Emri maruf ve nehyi münker

Muvatta

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Şubat 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
13
EMRİ MA'RUF ve NEHYİ MÜNKER NE DEMEKTİR? (İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak)

İyiliği emredip (emri ma'ruf),kötülükten alıkoymak (nehyi münker) farzdır. Özürsüz onu bırakan Yüce Allah'a karşı gelmiş olur. Bu hususu işaret eden ayetler,haberler ve eserler vardır.Nitekim;

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(İçinizden,sizi hayır yapmaya çağırarak,size iyiliği emredecek ve sizi kötülükten uzaklaştıracak bir topluluk bulunsun,işte onlar kurtuluşa erenlerdir Al'i İmran Süresi'104)".Bu ayet iyiliği emredip,kötülüğü nehyetmenin vacib oluşuna işaret ediyor.Zira "bulunsun" emirdir ve "emir" de zahiren vacibdir,yani şarttır.Çünkü ayette ifade olunduğu üzere,kurtuluşa ermenin şartı,iyiliği emredip kötülükten nehyetmektir.Çünkü "işte onlar kurtuluşa erenlerdir" cümlesinde bu anlam vardır.

Herhangi bir çevrede bu vazifeyi ifa eden bir topluluk olursa,kurtuluşa ermek her ne kadar bu vazifeyi görenlere has ise de,diğerlerinin üzerindeki borç da düşmüş olur.Eğer bu vazifeyi yapan başka biri yoksa bu durumda o topluluğun hepsi bundan mesul olurlar.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(Kitap ehlinin hepsi bir değildir. Onların içinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki, Gece saatlerinde Allah'ın âyetlerini okuyarak secdelere kapanırlar.Bunlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar.İyiliği yayar, kötülükleri önler ve hayırlı işlere yarışırcasına koşarlar. İşte onlar iyi kimselerdendir. Al'i İmran Süresi'113'-114)".Ayet onların iyi kullardan oluşlarına sadece Allah'a ve ahiret gününe olan imanları sebebiyle şehadet etmedi.Bu imana,iyiliği emredip,kötülükten nehyetmeyi de izafe etmiş olması mümkündür.Ancak bu şekilde salihlerden olacaklarını ifade etti.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler. Namazı hakkıyla yerine getirir, zekâtı verir, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah'ın rahmet edeceği insanlar bunlardır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). Tevbe Süresi' 71)".Ayette mü'minler;iyilikleri emredip kötülükten nehyeden kimseler olarak vasıflandırılmışlardır.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın,günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın Maide Süresi'2)".Bu ayetteki kesin bir emirdir.Karşılıklı olarak yardımlaşmanın anlamı,mümkün mertebe kötülük kapılarını örtmek,iyilik ve hayır yollarını kolaylaştırıp buna özendirmek ve bu konuda mü'minleri teşvik etmektir.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(Bari, onların mürşitleri ve fakihleri onların günah olan şeyler söylemelerini ve haram yemelerini önleselerdi ya! Ama heyhât! Bunların yaptıkları da, ayrıca bir çirkin! Maide Süresi'63)".Allah Teala bu ayetle,onların iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı terk etmelerinin,kendilerini günaha soktuğunu işaret buyurmuştur.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(Ey iman edenler! Haktan yana olup vargücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. Nisa Süresi'135)".Bu ayette ise,anne,baba ve onların haricindeki akrabalara da iyiliği emredip,kötülükten nehyetmenin gerekli olduğuna işaret vardır.

Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki;
"(Ey iman edenler,siz kendinizi doğru yola getirmeye bakın.Kendiniz düzelip doğru yolu bulduktan sonra,sapanlar size zarar veremez.Maide Süresi'105)".Bir hutbesinde bu ayeti okuyan Hz Ebu Bekir şöyle dedi;Siz bu ayeti esas anlamının dışında tevil ediyorsunuz.Halbuki ben,Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu işittim;"Eğer bir kavim içinde isyankarları ıslah edebilecek durumda kimseler var ise ve onlar ıslah etmek hususunda sükut ederlerse,Allah'ın azabını hepsinin üzerine birden göndermesi çok yakındır".

