Bir ebedi örnek: Nizamülmülk

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Büyük Selçuklu Devletinin mahir idarecisi
rgZN1.jpg

NİZAMÜ'L MÜLK



14 Ekim (1092) tarihi, meşhur Alamut teröristi Hasan Sabbah’ın uyuşturucu müptelası teröristleri tarafından şehid edilen büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ün 916. ölüm yıldönümüdür.

Nizamülmülk, 1017 tarihinde Horasan’ın Tus şehrinde doğdu. Asıl adı, Ebû Ali Hasan olmasına rağmen, o adından ziyade “Nizamülmülk” unvanıyla meşhur oldu. Çünkü “Nizamiye Medreseleri”ni o kurmuştu. “Nizamülmülk” demek “Devlet düzeninin kurucusu” anlamına geliyordu. Gerçekten de Nizamülmülk devlete bir çekidüzen veren, devleti kurumsallaştıran adamdı.

Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’a vezir olduğu 1064’ten, Hasan Sabbah’ın uyuşturucu müptelâsı teröristleri tarafından şehit edildiği 14 Ekim 1092 senesine kadar aralıksız 29 sene Büyük Selçuklu Devleti’ne, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti.

Büyük Selçuklu Devleti’ne idârî, adlî, askerî, ekonomik, sosyal ve kültürel yeniliklerle değişiklikler getirdi.
Sarayı, merkezî hükümet teşkilâtını, adliyeyi, toprak sistemini yeniden düzenledi. Her şeyi yerli yerine oturtup devleti kurumlaştırdı. (Sonradan bunlar ufak tefek değişikliklerle Osmanlılar tarafından da uygulandı).
Onun sayesinde Selçuklu Devleti, “Kurumsallaşmış ilk Türk devleti” oldu.
Sultan Alp Arslan’ın şehit edilmesi üzerine, 18 yaşındaki oğlu Melikşah’ın tahta geçmesini de o sağladı. Sultan Melikşah’a isyan eden kardeşlerini o bastırdı. Onun sayesinde Selçuklular, tarihlerinin en parlak devrini yaşadılar.
O, “Siyasetname” isimli mükemmel bir eser yazacak kadar iyi bir siyasetçi, eser verebilecek kadar derin bir din adamı, yine eser verebilecek kadar zengin bir “kültür adamı”ydı.

Bu kimliği sayesinde yalnız Selçuklu sultanlarının değil, aynı zamanda Abbâsi Halîfesi’nin de hürmetini kazanmış, şöhreti tüm dünyayı sarmıştı.

Âlimlere, şâirlere, sanatkârlara karşı çok cömertti. Ayrıca da bir “vakıf insan”dı: Çok sayıda câmi, mescit ve hayır eserleri yaptırdı.

Ama asıl büyük eseri hiç kuşkusuz “Nizamiye Medreseleri”dir.
Nizamülmülk’ün ilkini 1068 de Bağdat’ta kurduğu “Nizamiye Medresesi” Türk yüksek öğretim tarihinde bir ilktir.
Meşhur din alimlerimizden Gazali, Nişabur Medresesi’de öğrenim gördükten sonra, Bağdat’ta açılan “Nizamiye Medresesi”nde 1091-1095 yılları arasında rektörlük ve müderrislik (öğretim üyeliği) yapmıştır.
Bu medreselerin kuruluş sebeplerinin başında;
1) Aydın din adamı yetiştirmek;
2) Yoksul ama yetenekli öğrencileri okutup topluma kazandırmak; (Yatılı öğrenci daha önce de vardı, ama fakir öğrencilere burs verip okutma anlayışı tamamen Nizamülmülk’ün buluşudur).
3) İmparatorluğun yönetimi için, Allah sevgisi ve korkusu arasındaki dengeyi çok iyi kurmuş (çünkü ancak bu dengeyi dosdoğru kuranlar halkın ve devletin işini dosdoğru görürler) üst düzey bürokrat memur yetiştirmek;
4) Devlet adamlarını eğitmek;

5) Bilginleri koruyup kollamak, ayrıca bir görev ve amaç etrafında birleştirmek;
6) Herkese eşit eğitim şansı vermek, böylece fırsat eşitliği oluşturmak; (çünkü bu medreseler kuruluncaya kadar eğitim sadece paralı üst düzeylerin tekelindeydi).

