Isparta Türküleri

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Isparta Türküleri

Isparta halk müziğine ait ilk bilgi ve türkü metinlerine, Ispartalı Hakkı tarafından Türk Yurdu Dergisinde 1916, yılında yayımlanan “Köyümden Geliyorum” adlı makalesinde rastlanılmaktadır. Daha sonra 1930 yılından itibaren Tevfik Turan, Sait Demirdal, H.Turhan Dağlıoğlu, Naci Kum, Etem Ertem, Nuri Katırcıoğlu, Numan Yılmaz gibi bazı araştırmacılar tarafından türkü metinleri derlenmiş, bu türkülerin yer aldığı gelenek ve göreneklerle ilgili bilgiler toplanarak Halk Bilgisi Haberleri ve Ün Dergilerinde yayımlanmıştır. Bu makalelerde düğünlerde, sohbet ve gezeklerde, bağbozumu ve gündönümü şenliklerinde, yağmur duâsı gibi törenlerde yer alan türküler bulunmaktadır. Ayrıca Isparta Valiliğince 1932 yılında hazırlanıp, 1999 yılında bastırılan Isparta Vilâyeti İdare Coğrafyası adlı kitapta, 1939 yılında Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nun yörede yapmış olduğu ağız araştırmalarında bir çok türkü metnine rastlanılmaktadır.
Isparta’da, planlı olarak türkü derlemeleri ve notaya alınma çalışmaları ilk kez 1942 yılında, Ankara Devlet Konservatuarı tarafından Halil Bedi Yönetken başkanlığında, Muzaffer Sarısözen ve Rıza Yetişen’den oluşan derleme ekibince gerçekleştirilmiştir. Ankara Devlet Konservatuarının 1942 yılında yaptığı bu derlemeleri Halil Bedi Yönetken değerlendirerek Ulus Gazetesinde samahlar üzerine bir makale şeklinde aynı yılda yayınlamıştır.
Isparta’da 1968-1970 yılları arasında Yeni Ün adı ile yayınlanan dergide bazı araştırmacılar tarafından yapılan folklor çalışmaları sonucunda elde edilen türkü metinleri yayınlanarak halk müziği derlemelerine katkıda bulunulmuştur.
Isparta’da, 1990 ve 1999 yıllarında Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğünce (HAGEM) yapılan planlı halk kültürü derlemeleri çerçevesinde halk ezgileri derlenmiş ve Folklor Arşivine kazandırılmıştır. Bu derlemlerin bantları HAGEM Arşivinde B.90.0150-161 ve BVB.99.0010-12 numaralarda bulunmaktadır. 1990 yılında yapılan halk kültürü derlemelerinde yöreden 54 ezgi derlenmiştir. 1999 yılı derlemelerinde ise Gönen Gümüşgün Köyü’nde 21 Mart Nevruz Cemi törenleri tespit edilmiş ve cem törenlerinde icra edilen halk müziğinin nasıl yer aldığı açıklanmıştır. Ayrıca İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Folklor Araştırmacısı tarafından, 1990 yılından itibaren yörede her yıl yapılan planlı halk kültürü araştırma ve derleme çalışmaları sonucunda bazı türkü metinleri ezgili olarak derlenmiştir.
