İslam öncesi Türklerde kültür ve medeniyet

beydeba

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
285
Tepkime puanı
20
İslamiyet Öncesi Türk Kültür ve Uygarlığı İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet İslam Öncesi Türk Kültür Ve Medeniyeti İslamiyetten önce kurulan Türk Devletleri (Kültür ve Medeniyet)islamiyet öncesi türk devletleri islamiyet öncesi türk devletlerinde kültür ve uygarlık
İSLAM ÖNCESİ TÜRKLERDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
1- Devlet Yönetimi

Eski Türkler devlete il (el) diyorlardı. İslam’dan önceki Türk devletlerinin oluşmasında şu kural uygulanırdı.

a) a) Aile
b) b) Oymak
c) c) Boy
d) d) Bodun
islamoncesi.jpg

Devlet Yönetimi ile ilgili Kavramlar:

Kağan: Hükümdarlara Kağan, Han veya Hakan denilmekte olup, hükümdar çadırlarının önüne hükümdarlık sembolü olarak 9 Tuğ çekilirdi. Hükümdarın oturduğu başkente Ordu denirdi.

Hatun: Hakanın eşi de devlet yönetiminde söz sahibi olup Kağana yardım etmekteydi Hakanın eşine de Hatun denilmektedir.

Kurultay: Devlet işlerinin görüldüğü yere Toy veya kurultay denilmektedir. Kurultay, yılda iki kez toplanır savaş, barış ve yapılacak işlere karar verirdi.

Not: Savaş, barış ve Hükümdar seçimi durumlarında Kurultay toplanırdı.

Töre: Devlet, Töre, örf, adet ve anane ile yönetilmektedir. Töre, yazılı olmayan hukuk demektir.

Kut Anlayışı: Tanrı tarafından hanedan üyelerine verilen yönetme yetkisidir.

Yabgu: Devletin bir bölümünü elinde tutan hanedan mensubu yarı bağımsız yönetici

Tigin: Kağanın erkek kardeşidir.

Şad: Hanedan mensubu komutanlar ve vezirlerdir. Oymak ve boylara idareci olarak gönderilir.

Subaşı: Ordu komutanı

Buyruk: Bakan

Tarkan: Askeri işleri yöneten komutan

Todon (Tudun): Devletin vergi ve gelir işlerini yürütürdü

Bitikçi (Tamgaç): Yazışma ve dış işlerde Hakana yardımcı olurdu.

Apa - Yargan - İşpara : Çeşitli memurluklardır.

UYARI: Türklerin kurdukları devletlerin ömürlerinin kısa olmasının temel nedeni, hakimiyet anlayışlarından ve veraset sisteminden kaynaklanmaktadır. Yani devletin tüm hanedan üyelerin ortak malı kabul edilmesidir.

2- Ordu

Düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusunun kurucusu, Mete Handır. Türk ordusunu onlu sisteme göre teşkilatlandırmıştır. Türklerin birçok savaş taktiği bulunmaktaydı. (Turan taktiği, Hilal taktiği) Türkler, Bizans ordusunda da paralı askerlik yaptılar. Bunlar; Peçenekler ve Oğuzlardır.

3- Din

Göktanrı İnancı: Eski Türklerin dini Gök-Tanrı inancıydı. Bu din temelde bir tanrı inancına sahipti.

Şamanizm: Tabiatta her şeyin bir ruhu, gizli gücü olduğuna inanma, atalar ruhuna tapınma veya ruhçuluk anlamına gelmektedir

Ahiret İnancı: Eski Türkler; ölümden sonraki hayat inanmakta olup, bazı zamanlarda ölüyle birlikte eşyalarını özellikle atını da gömerlerdi.

Kam, Şaman: Din adamlarına verilen isimdir.

Balbal: Mezar taşlarıdır. Bu taşlarda, kişinin öldürdüğü düşman sayısı kadar şekiller veya resimler bulunurdu.

Yuğ: Ölüler için düzenlenen törenlere Yuğ adı verilmektedir.

Türklerin Mensup olduğu dinler

Göktanrı: Hunlar, Göktürkler, Türgeşler

Budizm ve Maniheizm: Uygurlar

Musevilik: Hazarlar

Hıristiyanlık: Avrupa Hun devleti, Avarlar, Tuna Bulgarları, Peçenekler, Macarlar,

İslam: İtil Bulgarları, Oğuzlar, Başkurt, Kırgızlar, Karluklar

4- Toplum Yapısı

Batıya göç edenler; Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Macarlar, Peçenekler, Uzlar (Oğuzlar) Sabirler, Kumanlar (Kıpçaklar) dır.

Göç etmeyenler; Göktürkler, Uygurlar, Kırgızlar, Akhunlar, Hazarlar, Türgeşler, Başkurtlar, Karluklar ve Kimeklerdir.

Yerleşik hayata geçen ilk Türk boyu da Uygurlar olmuştur.

Türklerin başlıca geçim kaynakları hayvancılık olduğundan, göçebe bir yaşantıları olmuştur. Ayrıca, sürekli göç ettiklerinden köle sınıfı oluşmamıştır.

Göçebe Toplumların Özellikleri

- Hayvancılıkla geçinirler
-Savaşçıdırlar
-Sanat, mimari ve yazılı eser az bırakmışlardır
-Köle ve sınıf ayrımı yoktur.
-Hapis cezaları yoktur.

5- Dil ve Edebiyat

a) Yazı

Türkler, tarih boyunca birçok alfabeler kullanmışlardır. Bunlar, Göktürk , Uygur, Arap ve Latin harfleridir.

Göktürk alfabesinin diğer adı Orhun alfabesidir. 38 harften oluşmaktadır. Yenisey ve Orhun anıtları bu alfabeden oluşmuştur.

Uygur alfabesi ise; Uygurlar tarafından Soğd alfabesine bazı eklemeler yapılarak oluşmuştur. 18 harflidir. Türklerden ilk matbaayı da Uygurlar kullanmışlardır.

Türkler; tarih boyunca da pek çok takvim kullanmışlardır.

1- Oniki Hayvanlı Takvim. Uygurlar tarafından bulunmuştur. Güneş yılına dayanmaktadır. Türklerin ilk takvimidir. Aylara değil yıllara hayvan isimleri verilmiş, oniki yıllık devirlerden oluşmaktadır.
2- Hicri Takvim: Türkler Müslüman olunca kullandılar. Ay yılına dayanmaktadır. 26 Aralık 1925 yılında TBMM’nin aldığı bir kararla yürürlükten kaldırıldı.
3- Celali Takvim: Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından hazırlanmıştır. Güneş yılına dayanmaktadır. Mali hesaplamalar amacıyla kurulmuştur.
4- Rumi Takvim: Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Güneş yılına dayanmaktadır. Başlangıç yılı Peygamberimizin hicretidir. Mali hesaplamalar amacıyla kullanılmıştır. Miladi takvimle arasındaki zaman farkı 584 yıllık bir zaman farkı vardır.
5- Miladi Takvim: Türklerin son kullandığı takvimdir. Güneş yılına dayanmaktadır. Başlangıç yılı Hz. İsa’nın doğumudur. 1 Ocak 1926 yılında Türkiye Cumhuriyetinde resmen kullanılmıştır.

b)Kitabeler

Türklerin kendi adıyla bıraktıkları ilk Türkçe belge Orhun yazıtlarıdır. Orhun ırmağı bölgesinde bulunmuştur. Bunlar üç kitabeden oluşur.

1-Bilge Kağanın veziri Tonyukuk adına (727),

2-Bilge Kağanın kardeşi Kül Tigin adına (732)

3-Bilge Kağan adına (735) dikilmiştir.

Bu yazıtlardan ilk ikisini Yoluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Danimarkalı Wilhem Thomson tarafından (1893) okunmuştur.

Orhun Kitabelerin Önemi

- Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin
- Metinde Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi
-Devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerini belirtmesi
-Türk medeniyeti, yasaları ve kültürü hakkında bilgi vermektedir.

c) Destanlar

Uygurlara ait olan Türeyiş, Hunların Oğuz Kağan, Göktürklerin Ergenekon, Kırgızların ise Manas destanı ve ayrıca, İskitlere ait Alp-Er Tunga ve Şu destanları da bulunmaktadır.

5. Sanat
Türkler göcebe bir millet olduklarından, kölecilikle uğraşmamışlardır. Ayrıca, sanat ve kültürel yapıları Uygurlar hariç diğerleri pek bir şey bırakmamıştır.

6. Ekonomi
Türklerin temel geçim kaynakları hayvancılık ve ziraattir. Hunlar, Uygurlar, Türgişler, Akhunlar ve Hazarlar ticarete önem vermişlerdir.

Uygurlarla birlikte saray, tapınak ve yapı gibi mimari eserler gelişmiştir.

TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERİYLE İLİŞKİSİ

Türk – Çin İlişkileri

-Türklerin en çok ilişki kurduğu devlet Çin’dir.

-Çinlilerle Türkler arasındaki mücadele konusu ipek yolu egemenliğidir.

-Türkler, Çine akınlar düzenlediklerinden Çin, Türk akınlarını durdurmak için Çin seddini yapmışlardır.

-Çinlilerle Türler arasındaki ilk antlaşma Hunlar döneminde MÖ.198 yılında yapılmıştır.

Türk – Moğol İlişkileri

- Moğol kökenli Kitanlarla yoğun ilişkilere girilmiştir. Kımızı Kitanlar üretip satmışlardır.

- Uygurların para yerine kullandıkları kamdu adı verilen bez parçalarını kitanlarda kullanmışlardır.

-Uygur yazısını kullanmışlardır.

Türk – Arap İlişkileri

-Türklerle Araplar arasındaki ilk ilişkiler Sasani aracılığıyla olmuştur.

- 642 Nihavend savaşı sonucunda Hz. Ömer döneminde Araplar Horasana dayanınca Türklerle Araplar ilk kez komşu oldular.

-Türklerle Araplar arasındaki ilk savaş Hz.Osman zamanında Hazar Türleri arasında olmuştur.

-En şiddetli savaşlar Emeviler zamanında oldu. Türgişler, Arapların Orta Asyada yayılmasını engelledi.

-751 Talas savaşı sonucunda Türklerle Araplar arasında dostluk ilişkileri başladı.

Türk – İran İlişkileri

-Göktürkler döneminde oldu. İstemi Han, Sasanilerle ittifak kurarak Akhunları yıktılar.

-Avarlar, Sasanilerle ittifak kurarak İstanbulu kuşattı.

Türk – Bizans İlişkileri

- Türklerle Bizans arasında ilk ittifak Göktürkler döneminde İstemin han tarafından Sasanilere karşı oldu.

- Bizans’ı ilk kez vergiye bağlayan Atilla’dır. (Anatola ve Margius)

- Avarlar, Sasanilerle ittifak kurarak İstanbul’u kuşattılar.
 

beydeba

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
285
Tepkime puanı
20
İslam öncesi türklerde kültür ve medeniyet

İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet

1) Devlet Yönetimi: İslamiyet öncesi Türk devletleri, boyların bir araya gelmesi ile devlet (İl,El) oluşturmaktaydılar. Kağan, Han, Hakan, İdikut, İlteber, Şanyü gibi unvanları kullanan hükümdarlar, yerleşik hayata geçmeden önce Otağ denilen büyük çadırlarda, yerleşik hayata geçtikten sonra da sarayda oturmaktaydılar.

Hükümdarlık yetkilerinin Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Bu yetkiye de Kut denilmektedir. Egemenlik hakkı hükümdar ve ailesine aittir. İslamiyet öncesi Türk devletleri hükümdarları, önceki hükümdarların erkek soyundan olmak zorundaydı.

Bu veraset anlayışı, sağlam bir temel oluşturmadığı için, hükümdarlıkta eşit hakka sahip olan erkek akrabalar arasında taht kavgalarına yol açmış ve devletlerin ömürleri bu yüzden kısa sürmüştür.
Hükümdarlar yazısız hukuk kurallarına (Töre) uyarak ülkeyi yönetirlerdi. Bu bağlamda hükümdarın töreye uygun olmayan kararları sorgulanabilmekteydi. Ayrıca hükümdarlar adaleti, milletin huzurunu , güvenliğini ve mutluluğunu sağlamak zorundaydı.

İslamiyet öncesi Türk devletleri ikili yönetim anlayışı ile yönetilmekteydiler. Kutsal olan Doğu Kağan tarafından, Batı da Yagbu unvanlı yönetici tarafından yönetilirdi.

Yagbu içişlerinde serbest dışişlerinde ise Doğu’ya bağlı idi. Batı özerk bir yapıya sahip olduğu için İslamiyet öncesi Türk devletleri federal bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Kpss tarih dersinde bu tür ayrıntılara önem vermektedir.
İslamiyet öncesi Türk devletleri ülke yönetiminde Kağan başkanlığında toplanan Kurultayda (Toy-Keneş), Vezir (Hükümdarın en büyük yardımcısı), boy beyleri, Hatun (Katun) yani kağanın eşi ve Buyruklar (bakanlar) bulunurdu. Kurultayda Kağan’ın belirlenmesi, savaş ve barış kararları, vergi kararları gibi önemli konular karara bağlanırdı.