Nizamiye medreselerinde yalnızca din eğitimi verilmiyor, matematik, felsefe, edebiyat, hukuk, dil, tıp, astronomi gibi devrin pozitif bilimleri de öğretiliyordu.
Medreselerde zengin kitaplıklar vardı. Bunlara her gün yenileri eklenirdi.
Zaten Selçuklu Devleti’nin çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren kütüphaneler zengin çeşitlerini halkın istifadesine sunuyordu.

“İrticacılar (aslı mürtecidir) yüzünden matbaayı geç aldığımız için geri kaldık” diyen kara cahillerin kulakları çınlasın.
Nizamülmülk, ne yazık ki, Hasan Sabbah isimli terörist başının uyuşturucu müptelâsı fedaileri tarafından katledildi.
Hiç kuşkusuz Hasan Sabbah tarihin kaydettiği en vahşi, en acımasız, aynı zamanda en plânlı-programlı teröristlerinden biridir.

1034 – 1124 yılları arasında yaşamıştır. Bir dönem Nizamülmülk’ün emrinde Selçuklu Devleti’ne hizmet etmekle birlikte sonradan isyan etmiş, ulaşılması imkânsız “Alamut Dağı”nın tepesine inşa ettiği kalesini bir “Terör Merkezi”ne dönüştürmüştü.

Burası dünyanın bilinen ilk “Terör Kampı”dır.
İran’ın Kum kentinde dünyaya gelmiştir. Zamanın önde gelen okulllarında okuma şansı bulmuş, ailesiyle birlikte göçtüğü Rey şehrinde tanıştığı Şii önderlerinin etkisine girmiş ve Şiiliği bir hayat tarzı olarak benimsemiştir.
Büyük Selçuklu Devleti’ni bölme plânları yapan Hasan Sabbah, inançları da kullanmak suretiyle kandırdığı insanları, özellikle de gençleri Alamut Kalesi’nde toplamış, eğitmiş, beyinlerini yıkamış, suikastlara hazırlamıştır.
Sabbah fedaileri üzerine o kadar etkilidir ki, misafirleri ziyaretine geldiği zaman, onların kendisine sadakatini göstermek için, rivayete göre beyni yıkanan gençlerden birkaçını çağırır, kalenin tepesinden uçuruma atlamalarını ister, seçilen gençler ise hiç tereddütsüz bu isteği yerine getirirlerdi.
Nizamülmülk’ü onun fedaileri katletti.

Ama kendisi de 1124 yılında öldü. Arkasında yalnız İran’a değil, tüm bölgeye korku salan askeri ve siyasi amaçlı bir güç bıraktı.
Hasan Sabbah’ın “Haşhaşiler”i Moğol istilasına kadar ayakta kaldı. “Terörist Üretim Merkezi” olarak yıllar boyu faaliyet gösteren Alamut Kalesi 1256’da Hülagû Han tarafından yerle bir edildi.

Nizamü'l Mülk, Büyük Selçuklu devletinin, idâri, malî ve askeri teşkilatını kuran ve kurduğu bu teşkilat bütün müslüman devletlerce örnek alınan, mahir bir devlet adamıdır.

Alp Arslan ve Melikşah devirlerinde (1064'ten vefat ettiği 1092'ye kadar) 29 yıl fasılasız devam eden vezirliği esnasında yaptığı icraatlarla bütün Müslümanların gönlünde taht kurmuş değerli bir âlimdir.

Asıl ismi Hasan olan Nizamü'l Mülk, 10 Nisan 1018'de Horasan'ın eski kültür merkezlerinden olan Tuş şehrine bağlı Nukan kasabasında doğmuştur. Babası Ali bin İshak, Gazne Devletinde vazife gören bir devlet memurudur.

