Erzincan İlçeleri-Kemaliye..!!

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
İl merkezine 194 km. 1168 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.736'dır. Nüfusun 2243'ü İlçe merkezinde 5493'ü köylerde yaşamaktadır. İlçeye 62 köy ve 25 mezra bağlıdır. Keban baraj gölü kıyısında güzel bir vadi içerisinde kurulmuş ilçenin geçmişte Eğin olarak bilinen adı 'ün adından esinlenerek Kemaliye olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezi ve bağlı yerleşim yerleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Doğal güzellikleri ve zengin folklor ve el dokuma halıcılığı ile ünlü olan ilçede halı festivali düzenlenmektedir. Özgün mimari özellikteki Kemaliye evleri, karanlık kanyonları, taşyolu projesi, akarsuları, Keban barajı gölü ve doğal güzellikleriyle Kemaliye turizm alanında önemli potansiyele sahiptir.

Taşyolu projesi fikri Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Yolun ilk açılma çalışmaları 1949 yılında kazma ve kürek gibi ilkel araçlarla başlatılmış, ancak başarılı olunamamıştır. Her Kemaliye'linin özlemi olan projenin yapımına devlet ve vatandaş işbirliği ile 1993 yılında yeniden başlanmıştır. Proje ile Kemaliye ilçesinin Fırat vadisini izleyerek en kısa yoldan Ankara ve İstanbul'a ulaşımının sağlanması amaçlanmış ve yol 220 km. kısalmıştır. Ayrıca 7 köyün ilçe merkezi ile ulaşımı sağlanmıştır. Taşyolu projesi tamamlanarak Karanlık Kanyon ile Divriği-Kemaliye ve Harput güzergahı turizme açılmıştır.

Kemaliye'nin dünyaca ünlü Eğin halıcılığının yeniden geliştirilmesi amacıyla Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulunda halıcılık bölümü açılmıştır. Kemaliye Köylere Hizmet Götürme Birliği, Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu ve İlçe Halk Eğitim Merkezinin işbirliği ile halıcılığın geliştirilmesi ve turizmin hizmetine sunulması amaçlanmıştır.
Kemaliye evleri dünya kültür mirası listesine alınmıştır. ÇEKÜL Vakfının ilçede bölgeye hizmet vermek üzere bürosu açılmıştır. Kemaliye evlerinin özgün mimarisi korunarak turizmin hizmetine açılması çalışmaları devlet-vatandaş işbirliği ile devam etmektedir.

Kemaliye'ye 40 km. uzaklıkta olan Ocak köyü konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphane ve okul gibi sosyal tesislerinin yanı sıra helikopter pisti, düzenli yapılaşması ve bakımlı asfalt yolları ile görülmeye değer bir Anadolu köyüdür. Ocak köyünde bulunan Hızır Abdal Türbesi Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini yansıtmakta, kim tarafından hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Yaklaşık 700 yıl önce Hıdır Abdal'ın burada kurduğu tekkesinden Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
Kemaliye ilçesinin diğer tarihi yerleri; Endiçi Kalesi, Roma Mezarlığı, Pigan Kalıntıları, Hasgel Kalıntıları, Arsanias Kalıntıları, Topkapı Kalesi, Orta Cami, Kadıgölü ve Ala Mağarası'dır.

İlçenin arazisi tarıma elverişli değildir. Küçükbaş hayvancılıkta kıl keçisi beslenmekte ve arıcılık yapılmaktadır. İlçenin kalkınması turizm sektöründeki gelişmelerle mümkün olacaktır.

İlçenin hangi dönemde kurulduğu bilinmemektedir. Kemaliye yöresi, MS 4. yüzyıldan itibaren Bizans İmparatorluğu'nun topraklan içinde kalmış, 7. yüzyılda Müslüman Araplar'ın akınlarına uğramıştır. Türkler'in Anadolu'ya gelişleri ile Anadolu Selçukluları'nın, İlhanlı Devleti'nin ve Akkoyunluların egemenliği altına girdi. Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Uzun süre Diyarbekir Eyaleti'nin Arapkir Livası'na bağlı bir kaza merkezi olarak yönetildi. 19. yüzyılda Mamuret ül-Aziz (Elaziz) Vilayeti'nin Harput Merkez Sancağı'na bağlı bir ilçedir. 1926'da Malatya'ya bağlı bir ilçe iken, 1938 yılında Erzincan iline bağlanmıştır. Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı, Mustafa Kemal'in adından esinlenerek Kemaliye'ye çevrilmiştir.

İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Yakın çevresindeki doğal güzellikleri ve zengin folkloruyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
Halıcılığı ile ünlü olan ilçede, her yıl halı festivali düzenlenmektedir.


TARİHİ YERLER
Endiçi Kalesi

Aşutka köyü arazisindedir. İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır.

Roma Mezarlığı

İlçenin güneyinde, Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir

Pigan Kalıntıları

İlçenin kuzeybatısındadır. Roma, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait kalıntılar vardır.

Hasgel Kalıntıları

İlçenin doğu kesiminde, Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.

Arsanias Kalıntıları

Kale, toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır. Çoğu yıkık durumdadır. Kalıntılar Roma dönemine kadar uzanmaktadır.

Topkapı Kalesi

Dutluca köyü yakınındadır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Minaresi Selçuklu özelliği gösterir. Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.

Orta Camii
ortacamii.jpg

Kadıgölü'nün kıyısında bulunan Orta Camii'nin, 17. ve 18. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, caminin tüm tabanına hakimdir.

Ayrıca ilçede; 1596 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık Köyü Camii, 1305 tarihinde yaptırılan ve halen kullanılan Salihli Köyü Camii, 1641 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii, 1858 tarihinde Padişah Abdülmecid tarafından yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar Köyü Camii vardır.

Kadıgölü

Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.

Ala Mağarası

İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarasının içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır. Girişinde sızıntı olarak akan suyun, ala ve sedef hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı)

Çok eski yüzyıllarda, "Şeyhler" olarak bilinen köyün, günümüzdeki adı Ocak'tır. Ancak, köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı olanlar, bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanırlar. Köy, ilçe merkezi Kemaliye'ye 40 km uzaklıktadır.


Konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin yanısıra müzesi, helikopter pisti, çeşmeleri, düzenli ve bakımlı yollan ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.

Hıdır AbdalTürbesi
hidirsultan.jpg

Türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır. Yapıya tümüyle taş işçiliği hakimdir. Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Varlığı dönemin padişah fermanlarıyla tescil edilen, daha sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uyarınca kapatılan ve 24 yıl sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.

Anadolu insanının "ermiş", "veli", "evliya" olarak nitelendirdiği kişilerden biri olan Hıdır Abdal, Hacı Bektaş Veli tarafından "Düşkünocağı" göreviyle onurlandırılmış ve onun manevi dünyasından feyz almıştır. Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden, Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
İLÇENİN GENEL OLARAK TANITILMASI:

A) Tarihi ve Coğrafi Yapısı
:
Eski adı Gamakha olan Kemah; Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde kendi adını taşıyan bir boğazın güneybatısında yer alan engebeli bir arazide denizden 1053 metre yükseklikte kurulmuş olup, 2354 Km2. dir.

