Gıybet ve su-i zann

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
GIYBET (ARKADAN KONUŞMA) VE SU-İ ZAN

HADİSLER VE AÇIKLAMA

Yüce ALLAH buyuruyor ki:

Ey iman edenler!... Zannın (şahsi kanaatlerin) çoğundan kaçının. Çünkü bazı zanlar (şahsi kanaatler) günahın tâ kendisidirler. Birbirinizin kusurlarını araştırmayın. Yek diğerinizi arkadan çekiştirmeyiniz. İçinizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bu sizin için tiksindirici bir şeydir. ALLAH'tan korkunuz. Çünkü ALLAH (c.c.) tövbeleri kabul eden ve çok esirgeyendir.
-Hucûrat Sûresi, âyet: 12-


Peygamberimiz diyor ki:
Sohbet toplantılarınız bana salât ve selâm getirerek süsleyiniz. Çünkü bana getirdiğiniz salât ve selâmlar öbür dünyada etrafınızı kuşatan kıyamet karanlıkları içinde sizi aydınlığı çıkaracak ilâhi nurlar olacaktır.Peygamberimiz diyor ki:

(Kıyamet günü) şu üç kimse benim yüzüm göremiyecektir:

Ana-babayı karşı gelenler;

Sünneti terkedenler;

Adım yanında anıldığında bana salât ve selâm getirmeyenler.

Hz. Peygamber (s.a.v) bir savaşta fakir sahabileri birer birer, zengin ikişer sahabinin yanına yerleştirir. Maksat fakirlerin karınlarını doyurmaları buna karşılık da zenginlerin hizmetini görerek savaş gücünü arttırmaktır. Bu arada Selman Farisî de iki zenginin yanına verilmiş ve kendisinden onların yemeklerini hazırlaması istenmişti. O da her gün yanında bulunduğu zenginlerin yemeklerini hazırlıyor sularını getiriyor ve böylece de eksiksizce hizmetlerini görmeye çalışıyordu.

Fakat günlerden bir gün çadırlarına gelen zenginler yiyecek hazır bir şey bulamazlar. O yüzden de Selman Farisi'yi yiyecek bir şeyler alması için ALLAH Resûlüne gönderirler. Hz. Selman (r.a) gittiğinde ardından aralarında konuşmaya ve onu çekiştirmeye koyulurlar. Güya Selman, uğursuz adammış. Bol sularıyla ün salmış "Semiha Kuyus'na gitse oranın bütün sularını kuruturmuş. Bu ve buna benzer bir düzine dedikodular yaparla.

Herşeyden habersiz, vazifesinde kusursuzca hareket etme prensibi içinde hareket eden Selman Farisi ise durumu Hz. Peygamber'e iletir. Karşılığında, "Onlara de ki: Siz biraz önce yemek yediniz, daha ne istiyorsunuz?" cevabını aldı ve geri dönerek sevgili Peygamberimizin bu sözlerini ik zengine bildir.i

Bunun üzerine kalkıp Peygamber'e giden zenginler,

"Ey ALLAH'ın elçisi! Yemek yediğimizi söylemişsiniz. Halbuki biz yemek yemedik" diye ikazda bulunurlar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) işte, "Şuna emin olun ki ben sizin ağzınızda henüz yemiş olduğunuz etin kırmızı kırmızı kırıntılarını görüyorum. Çünkü siz arkadaşınızın ardından onun dedikodusunu yaptınız. Böylece de onun etini yemiş oluyorsunuz." diyerek zenginlere çıkıştı.

İşte yukarıdaki âyet adı geçen bu iki dedikoducu zengin hakkında inmiştir.

Peygamberimiz diyor ki:

Gıybet (arkadan konuşma), zinadan daha beter bir suçtur. Sahabiler, "Nasıl olur, ey ALLAH'ın elçisi?" diye sorarlar. O da, "Kişi zina ettikten sonra günahından tövbe edip de ALLAH'a yönelirse ALLAH (c.c.) onun bu tövbesini kabul eder. Fakat gıybet eden kimsenin tövbesini kabul edip günahını asla bağışlamak. Tâ ki gıybetini ettiği kimse kendisini affedene kadar."

Bu hadisten açıkça anlamaktayız ki başkalarının ardından onların hoşuna gitmeyeceği şeyleri söylemek, büyük günahlardan biridir. Hattan zinadan da büyük bir günahtır.

