Hastalıklar kendiliğinden bulaşmaz

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
İlk bakışta kulağa ters gibi gelen bu cümle aslında bir hadis-i şerife dayanmaktadır ve son derece önemli bir gerçeğe işaret etmektedir.
Enes (RadıyallahuAnh)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Hastalığın kendiliğinden bulaşması yoktur. Uğursuzluk da yoktur. Ben hayra yormayı yeğlerim." Sahabiler: Hayra yorma (tefe'ül) nedir? dediler. "Güzel, olumlu sözdür" buyurdu.

İmam-ı Nevevi bulaşıcı hastalık olmaması ile ilgili hadisi, cahiliye devri insanlarının hastalıklar ile ilgili yanlış inançlarını düzeltmek ve hastalıklar ve bunlardan doğacak zararların da ancak Allah (CelIe Celalühü)'nün yaratması ile olduğunu vurgulamak amaçlı olarak izah etmiştir.

Mikroplar yaratılış özellikleri itibari ile farklı yollarla da olsa insanlara ve hayvanlara ve hatta bitkiler için bulaşıcıdır. Ancak mikrobun bulaşması illa hastalık oluşacağı anlamına da gelmez. İşte hassas nokta buradadır. Kişiye mikrop bulaşabilir ancak çeşitli sebeplerle bu hastalığa yol açmayabilir. Yani sonuç olarak mikrop bulaşsa da bu sadece vesiledir, hastalığın ortaya çıkması için başka faktörlere de ihtiyaç vardır. Rabbimiz, eğer bulaşan bu mikroplar ile hastalık olmasını irade buyurur ise hastalık gerçekleşir; aksi takdirde bu mikroplar aslen zararlı türden de olsalar hastalığa vesile olmayabilir.

Bu konuya verilebilecek en güzel örneklerden birisi "tüberküloz" yani "verem mikrobu"dur. Yaygın bulunan bu mikrop aslında toplumda belli sayıda insanda bulunmaktadır ve bunlarda herhangi bir hastalığa neden olmamaktadır. Ancak bağışıklık sisteminde zayıflık olanlarda bu mikrop harekete geçer ve hastalığa neden olabilir. Yani verem mikrobu kendisine bulaştığı halde bunun farkında bile olmayan ve hiç hasta olmayan birçok insan vardır. Tıpkı hadislerde de buyurulduğu gibi bu1 bizim mikropların bulaşmasına karşı önlem almamamız gerektiğini de göstermez. Biz önlem almakla1 vesilelere başvurmakla mesulüz, tıpkı yine Peygamber Efendimiz (Sallalahü Aleyhi ve Sellem)' in: "Veba salgını olan yere gitmemeyi veya oradakilerin başka yere mikrobu taşımaması için orda kalmalarını" buyurduğu gibi.

Rabia oğlu Amir oğlu Abdullah'dan rivayet edildiğine göre:
Ömer b. Hattab (Radıyallahu Anlı) Şama gitti. Serg'e varınca Şam'da veba salgını çıktığı kendisine haber verildi. Bunun üzerine Abdurrahman b. A vj (Radıyallahu Anh), H z . Ömer (Radıyal/ahu Anh)'a R esulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)' in şöyle buyurduğunu haber verdij "Bir yerde veba salgını çıktığını duyarsanız oraya gitmeyiniz. Bulunduğunuz bir yerde de veba çıkarsa bundan kaçarak oradan çıkmayınız." Bunun üzerine Hz. Ömer (Radıyallahu Anh) Serg'den geri döndü.

Keneden bulaşan Lyme hastalığında olduğu gibi bazı mikroplar insandan insana bulaşmaz ama sadece böceklerden veya hayvanlardan insanlara bulaşır.

Ayrıca birçok mikrop da vardır ki hastalığa yol açmak bir yana, insanlar için faydalı işlevler görürler. Örneğin barsaklarımızdaki faydalı mikroplarda veya sütü yoğurda dönüştüren mikroplarda olduğu gibi.

Derimizde taşıdığımız bazı mikroplar ise bize normalde ne zararlıdır ne de faydalıdır. Ancak derimizde oluşan bir yara yolu ile kana karışırlarsa ve hele bağışıklık sistemimiz de zayıfsa son derece tehlikeli hastalıklara vesile olabilirler.

Sonuç olarak buradaki hadislerden de anlaşılacağı gibi bulaşan, hastalık değil mikroptur. Sonunda hastalık olup olmayacağı veya hangi şiddette olacağı kişiye ve duruma göre değişir. Dolayısı ile ilk bakışta çelişkili gibi görülen bu hadisler Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanında bilinmeyen çok önemli tıbbi gerçeklere işaret etmektedir. Bakterilerin batı literatürüne göre ilk bulunuşu Hollandalı bilim adamı Antonivan Leeuwenhoek tarafından 17.yüzyılda gerçekleşmiştir, yani Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem/in zamanından yaklaşık 1000 sene sonra ... Mikropların hastalıklara vesile olduğunu Batı ülkelerinde ilk bulan ise 19. Yüzyılda yaşayan Pasteur'dü. Aslında Fatih Sultan Mehmet'in hocası olan ve tıp ilmini de öğrenen Akşemseddin batılı bilim adamlarından çok daha önce, 15. yüzyılda mikrobun tarifini yapmış ve "Maddet-ül Hayat" adlı eserinde "Hastalıkların insanlarda birer birer ortaya çıktığını sanmak yanlıştır. Hastalıklar insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülemeyecek kadar küçük fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur:' demiştir.

Bu yazıda ele alınan hadislerden de anlaşılabileceği gibi Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) aslında bütün bu bilim adamlarından yüzyıllar önce mikropların varlığına işaret etmektedir. Hatta sineklerle ilgili olan mucizevi hadis-i şerif açık bir şekilde mikropların varlığına işaret etmektedir:

Ebu Hüreyre (Radıyallahu Anh) dan nakledilen bir hadis-i şerifte:
"Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur." (EbuDavud, Et'ime 49, Bulıdri, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbmıMflce, Tıb 31, Nesdi, Fera' 11 )

Mucizevi bu hadisten de görüldüğü gibi mikrobu bulan ilim adamlarından yüzyıllar önce, sineğin kanadında hastalığa vesile olan mikrobun olduğu ve diğer kanadında da bunun panzehiri olduğu çok net bir şekilde ifade edilmektedir. Bu konu yakın zamanda Avustralyalı bilim adamları tarafından açıklığa kavuşturuldu ve sineklerin kanatlarında, mikropların yanında mikrop öldürücü antibiyotik benzeri maddelerin olduğu da gösterildi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem/in 1400 yıl önce işaret ettiği bu gerçeklere daha yeni vakıf oluyoruz. Buradan da anlaşılacağı gibi ilk bakışta anlaşılması güç de olsa veya bizim aklımıza ters bile gelse zamanı gelince bazı hadislerin neyi anlatmaya çalıştığını daha iyi kavrıyoruz. Hak Peygamber olan Efendimizin yüzyıllar ötesinden gelen mucizevi mesajlarını iyi anlamak ve hayatımıza tatbik etmek temennileri ve duasıyla ...
 
Üst Alt