Nizamü'l Mülk ve kardeşi, devrin meşhur fâkihlerinden Ebu'l Kasım Abdullah'ın yanında mükemmel bir tahsil görmüşlerdir. Öyle ki Nizam-ül Mülk henüz 11 yaşında iken Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş ve yine çok genç yaşta iken fıkıh âlimleri arasında zikredilir olmuştur.

Dinî ve edebî kültürü ile temayüz eden Nizam-ül Mülk idarecilikte de büyük muvaffakiyet göstermiştir. Babası ile birlikte Gaznelilerin maiyyetinde çalışmış, 24 Mayıs 1040'taki Dandanakan savaşından sonra Selçuklu hizmetine girmiştir.

Nizam-ül Mülk Belh valisi Ebu Ali bin Şadân'ın yanında bulunduğu esnada şehrin idaresinde gösterdiği maharetten dolayı tanınmış ve daha sonra Merv'de bulunan Alparslan'ın yanına gitmiştir. O tarihten sonra da Alparslan'ın yanından ayrılmamıştır. Alparslan Selçuklu tahtına oturur oturmaz Nizm-ül Mülk'ü kendine vezir tayin etti. Halife Kaim bin Amrillah tarafından kendisine "Nizam-ül Mülk", "Kıvâmü'd Devle ve'ddîn" lakapları verildi.

Nizam-ül Mülk, Malazgird muharebesi hariç (Alparslan tarafından her ihtimale karşı, memleketi idare etmek vazifesi ile Hemedan'a gönderildiği için iştirak edememiştir) Devletin bütün fütuhat muharebelerinde padişahlarla (Alparslan ve Melikşah) birlikte olmuş, cesareti ve isabetli kararları ile zafere giden yolu göstermiştir.

Devlet teşkilatında, askerî, idarî ve malî sahalarda yapmış olduğu yeniliklerle devletin sağlam temeller üzerine kurulması için çalışmış ve bunda da muvaffak olmuştur.

Kurmuş olduğu idari sistem bütün İslam ülkelerine ve Osmanlı Devletine örnek olmuştur.

Bu mahir idareci İslâmiyyeti gerçek yönüyle her tarafta anlatmak ve bâtıl cereyanların yayılmasını engellemek için kurmuş olduğu medreselerle de Devlete ve İslamiyyete büyük hizmetlerde bulunmuştur.

Fatımilerin yaymış olduğu Şiî-batınî düşüncelerin ve Hasan Sabbah'ın sapık fikirlerinin Selçuklu Devleti bünyesinde yer tutmaması ve İslam akidesinin halk tarafından her yönüyle öğrenilip yaşanması için gayret sarfetmiş ve bu maksatla medreseler kurdurmuştur. İsfahan, Bağdad, Basra, Nişâbûr, Herât, Belh, Âmul, Musul gibi mühim beldelerde kurulan "Nizamiye Medreselerinde tesbit edilen ortak bir eğitim programıyla değerli ilim adamları yetiştirilmiştir.

Nizamiye Medreseleri, sistemli bir şekilde kurulmuş olan ilk üniversite olarak tarihlere geçmiştir.

Nizam-ül Mülk'ün bu çalışmaları sayesinde Ehl-i Bid'anın propagandası kırılmıştır. Bütün çalışmalarının sonuçsuz kaldığını gören sapık görüşlü Hasan Sabbah, bu büyük devlet adamını ortadan kaldırmak için planlar yapmaktaydı. Nizam-ül Mülk 15 Ekim 1092'de bir Batınî fedaisi tarafından hançerlenmek suretiyle şehid edilmiştir. Nâaşı İsfahan'a getirilerek oradaki türbesine defnedilmiştir.

Örnek devlet adamı ve İslamiyyete ömrünü vakfetmiş büyük bir insan olan Nizamü'l Mülk asırlar boyu hatıralarda yaşamıştır. Nizamü'l Mülk'ün vefatından sonra oğullan ve torunları Selçuklu Devletine vezir olarak hizmet etmişlerdir.

Nizam-ül Mülk'ün "Siyasetnâme" isimli çok değerli bir de eseri bulunmaktadır.

 
Üst Alt