Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Güncel/Haber/Bilgi
Gazze ateş altında
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 58594" data-attributes="member: 1049"><p><img src="https://www.islamevim.com/resimup/islamiforumlar.net/gazzedeolum.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p><span style="color: Black">Osmanlı döneminde 400 yıl boyunca farklı din, dil ve kültürlere sahip halkların, huzur ve güvenlik içinde yaşadıkları Filistin topraklarında, yıllardır büyük bir kargaşa ve zulüm yaşanmaktadır. </span></p><p><span style="color: Black">Bugün hala tüm acımasızlığı ile devam eden katliam ve kıyımlar, bölgenin İngiliz hakimiyetine girmesi ile başlamış ve bağımsız bir Yahudi Devleti'nin kurulması ile iyice hız kazanmıştır. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Bölgede yaşanan olayların temelinde, Filistin topraklarının her üç din için de kutsal topraklar olarak görülmesi yatmaktadır. Ancak Siyonist görüşün savunucuları bu kudsiyeti barış ve huzur içinde muhafaza etmek yerine, diğer halkları yok etmeyi hedefleyen bir politika izlemişlerdir. Siyonist düşünceye göre Yahudiler Allah tarafından seçilmiş "üstün bir ırk"tır ve diğer tüm dünya halkları Yahudilere boyun eğmekle yükümlüdür. Siyonizm için "üstün ırk" inancı kadar "vaat edilmiş topraklar" inancı da son derece önemlidir. </span></p><p><span style="color: Black">Bu inanca göre Yahudiler Allah'ın kendilerine vaat ettiği kutsal topraklarda yaşamalıdırlar. Nil'den Fırat'a kadar bir alanı içine alan bu kutsal toprakların merkezini ise başta Kudüs olmak üzere Filistin toprakları oluşturur. </span></p><p><span style="color: Black">Siyonizme göre vaat edilmiş topraklarda yaşamak Yahudilerin en doğal hakkıdır ve buna engel olmak isteyenlere karşı her türlü şiddet ve baskı uygulanabilir. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İşte günümüzde Filistin'de yaşanan adaletsizlik ve haksızlıkların, İsrail Devleti'nin Filistin halkına karşı uyguladığı şiddet ve baskı politikasının temelinde bu ırkçı inanç ve görüş yatmaktadır. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Yahudiler için Filistin toprakları üzerinde bağımsız bir "Yahudi Devleti" kurulması kutsal bir misyondur. 1948 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen bu misyonun sürekliliğinin korunması ise bir başka önemli hedeftir. İsrail Devleti'nin yöneticilerine göre bu sürekliliğin korunması ancak, Filistin topraklarında Yahudi nüfusunun artırılması ve Yahudilerin yaşadığı alanların genişletilmesi ile mümkündür. </span></p><p><span style="color: Black">Bunun sağlanabilmesi için de Filistin halkı ya tamamen bu topraklardan sürülmeli ya da yok edilmelidir. İşte bu inançla İsrail Devleti 50 yılı aşkın bir süredir Filistin halkına karşı etnik bir soykırım yürütmektedir. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Filistin Halkının Sürgün Edilmesi </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Siyonistler Filistin topraklarında bağımsız bir Yahudi Devleti kurmaya karar verdiklerinde karşılaştıkları ilk sorunlardan biri bu topraklarda yaşayan Yahudi nüfusun azlığı idi. </span></p><p><span style="color: Black">1900'lerin başında Filistin'deki Yahudi nüfusu %10'un altında idi. Siyonistlerin çalışmaları ile 1920'lerde 100.000 olan Yahudi göçmen sayısı, resmi kayıtlara göre 1930'larda 232 bine ulaştı. 1939'a gelindiğinde toplam 1,5 milyon olan Filistin nüfusunun 445 bini Yahudi idi. Bundan yirmi yıl önce %10'dan daha az olan nüfus oranı, 1939'da %30'a ulaşmıştı. </span></p><p><span style="color: Black">Nüfusla birlikte Yahudi yerleşim alanları da büyük bir hızla genişledi. 1939'da Yahudilerin sahip oldukları toprak miktarı 1920'li yıllarla kıyaslandığında iki katına çıktı. 