Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
İşârât-ül İ'caz
Işaretül icaz bölümleri - Sadaka ve Zekat
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 24039" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><strong>Sadaka ve Zekat</strong></span></p></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> S- يُصَلُّونَ kelimesine bedel, itnablı يُقِيمُونَ الصَّلَوةَ nin zikrinde ne hikmet vardır?</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> C- Namazda lâzım olan ta'dil-i erkân, müdavemet, muhafaza gibi ikamenin manalarını müraat etmeye işarettir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvî bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir. Namazın erkânı, ''Fütuhat-ı Mekkiye''nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlık-ı Zülcelal tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevî huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin. Ve mi'racvari olan o yüksek münacata mazhar olsun.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Namaz, kalblerde azamet-i İlahiyeyi tesbit ve idame.. ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlahiyenin kanununa itaat.. ve nizam-ı Rabbânîye imtisal ettirmek için yegâne İlahî bir vesiledir. Zaten insan medenî olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlahîye muhtaçtır. O vesileye müraat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar cahil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> وَ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ :Bu kelâmın makabliyle nazmını îcab ettiren münasebet ise: Namaz عِمَادُ الدِّينِ yani dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekat da İslâmın kantarası, yani köprüsüdür. Demek birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden İlahî iki esastırlar. Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Zekat ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 1- Sadakayı vermekte israf olmaması.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 2- Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 3- Minnetle in'amın bozulmaması.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 4- Fakir olmak korkusuyla sadakanın terkedilmemesi.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 5- Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 6- Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette değil, hacat-ı zaruriyesinde sarfetmesi lâzımdır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Kur'an-ı Kerim bu şartları, bu nükteleri insanlara sadaka olarak ihsan ve ihsas etmek için يُزَكُّونَ veya يَتَصَدَّقُونَ veyahut يُؤْتُونَ الزَّكَوةَ gibi îcazlı bir ifadeyi terkedip, وَ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ gibi itnablı bir cümleyi ihtiyar etmiştir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 1- Teb'izi ifade eden مِنْ israfın reddine.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 2- مِمَّا nın takdimi, sadakanın kendi malından olduğuna.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 3- رَزَقْنَا minnetin olmamasına. Çünkü veren Allah'tır, kul ise bir vasıtadır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 4- Rızkın نَا ya olan isnadı, fakirlikten korkulmamasına.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 5- Rızkın âmm ve mutlak olarak zikredilmesi, sadakanın ilim ve fikir gibi şeylere de şamil olmasına.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 6- ''Nafaka'' maddesi; alanın, sefahete değil, hâcât-ı zaruriyesine sarfetmesine işaretlerdir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Bütün muavenet ve yardım nevilerini hâvi olan zekât hakkında sahih olarak Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan اَلزَّكَوةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسْلاَمِ Hadîs-i Şerifi mervidir. Yani müslümanların birbirine yardımları, ancak zekât köprüsü üzerinden geçmekle yapılır. Zira yardım vasıtası, zekattır. İnsanların heyet-i içtimaiyesinde intizam ve asayişi temin eden köprü zekattır. Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muavenetten doğar. İnsanların terakkiyatına engel olan isyanlardan, ihtilâllerden, ihtilaflardan meydana gelen felâketlerin tiryakı, ilâcı muavenettir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Evet zekâtın vücubu ile ribanın hurmetinde büyük bir hikmet, yüksek bir maslahat, geniş bir rahmet vardır. Evet eğer tarihî bir nazarla sahife-i âleme bakacak olursan ve o sahifeyi lekelendiren beşerin mesavîsine, hatalarına dikkat edersen, heyet-i içtimaiyede görünen ihtilâller, fesatlar ve bütün ahlâk-ı rezilenin iki kelimeden doğduğunu görürsün. Birisi: "Ben tok olayım da, başkası açlığından ölürse ölsün bana ne." İkincisi: "Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim."</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Âlem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmağa yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekâttır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Nev-i beşeri umumî felâketlere sürükleyen ve bolşevikliğe sevkedip terakkiyatı, asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Arkadaş! Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lâzımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden, zekât ve muavenettir. Halbuki vücub-u zekât ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-yı rahim kalmaz. Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilâl sadaları, hased bağırtıları, kin ve nefret vaveylâları yükselir. Kezalik yüksek tabakadan aşağı tabakaya merhamet, ihsan, taltif yerine zulüm ateşleri, tahakkümler, şimşek gibi tahkirler yağıyor. Maalesef tabaka-i havastaki meziyetler, tevazu ve terahhuma sebeb iken, tekebbür ve gurura bâis oluyor. Tabaka-i fukaradaki acz ve fakirlik, ihsan ve merhameti mûcib iken, esaret ve sefaleti intac ediyor. Eğer bu söylediklerime bir şahid istersen âlem-i medeniyete bak, istediğin kadar şâhidler mevcuddur.