Rivayet olunur ki;
Sa'lebetü'l-Haşeni bu ayetin tefsirini Resulüllah'tan sordu.Resulüllah da ona cevabenm şöyle buyurdu;"Ya Eba Sa'lebe!.İyiliği emret ve kötülükten sakındır.Cimriliğin tam manasıyla hakim olduğu,nefislerin isteklerine tabi olunduğu,herkesin kendi fikrini beğendiği ve kimse kimseyi tanımaz hale geldiği zaman,işte böyle bir zaman gelince insanlardan uzak dur ve kendi başının çaresine bak.Önünüzde karanlık bir gecede yol kesenlere benzer karanlık günler vardır.Böyle bir zaman da benim sünnetime sarılanlara,sizin bugünde kazandığınız mükafatın elli katı vardır". Ashab bu elli misli mükafatın o zaman ki mü'minlerin sayılarının çokluğuna göre olduğu şeklinde bir izah getirmeyi istedikleri zaman Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu;"Hayır,onlar sizin kazandığınız mükafatın elli misli daha fazla mükafat alırlar.Çünkü siz,iyilikler yapmakta kendinize yardımcı bulabilirsiniz.Ancak onlar kendilerine bir yardımcı bulamazlar".

İbn Mesud'a bu ayetin tefsirini sorukları zaman şöyle dedi;"Hayır,o zaman daha gelmiş değildir.Çünkü bu zaman da tam anlamıyla iyiliği emir ve kötülükten nehy yapılabilir.Öyle bir zaman geleecek ki,iyiliği emredip kötülükten nehyettiğiniz zaman,sizi acayip şekilde karşılayacaklar.Bu ayetin hükmüyle işte böyle bir zaman da amel eder ve hidayet üzere olursanız,başkalarının delalette olmalarının size zararı dokunmaz".

Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki;
Ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız,yahut da Allah size kötülerinizi musallat eder.Sonra iyileriniz dua ederler,ancak kabul olunmaz.

Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki;
Günahsız olarak (mazlum) öldürülen veya dövülen kimsenin yanında durmayın.Çünkü mazlumun yanında durduğu halde,onu savunmayan kimseye lanet yağar.

Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki;
Günah işlenen bir yerde olan kimse,eğer o kötülükten hoşlanmıyor ve kötü görüyorsa orada yokmuş gibidir.Fakat bir kimse uzakta bulunduğu halde işlenen kötülüğü seviyor ve hoşlanıyorsa,o kimse sanki orada imiş gibidir.

İslam büyüklerinden Huzeyfe diyor ki;
Öyle bir zaman gelecek ki,o zamanda insanların yanında bir merkep leşinin bulunması,kendilerine iyiliği emredip kötülükten nehyetmekten daha sevimli gelecek.

Allah Hz Yuşa b.Nun'a vahyetti ki;
-Senin ümmetinden helak edeceğim yüzbin kişi vardır.Onların kırk bini iyilerden,geriye kalan altmış bini ise kötülerdendir.
-Hz Yuşa sordu ki;
-Ya Rabbi,hadi kötüler neyse,peki iyilerin günahı nedir ?
-Allah şöyle buyurdu;
-Onlar isyan edenlere benim rızam için kızmadı ve onlarla birlikte yedi,içti ve düşüp kalktılar.

İslam büyüklerinden Sehl b.Abdullah diyor ki;
Dinin emirleriyle amel eden,yasaklardan sakınan ve milletin ahlakı bozulduğu zaman da dinin emirlerine sarılan kimse,aynen Allah rızası için iyiliği emreden ve kötülükten nehyeden kimse gibidir.Bunun manası şudur :(Başkalarına iyiliği emreden kimse,başkalarının işledikleri kötülükleri reddetmekle kendi durumunu düzeltir ve ıslah-ı nefs eylerse bu görevi ifa etmiş sayılır).

Yazı tamamen İmam Gazali'nin İhya Ulumi'd-Din adlı eserinin 2.Cildinden 891-908 arası sayfalardan derlenerek toparlanmıştır.
 
Üst Alt