Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
İslâm akidesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 43782" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dünyadaki bütün şair, yazar, filozof ve düşünürlerin üslupları başlangıçta zayıftır. Güçlerinin zirvesine doğru ilerlediklerinde ise üsluplarında da yükselme görülür. Bu nedenle güçlü ve zayıf olmalarına göre üsluplar değişir. Ayrıca bazı düşüncelerinde zayıflık, sözlerinde zayıf ve bozuk anlatımlar bulunur. Hâlbuki Kur’an’ın ilk ayeti olan;<strong> اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ</strong> “Yaratan Rabbinin adıyla oku.”[12] ayeti ile Kur’an’ın son ayeti olan; <strong>يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنْ الرِّبَا </strong>“Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Eğer Mü’minler iseniz faizden kalanı bırakın.”[13] ayeti belağatı, fesahatı, düşüncelerinin yüksekliği ve anlatım gücü ile üslûbunun zirvesindedir. Onda bir tane dahi bozuk ifade, zayıf veya düşük fikir bulunmaz. O, tek parçadır. Toptan ve detaylı olarak üslûbunun tek cümle gibi olması, anlatımları ve manaları değişikliğe uğrayabilen beşer sözü olmadığının delilidir. Kur’an ancak Âlemlerin Rabbi’nin kelamıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İslâm’ın iman edilmesini istediği semavi kitaplardan Kur’an’ın durumu budur. Fakat geri kalan semavi kitapların delili akli değil naklidir. Allahu Teâla ayeti kerimelerde şöyle buyurmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"> <strong>يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنزَلَ مِنْ قَبْلُ “Ey iman edenler, Allah’a, resulüne, indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanın...”[14]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong> </strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong>وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ “Lakin birr (içtenlikle yapılan iyilik); </strong> <strong>Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, resullere iman eden...”[15]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong> </strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong>وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنْ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ “Sana kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onlara egemen (Onları geçersiz kılıcı) olarak Kitabı hak ile indirdik...”[16]</strong> <strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong> </strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong>وَهَذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ “Bu indirdiğimiz</strong> <strong>, kendinden öncekileri doğrulayan kitaptır...”[17]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"> <strong></strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong>وَمَا كَانَ هَذَا الْقُرْآنُ أَنْ يُفْتَرَى مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَكِنْ تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ “Bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Kendisinden önce gelen kitapları tasdik eder.”[18]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Resullere imanın deliline gelince: Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’e imanın delili ile diğer resullere imanın delili farklıdır. Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in resul oluşunun delili nakli değil aklidir. Çünkü resul olduğunu iddia eden bir kimsenin, resul veya nebi olduğunun delili resullüğüne delil olarak getirdiği mucizeler ve bu mucizelerle desteklenen Şeriatıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in resullüğünün ve risaletinin delili Kur’an’dır. Zira Kur’an Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'in beraberinde getirdiği Şeriattır. Kur’an’ın bizzat kendisi mucize olup mucizeliği halen geçerlidir. Buna göre, tevatür yoluyla Kur’an-ı Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'in getirdiği, Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatı olduğu ve Allah katından geldiği kesindir. Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatını ise ancak nebiler ve resuller getirir. Bu da Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Allah Subhenehû ve Teala tarafından nebi ve resul olduğunun akli delilidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Diğer resullerin mucizesi ise yok olup gitti. Şu anda var olan kitapların Allah Subhenehû ve Teala’dan olduklarına dair aklî delil getirilmez. Çünkü bu kitapların Allah Subhenehû ve Teala’dan geldiğini destekleyen mucizeler şu anda yoktur. Dolayısıyla Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in dışında diğer resullerin hiç birinin Allah Subhenehû ve Teala’nın nebisi ve resulü olduğuna dair aklî delil getirilmez. Onların risaletleri ve resul oluşları ancak nakli delille sabittir. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ “Resul de, iman edenler de ona (Resul’e) indirilene inandı. Hepsi de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resullerine iman etti...”[19]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>قُولُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ لا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْن لَهُ مُسْلِمُونَ “Biz Allah’a, bize indirilmiş olana, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilmiş olanlara, Musa’ya, İsa’ya verilenlere, resullere Rableri tarafından verilmiş olanlara iman ettik. Onların hiç birinin arasını diğerinden ayırmayız. Biz ona teslim olmuşlardanız deyin.”[20]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kıyamet günü olan Ahiret gününe imanın delili ise akli değil naklidir. Çünkü kıyamet günü aklen idrak edilemez. Allahu Teâla şöyle demektedir:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ “Mekke ve etrafındakileri uyaran mübarek kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar...”[21]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>فَالَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ “Ahirete inanmayanların kalpleri inkâr edicidir ve onlar büyüklük taslayanlardır.”[22]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>لِلَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِ “Ahirete inanmayanlar kötülük örneğidirler.”[23]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>وَأَنَّ الَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا “Ahirete inanmayanlar, onlar için elem verici bir azap hazırladık.”[24]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ (13) وَحُمِلَتْ الأرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً (14) فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتْ الْوَاقِعَةُ (15) وَانشَقَّتْ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ (16) وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ (17) يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لا تَخْفَى مِنْكُمْ خَافِيَةٌ “Sur’a üfürüldüğünde, yer ile dağlar bir vuruşla birbirine çarpıldığında, işte o gün olan olmuştur. Gök de yarılmış ve o gün bitkin bir hale gelmiştir. Melekler ise onun çevresindedirler ve o gün Rabbinin Arşı’nı, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir. O gün siz huzura alınırsınız. Ve hiçbir şeyiniz gizli kalmaz.”[25]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem ise şöyle buyurmakta:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>الإيمَانُ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَبِلِقَائِهِ وَرُسُلِهِ وَتُؤْمِنَ بِالْبَعْثِ “İman; Allah’a meleklerine, kitaplarına, huzuruna varmaya, resullerine ve tekrar dirilmeye inanmandır."[26]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşte bunlar iman edilmesi gereken beş husustur. Bunlar; Allah Subhenehû ve Teala’ya, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe inanmaktır. Aynı zamanda da Kaza ve Kadere inanmak da gerekir. Bir kişi bu beş şeyin tamamına ve bunlarla birlikte “Kaza ve Kader”e de iman etmedikçe İslâm’a inanmış sayılmaz ve ona Müslüman olarak itibar edilmez. Çünkü Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنزَلَ مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلالاً بَعِيدًا “Ey iman edenler! Allah’a, resulüne, resulüne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanın. Kim, Allah’ı meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahiret gününü inkâr ederse şüphesiz derin bir sapıklığa düşmüştür.”