1947 yılına gelindiğinde ise Filistin'de 630 bin Yahudi, 1 milyon 300.000 Filistinli vardı. BM tarafından Filistin'in taksim edildiği 29 Kasım 1947'den İsrail Devleti'nin kurulduğu 15 Mayıs 1948'e kadar İsrailliler Filistin topraklarının önemli bir bölümünü ele geçirdi. </span></p><p><span style="color: Black">Bu esnada Filistin köylerine yapılan baskınlar ve katliamlar sonucunda 500 kadar kent, kasaba ve köyde yaşayan 950 bin Filistinlinin sayısı 138 bine düştü. Bunların büyük bir bölümü öldürülmüş, bir bölümü de sürgün edilmişti. İleride İsrail ordusunu oluşturacak olan Siyonist terör örgütleri Müslüman köylerine ve kasabalarına gece baskınları düzenliyorlar ve Müslümanları kurşuna dizip, geçtikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı. Bu şekilde 1948 ve 49 yıllarında yaklaşık 400 Filistin köyü haritadan silindi.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Filistinlilerin geride bıraktıkları mallarına ise "Ülke Dışında Yaşayan Mal Sahiplerinin Mülkleri Yasası" ile Yahudiler tarafından el konuldu. 1947'den önce Filistin topraklarının %6'sına sahip olan Yahudiler, devlet resmen kurulduğunda tüm toprakların yaklaşık %90'ını ele geçirmişlerdi.9</span></p><p><span style="color: Black">Filistinli Araplara sadece Gazze Şeridi ve Batı Şeria olarak bilinecek iki ayrı bölge kaldı. </span></p><p><span style="color: Black">Görüldüğü gibi gelen her Yahudi kafilesi Müslüman Filistin halkı için zulüm, baskı ve şiddet anlamı taşıyordu. Çünkü Siyonist örgütler yeni gelenleri yerleştirmek için Filistin halkını asırlardır yaşadıkları topraklardan baskı ve zor kullanarak sürüp çıkartıyor ve göçe zorluyorlardı. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Hatta Göçmen Dairesi Başkanı Joseph Weitz 1940'da yaptığı bir konuşmada, "Şu anda bu topraklar arasında iki ayrı halka yer yoktur. Eğer Araplar bu küçücük ülkede yaşayacaklarsa hedefimize asla varamayacağız. Öyleyse Arapları buradan uzaklaştırıp, komşu ülkelere sürmeliyiz, hem de hepsini" diyordu.10 Dönemin Tel Aviv Belediye Başkanı General Shlomo Lahat ise, "Filistinliler bu topraklarda köle olarak yaşamayı kabul edinceye kadar katliamı sürdürmeliyiz" sözleri ile Siyonistlerin Filistin halkına bakış açısını dile getiriyordu.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 58594, member: 1049"] [IMG]https://www.islamevim.com/resimup/islamiforumlar.net/gazzedeolum.jpg[/IMG] [COLOR=Black]Osmanlı döneminde 400 yıl boyunca farklı din, dil ve kültürlere sahip halkların, huzur ve güvenlik içinde yaşadıkları Filistin topraklarında, yıllardır büyük bir kargaşa ve zulüm yaşanmaktadır. Bugün hala tüm acımasızlığı ile devam eden katliam ve kıyımlar, bölgenin İngiliz hakimiyetine girmesi ile başlamış ve bağımsız bir Yahudi Devleti'nin kurulması ile iyice hız kazanmıştır. Bölgede yaşanan olayların temelinde, Filistin topraklarının her üç din için de kutsal topraklar olarak görülmesi yatmaktadır. Ancak Siyonist görüşün savunucuları bu kudsiyeti barış ve huzur içinde muhafaza etmek yerine, diğer halkları yok etmeyi hedefleyen bir politika izlemişlerdir. Siyonist düşünceye göre Yahudiler Allah tarafından seçilmiş "üstün bir ırk"tır ve diğer tüm dünya halkları Yahudilere boyun eğmekle yükümlüdür. Siyonizm için "üstün ırk" inancı kadar "vaat edilmiş topraklar" inancı da son derece önemlidir. Bu inanca göre Yahudiler Allah'ın kendilerine vaat ettiği kutsal topraklarda yaşamalıdırlar. Nil'den Fırat'a kadar bir alanı içine alan bu kutsal toprakların merkezini ise başta Kudüs olmak üzere Filistin toprakları oluşturur. Siyonizme göre vaat edilmiş topraklarda yaşamak Yahudilerin en doğal hakkıdır ve buna engel olmak isteyenlere karşı her türlü şiddet ve baskı uygulanabilir. İşte günümüzde Filistin'de yaşanan adaletsizlik ve haksızlıkların, İsrail Devleti'nin Filistin halkına karşı uyguladığı şiddet ve baskı politikasının temelinde bu ırkçı inanç ve görüş yatmaktadır. Yahudiler için Filistin toprakları üzerinde bağımsız bir "Yahudi Devleti" kurulması kutsal bir misyondur. 