Ahmağa Verilecek Cevap...!

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Ahmağa verilecek cevap

* Sefih ve cahil bir kimse konuşunca ona cevap verme Sükut, ona cevap vermekten daha hayırlıdır Ahmağa verilecek en güzel cevap sükuttur

* Başında ağaran saçlar, nefsinin ateşini söndürmeli Başında beyaz saçların yanmasıyla, senin gecenin başladığını anla (Çünkü bunlar, ölümün habercileridir) İhtiyarlığın habercileri yanaklarına indikten sonra, nasıl rahat yaşarsın, insanın ömrünün en iyi kısmı, ihtiyarlıktan öncekidir Halbuki, gençliği yok olan bir nefs, yok olmuş demektir İnsanın rengi sararıp, saçları ağardığı zaman, güzel ve tatlı günleri de, o güzellik ve tatlılığını kaybeder Yeryüzünde büyüklenerek yürüme Çünkü, bir müddet sonra bu yer, seni de içine çekip alacaktır

* Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil

* Allahü teâlâyı sevdiğini söylersin, halbuki, Ona isyan edersin Böyle sevgi olmaz Eğer sevginde samimi olsaydın, Allahü teâlâya itaat ederdin Çünkü seven, sevdiğine itaat eder

* Sana gelene sen de git Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme

* Dilini muhafaza et, seni sokmasın Çünkü o, büyük bir yılandır

* Kendisine hayrı olmayan kimsenin başkasına hayrı olmaz İnsan kendisi için hayır işlemez, kendisine iyilik yapmazsa, insanlar da ona hayır ve iyilik yapmaz

* Kendisine hayrı olup olmadığını merak eden, beş vakit namaza verdiği öneme baksın Doğru kılınan namaz her hayrın anahtarı, her derdin ilacıdır

* Bir kimse kendini övmeye başlarsa, değeri düşer

* İnsanlar Allahü teâlâya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır İnsanlar saadete kavuşmak için yaratılış gayelerine dikkat etmeli ve dünyaya düşkün olmaktan kaçınmalı Dünya nimetleri geçicidir Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir Ahirette saadete kavuşmak için bir binek gibidir Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir Akıllı kimseler bu fani dünyaya düşkün olmayıp kulluk vazifesini hakkıyla yapanlardır

* İnsan, dünya ve ahiret saadeti için dinimize muhtaçtır Zaten bunun için ihsan edilmiştir Yalnız, ondaki nimet ve faydalara iki ipe yapışmakla kavuşabilirsiniz Birisi ehl-i sünnet itikadını öğrenmek diğeri de bunu öğretmektir Bu ipten birisini bıraktığınız zaman nimetler uçar gider Şahsınızdan uçar, evinizden uçar, cemiyetinizden uçar gider Siz artık, yaptıklarınızı, yaşadıklarınızı din yani nimet zannedersiniz

* Kalbini düşmandan boşalt! Dostu kalbe çağırmaya lüzum kalmaz Kalb denilen latife hiç boş kalamaz Mahlukların düşüncelerinden temizlenen kalb, kendiliğinden Allahü teâlâya teveccüh eder [Boşaltılan bir şişeye havanın kendiliğinden dolması gibidir]

* Bir iş nasıl başlarsa öyle devam eder Hizmete, bir işe başlayınca iki maksadınız olmalı: Birincisi, Allah’ın dinine hizmet etmek İkincisi Onun kullarına faydalı olmak İşinizi adaletle idare edin O işi yaparken, hep beraber sıkıntılar da sevinçler de paylaşılmalı

* İki kişinin darıldıktan sonra, birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Ahmak olana verilecek cevap

Sual: Bid’at işlemekle meşhur bir arkadaş, Hak Sözün Vesikaları isimli kitaptaki, (Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illes-sükût) ifadesinin yanlış olduğunu ve bunun, (Ahmağın cevabı ancak sükûttur) anlamına geldiğini söyledi. Dediği doğru mudur?

CEVAP

Bu söz , hadis imamlarından İbni Hibban hazretlerine aittir. Bu sözün manası şöyledir:
(Ahmağa verilecek hiçbir cevap, cevap olamaz; ona ancak susmak cevap olur.)
Türkçede o şekilde değil , (Ahmağa susmaktan iyi cevap olmaz) şeklinde söylenir.

Kur’an-ı kerimde , böyle (Ve ma… illâ) ifadeli birçok âyet-i kerime vardır. Birkaçını bildirelim:

1- (Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemin) [Enbiya 107]
Tercümesi şöyledir: (Biz seni göndermedik, ancak âlemlere rahmet için gönderdik.)

