Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Osmanlı Tarihi
GAZİ OSMAN PAŞA Moskofu dize getiren kumandan
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 15753" data-attributes="member: 3"><p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><strong>Moskofu dize getiren kumandan</strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><strong>[ATTACH=full]6[/ATTACH]</strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><strong>GAZİ OSMAN PAŞA</strong></span></p><p></p><p></p><p><span style="font-size: 15px">Tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askerî sahada hizmet ifâ etmişler, bilhassa savaş meydanlarında gösterdikleri maharet, cesaret ve şecaatle bütün dünyanın takdirle alkışladığı zaferlerin kazanılmasında faal roy oynamışlar; tarihimizde pek çok destanların yer almasında mühim vazife görmüşlerdir. Hepsi, ebediyen rahmetle, şükranla yâdedilecektir...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Gazi Osman Paşa da, tarihlere altın harflerle geçen Plevne müdafaası kumandanı olarak gönüllere taht kuran kumandanlarımızdandır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Osman Paşa'yı henüz tahsil devresini tamamlamadan harp meydanlarında görmekteyiz... Bu meydanda kahraman askerlerimize serdarlık ederek, düşmanlara unutamayacakları şamarlar indirmiş bir kumandandır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Osman Paşa 1832 yılında Tokat'ta doğmuştur. Askerliğe olan merak ve hevesi üzerine, Beşiktaş'taki Askerî Rüştiye'de ve Kuleli Askeri İdadisinde okumuştur. Daha sonra «Mekteb-i Erkân-ı Harbiyyeye» giren Osman Paşa, kurmaylık eğitimim tamamlamaya fırsat kalmadan, Kırım savaşının çıkması üzerine Tuna cephesine gönderilir... Genç yaşta harp meydanına atılan Osman Paşa'yı bundan sonra devamlı zaferler kazanan, hakkı olan terfiler olan bir subay olarak görmekteyiz.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Tuna cephesinde dört yıl kalan Osman Paşa, önce Mülâzım-ı Evvel, savaşın sonunda da Kolağası oldu (1856). Bundan sonra yarıda kalmış olan Kurmay eğitimini tamamladı ve Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye reisliğinde Genelkurmay Başkanlığı çalışmaya başladı. Anadolu haritasını çıkarmak vazifesiyle Bursa'ya tayin edildi. Sırasıyla; Teselya, Yenişehir ve Cebeli Lübnan'da vazife aldı...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit'e tayin edilen Osman Paşa, âsiler karşısında gösterdiği kahramanlık üzerine Miralay rütbesiyle taltif edildi (1866) Osman Paşa'yı bundan sonra, sırasıyla şu vazifelerde ve rütbelerde görmekteyiz: vazifeli gittiği Yemen'den Paşa rütbesi alarak dönmüştür. Rumeli'de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka Kumandanlığına tayin edilir (1875). Buradaki çalışmalarından dolayı Birinci Ferik olur. Sırp isyanları başlayınca, emrindeki birliklerle âsiler üzerine yürür. Sırp ordusunu perişan eder ve müşir olur (1876). 1877-1878'de Rusya'nın Osmanlı devletine karşı saldırıya geçmesi üzerine Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla vazifelendirilir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong>Plevne ve Gazi Osman Paşa</strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Osmanlı'nın ezeli düşmanı Rusya, ilk hücumda ve kısa bir zamanda Osmanlı ordusunu mağlûp edip, İstanbul önlerine varmayı hayallemişti. Bu hayali kuvvetlendirecek hareketler de yok değildi. Kuzeyden hücuma geçecek olan Rusları durduracak iki müdafa hattı vardı. Tuna nehri ve Balkanlar silsilesi... Ruslar bu engeli de hemen hemen hiçbir zorluk görmeden geçmişlerdi.