Balıklı Kaplıca (kangal) - Sivas

canısı

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Mayıs 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
2
Sivas ilinin en ünlü termal kaynaklarından olan Balıklı Kaplıca Sivas’a 96 km., Kangal’a da 13 km. uzaklıkta, Kavak Deresi Vadisi’nde bulunmaktadır.

Kaplıca suyunun sıcaklığı 36-37 Co olup, toplam debisi 130 lt/sn.dir. Kaplıca suyu romatizma, sinir, kırık-çıkık, deri, egzama, böbrek ve sedef hastalıklarına iyi gelmektedir.

Kaplıca suyu içerisinde en büyüğü 10 cm. boyunda olmak üzere çok sayıda balık yaşamaktadır. Bu balıklar Cyprinide (sazangillerden), Cyprinion Macrostamus (beni balığı) ve Garra rufa (yağlı balık) türündedir. Yöre halkının kutsal saydığı bu balıklar havuza girenlerin vücutlarındaki yara ve sivilcelerinin kabuklarını yiyerek, kaplıca suyu ile de soyulan yaraların ilişkisi sağlanmaktadır.

Tedaviden olumlu sonuç alınabilmesi için üç hafta (21 gün) süresince günde üç defa havuza girmek ve iki saat suda kalmak gerekmektedir. Ayrıca, sabahları aç karnına birkaç bardak şifalı sudan içmeyi ihmal etmemek gerekir. Diğer taraftan yerden kaynayan su içindeki kabarcıkla ve balıkların vücut üzerine yaptığı darbelerle vücutta bir gevşeme ve dinlenme görülmektedir. Tedavi tamamen yan etkisiz olup, kesinlikle herhangi bir ilaç kullanılmamaktadır.

sivasbaliklikaplicalari.jpg


Ülkemiz termal kaplıcaları içerisinde kendine özgü bir yeri vardır. Kangal Balıklı Kaplıca;Tedavi özelliği itibari ile dünyada bir benzerini bulmanın mümkün olmadığı kaplıca, ilmi ve tıbbi bir mucizeyi "Sedef Hastalığını tedavi ederek" sergilemektedir. 36-37 derece sıcaklıktaki kaplıca suyunda bulunan balıkların mucizevi bir şekilde tedavi yöntemi uygulaması bu kaplıcanın ününü ve özelliğini daha da artırmaktadır. Çünkü, modern tıp da şimdiye kadar fayda görmeyen dünyanın her yerindeki cilt hastalıkları için Kangal balıklı kaplıcası en son ümit kaynağı olmaktadır.

Tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyondan oluşmuş cilt dokusundaki yaraları; egzama, cerahatli sivilceler ve hatta tıpta tedavisinin imkansız olduğu bilinen "Sedef" hastalığı gibi cilt hastalıkları 2-10 cm. büyüklüğündeki Cyprinide (Sazangiller) familyasından Cyprinion Macrostamus (Beni Balığı) ve Garra rufa (Yağlı Balık) türündeki balıklar tarafından iyileştirilmekte ve izleri kaybolmaktadır.

Kaplıca iki tip balık içermektedir. Her iki tip balık ta Cyprinidae familyasının üyesidirler ve sıcak bir ortamda yaşamaya adapte olmuşlardır. Bu tiplerden vurucu diye bilinen, Cyprinion macrostomus' tur. Bu tipin terminal ağzı vardır ve 15 - 20 cm boydadır. Vücudu nispeten iri pullarla kaplıdır ve yan yüzeylerinde 6 - 8 adet farklı büyüklükte düzensiz lekeler bulunmaktadır.

İkinci tip balık, bir yalayıcı olarak bilinen Garra rufa' dır. Bu tip hilal şeklinde ventral ağıza sahipt ve boyu maxsimum 19 cm 'dır. Vücudu büyük pullarla kaplıdır. Jabbers (dürtükleyiciler) olarak anılanlar, üçüncü bir balık tipi değildir, bu "vurucu tipin" eşeysel olgunluğa erişmemiş formudur. Eşeysel olgunluğa erişince yan yüzeylerindeki lekeler kaybolur.

Her iki tip balık da omnivordur, bu Cyprinidae familyasının iyi bilinen bir özelliğidir. Fito ve zooplanktonlarla beslenirler. Ancak, havuzlarda plankton miktarının az olduğu araştırılmıştır. Bu da, balıkların gelişimini ve büyümelerini geciktirir, onların saldırgan ve predatör olmalarına neden olmaktadır. Kışın, havuzlarda az kişi bulunduğunda balıklar, acıkmış bir koyun sürüsü gibi besin ararlar. Yazın, havuzlara giren insanların vücuduna saldırırlar. Balıklar, sağlıklı deriden ziyade hastalıklı deriye saldırmayı tercih ederler, çünkü ondan parça koparmak daha kolaydır.

