Evlilik fedakârlık ister

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
984
Tepkime puanı
16
EVLİLİK FEDAKÂRLIK İSTER

Evlilik, erkeği de hanımı da dış dünyanın zorluk ve tehlikelerine karşı koruyan bir zırhtır. Aile ise sağlık ve dengeli gelişmeleri için şart olan bir ortamdır. Özellikle dış tehlikelerin büyüdüğü, rekabetin arttığı, insanların birbirine daha acımasız davrandığı günümüzde, ailenin, aile fertlerinin birbirine bağlılık ve dayanışmalarının önemi daha da artmıştır.Fakat bazen çeşitli sebepler, evliliği sarsabilmekte ve Peygamberimiz aleyhissalatu vesselamın hadisi şerifinde beyan ettiği gibi "Allahu Teala'nın hiç sevmediği mubah" olan boşanma vuku bulabilmektedir.

Evlilik kurumu, aslında karşılıklı fedakârlıklara dayanır. Yani tek taraflı olmayan vericiliğe, anlayışa ve saygıya...Erkek ve hanım, birbirleri için ve daha çok evliliğin meyvesi olan çocukları için sevgi dolu, anlayışlı ve hürmetkâr olmalıdırlar. Geçimsizlik içinde kıvranan ve evlilikleri kopma noktasına gelen pek çok aileyi dinledim ve problemlerine
beraberce çözüm aradık.Gördüğüm şudur ki, anlaşmazlık ve tartışmaların çoğunda, altta yatan sebepler önemli değildir. Karşılıklı anlayış ile problemler çözülebilir, yeter ki biraz daha fedakârlık yapılsın.

*Cevabı ibret doluydu*

Öyle ailelerle karşılaşıyorum ki, aile fertlerinin fedakârlıklarına hayran olmamak elde değil. Bazen bir tarafın yapmadığı, yapamadığı fedakârlığı da karşı taraf yükleniyor ve evlilikler devam ediyor. Mesela, 40-45 yaşlarındaki Fedai Bey, bunlardan biri... Kendisi son yıllarda Hacca da gitti, sakal da bıraktı. Kendisinin yumuşak ve iyi huylu olmasına karşılık, hanımı huysuz, eviyle ilgilenmeyen, devamlı münakaşa çıkartan biri; Fedai bey ise bütün bunlara rağmen alttan alıyor, eşini memnun etmeye çalışıyordu.Bir gün,
"Acaba hanım bir rahatsızlık mı geçiriyor?" diye kliniğimize getirmişti. Eşi yanımda da hakaretleri savurmaya başladı. O ise susmakla yetindi. Kendisini ve hanımını, ayrı ayrı ve beraber dinledikten sonra, tek iken kendisine takıldım; "Hacı Bey, sen cennetliksin" dedim, hanımına davranışını kastederek...Verdiği cevap ibret doluydu: "Yıllar oldu doktor bey" dedi.
"Boşansam ne olacak ki... Ya baba evine gidecek, onların huzurunu kaçırıp bir de yük olacak ve kendisinin ruh sağlığı daha da bozulacak veya evlenip başka bir mümin kardeşimin başına bela olacak! Acaba, o kardeşim benim gibi sabırlı davranabilecek mi? Sabrederim, inşaallah sonu iyi olur... "

*Vefakâr ve fedakâr hanım*

Uzun zamandır takip ettiğim bir hastamı, hanımı getirir. Bazen onu yatırmak zorunda kalırdık. Bu mübarek hanım, onunla çocuk gibi ilgilenir, ilaçlarını içirirdi. Ayrıca kendisi ve iki çocuğunun evinin işlerini ve dış faaliyetlerini yürütürdü. Yani evin hem erkeği hem de hanımıydı adeta, o mübarek hanımefendi...Kendisine bir gün, "Allah razı olsun sizden" dedim.