Göller Bölgesinin zengin halk müziği değerlerini araştırmak, belgelemek ve bu doğrultuda bir arşiv oluşturmak amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak 1996 yılında Müzik Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulmuştur. Sözkonusu Merkez, folklorumuzun hızla değişime uğrayarak yozlaştığı gerçeği ile, alan çalışmasına dayalı müzik incelemesi yöntem ve tekniklerini kullanarak, doğal ortamdan toplanan verileri dijital ortamda belgelemektedir. Bu düşüncelerle, 1998-2000 yılları arasında "Teke Yöresi Halk Müziği Çalgılarının ve Çalgı Yapımcılarının Saptanması, Teke Yöresi Çalgılarından Oluşan Müze Oluşturulması" başlıklı projeyi, 2000-2001 yılında "Teke Yöresi Halk Müziği Çalgılarından Kabak Kemanenin Etnomüzikolojik Açıdan İrdelenmesi, Verilerin Audio - Video CD 'de Arşivlenmesi ve Mevcut Çalgı Belgeliğinin Geliştirilmesi" başlıklı projeleri tamamlamıştır. Müzik Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezinde kayıtlı bulunan derleme ezgilerinin isimleri şunlardır:
Gülüm gonca gül iken soldurdu felek (Gurbet), Karacaoğlan (Gurbet), Kaval ile gurbet açış, Güle çıktım gülmedim, Sıra sıra karpuzlar, Boğaz havası (Hada), Taş başında yatan oğlan (Sözlü Hada), Çıktım çamın doğrusuna (Sözlü Hada), Atlar oynar eşiğinde (Ninni), Adı güzel yavrum nenni (Ninni), Kız anası kara yasta (Kına Havası), Isparta'nın kestanesi (Gelin Okşama), Al gelin kınan kutlu olsun (Gelin Okşama), Merdiven altında tavuk gıdaklar, Karşıdan geliyor (Gelin Okşama), Erik dalı gevrek olur (Gelin Okşama), Annem ağlasın (Gelin Okşama), Karlı dağlar ninni (Ninni), Yük üstünde halıyım (Kına Havası), Basma da fistan giyemem aman, Fotin bağım çözüldü, Gatıranlar gatıranlar (Teke Zortlatması), Çitten çite atladım, Daş dibinden çıkar suyun koyusu, Bize gidelim (Hüseyin Karatürk Bestesi), Böyle diyar bulunur mu? (H. Karatürk Bestesi), Kırklar samahı, Korunun düzünde koyun yayılır, Ali kavak kesiyor (Oyun Havası), Muhabbet gölünün olsam şarabı, Ben bir Yörük gızıydım, Ağla garip anam, Söyle tabip söyle (A.Göçer Bestesi), Yüksek hava (Kaval), Karabüklü (Kaval), Doa (Kaval), Karabüklü (Doa), Yüksek hava (Bağlama), Doa, Kınalı keklik daştan daşa yürüdü (Doa), Karlı dağın ardındayım (Doa), Döndü Şen Doası, Abacılar yokuşu, Erik dalı, İnce Memet, Şahin idim de çıktım beyler, Ardıçtandır guyuların govası, Kazımım zeybeği, pencereden kar geliyor (Gurbet), Kaval açış, Ne kötü kaderim var imiş benim (Gurbet), Bu meclis erkanıdır (Nefes), Hz. Ali (Nefes), Muhammed Ali'yi candan sevenler (Duaz), İmam Hüseyin (Mersiye), İmam Hüseyin ağıtı, Pir Sultan Abdal duaz, Şu karşıki yayla (Nefes), Bakmaz mısın şu dağların karına (Koşma), Dertli İsmail nefesi, Muhammed Ali Dergahına gel, Yolumuz Oniki İmama çıkar duaz, Gel gönül gel hazır burada dost (Nefes/Koşma-Hatayi), Kal evimiz kal (Gelin Okşama), Evlerinin önü mersin, Viraneler gibi çökerttin (Samah), Nedendir kömür gözlüm (Samah), Jandarma zeybeği (Kıvrak Zeybek), Bici bici leblebici (Kadın Oyun Havası), Ettin nasihatleri (Yakış), Şerif götürdü de kurdu çadırı (Ağıt).
TRT repertuarına kayıtlı Isparta türküleri ise şunlardır:
Ardıçtandır guyuların govası, Ay doğar ayan beyan, Ayletmen gelini yazık, Badılcanı doğradım, Bahçalarda üzerlik, Bak şu da kaşın karesine, Birini yavrum birini, Çayır çimen geze geze, Çayır serdim postu, Evlerinin önü bulgur dibeği, Evlerinin önü mersin, Evlerinin önü nane, Gıcır gıcır gelir yarin kağnısı, Kiraz dalda dört olur, Koyun sürdüm yamaca, Şu gelen atlı mıdır, Yeşil ipek bükeyim, Alıverin dabancamı doldurem, Daşlı tarla ayrıklı, Garlı dağın öte yüzü, Şu Aydın'ın uşağı gevşek bağlar kuşağı, Ayva dibi serin olur, Ayva dibi serin olur yatmaya, Karakaş boyanır mı?, Leylek gider yuvasına, Yeni Camii önünde bir uzun selvi, Şu dağlar olmasaydı, Güle düştüm gülmedim, N'olmuş benim ağam n'olmuş?, Ali kavak kesiyor, Daşa vurdum bir depme, Durnam ne diyardan geldin yalınız, Evlerine vardım ağşam, İki bülbül konmuş dağlar başına, Gatıranlar gatıranlar, İncecik bulgur musun?, Ben havada uçarıdım, Erik dalı gevrek olur, Harmana kuyu kazdım, Kuyunun Sereni, Merdivenin altında tavuk gıdaklar, Neşelidir deli gönlüm neşeli, Tabakam tütün dolu, Ayva dibi serin olur yatmaya, Dersanenin önünden doğruca geçtim, Şu derede değirmen, Ayletmen gelini yazık, Şu derenin uzunu, Kesinti zeybeği, Daşlı tarla ayrıklı (Gakgili havası).