Hükümdar eşi Hatun, diğer unvanıyla Katun’un kurultayda bulunması, elçi kabul etmesi ve hükümdara vekalet etmesi İslamiyet öncesi Türk Devletleri yönetiminde kadınların söz sahibi olduğunu göstermektedir.
2) Ordu: İslamiyet öncesi Türk Devletleri orduyu devletin bağımsızlığı ve gücünün simgesi olarak görürlerdi. Sürekli olarak dış tehditlerin var olması orduya önemi arttırmıştır. Bu yüzden ordu teşkilatına da önem verilmiştir.

İlk kez Mete Han tarafından onluk sisteme geçilmiştir. Bu onluk sistemde en küçük birlik on kişiden oluşmaktaydı ve başında onbaşı bulunurdu. Görevleri arasında ülkenin bağımsızlığını korumak ve yeni yerler fethetmek bulunan hükümdar, aynı zamanda ordunun başındaki en büyük komutan konumundaydı.

Ok, yay, mızrak, süngü, kılıç ve kalkan başlıca kullanılan silahlardı. Savaşlarda kurt kapanı taktiği bir diğer adıyla turan taktiği kullanılmaktaydı. Bu taktikle İslamiyet öncesi Türk devletleri birçok başarı elde etmişlerdir.

3) Toplum Yapısı ve Ekonomik Hayat: Kpss tarih dersinin bu konusunda da İslamiyet öncesi Türk devletleri toplum yapısı ve ekonomik hayatı inceleyeceğiz. Boylar halinde yaşayan Türkler bağımsızlıklarına düşkün olduğu için devlet otoritesi altına girmek istemezlerdi ve bu yüzden devletler çabuk yıkılmışlardır. Orta Asya’da tarıma elverişli alan sınırlı olduğu için eski Türkler göçebe olarak yaşamışlardır. Eski Türkler Oguş (Aile), Urug (Soy ya da sülale), Bod (Boy), Budun (Boylar birliği) gibi toplumsal bölümlerden oluşmaktaydı.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde toplumsal sınıflar oluşmamıştır. Bunun nedeni eski Türklerin göçebe yaşamaları, ortak mülkiyete sahip olmaları ve toprakların devletlerin malı sayılmasıdır. Büyük araziye sahip bir soylular grubu oluşmadığı için de sınıf farklılığı oluşmamıştır.
İslamiyet öncesi Türk devletlerinde ekonomik hayatın temelini hayvancılık oluşturmaktaydı. Avcılık, toplayıcılık, balıkçılık, yağmacılık (talan etme), yerleşik hayattan sonra tarım, ticaret, bunların yanında dokumacılık, demircilik ve altın işlemeciliği gibi ekonomik faaliyetlerle ilgilenmişlerdir.

Kpss Tarih dersinde İpek Yoluna hakimiyet konusuna bugüne kadar sıkça değinmiş ve sorular sormuştur. Türklerde de İpek Yoluna hakimiyet çok önemliydi. İpek Yoluna egemen olmak için Çinlilerle sürekli mücadele halinde bulunan Türkler, Çin’e sürekli akınlar düzenlemiş ve bu akınlar bir süre sonra ekonomik faaliyet haline gelmiştir.
4) Din ve İnanış: Çok Tanrılı bir inanç sistemi olan eski Türkler zamanla tek Tanrılı inançları da benimsemişlerdir. Şimdi bu dinleri inceleyelim.

* Gök Tanrı Dini: Eski Türklerde en yaygın dini inanç sitemi olan bu dinde ahiret inancı mevcuttur. İyi insanların uçmağ (cennete), kötü insanların tamu (cehenneme) gideceği düşünülür.

* Şamanizm: İyi ve kötü ruhların mücadelesi vardır. Ruhlarla iletişim kuran ve ayini yöneten dini görevliye Şaman, Kam ya da Baksı adı verilmektedir.

* Totemizm: En eski inanç sistemlerinden biri olan Totemizmde tabiat kuvvetleri (Naturizm) kutsal sayılmaktaydı. Bu dinde kutsal sayılan varlıklara ongun adı verilirdi.

* Atalar Kültü: Ataların kendilerine yardım ettiğine dair inanç vardır. Animizm denilen bu inanç türünde ahiret inancı da mevcuttur.

* Maniheizm: Uygurlar tarafından benimsenen bu inanç, et yemeyi ve savaşmayı yasaklamıştır.

