Cihad ne demektir? Cihad savaşmak mıdır?

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Cihad ne demektir? Cihad savaşmak mıdır?
Savaş, hiçbir zaman güzel değildir. Ancak ve ancak bir yerde zalim varsa ve zulme uğrayan insanlar varsa orada savaş kaçınılmaz olur.

Cihad, cehdetme mücadele etme Allah yolunda savaşma anlamına gelir. Cihad kelimesi bizde ne yazık ki, Osmanlının son döneminde 1910’ lardan itibaren yanlış anlaşılmaya yanlış yorumlanmaya başlamıştır. Ne yazıkki bu da ittihat terakkinin Osmanlı’yı savaşa sokmak için CİHAD kelimesini SAVAŞMAK şeklinde kasıtlı yorumlarıyla farklı telakki edilmeye başlar.

Allah’ın Resülü Hz. Muhammed Efendimiz sallallahü aleyhi vesselam, savaş için küçük hatta küçücük cihad derken asıl büyük cihadın görünmeyen düşman veya düşmanlarla savaş olduğunu buyuruyor.

Hatta bir savaş dönüşü “ Küçük cihaddan büyük cihada” buyurunca sahabe efendilerimiz “ Ya Resulullah bu savaştan daha büyük bir savaşa mı gidiyoruz?” Diye sorunca efendimiz asıl büyük savaşın nefis şeytan ve görünmeyen düşmanlarla savaşmak olduğunu buyurur.

İttihat ve terakki partisini kuran gizli güçlerin aslen yahudi mason ve gayri müslimlerden müteşekkil olduğunu herkes bilir. Dolayısıyla 2. Abdulhamid Han hazretlerinin ısrarla Devleti Ali Osmanı savaşa sokmak istememesi sömürgeci ülkelerin işine gelmiyordu. Bu durumu yıkmak için ittihat ve terakki partisini kurdurdular. 31 Mart vakasını çıkardılar ve 33 yıl enkaz bir devleti ayağa kaldırmış Cihan Sultanı Abdülhamid’i tahtan indirdiler.
sonra savaş teraneleri, Cihad güzellemeleri, kahramanlık marşları kendini göstermeye başladı.
Halkın durumu ekonomik olarak bitik olduğundan savaşa hayır diyeceği için boş hamasetler yalan destanlar uydurulmaya başlandı. İslamı ve müslümanları bitirmek için çok münafıkça bir yola girdiler ve Cihad kelimesini yanlış yorumlayıp savaşa davetiye çıkardılar. Sonuç ortada!
Koskoca imparatorluk yıkıldı. Arap yarımadası elimizden gitti. Balkanlar gitti, Akdeniz’deki bütün adalar gitti Ege denizi bizim iç denizimizken orada üç- beş adacık kaldı.
Irak Suriye bizim köyümüzdü. Şimdi baş belası oldu.
Dolayısıyla tarih hep tekerrür eder etmesine de, gelişen çağımızda cehalet de aynı mı tekerrür eder! Malesef aynı!
Peygamber efendimiz hep Sulhu barışı tavsiye etmiştir. Mustafa kemal Yurtta sulh cihanda sulh demiş. Çünkü ömrü cephelerde geçmiş. Savaşın ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşamış bir komutan olduğu için asla savaşı tavsiye etmemiş.

Sulh her zaman iyidir. Peygamber efendimiz Hudeybiye antlaşmasıyla sulhtan yana olduğunu net göstermiştir. Savaş kaçınılmazsa savaşmış onun dışında hep sulhu tercih etmiştir. Mazlumun yanında olmak için savaşılır. Akan kan ve gözyaşlarını dindirmek için savaşılır. Zulmü durdurmak için savaşılır. Bürokratik görüşmelerin yol alamayıp savaşın kaçınılmaz olduğu durumlarda savaşılır.
En büyük Cihad gizli düşmanlarla savaşmaksa cehaletten daha büyük düşman mı var!

Lozanı yapan büyük devletler Ortadoğu’yu çözümlenmemek üzere planladıkları için, Ortadoğu’da proplem bitmiyor.

Devletler muvazenesinde söz sahibi olmak için, çok güçlü ekonomiye ve stratejik adımlara ihtiyaç var. Olayları çok iyi okuyabilen bürokratlara ihtiyaç var. Piyasa ekonomisi çok canlı olmalı. İç pazar her türlü şartlara dayanabilmeli. Stoklar yakıt ve enerji alanında bol olmalı. Devasa altın rezervi olmalı.
Halkın ekonomik durumu göz önünde bulundurulmalı.

Allah, ülkemizi milletimizi bayrağımızı her türlü tehlikeden korusun. Yaşantımızı kendi Rızası doğrultusunda eylesin. Askerlerimizi emniyet güçlerimiz korusun.

Ülkemize güneş doğsun. Zira 3 asırdır güzel göremiyoruz.

Allah bizleri kendisinin hoşnut olacağı bir hayat yaşatsın. Somumuzu hayırlı eylesin.
 
Üst Alt