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Hülâsa: Tabakalar arasında musalahanın te'mini ve münasebetin tesisi, ancak ve ancak erkân-ı İslâmiyeden olan zekât ve zekâtın yavruları olan sadaka ve teberruatın heyet-i içtimaiyece yüksek bir düstur ittihaz edilmesiyle olur.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 24039, member: 3"] [INDENT][LEFT][SIZE=3][B]Sadaka ve Zekat[/B][/SIZE][/LEFT] [SIZE=3] S- يُصَلُّونَ kelimesine bedel, itnablı يُقِيمُونَ الصَّلَوةَ nin zikrinde ne hikmet vardır?[/SIZE] [SIZE=3] C- Namazda lâzım olan ta'dil-i erkân, müdavemet, muhafaza gibi ikamenin manalarını müraat etmeye işarettir.[/SIZE] [SIZE=3] Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvî bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir. Namazın erkânı, ''Fütuhat-ı Mekkiye''nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlık-ı Zülcelal tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevî huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin. Ve mi'racvari olan o yüksek münacata mazhar olsun.[/SIZE] [SIZE=3] Namaz, kalblerde azamet-i İlahiyeyi tesbit ve idame.. ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlahiyenin kanununa itaat.. ve nizam-ı Rabbânîye imtisal ettirmek için yegâne İlahî bir vesiledir. Zaten insan medenî olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlahîye muhtaçtır. O vesileye müraat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar cahil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer.[/SIZE] [SIZE=3] وَ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ :Bu kelâmın makabliyle nazmını îcab ettiren münasebet ise: Namaz عِمَادُ الدِّينِ yani dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekat da İslâmın kantarası, yani köprüsüdür. Demek birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden İlahî iki esastırlar. Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır.[/SIZE] [SIZE=3] Zekat ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:[/SIZE] [SIZE=3] 1- Sadakayı vermekte israf olmaması.[/SIZE] [SIZE=3] 2- Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.[/SIZE] [SIZE=3] 3- Minnetle in'amın bozulmaması.[/SIZE] [SIZE=3] 4- Fakir olmak korkusuyla sadakanın terkedilmemesi.[/SIZE] [SIZE=3] 5- Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.[/SIZE] [SIZE=3] 6- Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette değil, hacat-ı zaruriyesinde sarfetmesi lâzımdır.[/SIZE] [SIZE=3] Kur'an-ı Kerim bu şartları, bu nükteleri insanlara sadaka olarak ihsan ve ihsas etmek için يُزَكُّونَ veya يَتَصَدَّقُونَ veyahut يُؤْتُونَ الزَّكَوةَ gibi îcazlı bir ifadeyi terkedip, وَ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ gibi itnablı bir cümleyi ihtiyar etmiştir.[/SIZE] [SIZE=3] 1- Teb'izi ifade eden مِنْ israfın reddine.[/SIZE] [SIZE=3] 2- مِمَّا nın takdimi, sadakanın kendi malından olduğuna.[/SIZE] [SIZE=3] 3- رَزَقْنَا minnetin olmamasına. Çünkü veren Allah'tır, kul ise bir vasıtadır.[/SIZE] [SIZE=3] 4- Rızkın نَا ya olan isnadı, fakirlikten korkulmamasına.[/SIZE] [SIZE=3] 5- Rızkın âmm ve mutlak olarak zikredilmesi, sadakanın ilim ve fikir gibi şeylere de şamil olmasına.[/SIZE] [SIZE=3] 6- ''Nafaka'' maddesi; alanın, sefahete değil, hâcât-ı zaruriyesine sarfetmesine işaretlerdir.[/SIZE] [SIZE=3] Bütün muavenet ve yardım nevilerini hâvi olan zekât hakkında sahih olarak Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan اَلزَّكَوةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسْلاَمِ Hadîs-i Şerifi mervidir. Yani müslümanların birbirine yardımları, ancak zekât köprüsü üzerinden geçmekle yapılır. Zira yardım vasıtası, zekattır. İnsanların heyet-i içtimaiyesinde intizam ve asayişi temin eden köprü zekattır. Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muavenetten doğar. İnsanların terakkiyatına engel olan isyanlardan, ihtilâllerden, ihtilaflardan meydana gelen felâketlerin tiryakı, ilâcı muavenettir.[/SIZE] [SIZE=3] Evet zekâtın vücubu ile ribanın hurmetinde büyük bir hikmet, yüksek bir maslahat, geniş bir rahmet vardır. Evet eğer tarihî bir nazarla sahife-i âleme bakacak olursan ve o sahifeyi lekelendiren beşerin mesavîsine, hatalarına dikkat edersen, heyet-i içtimaiyede görünen ihtilâller, fesatlar ve bütün ahlâk-ı rezilenin iki kelimeden doğduğunu görürsün. Birisi: "Ben tok olayım da, başkası açlığından ölürse ölsün bana ne." İkincisi: "Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim."[/SIZE] [SIZE=3] Âlem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmağa yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekâttır.[/SIZE] [SIZE=3] Nev-i beşeri umumî felâketlere sürükleyen ve bolşevikliğe sevkedip terakkiyatı, asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır.[/SIZE] [SIZE=3] Arkadaş! Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lâzımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden, zekât ve muavenettir. Halbuki vücub-u zekât ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-yı rahim kalmaz. Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilâl sadaları, hased bağırtıları, kin ve nefret vaveylâları yükselir. Kezalik yüksek tabakadan aşağı tabakaya merhamet, ihsan, taltif yerine zulüm ateşleri, tahakkümler, şimşek gibi tahkirler yağıyor. Maalesef tabaka-i havastaki meziyetler, tevazu ve terahhuma sebeb iken, tekebbür ve gurura bâis oluyor. Tabaka-i fukaradaki acz ve fakirlik, ihsan ve merhameti mûcib iken, esaret ve sefaleti intac ediyor. Eğer bu söylediklerime bir şahid istersen âlem-i medeniyete bak, istediğin kadar şâhidler mevcuddur.[/SIZE] [SIZE=3] Hülâsa: Tabakalar arasında musalahanın te'mini ve münasebetin tesisi, ancak ve ancak erkân-ı İslâmiyeden olan zekât ve zekâtın yavruları olan sadaka ve teberruatın heyet-i içtimaiyece yüksek bir düstur ittihaz edilmesiyle olur.[/SIZE][/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
İşârât-ül İ'caz
Işaretül icaz bölümleri - Sadaka ve Zekat
Üst
Alt