Maniheizm et yemeyi ve savaşı yasakladığı için bu din Türklere uygun değildir. Zaten bu dine girenler de ya Türklük özelliklerini zamanla kaybetmişler ya da kısa sürede yıkılmışlardır.
* Budizm: Buddha’nın öğretilerine dayanan bu din de Brahmanizm’e karşı tepki olarak Hindistan’da ortaya çıkmıştır. Uygurlar arasında yayılmıştır.

* Hristiyanlık: Macarlar, Bulgarlar ve Avarlar gibi Avrupa’ya göç eden devletler bu dini benimsemişler ve zamanla Milli benliklerini kaybetmişlerdir.

* Musevilik: Hazarlar tarafından benimsenmiştir.

İslamiyet öncesi Türk devletleri farklı din ve inanışları bir arada benimseyen Türk topluluklarından oluştuğu için, dini açıdan Türklerin büyük bir hoşgörüye sahip olduğunu çıkarabiliriz.

5) Hukuk, Yazı, Dil ve Edebiyat: Eski Türklerde devlet Töre adı verilen yazısız hukuk kurallarına göre yönetilmiştir. Hukuk işlerine Yarguci bakmaktaydı. İlk kez Uygurlar zamanında hukuk kuralları yazılı hale getirilmiştir.

Ural – Altay dil grubuna mensup olan Türkçe önceleri sözlü sonra da yazılı olarak gelişmiştir. Yazı ilk olarak Göktürklerle başlamıştır. Ayrıca Türkler kendilerine ait alfabeler oluşturmuşlardır. Bunlardan en önemlisi olan Göktürk (Orhun) Alfabesi Göktürkler tarafından 38 harfle meydana getirilmiştir. Bir diğer kullanıla alfabe olan Uygur Alfabesi de Uygurlar tarafından 18 harfle meydana getirilmiştir.

Türkler yazıya geç geçtiği için Türk tarihine ilişkin ilk bilgilere Çin, İran, Bizans, Rus ve Arap kaynaklarında rastlanmaktadır.
İslamiyet öncesi Türk devletleri yazıdan önce sözlü edebiyatta önemli ürünler bırakmışlardır. Sagu ve Savlar (Atasözleri ve özdeyişler), Koşuklar ( Çeşitli etkinliklerde söylenen şiirler) ve Destanlar sözlü edebi eserlerdir. Hunlara ait olan Oğuz Kağan Destanı, İskitlere (Sakalar) ait olan Alper Tunga ve Şu Destanı, Göktürklere ait olan Ergenekon ve Bozkurt Destanı, Uygurlara ait olan Türeyiş ve Göç Destanı, Kırgızlara ait olan ve en uzun destan olarak bilinen Manas Destanı en önemli destanlar arsında yer almaktadır.

6) Bilim ve Sanat: İslamiyet öncesi Türk devletleri bilim, kültür, sanat, ticaret, sözlü ve yazılı edebiyatta önemli gelişmeler kaydetmişlerdir.

On İki Hayvanlı Türk Takvimi astronomi alanında gelişildiğini göstermektedir. Uygurların hareketli harf sistemi ile birlikte bugünkü modern matbaanın temelleri atılmıştır.

Sanat dallarında göçebe yaşamda deri, ahşap, metal ve taş işçiliğine dayalı eserler bırakılırken, Uygurlar ile beraber geçilen yerleşik sistemde minyatür, resim, heykel ve tezhip sanatı gelişmiştir. Müzik ve şiirin de geliştiği Türklerde en önemli müzik aleti Kopuzdur.

Tezhip, resim, müzik, mimari, heykel, minyatür, fresk, vitray, ciltçilik, maden ve dokuma sanatı İslamiyet öncesi Türk devletlerinde gözüken sanat dallarıdır. Bu sanat dallarından bazılarını açıklayalım.

* Tezhip: Kitap süsleme sanatıdır.

* Minyatür: Pespektiften uzak , kitapların boşluklarına çizilen küçük resimlerdir.

* Fresk (Fresko): Duvar resmidir. Duvara sürülen yaş alçı üzerine yapılan süslemelerdir.

* Vitray: Renkli cam parçalarının birleştirilmesi ile oluşan süsleme sanatıdır.

Tarım, mimari, sulama kanalları, fresk ve vitray Türklerin yerleşik yaşama geçtiğinin kanıtlarıdır.
Yazılı hukuk, kağıt ve matbaaya Uygurlarla beraber geçilmiştir.
 
Üst Alt