1948 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen bu misyonun sürekliliğinin korunması ise bir başka önemli hedeftir. İsrail Devleti'nin yöneticilerine göre bu sürekliliğin korunması ancak, Filistin topraklarında Yahudi nüfusunun artırılması ve Yahudilerin yaşadığı alanların genişletilmesi ile mümkündür. Bunun sağlanabilmesi için de Filistin halkı ya tamamen bu topraklardan sürülmeli ya da yok edilmelidir. İşte bu inançla İsrail Devleti 50 yılı aşkın bir süredir Filistin halkına karşı etnik bir soykırım yürütmektedir. Filistin Halkının Sürgün Edilmesi Siyonistler Filistin topraklarında bağımsız bir Yahudi Devleti kurmaya karar verdiklerinde karşılaştıkları ilk sorunlardan biri bu topraklarda yaşayan Yahudi nüfusun azlığı idi. 1900'lerin başında Filistin'deki Yahudi nüfusu %10'un altında idi. Siyonistlerin çalışmaları ile 1920'lerde 100.000 olan Yahudi göçmen sayısı, resmi kayıtlara göre 1930'larda 232 bine ulaştı. 1939'a gelindiğinde toplam 1,5 milyon olan Filistin nüfusunun 445 bini Yahudi idi. Bundan yirmi yıl önce %10'dan daha az olan nüfus oranı, 1939'da %30'a ulaşmıştı. Nüfusla birlikte Yahudi yerleşim alanları da büyük bir hızla genişledi. 1939'da Yahudilerin sahip oldukları toprak miktarı 1920'li yıllarla kıyaslandığında iki katına çıktı. 1947 yılına gelindiğinde ise Filistin'de 630 bin Yahudi, 1 milyon 300.000 Filistinli vardı. BM tarafından Filistin'in taksim edildiği 29 Kasım 1947'den İsrail Devleti'nin kurulduğu 15 Mayıs 1948'e kadar İsrailliler Filistin topraklarının önemli bir bölümünü ele geçirdi. Bu esnada Filistin köylerine yapılan baskınlar ve katliamlar sonucunda 500 kadar kent, kasaba ve köyde yaşayan 950 bin Filistinlinin sayısı 138 bine düştü. Bunların büyük bir bölümü öldürülmüş, bir bölümü de sürgün edilmişti. İleride İsrail ordusunu oluşturacak olan Siyonist terör örgütleri Müslüman köylerine ve kasabalarına gece baskınları düzenliyorlar ve Müslümanları kurşuna dizip, geçtikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı. Bu şekilde 1948 ve 49 yıllarında yaklaşık 400 Filistin köyü haritadan silindi. Filistinlilerin geride bıraktıkları mallarına ise "Ülke Dışında Yaşayan Mal Sahiplerinin Mülkleri Yasası" ile Yahudiler tarafından el konuldu. 1947'den önce Filistin topraklarının %6'sına sahip olan Yahudiler, devlet resmen kurulduğunda tüm toprakların yaklaşık %90'ını ele geçirmişlerdi.9 Filistinli Araplara sadece Gazze Şeridi ve Batı Şeria olarak bilinecek iki ayrı bölge kaldı. Görüldüğü gibi gelen her Yahudi kafilesi Müslüman Filistin halkı için zulüm, baskı ve şiddet anlamı taşıyordu. Çünkü Siyonist örgütler yeni gelenleri yerleştirmek için Filistin halkını asırlardır yaşadıkları topraklardan baskı ve zor kullanarak sürüp çıkartıyor ve göçe zorluyorlardı. Hatta Göçmen Dairesi Başkanı Joseph Weitz 1940'da yaptığı bir konuşmada, "Şu anda bu topraklar arasında iki ayrı halka yer yoktur. Eğer Araplar bu küçücük ülkede yaşayacaklarsa hedefimize asla varamayacağız. Öyleyse Arapları buradan uzaklaştırıp, komşu ülkelere sürmeliyiz, hem de hepsini" diyordu.10 Dönemin Tel Aviv Belediye Başkanı General Shlomo Lahat ise, "Filistinliler bu topraklarda köle olarak yaşamayı kabul edinceye kadar katliamı sürdürmeliyiz" sözleri ile Siyonistlerin Filistin halkına bakış açısını dile getiriyordu.[/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Güncel/Haber/Bilgi
Gazze ateş altında
Üst
Alt