Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Bu da geçer Ya Hû
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Elifgül" data-source="post: 47964" data-attributes="member: 1043"><p><span style="color: RoyalBlue"><strong><span style="font-size: 12px">Bu da geçer Ya Hû’ sözünün aslı bundan bin kusur sene önceye, Bizans dönemine uzanır Bizanslılar, fena bir işe uğradıkları zaman ‘Bu da geçer’ manasına gelen ‘k’afto ta perasi’ demektedirler İbare, Selçuklular zamanında İran taraflarına geçer; ama Farsçalaşıp ‘in niz beguzered’ olur; Osmanlılar devrinde Türkçe söylenip ‘bu da geçer’ yapılır Derken, tekkelerde ve dergâhlarda da benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’ manasına gelen bir ‘Ya Hû’ ilave edilip ‘Bu da geçer Ya Hû’ haline gelir</span></strong></span></p><p></p><p><span style="font-size: 12px">Bu da geçer ya Hû! Hikayesi</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar Onların anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş, Şakir’in çiftliğine varır Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükret” der Şakir ise şöyle cevap verir: </span></p><p><span style="font-size: 12px">“Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir Bu da geçer…” </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünü.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir kaç yıl sonra, Derviş’in yolu yine aynı bölgeye düşer Şâkir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şakir’den söz eder “Ha, o Şakir mi?” der köylüler, “O iyice fakirleşti Şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor” Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır Üç yıl önceki bir sel felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Toprakları da islenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır Şakir ve ailesi üç yıldır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Haddad’ın hizmetkârıdır Şakir, bu kez Derviş’i son derece mütevazı olan evinde misafir eder Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş, vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: “Üzülme… Unutma, bu da geçer…” Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şakir, Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…” Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar Ona bir tepeyi işaret ederler Tepede Şakir’in mezarı vardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer” Derviş, “Ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır… </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda ümidini tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın… </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır</span>.</p><p>Alıntı.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Elifgül, post: 47964, member: 1043"] [COLOR=RoyalBlue][B][SIZE=3]Bu da geçer Ya Hû’ sözünün aslı bundan bin kusur sene önceye, Bizans dönemine uzanır Bizanslılar, fena bir işe uğradıkları zaman ‘Bu da geçer’ manasına gelen ‘k’afto ta perasi’ demektedirler İbare, Selçuklular zamanında İran taraflarına geçer; ama Farsçalaşıp ‘in niz beguzered’ olur; Osmanlılar devrinde Türkçe söylenip ‘bu da geçer’ yapılır Derken, tekkelerde ve dergâhlarda da benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’ manasına gelen bir ‘Ya Hû’ ilave edilip ‘Bu da geçer Ya Hû’ haline gelir[/SIZE][/B][/COLOR] [SIZE=3]Bu da geçer ya Hû! Hikayesi Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar Onların anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir’in çiftliğine varır Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükret” der Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir Bu da geçer…” Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünü. Bir kaç yıl sonra, Derviş’in yolu yine aynı bölgeye düşer Şâkir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken. Şakir’den söz eder “Ha, o Şakir mi?” der köylüler, “O iyice fakirleşti Şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor” Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır Üç yıl önceki bir sel felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da islenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır Şakir ve ailesi üç yıldır. Haddad’ın hizmetkârıdır Şakir, bu kez Derviş’i son derece mütevazı olan evinde misafir eder Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Derviş, vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: “Üzülme… Unutma, bu da geçer…” Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir, Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…” Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar Ona bir tepeyi işaret ederler Tepede Şakir’in mezarı vardır. ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer” Derviş, “Ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır… O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda ümidini tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın… Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır[/SIZE]. Alıntı. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Bu da geçer Ya Hû
Üst
Alt