İslamda adalet

Muvatta

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Şubat 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
13
ADALET

Muhterem_Müslümanlar
“Hakkın yerini bulması” diye tanımlayabileceğimiz adalet yüce Rabbimizin sıfatlarından biridir. Âdil olan Allah (c.c) bizlere de adaletli olmamızı emretmekte[1]ve Peygamber Efendimizin ifade ettiğine göre “Ey kullarım ben zulmü kendime haram kıldım siz de birbirlerinize zulmetmeyin”[2]buyurmaktadır. Sevgili peygamberimiz (s.a.v) de bir hadisi şeriflerinde: “Aile fertlerine ve idaresi altında bulunanlara adaletli davrananlar Allah katında nurdan minberler üzerine oturacaklardır”[3]buyurarak, adaletin manevi mertebesini bildirmektedir.

Kıymeti_Müminler
Bizler çoğu zaman adaleti başkasından bekler, haklarımıza saygı gösterilmesini isteriz. Ancak unutmayalım ki aynı davranışı başkaları da bizden beklemektedir. Sevgili peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde “Kendiniz için istediğinizi din kardeşimiz için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız[4] buyurmaktadır. Bu hadis-i şerif; kendimize, ana babamıza, eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza, işçimize, işyerimize ve tüm insanlığa karşı adil olmamızı istemekte ve bizlere vicdani görevler yüklemektedir.

Değerli_Müminler

Adaletin tecellisinde bilgi ve belgelerin doğruluğunun yanında şahitlerin dürüstlüğü de çok önemlidir. Kişi bu kutsal görevi eda ederken aleyhine bile olsa dürüst olmalı, haktan ayrılmamalıdır. Yüce Rabbimiz bir ayeti kerimede: “Ey iman edenler, adaleti titizlikle ayakta tutun, kendinizin, ana, baba veya akrabalarınızın aleyhinde de olsa Allah için adaletle şahitlik eden kişiler olun”[5]buyurarak her hal-ü kârda dürüst olmamızı emretmektedir. Sevgili peygamberimiz (s.a.v) de: “Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’’ diyerek başladığı sözünü üç defa: “Yalancı şahitlik”[6]buyurarak adaleti yanıltmanın ağır vebaline vurgu yapmaktadır. Yalan günahtır ama hakkı ve adaleti engelleyen yalan, sonuçları itibariyle kul hakkını da kapsadığından daha büyük bir vebali içinde barındırır.

Yalancı şahitlik gibi rüşvet ve iltimas da adaletin tecellisini engeller. Rüşvet haramdır. Adaleti zulme çeviren rüşvet ise katmerli haramdır. Rabbimiz: “Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını haram yollarla yemek için bile bile o malları yetki sahiplerine vermeyin”[7]buyurarak bizlere bu yolu haram kılmaktadır.

Aziz_Kardeşlerim
Karar verme mevkiinde olanları yanıltarak elde edeceğimiz hiçbir zahiri hak helal olmaz. Elde edilen şey bir hak değil ateşten bir parça olur. Allah Rasulu (s.a.v) buna işaret ederek şöyle buyuruyor: “Ben de bir beşerim. Sizler davalarınızı bana getiriyorsunuz. Belki biriniz davasını diğerinden daha iyi savunur. Ben de dinlediğime göre hüküm veririm. Kime din kardeşinin hakkını vermişsem bilsin ki ona ateşten bir parçavermişimdir.’’[8]

Muhterem_Kardeşlerim
Hepimiz mahkeme-i Kübra yolcusuyuz. Haklar asıl orada sahibini bulacak, mutlak adalet orada tecelli edecek, kimse haksızlığa uğramayacaktır. Buna iman eden her insan dünyada hakka-hukuka riayet etmeli mahşer günü hesabını veremeyeceği işlerden uzak durmalıdır.

Dr. Ahmet Efe

Bağcılar Hz. Ebubekir Camii imam hatibi
 
Üst Alt