[27]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kur’an ve hadis bu beş şeye nass teşkil edecek şekilde, her birini ismi ile belirterek, açık ve net şekilde delillendirerek gelmiştir. Bu beş husus dışında, bizzat ismi ve gerçeği belirtilerek açık ve net olarak bu konularda anlatıldığı gibi iman ifadesi geçmedi. Delaleti ve sübutu kat’i olan kesin nasslar sadece bu beş konu hakkında vardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Evet, bazı rivayetlerde Cibril hadisinde kadere iman ifadesi şu şekilde geçmiştir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ “Dedi ki; Kader’e ve onun hayrının ve şerrinin Allah’tan geldiğine inanmandır.”[28]</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ancak bu hadis, Haber-i Ahad’dır. Buna ilave olarak da burada “kaderden” kasıt, anlaşılmasında ihtilaf edilen “Kaza ve Kader” değil, Allah Subhenehû ve Teala’nın ilmidir. Bizzat “Kaza ve Kader” şeklinde isimlendirilen ve kavranılmasında birçok ihtilafın söz konusu olduğu “Kaza ve Kader”e iman hakkında ise kesin bir nass gelmemiştir. Ancak “Kaza ve Kader”in içeriğine iman akidedendir ve inanmak da gerekir. Bu isimle ve içerikle sahabe döneminde kesinlikle bilinmemekteydi. Bu isimle kullanıldığına dair de hiçbir sahih nass geçmemiştir. “Kaza ve Kader” kelimesi ancak Tabiin döneminin başlarında meşhur olmuştur. O zamandan beri bilinmekte ve konuşulmaktadır. Onu ortaya çıkaran ve söz konusu yapan kelamcılardır. Kelam ilmi meydana gelmeden önce yoktu ve bizzat “Kaza ve Kader” ismi ile Hicri birinci asrın sonunda kelamcıların dışında hiç kimse “Kaza ve Kader” meselesini konuşmadı ve araştırmadı.</span></p><p> </p><p> </p><p> [1] Bakara: 164</p><p> </p><p> [2] Tur: 35-36</p><p> </p><p> [3] Ali İmran: 18</p><p> </p><p> [4] Bakara: 177</p><p> </p><p> [5] Bakara: 285</p><p> </p><p> [6] Nisa: 136</p><p> </p><p> [7] Bakara: 23</p><p> </p><p> [8] Yunus: 38</p><p> </p><p> [9] Hud: 13</p><p> </p><p> [10] İsra: 88</p><p> </p><p> [11] Buhari, İlm, 107, Edeb, 1209; Müslim, Mukaddime, 4, 5; Tirmizi, Fitne, 2183, İlm, 2583; Ebu Davud, İlm, 3166; İbni Mace, Mukaddime, 30; Ahmed b. Hanbel, Müs. Aşereh, 551; Daremi, Mukaddime, 233</p><p> </p><p> [12] Alak: 1</p><p> </p><p> [13] Bakara: 278</p><p> </p><p> [14] Nisa: 136</p><p> </p><p> [15] Bakara: 177</p><p> </p><p> [16] Maide: 48</p><p> </p><p> [17] En’am: 92</p><p> </p><p> [18] Yunus: 37</p><p> </p><p> [19] Bakara: 285</p><p> </p><p> [20] Bakara: 136</p><p> </p><p> [21] En’am: 92</p><p> </p><p> [22] Nahl: 22</p><p> </p><p> [23] Nahl: 60</p><p> </p><p> [24] İsra: 10</p><p> </p><p> [25] Hakka: 13-18</p><p> </p><p> [26] Buhari, İman, 48</p><p> </p><p> [27] Nisa: 136</p><p> </p><p> [28] Müslim, İman, 9; Ebu Davud, Seneh, 4075</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 43782, member: 3"] [SIZE=3] Dünyadaki bütün şair, yazar, filozof ve düşünürlerin üslupları başlangıçta zayıftır. Güçlerinin zirvesine doğru ilerlediklerinde ise üsluplarında da yükselme görülür. Bu nedenle güçlü ve zayıf olmalarına göre üsluplar değişir. Ayrıca bazı düşüncelerinde zayıflık, sözlerinde zayıf ve bozuk anlatımlar bulunur. Hâlbuki Kur’an’ın ilk ayeti olan;[B] اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ[/B] “Yaratan Rabbinin adıyla oku.”[12] ayeti ile Kur’an’ın son ayeti olan; [B]يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنْ الرِّبَا [/B]“Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Eğer Mü’minler iseniz faizden kalanı bırakın.”[13] ayeti belağatı, fesahatı, düşüncelerinin yüksekliği ve anlatım gücü ile üslûbunun zirvesindedir. Onda bir tane dahi bozuk ifade, zayıf veya düşük fikir bulunmaz. O, tek parçadır. Toptan ve detaylı olarak üslûbunun tek cümle gibi olması, anlatımları ve manaları değişikliğe uğrayabilen beşer sözü olmadığının delilidir. Kur’an ancak Âlemlerin Rabbi’nin kelamıdır. İslâm’ın iman edilmesini istediği semavi kitaplardan Kur’an’ın durumu budur. Fakat geri kalan semavi kitapların delili akli değil naklidir. Allahu Teâla ayeti kerimelerde şöyle buyurmaktadır: [B]يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنزَلَ مِنْ قَبْلُ “Ey iman edenler, Allah’a, resulüne, indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanın...”