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Çarın kardeşi Grandük Nikola Nikolayeviç'in başkumandanlık ettiği Ruslar, Berkofça dağlarını aşmışlar, bugünkü Dobruca ve Bulgaristan topraklarına ulaşmışlardı. Bu ana kadar ciddi bir mukavemetle karşılaşmayan Ruslar hayallerinde İstanbul'u görmeye başlamışlardı... Rusların bu hareketi devam ederken, Osman Paşa'ya Ruslar'a karşı durmak üzere hareket emri verildi. Bunun üzerine Osman Paşa, Vidin'den hareket ederek beraberindeki 25 piyade taburu, 12 süvari bölüğü, 48 sahra topu ve 6 dağ topu ile birlikte, bir haftalık bir yürüyüşle Plevne önlerine gelmiş; şehri Ruslar'dan alarak, derhal doğru dürüst bir kalesi olmayan ve müdafaaya elverişli olmayan Plevne'yi tahkim etmeye girişmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Balkanlardan güneye sarkmak için Plevne engelini aşmak mecburiyetinde olan Ruslar, henüz yeni gelmiş, Osman Paşa kuvvetlerine karşı 20 Temmuz 1877'de saldırıya geçmiştir. Bu ilk saldırıda, kahraman askerlerimiz başlarında Osman Paşa ile düşmana karşı dururlar. Bu çarpışmalarda Ruslar 2874 ölü ve büyük ölçüde mühimmat bırakarak kaçarlar.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Moskoflar, savaşın başındaki kolay muvaffakiyetleri yüzünden ilerlemelerini devam ettireceklerini ummuşlardı. Fakat bilmiyorlardı ki, karşılarında, tarih boyunca destanlar yazan imanlı askerler ve başlarında da Osman Paşa gibi bir serdar vardı... Tecrübeli, cesur, imanlı kumandanların elinde olan bu şanlı ordu tarih boyunca zaferden zafere koşmuştu... Ruslar maddi güçlerine güvenerek, 30 Temmuz'da yeniden saldırır. Bu defa 184 top ve 50 bin askerle birlikte... Buna mukabil, Osman Paşa'nın elinde 58 top ve 23 bin asker vardı. Bu ikinci saldırıda da hüsrana uğrayan Ruslar, 7305 ölü verdikten sonra, gerisin geri kaçarlar.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Rus ordusu Plevne önlerinde mıhlanıp kalmıştı. Osman Paşa ve maiyyetindeki askerler düşmana göz açtırmıyor, bir adım bile ilerlemelerine müsaade etmiyorlardı...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bütün dünyanın dikkati Plevne'deydi. Bir avuç Osmanlı ordusu, Rus ordusuna meydan okuyor, perişan ediyordu. Yakılan türküler yıllar boyu dillerden düşmemiştir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue"><strong>Karadeniz akmam dedi,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue"><strong>Ben Tuna'ya bakmam dedi,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue"><strong>Yüzbin Moskof gelmiş olsa,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue"><strong>Osman Paşa korkmam dedi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">İman dolu sinede korku izi bulunabilir mi?.. Düşmanın sayı itibariyle çokluğu sarsılmaz imana sahip insanlar karşısında bir kıymet ifade edebilir mi?... Bunun cevabı Plevne'de verilmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bütün hırslanyla saldıran Ruslar, Osman Paşa kumandasındaki Osmanlı askerlerinden yedikleri darbelerden sonra, bütün kuvvetleriyle Plevne önlerine gelmeye başlamışlardı. Rus Çan II.Aleksandr bizzat gelerek muharebeleri yakından takip etmiştir. Son Rus ihtiyatları Plevne önlerine getirilir... Gözleri öylesine korkmuştur ki, bütün bunlarla da yetinilemez. Çar, Romanya Prensi I.Karol'a bir telgraf çekerek yardım ister. Telgraf manalıdır. «İmdadımıza gel! istediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna'yı geç! Acele Plevne'de yardımımıza yetiş! Mahvoluyoruz! Hıristiyanlık, dâvasını kaybetmek üzeredir!» Bu telgraf üzerine Kral Karol, 3 piyade, l süvari tümeni ve 108 topla Rus ordusuna katılır...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong> Ruslar yine perişan oluyor</strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Ruslar ve Rumenlerden oluşan birlikler Plevne'ye karşı hücuma geçerler. 7 Eylül'den itibaren 432 top, geceli gündüzlü Plevne'yi döğmeye başlar. Dört gün aralıksız devam eden top ateşinden sonra, 11 Eylülde taarruza geçen Ruslar ve Rumenler, ancak kendilerinin dörtte biri kadar olan Osman Paşa kuvvetleri karşısında perişan olurlar. Bu üçüncü saldırıda da Ruslar, 3'ü general ve 350'si subay olmak üzere 15 bin 553 ölü vermiştir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Plevne önlerinde bu muharebeler devam ederken, Osmanlı ordusu diğer taraftan Sırbistan ve Karadağ ile de savaşmaktaydı.