Isparta Halk Müziğinin Özellikleri: Akdeniz bölgesinin (Isparta, Burdur) halk müziği, bir bütünlük arz etmektedir. Bölge, Akdeniz kıyıları ile İç Anadolu, Ege, Marmara bölgeleri arasında bir köprü görevini görmektedir. Bu sebeple, ilde zengin bir halk müziği varlığı oluşmuştur. İlin Akdeniz, İç Anadolu, Ege bölgeleriyle ortak ezgileri bulunmaktadır. Alevî-Tahtacı inancına bağlı köylerde yaşayanlar, yörenin halk müziğine ayrı bir renk vermişlerdir. Ayrıca Kafkasya, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan’dan yöreye yerleştirilen Türk göçmenler, bölgenin halk müziğine, halk oyunlarına yeni katkılarda bulunmuşlardır.
Halk kültürünün konuları olan doğum, sünnet, evlenme, ölüm, asker-hacı uğurlama ve karşılama ile ilgili gelenekler, gezek-sohbetler, mesire yerlerindeki eğlenceler, seyirlik ve çocuk oyunları, dinî ve geleneksel bayramlar, nevruz-hıdrellez gibi kutlamalar, bağbozumları, gül toplama, halı dokuma gibi işler, halk şairleri (âşık) Isparta halk müziğini besleyen, yeni ezgi ve türkülerin oluşmasını sağlayan kültürel unsurlardır.
Isparta halk ezgilerini kırık havalar, uzun havalar, karma havalar sınıflandırması açısından bakıldığında kırık havaların çoğunlukta olduğu görülür. Yörede uzun havalara “Gurbet Havası” veya sadece “Gurbet” denildiği gibi “Guval” da denilmektedir. Bağlama veya kemane ile bu havaların özelliğine uygun 5 veya 7 zamanlı ezgiler çalınır. Avşar Beyleri en tanınmış gurbet havalarıdır. Gelin ve güvey okşamaları da uzun hava niteliğindedir. Ağıtlar, ninniler, Garip ve Kerem ayağındaki ezgiler yörede “Guval-Gurbet Havası” olarak okunur. Ağıtlara yörede “yakım” denilmektedir. Gurbet havalarının hemen ardından Teke Zortlaması gibi hareketli, kırık havalara geçilir.
Yöredeki ezgiler dinsel (dinî) ve din dışı diye iki şekilde ele alınarak bakıldığında, Cem törenlerinde Pir Sultan, Kul Himmet, Hatâyî gibi Alevî inancına bağlı şairlerden deyişler, duvazların okunduğu ve samah dönüldüğü görülmektedir. Sünnî inancına bağlı topluluklarda ise düğünlerde, kutsal gecelerde, mevlitlerde ilâhiler söylenmektedir.
Isparta halk müziğinde Yahyalı Kerem dizisinin çeşitli derecelerinden başlayıp karara giden ezgiler çoğunluktadır. Garip, Kerem, Yanık Kerem, Misket ayarlarında söylenen türküler bunlara örnektir. Bir takım türkülerde bir ayaktan öbürüne geçişteki ustalık dikkat çekicidir. Evlerinin Önü Mersin, Gıcır Gıcır Gelir Yarin Kağnısı bu ezgi yapısındadır. Bunun yanı sıra yaygın olarak kullanılan 2+2+2+3=9 ve 2+3+2+2=9 zamanlı türküler de bulunmaktadır. Bundan başka 2, 3 ve 4 zamanlılar ile 5 ve 7 zamanlı türkülere de (gurbet havalarının saz bölümleri) rastlanılmaktadır. Zeybek, Teke Zortlaması, Gakgili, Dattiri ve Dımıdan havaları 9 zamanlıdırlar.