Doğal yapısı gereği savunmaya çok elverişli olduğundan, eski insanlar tarafından ünlü Kemah Kalesi yapılmıştır. Kimler tarafından ve hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, Milattan Önce 205 yıllarında Arzak Kralları tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Kemah Kalesi Ortaçağda Sasanilerle Doğu Roma İmparatorluğu arasında çekime konusu olmuştur Milattan sonra 638 yıllarında Halife Ömer’in Kumandanlarından İlyas Bin Camn’ın kuvvetleri daha sonra da Halife Ömer’in orduları Bizanslıları buradan çıkararak geçici olarak kaleye sahip olmuşlardır. Müslümanlarda bu bölgeden Hazar Türkleri ve Gürcüler tarafından çıkarılmıştır.
Kemah Kalesi 678-679 yıllarında Abbasilerin eline geçmiştir. Bundan sonra Kemah Abbasilerle Bizanslılar arasında elden ele geçmiş, 750-751 yıllarında Bizanslıların hakimiyetine girmiştir. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılınca Alparslan’ın Kumandanlarından Mengücek tarafından Kemah Türklerin eline geçmiştir. Burada Mengücek Beyliği kalmıştır. İkiyüz yıl ömürlü olan Mengücek Beyliği 1228 yılında Kemah’ı Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a bırakmak zorunda kalmıştır. 1230 yılında İlhanlılar Kemah’ı Selçuklulardan alarak 14. yüzyıla kadar Kemah’a hakim olmuşlardır. 14. yüzyılın ilk yarısında İlhanlılar’ın zayıf düşmesinden Osmanlı egemenliğinin 16. yüzyılın başlarında kesin olarak yerleşmesine kadar Kemah sık sık el değiştirmiştir.
14. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti doğuya doğru genişlemeye başlayınca Kemah Burak Oğullarından Mutahharten’in elinde bulunuyordu. 1401 yılında sınırlarını genişleten Yıldırım Beyazit Mutahharten’in Timurdan ayrılarak kendisine bağlanmasını istemiş, fakat bu teklif kabul edilmemiştir.Daha sonra Yıldırım Beyazit Erzincan Beyliğini almış, Mutahharten de teslim olmuştur. Fakat Beylik doğrudan doğruya Osmanlı ülkesine katılmayarak Osmanlı egemenliğini kabul eden Mutahharten Bey yerinde bırakılmış, fakat askeri önemi büyük olan Kemah Kalesi Yıldırım Beyazıt tarafından alınmıştır.
Timur Yıldırım Beyazıt üzerine sefere giderken Kemah Kalesini alarak Erzincan Beyine vermiştir. Timur’un Orta Asya Seferinden sonra Kemah Akkoyunluların eline geçmiştir. 1473 yılında Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan’ın Yavuz Sultan Selim’e yenilmesi üzerine Kemah Kalesi bir müddet yerli elebaşların elinde kalmıştır. 16. Yüzyılın ilk yarısında Safavilerin eline geçmiştir.19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Yavuz Sultan Selim’in Kemah Kalesini fethetmesiyle Kemah Osmanlı Topraklarına katılmıştır. bundan sonra bir daha Türk hakimiyetinden çıkmamıştır.


Ünlü Türk Gezgini Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatnamesinde Kemah Kalesine önemli bir yer vermiş ve kalenin sağlamlığını dile getirmiştir.
Birinci Dünya Savaşında Ruslar Kemah Boğazına kadar gelmişlerse de bu boğazı geçemeyerek Erzincan’a çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Kemah Birinci Dünya Savaşında Ruslara karşı savunma hattı olmuştur.

Kemah’ın Kuzeyinde Refahiye, Güneyinde Ovacık, Batısında İliç İlçeleri, Doğusunda ise Erzincan İli ile çevrilidir. İlçenin güneyinde çok sarp ve yalçın kayalardan meydana gelen Munzur Dağları uzanır. Kuzeybatısında Karadağ, Çölen Dağı ve Vank Dağları vardır. Kemah’da coğrafi yapının en belirgin özelliği arazinin engebeli olmasıdır. Geniş ve düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçenin en önemli akarsuyu Fırat nehrinin bir kolu olan ve İlçe Merkezinden geçen Karasudur. Bundan başka Karasu’ya karışan bir çok çay varsa da bunların büyük bir kısmının Eylül ayından sonra suları kesilmektedir.

Kemah İlçesinde Kara iklimi hakim sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 11,6 cm. , yıllık ortalama sıcaklık ise 12,3 derecedir. İlçenin tabii bitki örtüsü steptir. İlkbaharda yeşerip yazın sıcakların etkisiyle kuruyan otsu bitkilerdir. Çevredeki dağlar genellikle çıplak ve ağaçsızdır, yer yer meşelikler mevcut olup, İlçenin Refahiye sınırı yakınında bir miktar orman vardır. Çay kenarlarında yer yer kavak ve söğüt ağaçları vardır.

B) Nüfus Durumu:
İlçe nüfusunda geçen yıllara göre düşüş olduğu görülmüştür. Bu düşüş ekonomik sıkıntıların yarattığı göç yüzünden halen devam etmektedir.
1990 yılı Nüfus Sayımına göre 3535 olan Şehir nüfusu 2000 yılında 2862’e düşmüştür, köyler ise 1990 yılında 10047 iken, 2000 yılında 6442’e düşmüştür. 2000 yılı nüfus sayımına göre ilçe toplam nüfusu 9304 olup, kayıtlı nüfusun % 85’i İlçe dışında, % 15’ı ise İlçe ve köylerde bulunmaktadır. Merkez nüfusunun büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşmakta, köylerimiz nüfusunun tamamı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.