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Plevne iki yönden Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Yalnız güneydoğu ve güneybatıdaki Sofya - Plevne yolu açıktı. Muharebe ile Plevne müdâfilerini mağlûp edemeyeceklerini anlayan Ruslar, tam «Rusça» bir yola başvururlar. Plevne'yi dört bir taraftan sararak kuşatma altına almak, böylelikle, erzak ve mühimmat yardımı alamayacak olan kuvvetleri teslime zorlamak...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bu planı tatbik için 3 Eylül'de, Plevne'nin güneydoğusunda, Osma suyunun doğu kıyısı üzerindeki Lofça'yı işgal ederler. Daha sonra 28 Ekim'de güneybatıdaki Sofya-Plevne yolunu da kapatırlar.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Böylelikle Plevne'yi dört bir yandan kuşatmış oluyorlardı... Müdâfiler erzakları, cephaneleri bitene kadar vuruşmaya devam ederler. Son kurşunu da atıp, yiyecek birşey kalmayıncaya kadar dayandıktan sonra, yine de teslim olmazlar.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Osman Paşa, 10 Aralık gecesi kaleden çıkıp düşman saflarını yararak, beraberindekilerle birlikte düşman hattını geçmeyi planlar ve planını tatbik eder. Vuruşa vuruşa ilerlerken, bir kurşunla dizinden yaralanır. Dizini delip geçen kurşun atına da isabet etmiştir...</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alınır. Rus başkumandanı ve Çar, Osman Paşa'yı tebrik edip kılıcını iade ederler.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Üçüncü Plevne zaferinden sonra, Sultan II.Abdülhamid tarafından «Gazi» unvanı verilen Osman Paşa, bir süre esir olarak Rusya'da kaldıktan sonra, Ayestefanos anlaşmasının imzalanması üzerine İstanbul'a gelmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">4 ay 23 gün Plevne'de Ruslara karşı koyan ordunun kumandanı Gazi Osman Paşa'nın İstanbul'a gelişinde, Sultan Abdülhamid bu şanlı askerimizi kucaklar ve «Sen benim yüzümü ağarttın. İki cihanda da yüzün ak olsun!» diye dua eder. Daha sonra Mabeyn müşiri olan Gazi Osman Paşa, vefatına kadar bu vazifede kalır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Düşmanın dahi takdir etmeye mecbur kaldığı bu faziletli kumandan, marşlarla dillerde, hatırasıyla gönüllerde yaşayagelmiştir. Halâ söylenir:</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue">Kılıcımı vurdum taşa</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue">Taş yarıldı baştan başa</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue">Şanı büyük Osman Paşa</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: Blue">Askerinle binler yaşa...</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">5 Nisan 1900'da Rahmet-i Rahmana kavuşan Gazi Osman Paşa'nın mezarı Fatih camii haziresindedir.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 15753, member: 3"] [CENTER][SIZE=4][B]Moskofu dize getiren kumandan [ATTACH type="full" alt="Gazi Osman Paşa"]6[/ATTACH] GAZİ OSMAN PAŞA[/B][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4]Tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askerî sahada hizmet ifâ etmişler, bilhassa savaş meydanlarında gösterdikleri maharet, cesaret ve şecaatle bütün dünyanın takdirle alkışladığı zaferlerin kazanılmasında faal roy oynamışlar; tarihimizde pek çok destanların yer almasında mühim vazife görmüşlerdir. Hepsi, ebediyen rahmetle, şükranla yâdedilecektir... Gazi Osman Paşa da, tarihlere altın harflerle geçen Plevne müdafaası kumandanı olarak gönüllere taht kuran kumandanlarımızdandır. Osman Paşa'yı henüz tahsil devresini tamamlamadan harp meydanlarında görmekteyiz... Bu meydanda kahraman askerlerimize serdarlık ederek, düşmanlara unutamayacakları şamarlar indirmiş bir kumandandır. Osman Paşa 1832 yılında Tokat'ta doğmuştur. Askerliğe olan