Yöre ezgileri, halk arasında Zeybek, Gurbet Havası (Guval), Yakımlar, Teke Zortlaması, dımıdan, dattiri, Gakgili, Okşama, Boğaz Havası, Oyun Havası, Samah, Deyiş şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Zeybek: Hem türkü olarak söylenen hem de oynanabilen ezgilerdir. İl merkezi ile Gönen ve Keçiborlu gibi İç Ege’ye açılan ilçelerde ağır zeybekler ön plandadır. Ağır zeybeklerin 9/4’lük, bazen de 9/2’lik ölçüler taşıdığı görülür. Serenler, Evlerinin Önü Mersin, Ardıçtandır Kuyuların Kovası, Kâzım’ım ağır zeybeklerdendir. İlin diğer yerlerinde ve kadın eğlencelerinde ise hafif zeybekler söylenip, oynanır. Şu Gelen Atlı mıdır?, Şu Aydın’ın Uşağı, Ay Doğar Ayan Beyan, Sarı Zeybek, Haymanalı, Hatçem, Çayıra Serdim Postu, Merdiven Altında Tavuk Gıdaklar 9/8’lik ölçünün hakim olduğu zeybeklerdir.
Gurbet Havası: Uzun hava türündeki bu ezgilere “Guval (Kaval)” veya sadece “Gurbet” de denilir. Guvaldan sonra çok hızlı bir tempoda oynanan zortlatmalara geçilir. Toroslardaki Yörükler ağıt, ninni ile Garip, Avşar, Kerem ayağındaki ezgileri “Guval” olarak okurlar. Guval’dan sonra çok hızlı ritimdeki zortlamalara geçilir. Teke Zortlatmaları için çok hızlı olmaları nedeniyle özel bir tezene tavrı geliştirilmiştir. Bu tavır, 9/16’lık bir tartımdadır ve 9/16’lığın tüm varyasyonları görülür.
Yakım: Yörede ağıtlara “Yakım” denilmektedir. Boğulan Gelin, Yaralandım, Al Başlı Gelin, Yaran Sürmeli Mehmet, Camız Süsen Gelin, Gerdekte Ölen Güveyi, Deryalar Yüzünde Bir Yeşil Direk, Beni Vuran Amcaoğlu, Süpürün Damları Osman Geliyor, Demir Parmaklıktan Bakar Bakar Ağlarım, Fadimem Fadimem Tombul Fadimem, Bu Gençlikte Ölüm Bazan Zor gibi türküler gurbet havaları içinde yer alan türkülerdir.
Teke Zortlaması: Genellikle Anadolu’nun güney bölgelerinden başlayarak, Toros dağları boyunca uzanan ve İçel, Antalya, Burdur, Isparta, Denizli, Afyon, Muğla illerini içine alan yöreye “Teke Yöresi” denilmektedir. Bu bölge, Hamitoğulları Beyliğinin bir kısmı olan Teke Beyliği’nin yönettiği topraklar olması nedeniyle Teke yöresi adı verilmiştir. Bu bölgenin havalarına “Teke Havası”, oyunlarına da “Teke Oyunları” denilmektedir. Bunun yanı sıra yörenin oyun ve ezgilerinde Tekenin hareketleri yansıtıldığı için de “Teke Yöresi” denildiği ileri sürülmektedir. Ezgilerin ritimleri çok hızlıdır. Teke Zortlatmaları, iki bölümlüdür. Yellemede, oyun, yürük olarak başlar ve hoplatmadan aynı ezgi ile hızlanarak devam eder. Teke Zortlatmalarında ağırlama bölümü yoktur. Oyunlar bu nedenle tek bölümlü havayı anımsatırlar. Zortlatmalar çoğu kez sözlüdür. Teke Havaları, bağlama ile ne kadar hızlı çalınırsa çalınsın oynanacak hıza ulaşılamamaktadır. Aynı durum büyük kaval için de geçerlidir. Bu nedenle Sipsi ve Çift Kaval (çifte) kullanılır. Teke Zortlamaları Türk Müziğindeki Ağır Aksak (2+2+3+2), Aksak (2+2+2+3), Raks aksağı (2+3+2+2) ve Oynak (3+2+2+2) olarak bilinen dokuz vuruşlu bileşik ölçülerin 9/16’lık türüne girmektedir. Teke Zortlamalarının “Dımıdan”, “Gakgili” ve “Dattiri” adları verilen çeşitleri bulunmaktadır.