Peygamberimiz diyor ki:

Yüce ALLAH (c.c.) Mûsa Peygamber'e şöyle seslenir: "Ey Mûsa! Şunu bil ki, dedikodu edip de tövbe ederek ALLAH'a yönelen kimseler (öbür dünyada) Cennete en son gireceklerdir. Dedikodu etmekte ayak diretenler ise (öbür dünyada) Cehenneme ilk girenler olacaktır."
-Zübdetül Vaizin-

Peygamberimiz diyor ki:

Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) sahabilerine, "Gıybetin ne demek olduğunu bilmiyor musunuz?" diye sorar. Onlar da, "Alllah ve Rasûlü bilir" diye cevap verirler. Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Mü'min kardeşinin ardından onun hoşuna gitmeyecek bir söz söylemendir."

Tekrar sorarlar; "Ya o belirttiğin kusur mü'min kardeşimde varsa, o zaman da bu sözü söylemekle gıybet etmiş olur muyum?" Hz. Peygamber (s.a.v.) bu soruyla da şöyle cevap verir: "Mü'min kardeşine isnat ettiğin kusur gerçekten onda varsa gıybet etmiş olursun, onda olmayan bir kusuru söyledinse o zaman mü'min kardeşine iftira etmiş olursun."
-Kâdi-

Peygamberimiz diyor ki:
Akreme (ALLAH ondan razı olsun) anlatıyor:

Bir gün Hz. Peygamber'in evine uzun boylu bir kadın gelir. Hz. Ayşe (r.a.) kadını görünce, "Amma da uzun boylu kadın ha" der. Bu sözleri duyan sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Ayşe'ye, "Kus, durma, hemen kus" diye bağırır. O da kustuğunda bakar ki bir parça et kusmuştur.

Bunun üzerine Hz. Ayşe (r.a.), "Ey ALLAH'ın elçisi!. Ben ne dedim ki: Sadece olanı söyledim" der. Hz. Peygamber (s.a.v.) de onun bu sözlerine şöyle cevap verir: "Ey Ayşe!. Gıybet, mü'min kardeşinin ardından onun hoşuna gitmeyen bir kusurun söylemendir. Eğer belirttiğin kusur onda yoksa, o zaman mü'min kardeşine iftira etmiş olursun. İftira ise gıybetten de ağır bir günahtır. Çünkü iftiradan ötürü ALLAH'a tövbe etmek için şu üç hususu yerine getirmek gerekir:

İlk önce kimlerin yanında iftira ettiysen, oraya gidip, "Ben falanca hakkında şu şu iftiralarda bulundum. Fakat şunu biliniz ki bütün söylediklerim asılsız ve yalandır" diye itirafta bulunması gerekir.

İkinci olarak, hakkında iftira çıkardığın kimseyle yüzleşerek kendisindin hakkını helâl etmesini istemek şarttır.

Üçüncü olarak da ALLAH'tan günahının bağışlanmasını dilemek ve tövbe ederek O'na yönelmek lazımdır.

O yüzden islâm büyüklerinden biri şöyle diyor: Gıybet, bir mü'min kardeşinin ardından onun hoşlanmayacağı bir kusurunu söylemektir. Ama bu kusur ister vücudunda, aklında, elbisesinde soyu sopunda, malında ve mülkünde olsun; ister başka bir şeyinde olsun yine gıybet olur. Hatta istersen, "falancanın kulağı geniş veya elbisesi uzun veyahut do boyu uzun" de. Hepsi de dedikodu sayılır.
-Zübdetül Vaizin-

Peygamberimiz diyor ki:

İnsanlarla alay edip onları maskaraya alan, ara bozmak için durmadan ondan ona söz taşıyan ve kusursuz kimselerde boyuna kusur araştıran kişileri Kıyamet günü yüce ALLAH (c.c.) köpek sûretinde haşredecektir.
-Tarikat-i Muhammediye-

Peygamberimiz diyor ki:

Ara bozmak için iki kişi arasında söz tayına kimseye ALLAH (c.c.) kabrinde öyle bir ateş musallat eder ki bu ateş onu Kıyamete dek cayır cayır yakacaktır.
-Mev'ize

SELAMETLE
 
Üst Alt