merak ve hevesi üzerine, Beşiktaş'taki Askerî Rüştiye'de ve Kuleli Askeri İdadisinde okumuştur. Daha sonra «Mekteb-i Erkân-ı Harbiyyeye» giren Osman Paşa, kurmaylık eğitimim tamamlamaya fırsat kalmadan, Kırım savaşının çıkması üzerine Tuna cephesine gönderilir... Genç yaşta harp meydanına atılan Osman Paşa'yı bundan sonra devamlı zaferler kazanan, hakkı olan terfiler olan bir subay olarak görmekteyiz. Tuna cephesinde dört yıl kalan Osman Paşa, önce Mülâzım-ı Evvel, savaşın sonunda da Kolağası oldu (1856). Bundan sonra yarıda kalmış olan Kurmay eğitimini tamamladı ve Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye reisliğinde Genelkurmay Başkanlığı çalışmaya başladı. Anadolu haritasını çıkarmak vazifesiyle Bursa'ya tayin edildi. Sırasıyla; Teselya, Yenişehir ve Cebeli Lübnan'da vazife aldı... Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit'e tayin edilen Osman Paşa, âsiler karşısında gösterdiği kahramanlık üzerine Miralay rütbesiyle taltif edildi (1866) Osman Paşa'yı bundan sonra, sırasıyla şu vazifelerde ve rütbelerde görmekteyiz: vazifeli gittiği Yemen'den Paşa rütbesi alarak dönmüştür. Rumeli'de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka Kumandanlığına tayin edilir (1875). Buradaki çalışmalarından dolayı Birinci Ferik olur. Sırp isyanları başlayınca, emrindeki birliklerle âsiler üzerine yürür. Sırp ordusunu perişan eder ve müşir olur (1876). 1877-1878'de Rusya'nın Osmanlı devletine karşı saldırıya geçmesi üzerine Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla vazifelendirilir. [B]Plevne ve Gazi Osman Paşa[/B] Osmanlı'nın ezeli düşmanı Rusya, ilk hücumda ve kısa bir zamanda Osmanlı ordusunu mağlûp edip, İstanbul önlerine varmayı hayallemişti. Bu hayali kuvvetlendirecek hareketler de yok değildi. Kuzeyden hücuma geçecek olan Rusları durduracak iki müdafa hattı vardı. Tuna nehri ve Balkanlar silsilesi... Ruslar bu engeli de hemen hemen hiçbir zorluk görmeden geçmişlerdi. Çarın kardeşi Grandük Nikola Nikolayeviç'in başkumandanlık ettiği Ruslar, Berkofça dağlarını aşmışlar, bugünkü Dobruca ve Bulgaristan topraklarına ulaşmışlardı. Bu ana kadar ciddi bir mukavemetle karşılaşmayan Ruslar hayallerinde İstanbul'u görmeye başlamışlardı... Rusların bu hareketi devam ederken, Osman Paşa'ya Ruslar'a karşı durmak üzere hareket emri verildi. Bunun üzerine Osman Paşa, Vidin'den hareket ederek beraberindeki 25 piyade taburu, 12 süvari bölüğü, 48 sahra topu ve 6 dağ topu ile birlikte, bir haftalık bir yürüyüşle Plevne önlerine gelmiş; şehri Ruslar'dan alarak, derhal doğru dürüst bir kalesi olmayan ve müdafaaya elverişli olmayan Plevne'yi tahkim etmeye girişmiştir. Balkanlardan güneye sarkmak için Plevne engelini aşmak mecburiyetinde olan Ruslar, henüz yeni gelmiş, Osman Paşa kuvvetlerine karşı 20 Temmuz 1877'de saldırıya geçmiştir. Bu ilk saldırıda, kahraman askerlerimiz başlarında Osman Paşa ile düşmana karşı dururlar. Bu çarpışmalarda Ruslar 2874 ölü ve büyük ölçüde mühimmat bırakarak kaçarlar. Moskoflar, savaşın başındaki kolay muvaffakiyetleri yüzünden ilerlemelerini devam ettireceklerini ummuşlardı. Fakat bilmiyorlardı ki, karşılarında, tarih boyunca destanlar yazan imanlı askerler ve başlarında da Osman Paşa gibi bir serdar vardı... Tecrübeli, cesur, imanlı kumandanların elinde olan bu şanlı ordu tarih boyunca zaferden zafere koşmuştu... Ruslar maddi güçlerine güvenerek, 30 Temmuz'da yeniden saldırır. Bu defa 184 top ve 50 bin askerle birlikte... Buna mukabil, Osman Paşa'nın elinde 58 top ve 23 bin asker vardı. Bu ikinci saldırıda da hüsrana uğrayan Ruslar, 7305 ölü verdikten sonra, gerisin geri kaçarlar. Rus ordusu Plevne önlerinde mıhlanıp kalmıştı. Osman Paşa ve maiyyetindeki askerler düşmana göz açtırmıyor, bir adım bile ilerlemelerine müsaade etmiyorlardı... Bütün dünyanın dikkati Plevne'deydi. Bir avuç Osmanlı ordusu, Rus ordusuna meydan okuyor, perişan ediyordu. Yakılan türküler yıllar boyu dillerden düşmemiştir. [COLOR=Blue][B]Karadeniz akmam dedi, Ben Tuna'ya bakmam dedi, Yüzbin Moskof gelmiş olsa, Osman Paşa korkmam dedi.