Türkçede şöyle söylenir: (Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.)

Yani seni peygamber olarak göndermemiz , başka bir maksatla değil, müslüman kâfir herkese rahmet içindir. (Beydavi)

2- (Ve me’l hayat-üd-dünyâ illâ metâ-ül gurûr.) [Al-i İmran 185]

Tercümesi şöyledir: (Dünya hayatı ancak bir gurur metaıdır.) veya (Dünya hayatı, gurur metaından başka şey değildir.) [Meta = eğlence, mal, varlık. Gurur = Aldatıcı, yanıltıcı]

Meali şöyledir: (Dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten, bir eğlenceden başka bir şey değildir.)

3- (Ve mâ yeıdühüm-üş-şeytânü illâ gurûra) [Nisa 120]

Meali şöyledir: (Şeytan, aldatmak için onlara vaatlerde bulunuyor.)

(Şeytanın vaatlerde bulunması, aldatmaktan başka şey değildir.)

4- (Ve mâ erselnâke, illâ mübeşşiren ve nezira) [İsra 105]

Tercümesi şöyledir: (Seni yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.)

Meali şöyledir: (Seni yalnız [inanıp itaat eden Müslümanları Cennet nimetleriyle] müjdeleyici ve [inkâr edip isyan eden kâfirleri cehennem azaplarıyla] korkutucu olarak gönderdik. [Başka bir maksatla göndermedik.]

5- (Ve mâ enzeler-rahmânü, min şey’in in entüm illâ tekzibûn) [Yasin 15]

Meali şöyledir: (Rahman hiçbir şey indirmedi. Siz, yalancılardan başkası değilsiniz.)

Âyet-i kerimenin tamamı şu mealdedir: (Kâfirler dedi ki: Siz de bizim gibi bir insansınız, bizden ne üstünlüğünüz var ki? Allah kitap falan göndermedi, siz yalandan başka bir şey söylemiyorsunuz.)

6- (Ve ma yechadü bi âyâtinâ, ill-el kâfirun) [Ankebut 47]

Meali şöyledir: (Âyetlerimizi kimse inkâr etmez, ancak kâfirler inkâr eder.)

Türkçede şöyle söylenir: (Âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez.)

[Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakilleri de, bid’at ehlinden başkası inkâr etmiyor.]

7- (Ve ma yezîdihüm illâ nüfûra) [İsra 41]

Tercümesi şöyledir: (Hiçbir şeylerini arttırmaz, ancak nefretlerini artırır.)

Mealleri şöyledir: (Ancak onların nefretini artırır.)(Onların nefretinden başka bir şeylerini arttırmaz.)

(Kur’anı kerimdeki öğüt verici açıklamalar, kâfirlerin, nefretlerini artırmaktan başka şeye sebep olmaz.)

[Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakiller de , bid’at ehlinin nefretlerini artırmaktan başka şeye sebep olmuyor.]

Bu yedi örnek gösteriyor ki , İbni Hibban hazretlerinin sözü çok güzel ve doğrudur. Yanlış olan bid’at ehlinin anlayışıdır. Zaten bid’at ehli, Kur’an-ı kerimi de, âlimlerimizin sözlerini de doğru anlayamaz. Anlayamadığı için de 72 sapık fırka meydana çıkmıştır.

Biz yine İbni Hibban hazretlerinin sözünü tekrar ediyoruz:

Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illes-sükût
(Ahmağa verilecek en güzel , en isabetli cevap, susmaktır.)

Ahmağı ikna etmek

Sual: Hadis imamlarından İbni Hibban hazretlerinin (Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illes-sükût) ifadesinin yanlış olmayıp doğru olduğunu, bir gence çeşitli örnekler vererek açıkladım; fakat ikna olmadı. İkna için ne yapmamı tavsiye edersiniz?

CEVAP

Bir hadis âliminin ifadesini sorgulayana, verecek cevap olmaz. Sonra gelenlerin, önceki âlimleri suçlaması, üstelik bir muhaddisin sözünün yanlış olduğunu söylemesi, haddini bilmemektir, ahmaklıktır ve kıyamet alametlerindendir. İsa aleyhisselam, (Allah’ın izniyle baras hastalarını iyileştirdim, anadan doğma körlerin gözünü açtım, hatta ölüleri dirilttim; ama ahmakları ikna edemedim) buyuruyor. Bir peygamberin yapamadığı şeyi biz nasıl yaparız? En uygunu, sükût ederek cevap vermektir.
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz, kötü huylu kimsedir. Kârını ve zararını iyi düşünemez. Hikmet, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayıran kuvvettir. Hikmetin lüzumundan az olmasına ahmaklık denir. Ahmak, hayrı, şerri birbirinden tam ayıramaz.

Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür. (İmam-ı Cafer-i Sadık)
Ahmaklığın alameti, kendi aybını bırakıp, başkasının aybıyla uğraşmaktır. (Sırri-yi Sekati)
Ve ma cevab-ül ahmak-ı illes sükut = Ahmağa verilecek en güzel cevap ancak sükuttur. (İbni Hibbân)
Nefsin arzuları peşinde koşan ahmaktır. (Muhammed Masum Faruki)
Hatasında ısrar eden ahmaktır. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)

Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare mağlubiyettir.
Ahmağın kalbi ağzında, akıllının dili kalbindedir.
Aklımız sınırlıdır. Aklın eremediği şeyleri akıl ile anlamaya kalkışmak ahmaklık olur.
Ahmağa nasihat kâr etmez. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
Müslümanlığı bırakmak, yani dinsiz olmak ahmaklığın en kötüsüdür. Kim Müslümanlığı bırakırsa mürted olur, hangi dine girerse girsin fark etmez. Yani Ehli Sünnet yolundan ayrılan aklı kıt mezhebsizlerde birer ahmaktır.

Önce İslam âlimlerinin ahmaklık hakkındaki sözlerinden bazılarını bildirelim:
İnsanların en ahmağı zekasına en çok güvenendir. İnsanların en akıllısı da, suçu kendinde arayan ve bilmediklerini âlimlere soran kimsedir.

Üstünde akrep olan bir kimse, o akrebi üstünden atmaya, onu öldürmeye çalışmayıp da, başkasının yüzüne konan sinekleri kovalamaya çalışması ahmaklıktır.

Kendisini ebedi tehlikeye atan akıllı olamaz, ahmaktır.(İşte ahmak vehhabiler böyledir.) Kur’an-ı kerimde mealen, (Düşünmüyor musunuz) ikazı çok geçer.

Hadis-i şerifte, (Aklı olmayanın dini de yoktur) buyuruldu. (Tirmizi)

Ahmaklığın tek kelime ile tarifi, akılsızlıktır. Akılsızlık ise doğuştandır. Kaza kader konusudur.

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Her şey Allahü teâlânın takdiri iledir. Akıl ve ahmaklık bile.) [Buhari]

Hazret-i İsa, (Körleri iyileştirmek, ölüleri diriltmek zor gelmedi. Ama ahmağa, doğru sözü anlatamadım) buyurdu. Ahmaklıkta cahillik de vardır. Cahilliğin ilacı ise ilimdir. Ahmak, hak ile bâtılı ayıramaz ve daha başka zararlar yapar. O halde hak ile bâtılı ayıran ve faydalı şeyleri bildiren Ehl-i sünnet âlimlerine tâbi olan ahmaklığın zararından kurtulur. Ahmaklar, bir adada mahzur kalmış insanlara benzer. Bunlar kendi imkanları ile sahile çıkamaz. Tecrübeli bir kaptanın gemisine binerlerse sahile kavuşurlar. Binmeyen sahile çıkamaz. Onun için âlimlere uyan kurtulur. Hadis-i şerifte de, (Âlimler rehberdir, âlimlere uyun) buyuruldu.

Ahmaklık, kârını zararını bilmemek, iyiyi kötüyü ayıramamak, körü körüne bir şeye saplanıp gitmektir.

İyilik yapıyorum sanarak kötülük eder, fitneye sebep olur. Susulacak yerde konuşur. Çeşitli zararlara sebep olur. Atalarımız, (Ürümesini bilmeyen it, sürüye kurt getirir) demişlerdir.

Ahmak insanı iknaya çalışmak da boşunadır. Ona ne söylense faydasızdır. Fayda yerine zararı olur. Tartışmaya hiç gelmez.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: (Ahmağa cevap verilmez.) [İslam Ahlakı]

Hadis imamlarından İbni Hibban hazretleri de, (Ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır) buyurmuştur. Tartışmak sadece ahmakla değil, herkesle de zararlıdır. (Tartışma, dostların dostluğunu azaltır, düşmanın düşmanlığını artırır) demişlerdir.
 
Üst Alt