaşıyormuş, o zaman kurban kesmeyelim” demek tabi ki olmaz. Bu tıpkı, “zekatın parası, Abdestin suyu, namazın erkanı, haccın menasiki Allah’a ulaşmaz, kalbin temiz olsun yeter” incisine benzer. O kişinin, namazın gerekçe ayetinde yer alan “ve le’zikrullahi ekber”den yola çıkıp “Efendim, namazı ille de böyle kılacaksın diye bir şart mı var? Baksana, “zikir” en büyük amaçmış, iki tekbir getir, işte sana namaz” diyen cambazlardan bir farkı kalmaz.</em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Evet, kurban insanlıkla yaşıt bir ibadettir. Kur’an, Adem’in iki oğlu kıssasında bunu dile getirir. Hac kurbanı olarak Allah’a hediye edilen “hedy”, vahyin dilinde “Allah’ın sembollerinden biri” olarak yer bulur. Hacc sembollerden örülü olduğu için hac kurbanı da “<strong><strong>şe’âirillah</strong></strong>” alanına dahildir. Hac dışı kurban ise (udhiye), hem paylaşmayı ve teshir sırrını öğretmeyi, hem de insanlık sünnetini yaşatmayı amaçlar. Kur’an açıkça: “<strong><strong>Biz her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet kıldık</strong></strong>” der (22:34). Yine bu ayetin devamında da “Allah’ın insanlığa rızık olarak verdiğine teşekkür babından O’nun adını anmaları” istenir. Yani, teshire dikkat çekilir.</em></span></span></span></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Kevser suresinin ikinci ayeti, bazılarının savunduğu gibi bir “insanlık sünneti” olan kurbanı emretmez. Verilen sayısız nimete şükrün bir nişanesi olarak namaz ve kurbanın “<strong><strong>sadece Allah’a has kılınmasını</strong></strong>” emreder. Hz. ıbrahim kurban sünnetini teyit eder ve onu ıbrahimi bir sünnete dönüştürür. Tüm diğer peygamberler gibi, nebiler mührü Hz. Muhammed de bu izi takip ederek Medine’deki her yılında Kurban keser. </em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>Onun şefkat ve merhamet abidesi olduğundan, ona iman eden kimin şüphesi olabilir ki? Ondan daha şefkatli ve merhametli olma iddiasını isimlendirmeyi de okura bırakayım. Bize düşen onun izini izlemektir; evham ve hevaların peşine düşmek değil. </em></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #004993"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 12px"><em>“Ed-Din” olan islamın insanlıkla yaşıt sünneti ve ilahi sembolü olan kurban ibadetini, kendi şimdi ve buradamızdan tanzim etmeye kalkışıp “kitabına uydurmak” yerine, kendi hayatmızı ve zihnimizi ed-Din”e göre tashih ve tanzim edersek, asıl o zaman “kitaba uymuş” oluruz. Söyler misiniz; “ıslamiyet”in öbür adı olan “teslimiyet” bu değilse, başka nedir?</em></span></span></span></p><p></p><p>Mustafa ıslamoğlu</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Elifgül, post: 23213, member: 1043"] [I][SIZE=3][COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][B]Kurban kesmek insanlığa intisaptır [/B]ınsan bilgisinin hakikate nisbeti beştir: [B][B]Yakin, zan, şek, vehim ve heva[/B][/B]. [/FONT][/COLOR][/SIZE][/I] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Yakin, hakikate nisbeti yüzde yüz olan bilgidir. Zan, hakikate nisbeti galip olan (yüzdeye vurursak, yüzde yetmiş beş gibi) bilgidir. şek, hakikate nisbetiyle yalana nisbeti eşit olan bilgidir. Vehim, özünde hakikate hiçbir nisbeti olmayan, fakat zihinde varmış gibi görünen bilgidir. Heva, hakikate nisbeti sıfır olan bilgidir.[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Yani, vehim ve heva bilgi değildir. Kur’an “[B][B]Hevasını[/B][/B][B][B] tanrı edinen şu kimsenin hali pür-melalini görmez misin![/B][/B]” derken, bunu kasteder. Bazıları evham ve hevasını hakikat zannetmekle kalmayıp, din diye sunabilirler. Heva bilgi bile değilken, nasıl din olsun? Ama insanlar hevasından konuşurlar, hatta onu din edinirler. Bunu önleyemezsiniz. Hevasından konuşan herkesin bir mazereti mutlaka vardır. ışlenen en behimi cinayetlerin bile bir mazereti varken, ağızdan çıkan cinayetlerin mazereti olmasın mı? Fakat bunlar Allah katında kişiyi mazur göstermez. Olsa olsa, “özrü kabahatinden büyük” sözünü hatırlatır.[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Bu mazeretlerin en tumturaklılarından biri de “şefkat gösterisi”dir. [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][I][SIZE=3]Hiç kimse Allah’tan daha şefkatli değildir. ınsanoğlu her ne zaman bu tür bir gösteriye soyunmuşsa, arkası cılk çıkmıştır. Orada bir güve yeniği aramaya gerek yoktur; zira kesinlikle vardır. Bu, şefkati zehirlemektir. [B][B]şefkat zehirlenince, tıpkı zehirli sevgi gibi “itlaf köftesine” döner, yiyeni zehirler.