C) İdari Durumu:
İlçe Merkezi Karasu ırmağı kenarında kurulmuş olup, etrafı dağlarla çevrilidir. Merkeze bağlı 10 mahalle vardır. Mahalleler dağınık bir alana yerleşmişlerdir. İlçe Köyleri ise İlçeden geçen Karasu ırmağı etrafında ve Munzur dağları eteğinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. İlçenin Merkez Bucağı dahil 5 Bucağı vardır. Merkeze bağlı 18 köy, Alpköy Bucağına bağlı 21 köy, Doğanbeyli Bucağına bağlı 16 köy, Bozoğlak Bucağına bağlı 9 köy ve Oğuz Bucağına bağlı 8 köy olup, toplam 73 köyü vardır.
İlçeye en uzak köy 58 Km. mesafededir. Köyler ortalama 25 haneli ve 88 nüfusludur. Nüfusu 500’ ün üzerinde sadece Mermerli Köyü bulunmaktadır.
İlçenin Merkeze bağlı 2, Doğanbeyli Bucağına bağlı 4, Bozoğlak Bucağına bağlı 8, Alp Bucağına bağlı 7, Oğuz Bucağına bağlı 3 mezra olmak üzere toplam 24 mezrası olup, İlçemiz içerisinde oba yoktur. Mezraların genelinde ikamet eden yoktur.

D) Sosyal Durumu:

İlçenin evleri genel olarak ahşap olup, halen üzeri toprak olan binalar mevcuttur. Son 15-20 yıldan beri betonarme evlerin yapılmasına başlanılmıştır. Aydınlık odaları ve geniş holleri bulunan evlerin çoğu bahçeli olup, soba ile ısıtılmaktadır. Kamu lojmanları dışında kaloriferli bina yoktur.

İlçede Sosyal yaşantı kısıtlı olup, halkın ihtiyacını karşılayacak Sinema, Tiyatro, ve benzeri yerler yoktur. 1997 yılında çok amaçlı bir Spor Salonu Cevdet Kolak Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Halk yazın soğuk sular gibi İlçe Merkezine yakın piknik yerlerinde eğlenmekte, kışın ise keklik, tavşan ve balık avcılığı yaparak boş zamanlarını değerlendirmektedir.

İlçede açık ve gizli işsizlik hissedilir derecede görülmektedir. Köylerde halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Tarım arazisinin kıtlığı ve iş sahasının olmayışı İlçe halkını göçe zorlayan en önemli etkendir.

İlçemizde bir Et Kombinası ve bir Süt Fabrikasının yapılmasına Devletçe karar verilmiş, her iki inşaatında bir kısmı tamamlanmış, sonradan inşaatlar durdurulmuştur. Yarım kalan bu binalardan Et Kombinası Kemah Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ne devredilmiştir. Şirket tarafından binaların birisinde Yem Fabrikası faaliyete geçirilmiş ise de şu anda faaliyetine ara vermiştir. Yem fabrikası günlük 480 ton kapasiteli olmasına rağmen, pazarlama ve sermaye yetersizliği nedeni ile 1992 yılında yıllık 1600 ton civarında üretim yapabilmiş, daha sonraki yıllarda üretim kademeli olarak azalmış ve şu anda üretim tamamen durmuştur. Diğer soğuk hava deposu ve buna benzer binalar henüz tamamlanarak faaliyete geçirilmemiş ve boş durmaktadır.
Soğuk hava deposunun faaliyete geçirilmesiyle İlçedeki gerek hayvancılıktan elde edilen ürünler ( Peynir, Yağ vs.) gerekse mevcut meyvecilikten elde edilen ürünler depolanarak daha iyi fiyatlarla değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Bununda İlçe ekonomisine katkıda bulunacağı, dolayısıyla mevcut nüfusun korunmasında faydalı olacaktır.

Süt Fabrikası ise Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş, Bakanlıkça Yatılı İmam Hatip Lisesi olarak yapımına başlanmış ve inşaat tamamlanarak eğitim öğretime başlamış, ancak 2000-2001 eğitim öğretim yılında fiilen kapanmıştır. Fakülte veya Meslek Yüksek Okuluna dönüştürülmesi halinde, mevcut binaların değerlendirilmiş olacağı gibi İlçeye sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkıda da bulunacağı düşünülen okul 2003-2004 Eğitim Öğretim yılında depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna geçici olarak tahsis edilmiştir.
 
Üst Alt