Suyun yüksek sıcaklığı ve beslenme ortamının balıklar üzerindeki etkileri biyokimyasal olarak ta araştırılmıştır. Doktor balıkların tedavi edici tıptaki rolü daha ileri çalışmaları hak etmektedir.

Kaplıcada ilk kez yıkananlar ellerinde olmayarak tarifi mümkün olmayan bir ürperti yaşarlar. Çünkü suya girer girmez, ince, kahverengi, gri, bej rengindeki sazan ve kaya balığı türü balıkların hastanın etrafında dolaşmaya ve ciltte hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye başladıklarını görürler. Hastaların balıklara alışmaları 2-3 gün sürer. Dişleri olmayan bu balıklar, 36-37 derece sıcaklıktaki suyun yumuşatmış olduğu kabarık yara kabuklarını yavaş ağız (dudak) hareketleriyle acıtmadan ve kanatmadan kopararak cilt pürüzsüz hale gelinceye kadar temizler. Tedaviden olumlu sonuç alınması için üç hafta (21 gün) süresince günde 2 seans şeklinde 4 er saat havuza girmek ve toplam 8 saat suda kalınması gerekmektedir. Ayrıca, sabahları aç karına birkaç bardak şifalı sudan içmeyi ihmal etmemek gerekir. Diğer taraftan yerden kaynayan su içindeki kabarcıkla ve balıkların vücut üzerinde yaptığı darbelerle vücutta bir gevşeme ve dinlenme görülmektedir. Tedavi tamamen yan etkisiz olup, kesinlikle herhangi bir ilaç kullanılmamaktadır.

Ancak bazı hastaların tereddütleri daha sonra tekrarlarsa konusu oluyor. Yapılan araştırmalarda bugüne kadar böyle bir vaka ile karşılaşılmamıştır. Dünyanın bir numaralı kaplıcası diyebileceğimiz bu kaplıca yalnız sedef hastalarını değil tüm cilt hastalıklarını tedavi etmektedir.

Vücut ısısına eşdeğer olan 36-37 derece deki kaplıca suyu şifa özelliğinin yanısıra berrak, kokusuz aktığı yerde hiçbir çökelti bırakmamaktadır.

pH'ı yaklaşık 7,2 olan su, izotermal olup yıl boyunca sıcaklığı yaklaşık (ort.) 35C'de süre itmektedir. u, kendini içilebilir kılan özelliklere sahiptir. Suyun biyolojik ve tedavi edici yönünün içerdiği lenyum' dan ( 1.3 ;ppm) kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Suyun romatizmal astalıklara, nörolojik (nevralji, nevrit, felç), ortopetik ve travmatolojik sekellerde (kırıklar, eklem travması ve kas hastalıkları), jinekolojik sorunlarda (lavaj ile), deri hastalıklarında, böbrek taşlarında (içme ile) ve psikosomatik bozukluklarda yararlı olduğu rapor edilmiştir.

Ancak, psoriasis (sedef hastalığı) kaplıcayı tedavi yönünden en popüler kılan hastalık olmuştur. Balıklar suyun etkisiyle yumuşayan psoriatik plaklara (ya da diğer deri hastalıklarının plaklarına) yönelmektedirler. Bunun sonucunda kabuklar uzaklaşmakta, bu esnada ufak bir kanama olmakta ve yara, su ile gün ışığının etkisine maruz kalmaktadır. Bu işlem ayrıca absesi olan hastalarda irinin akmasına neden olmaktadır. Bazı hastalıklarda tropikal uygulanımın yararlı olduğu bilinen Selenyumun sudaki yüksek düzeyinin yara iyileşmesinde önemli etken olduğu bildirilmiştir. Selenyum, hücreleri serbest radikallerin etkisine karşı koruyan bir enzim olan glutation, peroksidaz ' ın bir ko-faktörüdür. Bu içme ya da lavaj suretiyle alınan suyun gastrointestinal (Midebarsak) ve jinekolojık hastalıklardaki yararlı etkisini de açıklayabilir. Türkiye dışından gelen gözlemciler de, bu suyu tecrübe eden hastaların doktor balıklardan hoşnut olduklarını ve hayal kırıklığına uğrayan hiç
bir hastanın olmadığını bildirmişlerdir.

Doktor balıklara duyulan ilgi, nörolojik ve romatizmal hastalıkları olan insanları da bu kaplıcaya çekmiştir. Balıklar havuza giren vücudun çevresini sarmakta, bu vücuda vurmakta ve yaralamaktadırlar. Başlangıçta deride duyulan huzursuzluk yerini , mikromasajın gevşetici hoş duyumuna bırakmaktadır. Bu masaj özellikle hızlı büyümeleri için daha fazla besine ihtiyacı olan küçük balıklar tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle kaplıcanın hidroterapik yararına eş olarak nörolojik , romatizmal ve travmatik sekelleri olan hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olan bu masajın da psikolojik bir katkısı olabilir. Umutsuz hastaların bu kutsal balıklara olan güveni ve farklı bir ortamda bulunmaları da hastanın kendisini iyi hissetmesine katkıda bulunuyor olabilir. Sadece hastalar değil sağlıklı olan kişilerde doktor balıkları görmek amacıyla kaplıcayı ziyaret etmektedirler. Sağlıklı insanlar muhtemelen bu balıklardan derilerinin keratinize olan kısımlarının temizlenmesi nedeniyle yararlanmaktadırlar.