[/B][/B][/SIZE][/I][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]ınsanlıkla yaşıt kurban ibadetini bu türden zehirli gösterilere kurban etmek, modern zihnin iğfal derekesini gösterir, başka bir şeyi değil. Kurban bu türden zehirli şefkat gösterilerine kurban edilmesin diye, Kur’an önlemini almıştır. Kurban ibadetinin derin maksadını dile getiren ayette, bu önlemi görüyoruz:[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][I][SIZE=3][B][B]“O (kurbanların) etleri de, kanları da asla Allah’a ulaşmaz; ama sizden O’na ulaşan takvadır; işte böylece Biz, (hayvanları) sizin emrinize amade kılmışızdır; sonuçta size yol gösterdiği için Allah’ın yüceliğini dillendirmeniz gerekir: Allah’ı görür gibi davrananları (ebedi saadetle) müjdele.[/B][/B]” (22:37)[/SIZE][/I][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Konumuz açısından anahtar cümle “kezalike sahharnâhâ lekum” cümlesidir. Buna eskiler “[B][B]teshir sırrı[/B][/B]” derler. Lekum’deki lam’dan kaynaklanan iki anlam vardır: Birincisi, “sizin için emre amade kılmıştır”, ikincisi “sizin emrinize amade kılmıştır”. Nihayetinde ikisi de aynı kapıya çıkar. Yani bir Müslüman hayvan kurban etmekle, Allah’ın mahlukat için belirlediği hiyerarşiye olan saygısını göstermiş olur. [B][B]Bu saygı gösterilmediğinde insanın nasıl dört ayaklı tanrılar icat ettiğini görmek için Hindistan’a gitmeye gerek yoktur[/B][/B].[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Teshire teslimiyet gerektir. şu ilahi misafirhanede hane sahibi olan Allah hayvanları da, tıpkı bitkiler gibi insana musahhar kılmıştır. Misafirlikte önüne sunulana burun kıvıran şımarık durumuna düşmemelidir insanoğlu. Hele ununu eleyip eleğini duvara asmışların gazına hiç gelmemelidir. Hadsiz ve hudutsuz ne bir sevgi, ne bir şefkat vardır. Bir haddi hududu yoksa, orada şefkat de, merhamet de, muhabbet de yoktur. Sadece heva ve heves vardır. Hevaların şefkat ve sevgi suretine büründüğü yerde, şeytanlar ambalaj işine girmiş demektir ki, “[B][B]şeytanın, insana hatalarını süslü göstermesi[/B][/B]” tam da budur.[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Hac 37. ayete tersten dalıp, “madem kurbanın eti ve kanı Allah’a ulaşmayıp takva ulaşıyormuş, o zaman kurban kesmeyelim” demek tabi ki olmaz. Bu tıpkı, “zekatın parası, Abdestin suyu, namazın erkanı, haccın menasiki Allah’a ulaşmaz, kalbin temiz olsun yeter” incisine benzer. O kişinin, namazın gerekçe ayetinde yer alan “ve le’zikrullahi ekber”den yola çıkıp “Efendim, namazı ille de böyle kılacaksın diye bir şart mı var? Baksana, “zikir” en büyük amaçmış, iki tekbir getir, işte sana namaz” diyen cambazlardan bir farkı kalmaz.[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Evet, kurban insanlıkla yaşıt bir ibadettir. Kur’an, Adem’in iki oğlu kıssasında bunu dile getirir. Hac kurbanı olarak Allah’a hediye edilen “hedy”, vahyin dilinde “Allah’ın sembollerinden biri” olarak yer bulur. Hacc sembollerden örülü olduğu için hac kurbanı da “[B][B]şe’âirillah[/B][/B]” alanına dahildir. Hac dışı kurban ise (udhiye), hem paylaşmayı ve teshir sırrını öğretmeyi, hem de insanlık sünnetini yaşatmayı amaçlar. Kur’an açıkça: “[B][B]Biz her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet kıldık[/B][/B]” der (22:34). Yine bu ayetin devamında da “Allah’ın insanlığa rızık olarak verdiğine teşekkür babından O’nun adını anmaları” istenir. Yani, teshire dikkat çekilir.[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Kevser suresinin ikinci ayeti, bazılarının savunduğu gibi bir “insanlık sünneti” olan kurbanı emretmez. Verilen sayısız nimete şükrün bir nişanesi olarak namaz ve kurbanın “[B][B]sadece Allah’a has kılınmasını[/B][/B]” emreder. Hz. ıbrahim kurban sünnetini teyit eder ve onu ıbrahimi bir sünnete dönüştürür. Tüm diğer peygamberler gibi, nebiler mührü Hz. Muhammed de bu izi takip ederek Medine’deki her yılında Kurban keser. [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]Onun şefkat ve merhamet abidesi olduğundan, ona iman eden kimin şüphesi olabilir ki? Ondan daha şefkatli ve merhametli olma iddiasını isimlendirmeyi de okura bırakayım. Bize düşen onun izini izlemektir; evham ve hevaların peşine düşmek değil. [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#004993][FONT=Trebuchet MS][SIZE=3][I]“Ed-Din” olan islamın insanlıkla yaşıt sünneti ve ilahi sembolü olan kurban ibadetini, kendi şimdi ve buradamızdan tanzim etmeye kalkışıp “kitabına uydurmak” yerine, kendi hayatmızı ve zihnimizi ed-Din”e göre tashih ve tanzim edersek, asıl o zaman “kitaba uymuş” oluruz. Söyler misiniz; “ıslamiyet”in öbür adı olan “teslimiyet” bu değilse, başka nedir?[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR] Mustafa ıslamoğlu [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kurban
Kurban kesmek insanlığa intisaptır
Üst
Alt