Dımıdan: Teke yöresi Türkmenlerinde kadınların leğen dibi döverek oynadıkları Teke Zortlamalarıdır. (2+2+2+3) ölçüsü hakimdir.
Dattiri: Yörede zortlamaların daha yürük (hızlı) olanlarına bu ad verilmiştir. Çalgı ile çalınamayacak derecede ritimleri hızlı olduğundan Boğaz Havasıyla eşlik edilirler. Kadın oyunları olup, (2+3+2+2) ölçüsü hakimdir.
Gakgili: Teke yöresinde Dattirilerin çalgı ile çalınmasına verilen addır. Çalgı ile çalındığı için daha ağırdır.
Okşama: Yörede kadın oyunlarına verilen addır. Zil Okşaması, Gelin-Güvey Okşaması, Davul Okşaması, Kına Okşaması, Sağdıç Okşaması gibi türleri vardır. Gelin-Güveyi okşamalarında övme, övünme duygusu hakimdir. Okşamalar, ağır ve yürük olmak üzere iki biçimde oynanır. Garilom, Gabardıç, Sağdıç Dolanması gibi oyunlar yürük, diğer okşamalar ise ağırdır. Kadın meclislerinde okşamaları defçi kadınlar çalıp söylerler. Teke oyunu olarak tanınan okşamalar, bazı bölgelerde zeybek olarak sayılmaktadır. Isparta, Yenice, Eğirdir gibi yörelerde bu ad verilir.
Yörede, ayrıca zeybek oyunlarının yanı sıra samahlar da oynanmaktadır. Isparta’nın çeşitli yerlerinde yerleşen Tahtacı ve Abdalların da, açık olmayan ve kendilerine has ayinlerinde (cemlerinde) oynadıkları oyunlar “Samah” ya da “Semah” olarak adlandırılır. Semahlar bağlama ve bazen de kemanenin eşliğinde, çoğu kez deyiş veya nefeslerin söylendiği, o esnada daha ziyade gençler olmak üzere kadınlı erkekli çiftlerde oluşan gurupların belli bir düzen içinde oynadıkları dini rakslardır. Isparta’da, özellikle düğünlerde kadın kına gecelerinde veya erkeklerin kendi aralarında bir araya geldiği güvey okşamalarında oyunlar oynanarak yaratılan eğlenceye yine “Samah” denilir. Ancak ayin veya dini raks samahları ile bir ilgisi yoktur. Bazı gelin okşamalarında, mısra sonlarında "hı, hı, hıı" ve "ay babam /anam / ağabeyciğim/ kızım/ hı, hı, hıı" gibi ifadelere rastlanmaktadır. Bu ifadeler ile türküde anlatılmak istenen konu daha acıklı ve üzüntülü bir duruma getirilmektedir. Gelin okşamaları; düğün esnasında, gelin hamamında ve kına gecelerinde bir kadın tarafından söylenmektedir. Bu kadın, gelin ve yakınlarına türküler söylemekle birlikte onların ağızlarından da bu tür türküler söylemektedir. Yörede, güvey okşamaları ise kına gecesinde, bir erkek tarafından kına yakılırken söylenir. Bu türküler ile güvey övülür ve düğününün kutlu olması temenni edilir.

Boğaz Havası: Teke yöresi Yörüklerinin parmaklarını gırtlakları üzerine bastırarak, bastırma gücü ve parmakların yer değiştirmesi ile elde ettikleri ezgilerin tümüne verilen addır. “Boğaz vurmak”, “Boğaz çalmak” gibi tanımlamalar da boğaz havasını bir ezgi ile söylemek anlamında kullanılmıştır. Boğaz havaları bazı Yörüklerin dilinde “Hada” ve “Doa” gibi isimler almıştır. Boğaz havalarının yörede özel bir önemi vardır. Erkek çobanların kaval, düdük çalmalarına karşılık kız-kadın çobanlar “Boğaz” çalarlar. Nadiren erkeklerin “Boğaz” çaldıkları da görülür. Yörük çoban kızları dağlarda hayvanlarını otlatırken, birbirleri ile haberleşmek, müzik gereksinimlerini karşılamak, atışmak amaçlarıyla kullandıkları bilinmektedir. Teke yöresinde kaval, boğaz havası biçiminde üflenirse, buna “Nefesleme” denir. Bu tür havalara “Boğaz Oyun Havası” da denir. Boğaz havalarını Yörük boğazları diye anılanlar; Sarı Keçili Kızımın Boğazı, Hayta Kızımın Boğazı, Saçı Kınalı Boğazı, Kocakarı Boğazı, Eski Yörük Boğazı, Guguk Boğazı vb. Yörede, boğazlar çalınırken oyun havalarının arasına ayrıca birtakım üflemeler eklenir (gelmiş, şimdi gelmiş, hoyda, hayda vb.) gibi. Boğaz havaları cura ile çalındığında tezene kullanılmaz, curanın tellerine parmakla vurularak ve teli sap ile parmak arasına sıkıştırarak parmakla teli çekerek ses çıkartılır.