"Gerçekten beyinizle o kadar ilgileniyorsunuz ki, tebrik etmek istiyorum sizi. Bir başka hanım olsa bırakır ve tekrar evlenirdi."Bu hanım şu güzel cevabı verdi bana: "Evlendiğimizde kocam hasta değildi. Yıllar sonra rahatsızlandı, iki de çocuğumuz oldu. Bana çok iyi bakıyordu, çok iyiliğini gördüm. Ona çok bağlandım, çok sevdim. Rahatsızlanınca ona bakmak bana düşer. Kimin hastalanacağını Rabbimden başka kim bilebilir? Benim kısmetim, kaderim bu demek ki. Allah'tan gelen her şeyde bir hayır vardır.

"Muhterem bir zatın hanımı ise 20 yıldır yatalak durumdaydı. 50 yaşlarında olduğuna göre 30 yaşından beri böyleydi. Hiç yüksünmez ona bakardı. Tekrar evlenmeyi düşünmezdi bile. "Ben hanımımla ilgilenirim, Rabbimin rızası için" derdi.


*İslâm hanımefendisi*

Bir gün, yoğun sosyal çalışmalar içinde olan bir zatın hanımı geldi. Tam bir depresyon içindeydi, hıçkırıklarına engel olamıyordu. Sıkıntısı vardı. Kederliydi, kendini mutlu hissetmiyordu. "Acaba sebebi ne olabilir?" diye araştırınca yalnızlık ve terk edilmişlik duygularının ağır bastığını sezdim.Beyi sosyal faaliyetlerinden dolayı her gün eve geç geliyor, hafta sonları bile evde bulunmuyormuş. "Çocuklarla bunaldık artık. Çevre yabancı, akrabalarım da uzakta, görüşüp konuşacağımız pek kimse yok! Hafakanlar basıyor beni." Kendisine, "Peki, beyinize anlattınız mı bunları?" diye sordum. "Ne de olsa anlayışlı bir mümindir o... Sizinle daha çok ilgilenebilir, biraz erken gelir eve, hafta sonlarını da ailesine ayırır, sizleri gezdirir, beraber yemek yersiniz..." dedim. "Güzel faaliyetler içinde beyim" diye cevapladı. O, yüzlerce kişinin yardımına koşuyor. Ee, zaten bundan dolayı stres içinde ve sıkıntılı. Onu üzmek de istemiyorum."Gerçekten çok içli ve anlayışlı birisiydi. Tam bir İslam hanımefendisiydi. Beyini üzmemek için ona bir şey söylemiyor, mücadelesini takdir ediyordu. Onu rahatlatmak için elinden geleni yapıyordu. Beyine arka olmuştu.

Fakat fedakârlık yapa yapa sıkıntılara düşmüştü. Üstündeki yükleri yapamaz hale gelmişti. Tabii bana bu bacımıza rahatlatıcı ilaç vermek ve bazı tavsiyelerde bulunmak yanında, beyine telefon açarak ona da bazı şeyleri söylemek düşüyordu. Arkadaşım gerçekten olgunlukla karşıladı ve uyacağını söyledi.

* *

*"Allah için tahammül ediyorum"*

Fedakârlık abidesi bir başka hanım ise kayınvalidesi ile oturuyordu. Kayınvalidesi geçimsiz ve huysuz olmasına rağmen, ona tahammül ediyor, şikâyetçi olmuyordu. Bir rahatsızlığı için kaynanasını getirdiğinde, "Allah için sabrediyorum, o benim beyimin annesi ki benim de annem sayılır. Beyimi seviyorsam onu da sevmem lazım.""Bu yüzden, ters laflarını, hareketlerini, yaşlılığa, aramızdaki kişilik ve nesil farkına bağlayarak kendimi teskin ediyorum. İdare edip gidiyoruz işte. Ben onu memnun edince, eşimde seviniyor, bana daha da bir bağlanıyor, aramızdaki muhabbet ve hürmetin arttığını hissediyorum."Ne mutlu, birbirini Allah için seven ve birbirine Allah rızası için tahammül eden karı kocalara...

*PROF. DR. SEFA SAYGILI*
*Gülistan Dergisi 122. Sayı
 
Üst Alt