Tedavi Programları

1. Sabah aç karna en az üç bardak şifalı su içilmelidir.
2. Şifalı suyu içen hasta, kahvaltısını yaptıktan sonra havuza girer.
3. Şifalı suyu içen ve karnı tok olan hasta kaplıcanın mineral zengini şifalı suyu ve doktor balıklarla tedaviye başlar.
4. 37° suda yaşayan (28° nin üstündeki sıcaklıklardaki suda balıkların yaşaması tıbben mümkün değildir) ve dünyada bir eşi bulunmayan "DOKTOR BALIKLAR" vurucu ve yalayıcı olmak üzere iki çeşittir.
5. İçerisinde cilt hastalıklarının tedavisinde en etkin olduğu bilinen "SELENYUM" un bulunduğu şifalı suyla birlikte doktor balıklar da tedaviye başlar.
6. Günde iki seans şeklinde 8 saat havuza girilir.
7. Tedavi müddetince hastaların alkol almaması gerekir.
8. Tedavi esnasında "SEDEF" hastalığı ile ilgili hiçbir ilaç ve merhem kullanılmamalıdır.
9. Tedavi süresi olan 21 gün mutlaka tamamlanırken, günde kesinlikle 8 saat şifalı sudan istifade edilmelidir.
10. Kuralları yerine getiren sedef hastaları %100 netice alarak kaplıcadan ayrılırlar.
Not: Cildin en büyük dostu "SELENYUM" bu şifalı suyun her litresinde 1 gr. bulunmaktadır.

BUNLARA DİKKAT!

Balıklı kaplıcalara girecek olanlar;
* Suyu içtikten sonra, havuza girmeden önce kahvaltı yapmak gerekiyor.
* Günde dörder saatten iki seans havuza girilmesi tavsiye ediliyor.
* 21 günlük kür uygulanmalı.
* 21 gün boyunca hastaların, "sedef hastalığı" ile ilgili herhangi bir ilaç ya da krem kullanmamaları gerekiyor.
* Tedavi süresince alkol de kullanılmamalı.

TESİSLER İLETİŞİM
Kaplıca tesis işletmecisi (Ünsallar)
Adres: Sivas Kangal İlçesi Sedef Tedavi Merkezi Kavak Köyü Mevkii
Tel. No : 0 346 469 11 51 (52-53-54 3 Hat)
0 346 469 11 72 (73-74-75)
Faks No : 0 346 469 10 30
www.balikli.org
e-mail: [email protected]

Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Adres: Atatürk Kültür Merkezi Eski SSK Hastanesi Karşısı Sivas
Tel. No: 0 346 223 59 08 / 0 346 223 92 99
Faks No: 0 346 223 92 99 / 0 346 222 22 52
e-mail: [email protected]

Kangal Kaymakamlığı
Tel. No: 0 346 457 10 01
Faks No: 0 346 457 10 01
www.kangal.gov.tr
e-mail: [email protected]

NERELERİ GEZEBİLİRSİNİZ NELER YAPABİLİRSİNİZ

Kangal Sivas'ın en ünlü ilçelerinden biri. En önemli özelliği sadece sedef hastalığına alternatif bir çözüm sunan dünyaca ünlü doktor balıklarıyla değil, yine dünyaca meşhur sadakatin timsali Kangal Köpekleriyle de ünlüdür. Eğer hayvan sevginiz varsa üretim çiftliklerini ziyaret edip köpekleri görebilir veya satın alabilirsiniz.
Kaplıca da bulunan sosyal tesislerde her tür imkan bulunduğundan, temiz kır havası eşliğinde doğayla baş başa, şifalı suları hem içerek hem de banyo yaparak güzel bir tail yapabilirsiniz.

Sivas merkez Selçuklu, Osmanlı eserlerini, tarihi cami, medrese han, hamam ve kervansarayları gezebilir; Sivas Kalesinden Sivas’ı izleyebilirsiniz. Sivas’a özgü halı kilim, ağızlık, kemik saplı bıçak, kemik tarak, çarık, çorap ve ünlü bağlama sazı satın alabilirsiniz. Cumhuriyetin temelinin atıldığı Kongre Müzesini, Çifte Minareli Medreseyi gezip tarihi mekanlarda çay içebilirsiniz.

Unesco tarafından korumaya alınan ve taşın sanata dönüştüğü Divriği Ulu Camii ve Divriği konaklarını ziyaret edebilirsiniz.

Gürün Gökpınar gölüne giderek gökyüzünün tonlarını suya devrettiği harika bir manzara eşliğinde en leziz alabalıklardan tadabilirsiniz.
 
Üst Alt