Bir Kanaat Önderinin “Terörizm” Üzerine Düşünceleri

süreyya58

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
30 Temmuz 2011
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
16
Soru:
Hemen hemen bütün dünya devletleri teröre karşı olduklarını açıklıyorlar. Ama birçok ülke düşmanı konumundaki ülkeyi terörle yıpratmağa

çalışıyor. Sizce terör bir savaş yöntemi midir?
Cevap:
“Hiç şüphe yok… Bugünkü teröristler, anarşistler mutlaka dış güçlerle bağlantılı… Ve işaret ettiğiniz şekilde onların desteğiyle durabiliyor. Yoksa, mümkün değil… Bu kadar böyle Türk ordusunun karşısında, milletin nefreti karşısında bu kadar ayakta durabilmesi mümkün olmazdı.
Gizli bir savaş yöntemidir. Buna gerilla savaşı, çete savaşı deniliyor. Bu bir savaştır. Tabii, bütün milletler terörü istemiyorlar ama, “Kendilerine karşı terör kullanılmasın!” diye istemiyorlar. Bir çok emperyalist ülke de mâsum ülkeleri terörle karıştırıp, maksadına ulaşmak istiyor.
Bizim Türkiye’miz üzerinde çok emelleri olan ülkeler var… Türkiye’mizi parçalamak isteyip, oralara sahip olmak isteyen insanlar çok… Zâten çok büyük bir imparatorluk iken, hiç de küçümsenmeyecek nisbetlerde çoğunluğa sahipken; meselâ Balkanlar’da zulme uğramıştır ecdâdımız…
Türkiye’nin hem kendisinin güzelliği ve imkânları var; hem de Ortadoğu petrollerinin önünde bir duvar olma durumu var… O bakımdan Türkiye’ye sahip olmak isteyen insanlar vardır. Doğuda bir Ermeni devleti kurulması hayali peşinde koşanlar vardır.
İsrail’in Fırat’a kadar, bizim Güneydoğu Anadolu’ya kadar emelleri vardır. Oraları almak istemektedir. GAP Bölgesi vs. yerler haritasına dahil edilmiştir.

Yunanistan batıyı, İstanbul’u almak istediğini bangır bangır söylemektedir. Batı Trakya’da ekseriyet Türklerde olduğu halde, Lozan’da nasılsa orayı koparmıştır. Oniki adada hakkı olmadığı halde, İtalyanlar’dan sonra oraları harpsiz darpsiz ve bize karşı mağlub olduğu halde elde etmiştir. Kötü emelli pek çok ülkeler vardır. Dikkat edilirse, gazete haberlerinde de görülüyor.

Anarşistler yurtdışına kaçtığı zaman ya Atina’da oluyor, oradan destekleniyor; ya bir terörist ülkenin topraklarında yuvalanıyor. Türkiye’ye karşı emeli olan bir ülkede yuvalanıyor. Bu da çok net olarak, terörün arkasında dış düşmanların olduğunu net olarak gösteriyor. Şek ve şüphe yoktur.

Ve bu topraklarda bir şeyi daha ikaz etmemiz, hatırlatmamız lâzım ki, Kürt kardeşlerimizin bu şeylere kapılmaması lâzım!.. Çünkü, bu toprakları Kürtlere vermek için bu karışıklıkları çıkartmıyorlar. Kürtlere de razı olmazlar. Türklere razı olmayan bu insanlar, Kürtlerin oralara sahip olmasına hiç razı olmazlar. Onun arkasında, Kürdün de arkasında kim var; ona bakmak lâzım!.. İsrail mi almak istiyor, Ermenistan mı almak istiyor, Rusya mı oraya inmek istiyor, Almanya mı orada bir şey elde etmek istiyor, Amerika mı?.. Onu anlamaya çalışmak lâzım!..

İşte mücadelelerini görüyorsunuz. Hasılı biz bu şeyleri çok iyi bilmek zorundayız. Yâni, bu terör bir savaştır. Yavaş yavaş sıcak savaşa bir ısınmadır. Yavaş yavaş, gittikçe görüyorsunuz dozajı artıyor. Sonunda Türkiye’yi ekonomik yönden de zayıflattıktan sonra, iyice artık “Bu arslan bir daha kükreyemez, pençe savuramaz!” dedikleri zaman hareket etmek için bir zayıflatma çalışmasıdır.
Kat’iyyen bir iç problem değildir. Çünkü biz Türkiye’de hiç bir zaman Türk ve Kürt ayırımı, Çerkez Abaza ayırımı yapmamışızdır. Okula gelen herkes okumuştur. Devlet memurluğuna müracaat eden herkes bir yerde memur olmuştur. Kimisi bakan olmuştur, kimisi daha yüksek mevkîlere çıkmıştır. Hiç bir şey dememişizdir, yadırgamamışızdır. Komşumuz Elazığ’lıdır, falanca Van’lıdır, ötekisi Dİyarbakır’lıdır. Eh, iyi insansa severiz, ziyaret ederiz. Muhabbet içinde yaşıyoruz.

“İstanbul’a niye geldin?” demeyiz, “İzmir’e niye yerleştin?” demeyiz. “Anadolu’nun her yeri, Türkiye’nin her yeri, Türkiye’nin her vatandaşına açıktır.” diyoruz. Böyle bir rahatlık varken, –tahsil imkânı var, kazanç imkânı var, istediği yere yerleşme imkânı var– niye gürültü patırtı çıkarsın bir insan?.. Mutlaka arkasında yabancı tahrikler var da, sun’î olarak bu gürültüler ondan çıkartılıyor. Çok net…“
* Merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan’ın Kızılcahamam TV röportajından derlenmiştir.
 
Üst Alt