[14] وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ “Lakin birr (içtenlikle yapılan iyilik); [/B] [B]Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, resullere iman eden...”[15] وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنْ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ “Sana kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onlara egemen (Onları geçersiz kılıcı) olarak Kitabı hak ile indirdik...”[16][/B] [B] وَهَذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ “Bu indirdiğimiz[/B] [B], kendinden öncekileri doğrulayan kitaptır...”[17][/B] [B] وَمَا كَانَ هَذَا الْقُرْآنُ أَنْ يُفْتَرَى مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَكِنْ تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ “Bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Kendisinden önce gelen kitapları tasdik eder.”[18][/B] Resullere imanın deliline gelince: Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’e imanın delili ile diğer resullere imanın delili farklıdır. Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in resul oluşunun delili nakli değil aklidir. Çünkü resul olduğunu iddia eden bir kimsenin, resul veya nebi olduğunun delili resullüğüne delil olarak getirdiği mucizeler ve bu mucizelerle desteklenen Şeriatıdır. Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in resullüğünün ve risaletinin delili Kur’an’dır. Zira Kur’an Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'in beraberinde getirdiği Şeriattır. Kur’an’ın bizzat kendisi mucize olup mucizeliği halen geçerlidir. Buna göre, tevatür yoluyla Kur’an-ı Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'in getirdiği, Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatı olduğu ve Allah katından geldiği kesindir. Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatını ise ancak nebiler ve resuller getirir. Bu da Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Allah Subhenehû ve Teala tarafından nebi ve resul olduğunun akli delilidir. Diğer resullerin mucizesi ise yok olup gitti. Şu anda var olan kitapların Allah Subhenehû ve Teala’dan olduklarına dair aklî delil getirilmez. Çünkü bu kitapların Allah Subhenehû ve Teala’dan geldiğini destekleyen mucizeler şu anda yoktur. Dolayısıyla Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in dışında diğer resullerin hiç birinin Allah Subhenehû ve Teala’nın nebisi ve resulü olduğuna dair aklî delil getirilmez. Onların risaletleri ve resul oluşları ancak nakli delille sabittir. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: [B] آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ “Resul de, iman edenler de ona (Resul’e) indirilene inandı. Hepsi de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resullerine iman etti...”[19] قُولُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ لا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْن لَهُ مُسْلِمُونَ “Biz Allah’a, bize indirilmiş olana, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilmiş olanlara, Musa’ya, İsa’ya verilenlere, resullere Rableri tarafından verilmiş olanlara iman ettik. Onların hiç birinin arasını diğerinden ayırmayız. Biz ona teslim olmuşlardanız deyin.”[20] Kıyamet günü olan Ahiret gününe imanın delili ise akli değil naklidir. Çünkü kıyamet günü aklen idrak edilemez. Allahu Teâla şöyle demektedir: وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ “Mekke ve etrafındakileri uyaran mübarek kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar...”[21] فَالَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ “Ahirete inanmayanların kalpleri inkâr edicidir ve onlar büyüklük taslayanlardır.”[22] لِلَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِ “Ahirete inanmayanlar kötülük örneğidirler.”[23] وَأَنَّ الَّذِينَ لا يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا “Ahirete inanmayanlar, onlar için elem verici bir azap hazırladık.”