Kesinti: Sözlü oyunların bitiminde gelen bölüme denir. Bu bölümde yapılan oyunlar şu biçimlerde görülür; Kesinti-sözlü müzik-kesinti, Sözlü müzik-kesinti-sözlü müzik- kesinti, sözlü müzik kesinti sözlü müzik, sözlü müzik-kesinti, kesinti-sözlü müzik-kesinti-sözlü müzik. Kesinti sözcüğü belli bir fasıldaki türkü ve oyunların sonunda, ortasında veya başında çalınan müzik olmak üzere iki anlamda kullanılır. Oyun adı başa eklenerek söylenir, Serenler Kesintisi gibi. Serbest biçimdeki oyun havalarına da aynı ad verilir. Bu durumda kesinti sözcüğü başa gelir. Kesinti Havası, Kesinti Zeybeği gibi.
Kaydalama: Teke oyunlarında keklik gibi sekerek yürümek, kanat çırpar gibi el çırpma, eğilerek dönme ve yer değiştirme ile yapılan oyunlara “Kaydalama” adı verilir. Kadınlar arasında, iki kişi ile ve def vurularak oynanır.
Deyiş: Alevî-Bektaşî geleneğinde, uluların, dedelerin, babaların ve Pîr Sultan, Kul Himmet, Hatayî gibi şairlerin müzik eşliğinde söylenen şiirleridir. Cem törenlerinde mutlaka deyişler okunur.
Isparta sözlü ezgilerinin konuları aşk, doğa, hayvan ve çocuk sevgisi, meslek aşkı, yiğitlik, gurbet, ölüm, erken ve ani ölümlerde duyulan acı, övgü, yergi, kutsal değerlere bağlılık, Allah-Muhammed-Ali sevgisi gibi konulardır.

Isparta Halk Müziğinde Kullanılan Çalgılar: Yörede halk müziği ve oyunlarında tezeneli sazlardan divan, cura bağlama, tanbura çalınır. Cura, parmakla “şelpe” tekniğiyle de çalınır. Bağlamalarda “Bozuk” veya “Bağlama” düzeni yaygın olarak kullanılır. Zeybekler çalınırken “Zeybek Tezenesi, Teke havaları çalınırken de “Teke Tezenesi” denilen tezene vurma tekniği kullanıldığı görülür. Tahtacılar arasında düzenlenen cemlerde genellikle iki bağlama, bir cura, bir de kemane bulunur. Yaylılar içinde kabak kemane ve kemane (Kıbrıs Kemanesi) kullanılır. İnce saz takımında Avrupa Kemane yer almaktadır. Üflemeli çalgılardan sipsi, dilli ve dilsiz kaval, zurna yaygındır. Vurmalı çalgılardan erkeklerin çaldığı davul, darbuka yanında kadınların çaldığı def (zilli, zilsiz) dümbelek leğen, şişe, bardak, kaşık başlıca çalgılardır. İnce saz takımında klarnet de yer alır. Bu çalgılara kemik düdük ve çifteyi (çifte kaval) de ekleyebiliriz. Düğünlerde imkanı olanlar ud, cümbüş, klarnet, tef, darbuka zilden oluşan çalgıcı takımını tutarlar. Düğünlerde tefçi kadınlar ön planda yer alır. Ancak son yıllarda düğünlerde keman, cümbüş, dümbelek, darbuka çalan kadınlara rastlanılmaktadır.
 
Üst Alt