[/B][/COLOR] İman dolu sinede korku izi bulunabilir mi?.. Düşmanın sayı itibariyle çokluğu sarsılmaz imana sahip insanlar karşısında bir kıymet ifade edebilir mi?... Bunun cevabı Plevne'de verilmiştir. Bütün hırslanyla saldıran Ruslar, Osman Paşa kumandasındaki Osmanlı askerlerinden yedikleri darbelerden sonra, bütün kuvvetleriyle Plevne önlerine gelmeye başlamışlardı. Rus Çan II.Aleksandr bizzat gelerek muharebeleri yakından takip etmiştir. Son Rus ihtiyatları Plevne önlerine getirilir... Gözleri öylesine korkmuştur ki, bütün bunlarla da yetinilemez. Çar, Romanya Prensi I.Karol'a bir telgraf çekerek yardım ister. Telgraf manalıdır. «İmdadımıza gel! istediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna'yı geç! Acele Plevne'de yardımımıza yetiş! Mahvoluyoruz! Hıristiyanlık, dâvasını kaybetmek üzeredir!» Bu telgraf üzerine Kral Karol, 3 piyade, l süvari tümeni ve 108 topla Rus ordusuna katılır... [B] Ruslar yine perişan oluyor[/B] Ruslar ve Rumenlerden oluşan birlikler Plevne'ye karşı hücuma geçerler. 7 Eylül'den itibaren 432 top, geceli gündüzlü Plevne'yi döğmeye başlar. Dört gün aralıksız devam eden top ateşinden sonra, 11 Eylülde taarruza geçen Ruslar ve Rumenler, ancak kendilerinin dörtte biri kadar olan Osman Paşa kuvvetleri karşısında perişan olurlar. Bu üçüncü saldırıda da Ruslar, 3'ü general ve 350'si subay olmak üzere 15 bin 553 ölü vermiştir. Plevne önlerinde bu muharebeler devam ederken, Osmanlı ordusu diğer taraftan Sırbistan ve Karadağ ile de savaşmaktaydı. Plevne iki yönden Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Yalnız güneydoğu ve güneybatıdaki Sofya - Plevne yolu açıktı. Muharebe ile Plevne müdâfilerini mağlûp edemeyeceklerini anlayan Ruslar, tam «Rusça» bir yola başvururlar. Plevne'yi dört bir taraftan sararak kuşatma altına almak, böylelikle, erzak ve mühimmat yardımı alamayacak olan kuvvetleri teslime zorlamak... Bu planı tatbik için 3 Eylül'de, Plevne'nin güneydoğusunda, Osma suyunun doğu kıyısı üzerindeki Lofça'yı işgal ederler. Daha sonra 28 Ekim'de güneybatıdaki Sofya-Plevne yolunu da kapatırlar. Böylelikle Plevne'yi dört bir yandan kuşatmış oluyorlardı... Müdâfiler erzakları, cephaneleri bitene kadar vuruşmaya devam ederler. Son kurşunu da atıp, yiyecek birşey kalmayıncaya kadar dayandıktan sonra, yine de teslim olmazlar. Osman Paşa, 10 Aralık gecesi kaleden çıkıp düşman saflarını yararak, beraberindekilerle birlikte düşman hattını geçmeyi planlar ve planını tatbik eder. Vuruşa vuruşa ilerlerken, bir kurşunla dizinden yaralanır. Dizini delip geçen kurşun atına da isabet etmiştir... Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alınır. Rus başkumandanı ve Çar, Osman Paşa'yı tebrik edip kılıcını iade ederler. Üçüncü Plevne zaferinden sonra, Sultan II.Abdülhamid tarafından «Gazi» unvanı verilen Osman Paşa, bir süre esir olarak Rusya'da kaldıktan sonra, Ayestefanos anlaşmasının imzalanması üzerine İstanbul'a gelmiştir. 4 ay 23 gün Plevne'de Ruslara karşı koyan ordunun kumandanı Gazi Osman Paşa'nın İstanbul'a gelişinde, Sultan Abdülhamid bu şanlı askerimizi kucaklar ve «Sen benim yüzümü ağarttın. İki cihanda da yüzün ak olsun!» diye dua eder. Daha sonra Mabeyn müşiri olan Gazi Osman Paşa, vefatına kadar bu vazifede kalır. Düşmanın dahi takdir etmeye mecbur kaldığı bu faziletli kumandan, marşlarla dillerde, hatırasıyla gönüllerde yaşayagelmiştir. Halâ söylenir: [COLOR=Blue]Kılıcımı vurdum taşa Taş yarıldı baştan başa Şanı büyük Osman Paşa Askerinle binler yaşa...[/COLOR] 5 Nisan 1900'da Rahmet-i Rahmana kavuşan Gazi Osman Paşa'nın mezarı Fatih camii haziresindedir.[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Osmanlı Tarihi
GAZİ OSMAN PAŞA Moskofu dize getiren kumandan
Üst
Alt