[24] فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ (13) وَحُمِلَتْ الأرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً (14) فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتْ الْوَاقِعَةُ (15) وَانشَقَّتْ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ (16) وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ (17) يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لا تَخْفَى مِنْكُمْ خَافِيَةٌ “Sur’a üfürüldüğünde, yer ile dağlar bir vuruşla birbirine çarpıldığında, işte o gün olan olmuştur. Gök de yarılmış ve o gün bitkin bir hale gelmiştir. Melekler ise onun çevresindedirler ve o gün Rabbinin Arşı’nı, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir. O gün siz huzura alınırsınız. Ve hiçbir şeyiniz gizli kalmaz.”[25][/B] Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem ise şöyle buyurmakta: [B] الإيمَانُ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَبِلِقَائِهِ وَرُسُلِهِ وَتُؤْمِنَ بِالْبَعْثِ “İman; Allah’a meleklerine, kitaplarına, huzuruna varmaya, resullerine ve tekrar dirilmeye inanmandır."[26][/B] İşte bunlar iman edilmesi gereken beş husustur. Bunlar; Allah Subhenehû ve Teala’ya, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe inanmaktır. Aynı zamanda da Kaza ve Kadere inanmak da gerekir. Bir kişi bu beş şeyin tamamına ve bunlarla birlikte “Kaza ve Kader”e de iman etmedikçe İslâm’a inanmış sayılmaz ve ona Müslüman olarak itibar edilmez. Çünkü Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: [B]يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنزَلَ مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلالاً بَعِيدًا “Ey iman edenler! Allah’a, resulüne, resulüne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanın. Kim, Allah’ı meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahiret gününü inkâr ederse şüphesiz derin bir sapıklığa düşmüştür.”[27][/B] Kur’an ve hadis bu beş şeye nass teşkil edecek şekilde, her birini ismi ile belirterek, açık ve net şekilde delillendirerek gelmiştir. Bu beş husus dışında, bizzat ismi ve gerçeği belirtilerek açık ve net olarak bu konularda anlatıldığı gibi iman ifadesi geçmedi. Delaleti ve sübutu kat’i olan kesin nasslar sadece bu beş konu hakkında vardır. Evet, bazı rivayetlerde Cibril hadisinde kadere iman ifadesi şu şekilde geçmiştir: [B] وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ “Dedi ki; Kader’e ve onun hayrının ve şerrinin Allah’tan geldiğine inanmandır.”[28][/B] Ancak bu hadis, Haber-i Ahad’dır. Buna ilave olarak da burada “kaderden” kasıt, anlaşılmasında ihtilaf edilen “Kaza ve Kader” değil, Allah Subhenehû ve Teala’nın ilmidir. Bizzat “Kaza ve Kader” şeklinde isimlendirilen ve kavranılmasında birçok ihtilafın söz konusu olduğu “Kaza ve Kader”e iman hakkında ise kesin bir nass gelmemiştir. Ancak “Kaza ve Kader”in içeriğine iman akidedendir ve inanmak da gerekir. Bu isimle ve içerikle sahabe döneminde kesinlikle bilinmemekteydi. Bu isimle kullanıldığına dair de hiçbir sahih nass geçmemiştir. “Kaza ve Kader” kelimesi ancak Tabiin döneminin başlarında meşhur olmuştur. O zamandan beri bilinmekte ve konuşulmaktadır. Onu ortaya çıkaran ve söz konusu yapan kelamcılardır. Kelam ilmi meydana gelmeden önce yoktu ve bizzat “Kaza ve Kader” ismi ile Hicri birinci asrın sonunda kelamcıların dışında hiç kimse “Kaza ve Kader” meselesini konuşmadı ve araştırmadı.[/SIZE] [1] Bakara: 164 [2] Tur: 35-36 [3] Ali İmran: 18 [4] Bakara: 177 [5] Bakara: 285 [6] Nisa: 136 [7] Bakara: 23 [8] Yunus: 38 [9] Hud: 13 [10] İsra: 88 [11] Buhari, İlm, 107, Edeb, 1209; Müslim, Mukaddime, 4, 5; Tirmizi, Fitne, 2183, İlm, 2583; Ebu Davud, İlm, 3166; İbni Mace, Mukaddime, 30; Ahmed b. Hanbel, Müs. Aşereh, 551; Daremi, Mukaddime, 233 [12] Alak: 1 [13] Bakara: 278 [14] Nisa: 136 [15] Bakara: 177 [16] Maide: 48 [17] En’am: 92 [18] Yunus: 37 [19] Bakara: 285 [20] Bakara: 136 [21] En’am: 92 [22] Nahl: 22 [23] Nahl: 60 [24] İsra: 10 [25] Hakka: 13-18 [26] Buhari, İman, 48 [27] Nisa: 136 [28] Müslim, İman, 9; Ebu Davud, Seneh, 4075 [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
İslâm akidesi
Üst
Alt