Hicret - Habeşistan'a Hicret-2

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Hicret
Bölüm-2
Habeşistan'a Hicret

(Bi 'setin 5. senesi Receb ayı / Milâdî 615)

Müşriklerin her gün biraz daha şiddetini artıran eziyet, hakaret ve işkenceleri neticesinde Mekke, Müslümanlar için yaşanmaz bir şehir hâline gelmişti! Günden güne artan bu eza ve cefalar, dinî ibâdetlerini de gönül rahatlığı içinde yapma imkânını ellerinden almıştı!

Müşriklerin, bu gaddarca ve merhametsizce davranışlarından kolay kolay vazgeçmeye de niyetleri yoktu.

Bunun için Resûli Ekrem Efendimiz, bir gün Müslümanlara, "Siz, bari yeryüzüne dağılın! Allah Teâla sizi yine bir araya getirir." dedi.

Sahabîler, "Yâ Resûlallah! Nereye gidelim?" diye sorunca da, eliyle Habeşistan'ın bulunduğu tarafı işaret ederek, "Siz Habeş ülkesine gitseniz iyi olur! Habeş Hükümdarının yanında hiç kimse zulme uğramaz. Orası doğruluk yurdudur. Umulur ki, Allah, sizi orada ferahlığa kavuşturur." buyurdu.

Resûli Kibriya'nın bu müsaade ve tavsiyeleri üzerine ilk olarak 10'u erkek 5'i kadın 15 kişilik bir Müslüman kafilesi, "dinlerini ve inançlarını korumak" mukaddes gayesiyle yerlerini, yurtlarını, bağ ve bahçelerini, anne ve babalarını, akraba ve komşularını terkederek, yabancı bir diyara doğru gizlece yola koyuldular. Kızıldeniz yoluyla Habeşistan'a varan ve Habeş Necâşîsi tarafından gayet müsbet karşılanan, İslâm'da ilk hicret kafilesini şu zâtlar teşkil ediyordu:

Hz. Osman ve hanımı Hz. Rukiyye, Zübeyr b. Avvam,

Ebû Huzeyfe b. Utbe ve hanımı Sehle,

Mus'ab b. Umeyr,

Abdurrahmân b. Avf,

Ebû Seleme ve ailesi Ümmü Seleme,

Osman b. Maz'un (kafile reisi),

Amir b. Rabia ve ailesi Leylâ,

Süheyl b. Beydâ,

Ebû Sebre b. Ebî Rühm ve hanımı Ümmü Külsüm.272

Hz. Osman, zevcesi Hz. Rukiyye'yi yanına alıp herkesten önce yola çıkmıştı. Bunu haber alan Efendimiz, "Lût Peygamber'den sonra ailesini yanına alıp Allah yolunda hicret eden ilk insan, Osman'dır."273 buyurdu.

Nebîyyi Ekrem Efendimizin Habeşistan'ı tercih edişi, birkaç sebebe dayanıyordu: Her şeyden evvel, orası Mekkeliler tarafından gayet iyi bilinen bir yerdi. Zîra, bu ülkeyle eskiden beri ticarî münâsebetleri vardı. Habeş Necâşîsinin âdil bir hükümdar oluşu, bu ülkenin tercih edilmesine ikinci bir sebepti. Adaletiyle şöhret bulmuş Necâşî, elbette bu mazlum zümreye haksızlık etmeyecekti. Bir diğer sebep olarak da, Habeşistan halkının Ehli Kitap oluşları, Hıristiyan dinine mensup bulunmaları olarak zikredilebilir. Ehli Kitap oluşları sebebiyle, şüphesiz, Müslümanlara karşı tavır ve davranışları, müşriklerin Ehli İslâm'a karşı hareket ve davranışlarından farklı olacaktı!

Nitekim, Mekke'yi sessiz sedasız terkeden adı geçen sahabîler, Habeş Necâşîsi ve halkı tarafından gerçekten çok güzel karşılandılar. Buraya yerleştikten sonra da, ibâdetlerini îfa, dinî inançlarını yaşama hususunda herhangi bir engel ve zorluk ile karşılaşmadılar. Bu hususu, bizzat hicret eden Müslümanlar, "Biz burada hayırlı bir komşuluk, dinimize dokunulmazlık gördük. İnciltilmedik. Hoşlanmadığımız bir söz de duymadık. Huzur içinde Rabbimize ibâdet ettik."274 diyerek ifade etmişlerdir.

Gerçekten, Resûli Ekrem Efendimiz tarafından bir başka ülkenin değil de, Habeşistan'ın hicret ülkesi olarak seçilişi, dikkat çekicidir. Bir müşrik ve putperest ile bir Müslümanın hiçbir zaman ruhen kaynaşması mümkün değildir; ama ikisi de Ehli Kitap olan bir Müslüman ile bir Hıristiyanın—hiç olmazsa "İnanç" noktasında bazı müşterekleri bulunduğundan— anlaşmaları mümkün olabilir. Nitekim, Habeşistan halkının Müslümanlara karşı nâzik tavrı ve dinî vazifelerini yerine getirmede gayet müsamahalı davranmaları, bu gerçeği doğrular!

Bütün bunlarla birlikte, bu hicret hâdisesi, çok daha mühim bazı müsbet neticelerin doğmasına sebep oldu. Bu sayede, İslâmiyet, etraftan da duyuldu. Hicret hâdisesinin arkasında bu yüksek gayenin bulunuşundan dolayıdır ki, müşrikler, göç eden bu bir avuç Müslümanın Habeşistan'a sığınmalarından endişe duydular ve telâşa kapıldılar. Bu uzak diyarda dahi onları rahat bırakmak istemediler.

İKİNCİ MÜSLÜMAN KAFİLESİ HABEŞİSTAN'A HİCRET EDİYOR!

(Bi'setin 7. senesi/Milâdî616)


Habeşistan'a hicret eden ilk Müslüman kafilesi, daha önce de belirttiğimiz gibi, ülkenin hükümdarı tarafından iyi karşılanmış, dinî ibâdetlerini serbestçe ve gönül huzuru içinde îfa edebilme imkânına kavuşmuşlardı.

Bu durumu haber alan Resûli Ekrem Efendimiz, Mekke'de kalan Müslümanlara da Habeşistan'a hicret etmelerini tavsiye buyurdu.

Resûli Ekrem'in amcası Ebû Tâlib'in oğlu Hz. Cafer'in başkanlığında Habeş ülkesine doğru yola çıkan ikinci kafile, önceki kafileden daha kalabalıktı. Onu kadın 92 kişilik bu topluluk da sağ salim, sırf dinlerini emniyet altına almak, ibâdetlerini huzuru kalb ile îfa edebilmek gayesiyle Mekke'den ayrılıp Habeş ülkesine vardılar.

Müslümanlar göç ederken, Peygamber Efendimiz her şeye rağmen Mekke'den ayrılmadı. Müşriklerin eziyet ve işkencelerine göğüs germeye devam etti. Cenâbı Hakk'ın hıfz ve inayeti altında kutsî ve ulvî hizmetini sürdürdü.292

Devamı Bölüm-3
KUREYŞLİLER, MUHACİRLERİN PEŞİNDE!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt