Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Camiler
22-Edirne ilindeki camiler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 26355" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 12px"><strong>Selimiye Camii Tarihi Eserler</strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: Red">Edirne'deki ünlü Türk camii.</span></strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px">Kanunî Süleyman'ın oğlu Selim II tarafından Edirne'de ünlü mimar Sinan'a yaptırılan Selimiye Camii, selâtin camilerinin en ünlülerinden biridir. Yapımı 1569'dan 1675'e kadar 6 yıl sürmüş ve yaptıran padişahın adıyla anılması için de Selimiye adı verilmiştir.</span><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><img src="https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyecami.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px">Mimar Sinan bu camiyi yaparken o zamana kadar hiç bir mimarın başaramadığı bir işi başarmış, önceki bü*yük cami ve kiliselerde görülmemiş bir ustalıkla bütün camiyi tek bir kubbeyle örtebilmiştir. Bu yüzden Mimar Sinan'ın şöyle dediği söylenir: Şehzade Camii'ni çıraklığımda, Süleymaniye Camii'ni kalfalığımda, Selimiye'yi ustalığımda yaptım.</span><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><img src="https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyecamiiedirne.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px">Gerçekten de o zamana kadar bu gibi eserlerde ana kubbe kademeli olarak yarım kubbelerin üstünde yükselirdi. Sinan, bu camide ana kubbeyi 8 filayağına dayanan sekiz köşeli bir kasnak üzerine oturtmuştur. Kasnak filayaklarına, filayakları da dış desteklere kemerlerle bağlanmıştır. Kubbenin yüksekliği 15,86 m'dir (Ayasofya'nın kubbesinden 1 m daha yüksek). Caminin içi İznik çinileriyle süslenmiştir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px"></span><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: Red">ÜÇ ŞEREFE ÜÇ MERDİVEN</span></span></strong><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px">Caminin dört köşesinde yer alan dört minarenin dördü de üç şerefelidir. Giriş kapısının iki yanındaki minarelerin üç şerefesine üç ayrı merdivenle çıkılır. Öteki minareler birer merdivenlidir; her birinin yüksekliği 70,889 m'dir. Minarelerin kubbeye yakınlığı camiye ayrı bir estetik güzellik vermektedir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 12px">Selimiye bir külliye olarak yapılmıştır. Taş duvarlarla sınırlı geniş avlunun içinde dârülsıbyan (çocuk okulu), dârülkurra (Kur'an kursu) ve medrese vardı. Ortasında oymalarla süslü bir şadırvan bulunan revaklarla çevrili Selimiye Medresesi şimdi müze haline getirilmiştir. Caminin cümle kapısı mermer sarkıtlarla süslenmiştir. Avlunun dış kapısında bile ince bir işçilik göze çarpar</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Türk-İslam tarihinin en ihtişamlı yapısı: Selimiye Camii </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Beş asıra yaklaşan geçmişiyle zamana meydan okuyan, dimdik ayakta duran heybetiyle insanı kendine hayran bırakan, teknik özelliklerindeki üstünlük ve ayrıcalıklarla Osmanlı mimarisini göklere çıkaran, şehir siluetindeki hakimiyetini açıkça belli eden ihtişamıyla herkesi büyüleyen Selimiye, Osmanlı Saltanatı'nın Edirne'ye en büyük armağanı olarak kubbesinden minarelerine, süslemelerinden akustiğine kadar eşsiz bir değer...</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mimar Sinanın 80 yaşında yarattığı ve ustalık eserim diye nitelediği yapıt olan Selimiye Camii, Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin olduğu kadar, dünya mimarlık tarihinin de baş yapıtları arasında gösterilmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><strong>Selimiye Camii neden İstanbula değil de Edirneye yapıldı?</strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p><p></span></p><p><span style="font-size: 12px">Evliya Çelebinin aktardığı, Sultan II. Selimin, Selimiye camiini Edirnede yaptırmasını peygamberimizi rüyasında görmüş olmasına bağlanması, en çok bilinen ve kabul edilen görüştür. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde bu konuyu şöyle aktarmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sultan II. Selim niçin İstanbulda bu camiyi inşa ettirmediler diye sorarlarsa, bir gece Sultan Selim Üsküdar tarafında Fenerbahçede bulunan köşkte, rüyasında peygamber efendimizi görmüş ve ondan Ya Selim, Kıbrısı fethedersem ganimetlerden payıma düşenden bir camii inşa edeyim demiştin. Şimdi Cenab-ı Allah sana Kıbrısı nasip etti. Niçin vefa edip geri kalan ömrünü hayır ve iyilikler yolunda geçirmezsin. Tez Kıbrıstaki Magosa kalesinden alınan ganimeti Vezir Mustafa paşadan talep edip benim korumamda olan Sedd-i İslam Edirnede camii inşa et </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ancak bilindiği gibi Kıbrıs, 1571 yılında fethedilmiş, Selimiye camiinin yapım süreci ise 1568/69 yıllarında başlamıştır. Evliya Çelebinin ise doğruluğu şüpheli bu bilgiyi bu şekilde aktarmasını, Selimiye gibi bir abide eserden etkilenmesinden veya diğer etkilenen insanların ona abartılı aktarmalarından kaynaklandığı düşünülebilir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Evliya Çelebinin bu görüşüne karşın, Selimiye külliyesinin Edirneye yapılmasının sebepleri ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">1- İstanbul sur içindeki egemen olan noktalarda daha önce yaptırılan Ayasofya Bayezid, Süleymaniye, Şehzade ve Fatih camileri bulunması ve bu camilerin tümünün şehre hakim noktalara inşa edilmiş, bölgede başyapıt için gerekli bir mekan bulunmaması ileri sürülebilir. Bunun yanında Sur içinde bulunan bu bölgede 15 yıl önce bir diğer başyapıt Süleymaniye cami ve külliyesinin yapılması işlev ve ihtiyaç anlamında gerek olmadığını akla getirebilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Anadoludan Rumeliye aktarılan Türk nüfusu Balkanların bir çok yerinde bulunmasına rağmen, Avrupada kesin olarak Türkleşmiş coğrafi alan sınırı Edirne dolaylarından geçmekteydi ve Edirne bu bölgenin merkezi olarak görülmekteydi. Edirnenin daha önce başkentliği üstlenmesi ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde ki batı seferlerinin askeri merkezi olması, Edirneyi Osmanlının gözünde geçmiş bir başkenti olarak önemli kılıyordu. Buraya yapılacak abidevi eser, mevcudiyeti süresince bu toprakların Osmanlı ve Türk kalmasını sağlayacaktı. Nitekim 19. ve 20. yüzyıllardaki işgallerde Ruslar, Bulgarlar ve Yunanlılar bu abidevi eseri yok etme cesaretini gösterememiş ve Selimiye, Edirnenin bir Türk şehri olduğunun en büyük kanıtı olmuştur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">3- Sultan II. Selim, babası Kanuni Sultan Süleyman ve diğer saray halkı ile beraber Edirne sarayında bulunması ve hatta Kanuni Sultan Süleyman batı seferlerine çıktığında Edirne kentinin koruyucusu (kaim-makam) olarak bırakılması, onun gözünde Edirnenin önemini maddi ve manevi boyutlarıyla anlamlı kılmış olmalıdır. Nitekim Mimar Sinanın ağzından yazıldığı düşünülen Tezkiretül Bünyan ( Yapılar Kitabı) adlı eserde Sultan Selim Han hazretleri, saadetle devlet tahtına oturduktan sonra Edirne şehrine son derece sevgisi ve şefkati olduğundan burada, zamanda benzeri olmayan bir camii yapılmasını buyurdular diye yazmaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Tüm bu görüşler göstermektedir ki her bir görüşün kendi içinde bir doğruluk payı olmakla beraber tek başına yeterli olmaları pek anlamlı değildir. Akla uygun gelen, Sultan II. Selimin tüm bu görüşler ve diğer başka nedenler gözden geçirildikten sonra Selimiye camiinin Edirnede yapılması için karar vermesini sağlamış olduğu söylenebilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"> <img src="https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiye.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><strong>Selimiyeye giden yol</strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p><p></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mimar Sinanın, Sultan II. Selimin buyruğu ile Edirnede inşa ettiği Selimiye Camii, yapı biçimi açısından Edirne Üç Şerefeli Camiye oldukça benzer. Sinan'ın Selimiye'den önce yaptığı her yapıda, Selimiye'den bir parça bulmak mümkündür. Mimar Koca Sinan'ın plan açısından getirdiği yenilikler ise Süleymaniye'den sonra değişmiştir. Bu değişiklik altıgen veya sekizgen çardaklı şema düzeninin uygulamaları olarak görülmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sinan, Selimiye camiinden önce Silivrikapı'da 1551 tarihli Hadım İbrahim Paşa camiinde ve 1555-1560 tarihleri arasındaki Rüstem Paşa camiinde sekiz köşeli kaide üzerine oturan kubbe şeklini de denemişti. Böylece Sinan büyük pratik araştırmalarla camiler için kendine en ideal görünen âbide fikrini iyice hazırlayıp geliştirdikten sonra Edirne'de son ve en büyük şaheseri Selimiye'nin inşasına başlamıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"> <img src="https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyesadirvan.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><strong>II.Selim, Camiinin bittiğini göremedi</strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p><p></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dönemin padişahı II. Selim tarafından Edirne'de inşa ettirilen bu "anıtsal yapı", 1568-1575 yılları arasında yapılmıştır. Selimiye Camiinin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, camii kapısı üzerinde bulunan kitabede H. 976 (1568) yılı yazmaktadır. 27 Kasım 1574 Cuma günü Camiinin açılması için Divandan emir gelmiş olsa da 7 Aralık 1574 de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının (Zilhicce) ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıştır. Ne yazık ki, inşa fermanını yazan II. Selim ömrü vefa etmediği için Camiinin açılışını görememiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><strong>Selimiyenin dünya mimarisindeki yeri</strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></p><p></span></p><p><span style="font-size: 12px">Selimiye Caminin muazzam kubbesinin ağırlığı sekiz sütun ve bunların arkasındaki dayanma kemerleriyle karşılanmaktadır. Bir bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana kazanmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kubbe, mimaride evreni temsil eden bir simgedir. Tüm inanç sistemlerinde bu sebep ile dini yapıların çoğunda kubbesel yapılar tercih edilmiştir. Hıristiyan dünyasının hakim olduğu Avrupada da kubbe mimarîsi, özellikle İtalyada, hakim olmuştur. Ancak Bu eserleri ortaya çıkaran mimarlar, Mimar Sinandan farklı olarak üst üste iki kubbe sistemini benimsemişlerdi. Katedrallerin çoğunda dış kubbe, iç kubbenin etki bırakmayan yetersiz şeklini ve şemasını gizleyen bir maske olarak kullanılmıştır. Türk mimarisinin geleneğine uyarak Sinan, inanılmaz bir cüretle yükselttiği tek kubbe ile hem mekânı örtmüş hem de dış görünüşün ana hatlarını belirtmiştir. Burada dış görüntü doğrudan doğruya iç yapıdan gelişmekte ve iç yapı ile dış yapı rahatlıkla bir bütün olarak algılanmaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Avusturyalı İslam ve İran Sanat Tarihi uzmanı Prof. Dr. Ernst Diezin</span></p><p><span style="font-size: 12px">"Selimiye'deki mekân büyüklük, yükseklik, topluluk ve ışık etkisi bakımından yer yüzündeki bütün yapılardan üstündür" deyişi ilgi çekicidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Selimiye Camii, bütünü meydan getiren her bir özelliği ile ilgi çekici olmakla beraber, bu bütünün ortaya koyuluş biçimi ve tüm yönlerin içinde herhangi birinin öne çıkmayarak bütünün içinde yer alması ile diğer abidevi eserlerden ayrılmaktadır. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hindistan'da Bicapur'da Muhammet Adil Şah türbesi 44 metre çapında dünyanın en büyük kubbesiyle örtülü olduğu halde, ışık fena düzenlendiğinden mekân çok fakir ve cansız bir etki bırakır. Roma'da Panteon katedrali çok büyük fakat silindirik bir yapı olduğundan mekân monotondur, âdeta bakışları yorar. St. Pier kilisesinde ise kubbe birdenbire derine dalarak mekânın sükûnunu bozmakta ve dış kubbe muazzam fenerle birlikte iç kubbenin kifayetsizliğini gizlemektedir. Ayasofya'nın mekânı yan koridor ve galerilere doğru belirsizce kaybolup nerede bittiği anlaşılamamaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Oysa Selimiye camiinde her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli mekan, şahane bir sükun halinde olup değişik cazibesiyle her gireni birden sürükler ve bir daha bırakmaz. Yüksek minareler arasında dıştan kubbenin biraz basıkça düşmüş olması mekânın tek bir kubbe ile örtülmüş olmasından ileri gelmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Cami içi şaheserler</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Selimiyede mimari gibi diğer Osmanlı sanatları da gelişmenin en yüksek noktalarına varmıştır. Mermerden yapılmış minber, işçiliğindeki incelik, yükseklik, büyüklük ve güzellik bakımından bu grubun diğer şaheserlerini gölgede bırakır. Mihrap tarafında duvarlar, minberin arkası ve külahı ile camideki bütün alt kat pencerelerin alınlıkları parlak, cazip bir çini dekor ile kaplanmıştır. Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve kompozisyonlar, bunlara Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasında özel bir yer vermektedir. Bu çinilerin üst kısmında lâcivert zemin üzerine iri beyaz harflerle sureler yazılıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mihrap kısmının sol tarafında Hünkâr mahfili göz alıcı zengin çinilerle hemen dikkati çeker. Burada sonradan kesilip yerlerine konmuş gibi görünen meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekor olarak karşımıza çıkmaktadır. Elma fidanının kökü karanfil, lâle ve sümbüllerle zenginleştirilmiştir. Bahar açmış erik fidanı da birkaç defa tekrarlanarak Hünkâr mahfilinde taze bir bahar havası estirilmiştir. Hünkâr mahfilinin bütün duvarlarını yarıya kadar kaplayan bu çiniler kalite itibariyle mihrap kısmı çinilerinden yüksek fakat kompozisyon ve âbidevi büyüklük bakımından onlardan daha sade ve mütevazıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #cc0033"><strong>Mimar Sinan'ın Edirne'deki diğer eserleri:</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">:: Taşlık Cami :: Rüstem Paşa Kervansarayı :: Defterdar Mustafa Paşa Camii</span></p><p><span style="font-size: 12px">:: Ali Paşa Çarşısı :: Kanuni Köprüsü :: Şeyhi Çelebi Camii :: Sokullu Hamamı</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 26355, member: 1208"] [SIZE=3][B]Selimiye Camii Tarihi Eserler [COLOR=Red]Edirne'deki ünlü Türk camii.[/COLOR][/B] [SIZE=3]Kanunî Süleyman'ın oğlu Selim II tarafından Edirne'de ünlü mimar Sinan'a yaptırılan Selimiye Camii, selâtin camilerinin en ünlülerinden biridir. Yapımı 1569'dan 1675'e kadar 6 yıl sürmüş ve yaptıran padişahın adıyla anılması için de Selimiye adı verilmiştir.[/SIZE][B] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyecami.jpg[/IMG] [/B][SIZE=3] Mimar Sinan bu camiyi yaparken o zamana kadar hiç bir mimarın başaramadığı bir işi başarmış, önceki bü*yük cami ve kiliselerde görülmemiş bir ustalıkla bütün camiyi tek bir kubbeyle örtebilmiştir. Bu yüzden Mimar Sinan'ın şöyle dediği söylenir: Şehzade Camii'ni çıraklığımda, Süleymaniye Camii'ni kalfalığımda, Selimiye'yi ustalığımda yaptım.[/SIZE][B] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyecamiiedirne.jpg[/IMG] [/B][SIZE=3] Gerçekten de o zamana kadar bu gibi eserlerde ana kubbe kademeli olarak yarım kubbelerin üstünde yükselirdi. Sinan, bu camide ana kubbeyi 8 filayağına dayanan sekiz köşeli bir kasnak üzerine oturtmuştur. Kasnak filayaklarına, filayakları da dış desteklere kemerlerle bağlanmıştır. Kubbenin yüksekliği 15,86 m'dir (Ayasofya'nın kubbesinden 1 m daha yüksek). Caminin içi İznik çinileriyle süslenmiştir. [/SIZE][B][SIZE=3][COLOR=Red]ÜÇ ŞEREFE ÜÇ MERDİVEN[/COLOR][/SIZE][/B][SIZE=3] Caminin dört köşesinde yer alan dört minarenin dördü de üç şerefelidir. Giriş kapısının iki yanındaki minarelerin üç şerefesine üç ayrı merdivenle çıkılır. Öteki minareler birer merdivenlidir; her birinin yüksekliği 70,889 m'dir. Minarelerin kubbeye yakınlığı camiye ayrı bir estetik güzellik vermektedir. Selimiye bir külliye olarak yapılmıştır. Taş duvarlarla sınırlı geniş avlunun içinde dârülsıbyan (çocuk okulu), dârülkurra (Kur'an kursu) ve medrese vardı. Ortasında oymalarla süslü bir şadırvan bulunan revaklarla çevrili Selimiye Medresesi şimdi müze haline getirilmiştir. Caminin cümle kapısı mermer sarkıtlarla süslenmiştir. Avlunun dış kapısında bile ince bir işçilik göze çarpar[/SIZE] [B]Türk-İslam tarihinin en ihtişamlı yapısı: Selimiye Camii [/B] Beş asıra yaklaşan geçmişiyle zamana meydan okuyan, dimdik ayakta duran heybetiyle insanı kendine hayran bırakan, teknik özelliklerindeki üstünlük ve ayrıcalıklarla Osmanlı mimarisini göklere çıkaran, şehir siluetindeki hakimiyetini açıkça belli eden ihtişamıyla herkesi büyüleyen Selimiye, Osmanlı Saltanatı'nın Edirne'ye en büyük armağanı olarak kubbesinden minarelerine, süslemelerinden akustiğine kadar eşsiz bir değer... Mimar Sinanın 80 yaşında yarattığı ve ustalık eserim diye nitelediği yapıt olan Selimiye Camii, Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin olduğu kadar, dünya mimarlık tarihinin de baş yapıtları arasında gösterilmektedir. [CENTER][B]Selimiye Camii neden İstanbula değil de Edirneye yapıldı?[/B] [/CENTER] Evliya Çelebinin aktardığı, Sultan II. Selimin, Selimiye camiini Edirnede yaptırmasını peygamberimizi rüyasında görmüş olmasına bağlanması, en çok bilinen ve kabul edilen görüştür. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde bu konuyu şöyle aktarmaktadır: Sultan II. Selim niçin İstanbulda bu camiyi inşa ettirmediler diye sorarlarsa, bir gece Sultan Selim Üsküdar tarafında Fenerbahçede bulunan köşkte, rüyasında peygamber efendimizi görmüş ve ondan Ya Selim, Kıbrısı fethedersem ganimetlerden payıma düşenden bir camii inşa edeyim demiştin. Şimdi Cenab-ı Allah sana Kıbrısı nasip etti. Niçin vefa edip geri kalan ömrünü hayır ve iyilikler yolunda geçirmezsin. Tez Kıbrıstaki Magosa kalesinden alınan ganimeti Vezir Mustafa paşadan talep edip benim korumamda olan Sedd-i İslam Edirnede camii inşa et Ancak bilindiği gibi Kıbrıs, 1571 yılında fethedilmiş, Selimiye camiinin yapım süreci ise 1568/69 yıllarında başlamıştır. Evliya Çelebinin ise doğruluğu şüpheli bu bilgiyi bu şekilde aktarmasını, Selimiye gibi bir abide eserden etkilenmesinden veya diğer etkilenen insanların ona abartılı aktarmalarından kaynaklandığı düşünülebilir. Evliya Çelebinin bu görüşüne karşın, Selimiye külliyesinin Edirneye yapılmasının sebepleri ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaktadır: 1- İstanbul sur içindeki egemen olan noktalarda daha önce yaptırılan Ayasofya Bayezid, Süleymaniye, Şehzade ve Fatih camileri bulunması ve bu camilerin tümünün şehre hakim noktalara inşa edilmiş, bölgede başyapıt için gerekli bir mekan bulunmaması ileri sürülebilir. Bunun yanında Sur içinde bulunan bu bölgede 15 yıl önce bir diğer başyapıt Süleymaniye cami ve külliyesinin yapılması işlev ve ihtiyaç anlamında gerek olmadığını akla getirebilir. 2- Anadoludan Rumeliye aktarılan Türk nüfusu Balkanların bir çok yerinde bulunmasına rağmen, Avrupada kesin olarak Türkleşmiş coğrafi alan sınırı Edirne dolaylarından geçmekteydi ve Edirne bu bölgenin merkezi olarak görülmekteydi. Edirnenin daha önce başkentliği üstlenmesi ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde ki batı seferlerinin askeri merkezi olması, Edirneyi Osmanlının gözünde geçmiş bir başkenti olarak önemli kılıyordu. Buraya yapılacak abidevi eser, mevcudiyeti süresince bu toprakların Osmanlı ve Türk kalmasını sağlayacaktı. Nitekim 19. ve 20. yüzyıllardaki işgallerde Ruslar, Bulgarlar ve Yunanlılar bu abidevi eseri yok etme cesaretini gösterememiş ve Selimiye, Edirnenin bir Türk şehri olduğunun en büyük kanıtı olmuştur. 3- Sultan II. Selim, babası Kanuni Sultan Süleyman ve diğer saray halkı ile beraber Edirne sarayında bulunması ve hatta Kanuni Sultan Süleyman batı seferlerine çıktığında Edirne kentinin koruyucusu (kaim-makam) olarak bırakılması, onun gözünde Edirnenin önemini maddi ve manevi boyutlarıyla anlamlı kılmış olmalıdır. Nitekim Mimar Sinanın ağzından yazıldığı düşünülen Tezkiretül Bünyan ( Yapılar Kitabı) adlı eserde Sultan Selim Han hazretleri, saadetle devlet tahtına oturduktan sonra Edirne şehrine son derece sevgisi ve şefkati olduğundan burada, zamanda benzeri olmayan bir camii yapılmasını buyurdular diye yazmaktadır. Tüm bu görüşler göstermektedir ki her bir görüşün kendi içinde bir doğruluk payı olmakla beraber tek başına yeterli olmaları pek anlamlı değildir. Akla uygun gelen, Sultan II. Selimin tüm bu görüşler ve diğer başka nedenler gözden geçirildikten sonra Selimiye camiinin Edirnede yapılması için karar vermesini sağlamış olduğu söylenebilir. [CENTER] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiye.jpg[/IMG] [B]Selimiyeye giden yol[/B] [/CENTER] Mimar Sinanın, Sultan II. Selimin buyruğu ile Edirnede inşa ettiği Selimiye Camii, yapı biçimi açısından Edirne Üç Şerefeli Camiye oldukça benzer. Sinan'ın Selimiye'den önce yaptığı her yapıda, Selimiye'den bir parça bulmak mümkündür. Mimar Koca Sinan'ın plan açısından getirdiği yenilikler ise Süleymaniye'den sonra değişmiştir. Bu değişiklik altıgen veya sekizgen çardaklı şema düzeninin uygulamaları olarak görülmektedir. Sinan, Selimiye camiinden önce Silivrikapı'da 1551 tarihli Hadım İbrahim Paşa camiinde ve 1555-1560 tarihleri arasındaki Rüstem Paşa camiinde sekiz köşeli kaide üzerine oturan kubbe şeklini de denemişti. Böylece Sinan büyük pratik araştırmalarla camiler için kendine en ideal görünen âbide fikrini iyice hazırlayıp geliştirdikten sonra Edirne'de son ve en büyük şaheseri Selimiye'nin inşasına başlamıştır. [CENTER] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/resimler/resim2/selimiyesadirvan.jpg[/IMG] [B]II.Selim, Camiinin bittiğini göremedi[/B] [/CENTER] Dönemin padişahı II. Selim tarafından Edirne'de inşa ettirilen bu "anıtsal yapı", 1568-1575 yılları arasında yapılmıştır. Selimiye Camiinin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte, camii kapısı üzerinde bulunan kitabede H. 976 (1568) yılı yazmaktadır. 27 Kasım 1574 Cuma günü Camiinin açılması için Divandan emir gelmiş olsa da 7 Aralık 1574 de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının (Zilhicce) ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıştır. Ne yazık ki, inşa fermanını yazan II. Selim ömrü vefa etmediği için Camiinin açılışını görememiştir. [CENTER] [B]Selimiyenin dünya mimarisindeki yeri[/B] [/CENTER] Selimiye Caminin muazzam kubbesinin ağırlığı sekiz sütun ve bunların arkasındaki dayanma kemerleriyle karşılanmaktadır. Bir bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana kazanmıştır. Kubbe, mimaride evreni temsil eden bir simgedir. Tüm inanç sistemlerinde bu sebep ile dini yapıların çoğunda kubbesel yapılar tercih edilmiştir. Hıristiyan dünyasının hakim olduğu Avrupada da kubbe mimarîsi, özellikle İtalyada, hakim olmuştur. Ancak Bu eserleri ortaya çıkaran mimarlar, Mimar Sinandan farklı olarak üst üste iki kubbe sistemini benimsemişlerdi. Katedrallerin çoğunda dış kubbe, iç kubbenin etki bırakmayan yetersiz şeklini ve şemasını gizleyen bir maske olarak kullanılmıştır. Türk mimarisinin geleneğine uyarak Sinan, inanılmaz bir cüretle yükselttiği tek kubbe ile hem mekânı örtmüş hem de dış görünüşün ana hatlarını belirtmiştir. Burada dış görüntü doğrudan doğruya iç yapıdan gelişmekte ve iç yapı ile dış yapı rahatlıkla bir bütün olarak algılanmaktadır. Avusturyalı İslam ve İran Sanat Tarihi uzmanı Prof. Dr. Ernst Diezin "Selimiye'deki mekân büyüklük, yükseklik, topluluk ve ışık etkisi bakımından yer yüzündeki bütün yapılardan üstündür" deyişi ilgi çekicidir. Selimiye Camii, bütünü meydan getiren her bir özelliği ile ilgi çekici olmakla beraber, bu bütünün ortaya koyuluş biçimi ve tüm yönlerin içinde herhangi birinin öne çıkmayarak bütünün içinde yer alması ile diğer abidevi eserlerden ayrılmaktadır. Hindistan'da Bicapur'da Muhammet Adil Şah türbesi 44 metre çapında dünyanın en büyük kubbesiyle örtülü olduğu halde, ışık fena düzenlendiğinden mekân çok fakir ve cansız bir etki bırakır. Roma'da Panteon katedrali çok büyük fakat silindirik bir yapı olduğundan mekân monotondur, âdeta bakışları yorar. St. Pier kilisesinde ise kubbe birdenbire derine dalarak mekânın sükûnunu bozmakta ve dış kubbe muazzam fenerle birlikte iç kubbenin kifayetsizliğini gizlemektedir. Ayasofya'nın mekânı yan koridor ve galerilere doğru belirsizce kaybolup nerede bittiği anlaşılamamaktadır. Oysa Selimiye camiinde her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli mekan, şahane bir sükun halinde olup değişik cazibesiyle her gireni birden sürükler ve bir daha bırakmaz. Yüksek minareler arasında dıştan kubbenin biraz basıkça düşmüş olması mekânın tek bir kubbe ile örtülmüş olmasından ileri gelmektedir. [B]Cami içi şaheserler[/B] Selimiyede mimari gibi diğer Osmanlı sanatları da gelişmenin en yüksek noktalarına varmıştır. Mermerden yapılmış minber, işçiliğindeki incelik, yükseklik, büyüklük ve güzellik bakımından bu grubun diğer şaheserlerini gölgede bırakır. Mihrap tarafında duvarlar, minberin arkası ve külahı ile camideki bütün alt kat pencerelerin alınlıkları parlak, cazip bir çini dekor ile kaplanmıştır. Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve kompozisyonlar, bunlara Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasında özel bir yer vermektedir. Bu çinilerin üst kısmında lâcivert zemin üzerine iri beyaz harflerle sureler yazılıdır. Mihrap kısmının sol tarafında Hünkâr mahfili göz alıcı zengin çinilerle hemen dikkati çeker. Burada sonradan kesilip yerlerine konmuş gibi görünen meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekor olarak karşımıza çıkmaktadır. Elma fidanının kökü karanfil, lâle ve sümbüllerle zenginleştirilmiştir. Bahar açmış erik fidanı da birkaç defa tekrarlanarak Hünkâr mahfilinde taze bir bahar havası estirilmiştir. Hünkâr mahfilinin bütün duvarlarını yarıya kadar kaplayan bu çiniler kalite itibariyle mihrap kısmı çinilerinden yüksek fakat kompozisyon ve âbidevi büyüklük bakımından onlardan daha sade ve mütevazıdır. [COLOR=#cc0033][B]Mimar Sinan'ın Edirne'deki diğer eserleri:[/B][/COLOR] :: Taşlık Cami :: Rüstem Paşa Kervansarayı :: Defterdar Mustafa Paşa Camii :: Ali Paşa Çarşısı :: Kanuni Köprüsü :: Şeyhi Çelebi Camii :: Sokullu Hamamı[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Camiler
22-Edirne ilindeki camiler
Üst
Alt